Son 6 ay içinde Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Kuzey Kutup Bölgesi arasında mekik dokudum. Fiziksel olarak değil malesef, zihinsel olarak.
15 Kasım'da, Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) ve 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu işbirliği ile Ankara Rahmi Koç Müzesi'nde düzenlenen "Doğu Akdeniz ve Türkiye Çalıştayı - 1"de, "Doğu Akdeniz'deki Deniz Güçleri" başlıklı bir bildiri sundum.
15 Şubat günü, yine KÜDENFOR tarafından İstanbul Rahmi Koç Müzesi'nde düzenlenen "Değişen Arktik Jeopolitiği" çalıştayında, "Arktik Bölge ve Askeri Stratejik Gelişmeler" başlıklı bir bildiri sundum.
15 Kasım'da, Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) ve 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu işbirliği ile Ankara Rahmi Koç Müzesi'nde düzenlenen "Doğu Akdeniz ve Türkiye Çalıştayı - 1"de, "Doğu Akdeniz'deki Deniz Güçleri" başlıklı bir bildiri sundum.
15 Şubat günü, yine KÜDENFOR tarafından İstanbul Rahmi Koç Müzesi'nde düzenlenen "Değişen Arktik Jeopolitiği" çalıştayında, "Arktik Bölge ve Askeri Stratejik Gelişmeler" başlıklı bir bildiri sundum.
Bir ay kadar sonra, 18 Mart günü de İstanbul Türk Ocağı ve KKTC Ada Kent Üniversitesi'nin Gazimağusa'da düzenlediği, "Kıbrıs Meselesi: Dünü, Bugünü ve Yarını" çalıştayında, "Doğu Akdeniz'deki Askeri Dengeler ve Türkiye" başlıklı bir bildiri sundum.
2 Nisan günü ise Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) 2019 Bahar Semineri kapsamında "Karadeniz'de ve Doğu Akdeniz'de Jeopolitik Mücadele" başlıklı bir seminer verdim.
Bunlar dışında 12 Aralık günü Milli Savunma Üniversitesi Atatürk Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde (MSÜ ATASAREN) ve 4 Ocak günü MSÜ Alparslan Savunma Bilimleri Enstitüsü'nde (MSÜ SAVBEN) "Vakalar Üzerinden Savunma Teknolojilerinin Dönüşümü" başlıklı birer konferans verdim. Bunlar, jeopolitik gündemden biraz nefes almamı sağladı.
Bir buçuk ay içinde Kuzey Kutbu'ndan Karadeniz'e ve oradan Doğu Akdeniz'e geçiş, düşünsel seviyede bile kolay değil. Ancak bu "seyahatin" duraklarının, araştırma ve çalışma alanlarıma giren bazı ortak noktaları bulunuyor: