Quantcast
Channel: Siyah Gri Beyaz
Viewing all articles
Browse latest Browse all 505

Bir İhalenin Hikayesi

$
0
0
25 Mart 2044 Cuma

Geçtiğimiz Cuma günü Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) altyüklenicisi firma tarafından, İran’ın Hazar Denizi kıyısındaki Mahmudabad kenti yakınlarındaki hava savunma merkezine düzenlenen başarısız hava saldırısı, taktik harekât ihtiyaçlarında hizmet tedariği (outsourcing) uygulamaları ile ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Yüklenici firma olan Shangai Strategic Services (SSS), 2039 Eylül ayında imzalanan sözleşme uyarınca, Türk Hava Kuvvetleri’nin (HvKK) 5 yıl süre ile düşman hava savunma sistemlerinin bastırılması (SEAD; Suppression of Enemy Air Defence) ve imhası (DEAD; Destruction of Enemy Air Defence) görev ihtiyaçlarının tek tedarikçisi olarak belirlenmişti. Firmanın personel kaynağının önemli kısmını, Malakka Boğazı Çatışması’nda görev almış eski Çin hava ve deniz kuvvetleri personeli oluşturmakta; dolayısıyla insan kaynağının tecrübe ve yetkinlik açısından kayda değer bir zafiyetinin olmaması beklenir. Firmanın Türkiye hizmetlerine tahsis ettiği sistemler ise CH-12 insansız saldırı uçak sistemi ile J-22 çok rollü savaş uçaklarından oluşuyor. Her ne kadar hem SSS hem de HvKK kaynakları, bu sistemlerin HvKK’nin stratejik muhabere ve komuta kontrol ağı ile entegrasyonunda bir sorun olmadığını savunsa da, eldeki veriler, saldırının başarısızlığının ardındaki ana etken olarak eşgüdüm eksikliğine işaret etmekte. Ve ne yazık ki bu eşgüdüm sorunu, taktik harekat hizmet alım tedarik süreçlerine ilişkin yapısal bir sorundan kaynaklanıyor.

Söz konusu sorunu analiz etmek için öncelikle geçtiğimiz Çarşamba günü Mahmudabad’da neler yaşandı, kısaca inceleyelim:

Yaklaşık 2 yıldır düşük yoğunlukta devam etmiş olan İran – Azerbaycan sınır çatışmaları, geçtiğimiz ay Güney Azerbaycan’da düzenlenen bir dizi bombalı saldırılardan sonra şiddetini artırmış durumda. İran topçusunun sınır boyunca açtığı ateşlere karşılık Azeri saldırı helikopterleri İran mevzilerini bombaladı.

Ortak savunma doktrini uyarınca Türkiye’nin krize müdahil olması kaçınılmazdı. Olayın topyekûn bir savaşa dönüşmesi riskini göze alarak, Türk hükümeti “esnek mukabele” politikası uygulayacağını açıkladı. Bu politika uyarınca İran birliklerinin Azeri topraklarına veya Azeri unsurlarına açacağı her ateş ya da takınacağı saldırgan tavır, aynı ölçüde bir “taktik yanıt” ile karşılanacaktı. Bu politikanın ilk hamlesi olarak geçtiğimiz hafta, İran Kara Kuvvetleri’nin Kaleybar’daki insansız hava aracı (İHA) üssü Anadolu İleri Teknolojiler (AİT) şirketine ait F-35E uçakları ile vuruldu.

İran hücumbotlarının Hazar Denizi’ndeki “Gonca 2” petrol platformunu roketlerle tahrip etmesinin ardından ise, MSB, basına yansıdığı kadarıyla bir yüksek profilli bir DEAD görevi ihtiyacı tanımladı. Böyle bir karşılığın tanımlanmış olmasının, iki muhtemel nedeni bulunuyor: 1. Hazar Denizi’ndeki Azeri hava unsurlarını rahatlatmak, 2. Çatışmaların savaşa dönüşmesi halinde, İran’ın Hazar’daki en stratejik üslerinden birini safdışı bırakmış olmanın vereceği rahatlık.

MSB’nin bu görev için HvKK 151’nci Filo’sundan ziyade SSS’den hizmet alması, görevin risk derecesi ile açıklanabilir. SSS firmasının SEAD / DEAD tecrübesi, Tacikistan ile sınırlı; İran gibi modern Rus ve Fransız yapımı hava savunma sistemlerine sahip bir ülkeye karşı eşgüdümlü, verimli bir proje gerçekleştirmesi zaten şüpheli idi. Ancak proje sonunda görüldü ki, SSS, sistem ve personel performansı açısından oldukça iyi bir iş çıkardı. Sorun, SSS'nin HvKK ile entegrasyonundan kaynaklandı.


Radarsavar Taktik Hizmet Alım İhalesi


MSB'nin 2039 Ağustos ayında açtığı 39122-B1 kodlu Radarsavar Taktik Hizmet Alım İhalesi, kod numarasından da anlaşılacağı üzere B1 sınıfı bir program. Yani yabancı yüklenicilerin katılımına açık, klerans seviyesi ise en üst, yani 1'nci seviye. Bu nitelikte bir ihtiyacın karşılanması için yabancı yüklenicilere açık bir ihale açılmış olması başlı başına sorgulanmalıdır. Zira yabancı yüklenicilerin, milli taktik data link sistemine erişimi yasaktır. SEAD / DEAD gibi son derece hassas eşgüdüm, planlama ve zamanlama gerektiren bir görev tipi için bu, hayati bir konudur. SEAD / DEAD kabiliyetinin milli firmalara ihale edilmesi sağlanabilmeliydi.

MSB'nin bu seçimde, yabancı teknik tecrübe ve birikimden faydalanmak istemiş olması muhtemel. Ancak Çinli firmalar özellikle yer hedeflerine saldırı projelerinde Malakka'da geliştirilen taktik ve teknikleri uygulayıp, NATO ve CSTO standartlarını es geçmeleri ile tanınıyorlar. Başka bir deyişle, Çinli firmalar, çalışma usülleri gereği zaten tecrübe paylaşımına açık ya da uygun değiller. Birim proje maliyeti ve etkinlik ile istihbarat hizmetlerinde etkinlikleri çok yüksek. Ne var ki Mahmudabad projesinde de görüldüğü üzere, bu gibi avantajlar da bazen yeterli olamayabiliyor.

SSS J-22'lerinin HvKK stratejik veri ağına bağlanmamış olmaları, İran hava sahasına girmelerinden itibaren koordinasyon ve yönlendirme için kendi imkânlarına bağımlı kalmalarına neden oldu. SSS, hassas güdümlü bombardıman görevlerinde uzun menzilli seyir füzelerini tercih etmeyen, genelde lazer + Beidou güdümlü bombaları kullanan bir firma. Dolayısıyla Mahmudabad üssüne yaklaşana kadar İran hava savunma sistemlerine maruz kalma riski oldukça yüksekti. Nitekim 6 uçaklık paketin iki uçağı, proje sahasına 20km kala İran uçaksavar füzeleri tarafından vurularak düşürüldü.

Mahmudabad'daki alçak irtifa hava savunma sistemlerini imha etmekle görevlendirilen SSS CH-12'leri, öngörülenden daha iyi bir performans gösterdi. Ancak aynı başarıyı, üssün güneybatısındaki orta menzil sistemlere karşı gösteremediler. Nitekim J-22 kolunun kaderini de, pasif radarlarla desteklenen bu batarya çizdi.

Eğer ihale şartnamesine uzaktan elektronik karıştırma, uzun menzilli seyir füzesi kullanımı ve taktik veri bağı kalemleri eklenmiş olsaydı böyle bir durum oluşmayabilirdi. AİT şirketinin teklifi, opsiyonel olarak bu paketleri de içermekteydi. Ancak kararda maliyet etkeni belirleyici oldu.

SSS ile sözleşme son yılında. MSB'nin sözleşmeyi iptal edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor. Şartname, her bir proje için başarı ve başarısızlık kıstaslarını ayrıntılı olarak tanımlamış durumda, ancak böyle bir projenin ciddi siyasi yan etkilerinin de olması muhtemel.

Sonuç olarak taktik hizmet alım süreçlerinin kapsamlı bir iyileştirmeye tabi tutulması şart görünüyor. Hazar havzasındaki güvenlik krizi, taktik projelerin önemini daha da artırmış durumda. Yaklaşan fırtınada daha sağlam durabilmek için, etkili bir özel sektör işbirliği hayati önem taşıyor.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 505

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue