![]() |
Sisyphos Eser: John Newton |
Tanrılar Sisifus'u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkûm etmişlerdi; Sisifus kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep...
Tanrılar, yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi... [1]
Yanlış kaya ile yanlış dağa tırmanmak, Sisifus'unkinden daha da korkunç bir ceza olsa gerek...
Tanrılar, yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi... [1]
Yanlış kaya ile yanlış dağa tırmanmak, Sisifus'unkinden daha da korkunç bir ceza olsa gerek...
Yenilikçi bir ürün, hizmet ya da sürecin kullanıma girmesi için belli aşamalardan geçmesi gerekir. Bir fikrin kullanılabilir, katma değer yaratır bir ürüne dönüşmesi, ancak bir süreç ile mümkün olur. Bunun da iki farklı yolu vardır: [2]
i. Doğrusal
ii. Bileşik
Doğrusal süreç de kendi içinde ikiye ayrılır: [3]
ia. Teknolojinin itici güç olduğu doğrusal süreç
ib. Piyasanın / kullanıcının çekici güç olduğu doğrusal süreç.
Kısaca açmak gerekirse, teknolojinin itici güç olduğu süreçte,
Temel bilimler > tasarım ve mühendislik > üretim > pazarlama > satış istikameti izlenirken, piyasanın veya kullanıcının tetiklediği süreçte ise,
İhtiyaçlar > geliştirme > üretim > satış istikameti takip edilir. Kullanıcı bir talepte bulunur ve endüstri, bu talebi karşılamak için bir ürün geliştirmeye çalışır.
Bileşik süreçte ise bilim, teknoloji ve piyasa / kullanıcı, geliştirme sürecinin tüm aşamalarında (araştırma ve geliştirme, prototip, üretim, pazarlama ve satış gibi) çeşitli kanal ve araçlar ile kesintisiz iletişim halindedir.
Doğrusal süreç, tamamen mekaniktir. Bu modele göre araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yenilikçi ürüne dönüşmesi kesindir. Süreçteki her bir çıktı, bir sonraki aşamanın girdisidir. Dahası, geliştirme faaliyetlerinde teknoloji dışı etkenlerin (sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik) etkileri hesaba katılmaz. Ayrıca temel bilimlerdeki çalışmalar ve ArGe faaliyetlerinin, ürüne dönüşmesi kesindir.
Ancak gerçek hayatta öyle değildir. Temel bilimlere, insan kaynaklarına ve ArGe faaliyetlerine ayrılan kaynaklar, her zaman ürüne dönüşmeyebilir. Ürüne dönüşseler bile bu ürünler, ekonomik, ticari ya da teknolojik olarak bir anlam ifade etmeyebilir. Bu, yapılan söz konusu yatırımların boşuna olduğu anlamına kesinlikle gelmez. Ancak bilim ve teknoloji "ekosisteminin"ürün ve hizmet olarak çıktı üretebilmesinin, sadece nitelikli işgücü ve tesis varlığına bağlı olmadığını vurgular.
Bu nedenle "Silikon Vadisi" sadece ABD'de bulunmaktadır. Bu nedenle her yıl Türkiye'de kurum, kuruluş ve yetkililer "Silikon Vadisi" kurmaya heveslenir ama bir türlü başaramaz. [4]
Doğrusal süreçler, neoklasik iktisatçı anlayışın ürünleridir. Bu çerçevede, talebi karşılamak için gerekli ArGe yatırımı ve destek / teşvik mekanizmalarını kurmak yeterlidir. Yeteri kadar zaman, yatırım ve uygun politika ile temel bilimlerden ürüne doğru giden aşamaları kat etmek mümkündür.
Neoklasik yaklaşım, ArGe ile başlayan sürecin mutlaka yenilikçi ürüne (ya da inovasyona) dönüşeceğini kabul eder. Bu nedenle de ürünü / çıktıları ortaya çıkartacak çalışmaları artırmak ve desteklemek için teşvik mekanizmalarını kullanır (vergi avantajları, teşvik ödemeleri vb). Temel kurgu, bu destek politikaları ile beslenen ArGe çalışmalarının, eninde sonunda inovasyona dönüşeceğidir. Çünkü bu yaklaşım, teknolojideki gelişmelerden ve oluşturulan bilgi havuzundan, sanayi ve bilim dünyasındaki tüm paydaşların aynı anda ve aynı payda faydalanacağını kabul ve farzeder.
Ancak gerçek dünyada bu, her zaman böyle değildir:
i. Kullanıcının talebi ile başlayan sürecin ürüne dönüşeceğinin garantisi yoktur.
ii. Süreç, ürün ile sonuçlansa dahi ürün, ekonomik olarak sürdürülebilir olmaktan uzak olabilir
iii. Ürünün ortaya çıkmasına kadar geçecek süre içinde teknolojide yaşanacak gelişmeler, onu anlamsız ya da faydasız kılabilir.
iv. ArGe destek ve teşviklerinin farklı şirketlerde ya da farklı kümelenmelerde yaratacağı tesir farklı olabilir.
v. Bilginin teknolojiye ve ürüne dönüşmesi, ortam şartları, kültürel çevre, insan kaynaklarının niteliği, ticari ve hukuki yapı gibi pek çok farklı etkene bağlıdır. Dolayısıyla yüksek lisans ve doktora mezunu çok sayıda mühendis ve bilim adamını bir binaya kapatıp mali destek sağlamak, o binadan bir ürün ya da teknoloji çıkmasına yetmeyebilir.
vi. Ürünün ortaya çıkması için gerekli olan teknolojilerin edinimi veya geliştirilmesi gerekebilir.
Bu gibi nedenlerden dolayı piyasanın talebi ile tetiklenen tedarik / geliştirme süreçlerinin başarılı bir şekilde çıktı üretmesi her zaman mümkün olamaz. En iyi olasılıkla çok uzun zaman ve/veya çok yüksek maliyetler söz konusudur.
Ek olarak, sürecin planlanmasında ve icrasında bilimsel veri ve öngörülere dayanmayan, popülist söylemler içeren bir kurgu ile hareket edilirse -bilimkurgu derecesine varan performans hedefleri ya da yüzde hesabı cinsinden başarım kıstasları gibi- izlenen politikanın ölçülmesi ve takip edilmesi imkansızlaşır. Buna, mevcut kabiliyet ve kapasitelerin en iyi olasılıkla abartılması da eklenirse, geliştirme sürecinin bir yerden sonra tıkanması kaçınılmaz olacaktır.
Ticaret, ArGe ve üretimin küreselleşmesi ile birlikte, dünya çapında bir ağa dönüşen üretim ilişkileri, bu kapsamda değerlendirildiğinde, doğrusal geliştirme ve üretim süreçlerinin takip edilmesini daha da zorlaştırmaktadır. Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmektedir: Kullanıcının ihtiyaçları ve piyasanın koşulları hızla değişebilmektedir. Bu durumda, kullanıcının, akademinin ve sanayinin devamlı etkin ve sağlıklı bir iletişim içinde olması gerekmektedir. Aksi takdirde, kullanıcının ihtiyacının teminine kadar geçecek süreçte,
i. İhtiyacın güncelliğini kaybetmesi
ii. Ortaya çıkacak ürünün ekonomik ve/veya teknolojik olarak rekabetçilikten uzak olması
iii. Daha da kötüsü, eksik veya sakat bilim ve teknoloji politikaları nedeniyle ortaya bir ürünün dahi çıkamaması
gibi sonuçlarla karşılaşılabilir.
Bu durumda, ArGe ve tedarik süreçlerinin, birbirlerine zarar vermeyecek şekilde planlanması ve ihtiyaç temininin buna göre kurgulanmış olması gerekecektir. Böyle bir kurgu, herşeyden önce sağlıklı bir iletişim ve eşgüdüm mekanizması, ardından da bilimsel ve nesnel bir sanayi politikası geliştirebilme iradesi gerektirecektir.
Aksi takdirde sistem çökecek, çökerken de nice emekleri, zaman ve parayı da yok yere yutmuş olacaktır.
Notlar
[1]: http://blog.milliyet.com.tr/mitolojide-sisyphus-un-sisifos--hik-yesi/Blog/?BlogNo=273523
[2]: "Linear Model of Innovation": https://en.wikipedia.org/wiki/Linear_model_of_innovation
[3]: "THE LINEAR MODEL OF TECHNOLOGICAL INNOVATION: BACKGROUND AND TAXONOMY": https://www.ischool.utexas.edu/~darius/04-Linear%20Model.pdf
[4]: Son beş yılda Türkiye'de Silikon Vadisi kurulma planlarına dair çıkan haberlerden bazıları:
2011: Silikon Vadisi nereye kurulacak?
2012: Silikon vadisi TÜGİAD’ın girişimiyle kurulacak
2013: Silikon Vadisi'nin yeri belli oldu
2014: Türkiye'ye silikon vadisi!
2015: Türkiye’nin Silikon Vadisi Seneye Hayat Bulacak