Quantcast
Channel: Siyah Gri Beyaz
Viewing all 505 articles
Browse latest View live

İnsansız Hava Araçlarında Beka Kabiliyeti

$
0
0
İnsansız hava araçlarının kullanımı, askeri ihtiyaçlar tarafından şekillendirilmiş ve özellikle teknolojideki gelişmelere paralele olarak son 25 yıllık dönemde hızla artmıştır. Personel ve malzeme riskini asgariye indirerek düşman bölge üzerinde istihbarat toplama, keşif ve gözetleme gibi yüksek riskli görevlerde İHA’ların kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bu yönelim, İHA’ların düşman hava savunma sistemlerine karşı korunmalarının ve muhtemel tehditlere karşı göreve devam edebilme yeteneklerinin geliştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.

Tasarım özellikleri itibariyle insanlı hava araçlarından önemli farklılıklara sahip olan İHA’ların, kendini koruma ve tehditlerden sakınma teknik, yöntem ve sistemleri de, insanlı platformlardan farklılıklar gösterebilmektedir.


1. BAZI ÖRNEK VAKALAR


İHA’ların kullanımlarının artması ile, anılan tehditlerin güncelliği ve uygulanabilirliği gözlemlenmeye başlamıştır. Özellikle son 10 yıllık dönemde, dünya çapında pek çok kriz ve çatışma bölgesinde ön planda olan İHA’ların, çeşitli teknik ve sistemlerle imha edilmeleri ya da ele geçirilmeleri ile sonuçlanan olaylar yaşanmıştır. Aşağıda bazı örnek olaylar sıralanmıştır:

2002 Nisan ayında Suriye’nin Lazkiye limanındaki askeri sistem sevkiyatını görüntüleyen İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait bir İHA, Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait bir MiG-23ML savaş uçağından ateşlenen R-60 kısa menzil kızıötesi güdümlü füzesi ile düşürüldü.

07.06.2002 tarihinde, Hint Hava Kuvvetleri'ne ait iki adet İsrail yapımı Searcher II modeli İHA, Pakistan hava sahasını Lahor şehri yakınlarında alçak irtifadan ihlâl etti. Pakistan Hava Kuvvetleri, bu İHA'lara karşılık Rafik Hava Üssü'nden iki Dassault Mirage III ve dört adet Chengdu F-7P savaş uçağını kaldırdı. Bu uçakların İHA'yı tespit edememesi üzerine Kamra Hava Üssü'nden havalanan iki F-16A'dan biri, Searcher II'lerden birini tespit edip bir adet AIM-9L Sidewinder kızılötesi güdümlü kısa menzilli füze ile vurarak düşürdü.

23.12.2002 tarihinde, Irak üzerinde keşif uçuşu yapan ve AIM-92 Stinger kısa menzilli kızılötesi havadan havaya füzeler ile donatılmış bir Predator, Irak Hava Kuvvetleri’ne ait bir MiG-25 savaş uçağı ile karşılaştı. MiG-25’e iki adet Stinger ateşleyen Predator, hedefini vuramadı. İHA, Irak jeti tarafından tipi belirlenemeyen bir füze ile vurularak düşürüldü.

Temmuz - Ağustos 2006'da cereyan eden İkinci Lübnan Savaşı sırasında, Güney Lübnan'dan havalanıp İsrail hava sahasına sızmaya çalışan üç adet İran yapımı Ebabil T tipi İHA, İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait Lockheed Martin F-16C uçaklarından ateşlenen Python 5 tipi kısa menzilli havadan havaya füzelerle vurularak düşürüldü. 

21.04.2008 tarihinde Gürcistan’a ait İsrail yapımı Hermes 450 tipi bir İHA, Abhazya üzerinde uçarken Rus Hava Kuvvetleri’ne ait bir MiG-29 jeti tarafından kısa menzilli kızılötesi güdümlü füze ile vurularak düşürüldü. 

Savunma Bakanlığı'ndan 16.03.2009 tarihinde yapılan bir açıklamada, 25.02.2009 günü Bağdat'ın yaklaşık 96km kuzeydoğusunda, İran'a ait bir İHA'nın düşürüldüğü bildirilmiştir. Açıklamaya göre, Irak sınırını geçmesinden sonra tespit edilen İHA, önleme görevi ile kaldırılan iki F-16 savaş uçağı tarafından görsel olarak tespit ve Ebabil 3 modeli olarak teşhis edilmiştir. Söz konusu İHA, yaklaşık 1 saat 10 dakika takip edilmesini müteakip, füze ile vurularak düşürülmüştür.

İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16I jeti, 06.10.2012 tarihinde Necef Çölü üzerinde, Dimona Nükleer Santrali yakınlarında uçmakta olan Hizbullah örgütüne ait bir İHA'yı vurarak düşürdü. Olayla ilgili ilginç bir husus, F-16'nın yaklaşık 30 dakika takip ettiği İHA'ya ateşlediği ilk Python IV füzesinin hedefi ıskalaması, akabinde ikinci füzenin isabet kaydetmesidir.

01.11.2012 tarihinde ABD Hava Kuvvetleri'ne ait bir General Atomics Aeronautical Systems üretimi MQ-1C Predator tipi İHA, İran kıyısından 16 deniz mili uzakta ve uluslararası hava sahasında İran Suhoy Su-25 tipi taarruz uçakları tarafından saldırıya uğradı. ABD Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre İran Su-25'leri, İHA'ya yakın menzilden 30mm otomatik topları ile ateş açtılar. 


2. İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI

İnsansız Hava Aracı (İHA) terimi çok genel bir ifade ile kendi içindeki bir pilot tarafından kumanda edilmeyen, önceden belirlenmiş bir rotada ya da uzaktan kumanda ile uçan sabit ya da döner kanatlı hava araçlarını tanımlar. İHA’ları, güdümlü füze sistemlerinden ayıran husus, görevden sonra tekrar kullanılabilmeleri; bir başka deyişle uçuşun iniş bacağını başarabilmeleridir. 

Özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra savaş alanına ilişkin keşif, gözetleme ve istihbarat toplama ihtiyaçlarının değişmesi, gelişen teknoloji ile birlikte bu görevlerin hızlı ve düşük riskle yerine getirilmesini sağlayacak sistemlere odaklanılması sonucunu doğurmuştur. Elektronik ve haberleşme teknolojilerindeki ilerlemelere paralel olarak uzaktan kumanda, otomatik pilot, elektrooptik ve radar başta olmak üzere algılayıcı (sensör), veri bağı (data link) gibi alt sistemler geliştirilmiştir. Böylelikle, keşif, gözetleme ve istihbarat görevlerinde insansız uçakların kullanılması mümkün hale gelmiştir. Nitekim önce Vietnam Savaşı, akabinde Arap - İsrail ve İran - Irak savaşlarında İHA'lar, düşman birliklerin hareket, konuşlanma ve harbe hazırlık durumlarının tespitine yönelik olarak kullanılmıştır.

Zaman içinde İHA'lar, en küçük askeri birimden en tepedekine; taktik seviyeden stratejik seviyeye kadar tüm istihbarat ve komuta - kontrol katmanlarında kullanılır hale gelmiştir. Tüm bu seviye ve katmanların kendilerine özgü ihtiyaç ve koşullarına uygun olarak İHA tasarım ve üretiminde de çeşitli parametreler üzerinden sınıflandırma yapmak mümkündür. Bu sınıflandırma yöntemlerinden ikisi Tablo 1’de sunulmuştur.

Tablo 1. NATO İHA Sınıflandırması (Joint Capability Group for Unmanned Aerial Systems; JCGUAS)

İHA'ların öncelikli kullanım alanları olan olan istihbarat, keşif ve gözetleme (İGK) görevleri; doğaları gereği dost olmayan hava sahasında gerçekleştirilmektedir. Pilot, operatör gibi personelin hayatlarının tehlikeye atılmaması ve insan faktörünün elenmesinden dolayı elde edilen çok uzun süreler kesintisiz görev yapabilme yeteneği, İHA'ları bu tip görevler için vazgeçilmez unsurlar haline getirmiştir. Bundan dolayı da İHA'ların taşıdıkları algılayıcı ve iletişim sistem yelpazesinde, gelişen teknolojiyle birlikte büyük bir genişleme olmuştur.

İHA'ların İGK alanında olgunlaşmaya başlaması ile birlikte farklı görev alanlarında da fayda sağlayabilecekleri değerlendirilmeye başlanmıştır. Bunların en önemlisi, muharip görevlerdir. Bu kapsamda güdümlü bomba ve füze gibi silah sistemleri ile donatılan İHA'ların, özellikle fırsat hedeflerine veya riskli bölgelerde taarruz görevlerinde kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu doğrultuda İHA'ların yakın gelecekte yüksek risk taşıyan düşman hava savunmasının bastırılması (SEAD; Supression of Enemy Air Defences) ve imhası (DEAD; Destruction of Enemy Air Defences) görevleri ön plana çıkmaktadır. Orta - uzun vadede ise hava - hava muharebesine yönelik olarak av, önleme görevlerinin gündeme gelmesi beklenmektedir.

İGK ve muharip görevlere ek olarak, özel maksatlı İHA'lar ve özel görev uygulamaları da mevcuttur. Bunlar arasında mayın arama, kimyasal / biyolojik / radyoaktif / nükleer (KBRN) ajan tespiti, muhabere röle gibi kullanım alanları sayılabilir.

Beş ana başlıkta toplanabilecek İHA görev ve kullanım alanları şunlardır:

İstihbarat / Keşif / Gözetleme
• Taktik saha keşif / gözetleme
• Stratejik keşif / gözetleme

Muharip
• İç güvenlik, terörizm ve kaçakçılıkla mücadele
• Yakın hava desteği
• Hava savunma sistemlerinin bastırılması (SEAD) ve imhası (DEAD)
• Hava savunma, av / önleme

Hedef Benzetimi 
• Hedef uçak 
• Sahte uçak (Dekoy)

Elektronik Harp
• Sinyal istihbaratı (ELINT / SIGINT)
• Radar elektronik harp
• Muhabere elektronik harp
• Önleyici elektronik harp

Özel Görevler
• Haberleşme desteği
• Mayın / patlayıcı tespit
• Kimyasal, Biyolojik, Radyoaktif, Nükleer (KBRN) tespit
• Deniz karakol / denizaltı savunma harbi (DSH)
• Kargo taşıma ve lojistik destek
• Arama – kurtarma 

Neredeyse tamamı muharebe sahasında ve dost olmayan unsurların hâkimiyetindeki hava sahasında ifa edilen bu görevler, İHA’yı belli bir risk altına sokmaktadır. Başka bir ifade ile sayılan görevlerin büyük kısmı İHA’nın bekası açısından kayda değer riskler taşımaktadır. 


3. BEKA KABİLİYETİ

Beka, kelime anlamı olarak “kalıcılık” ya da “ölmezlik” anlamlarını taşımaktadır. Dolayısıyla beka kabiliyeti, hayatta kalabilme, varlığını sürdürebilmeyi tanımlar. Bir sistemin beka kabiliyeti, varlığına veya görev yapabilmesine yönelebilecek engellerden sakınmak, bunları bertaraf etmek ya da bu engellerin etkilerine rağmen hayatta kalabilmek olarak açılabilir.

Askeri platformlarda beka kabiliyeti dört ana etkenin bileşimidir. Bu ana etkenler şöyle özetlenebilir:

i. Tespit - Teşhis - Takip (3T) Önlenmesi: Platformun düşman unsurları tarafından fark edilmesi; tipinin ve / veya hareket bileşenlerinin (konum, yön, irtifa, sürat vb) belirlenmesi ve müteakiben saldırı için gerekli pozisyonun alınması (nişan alma, hedefe kilitlenme, atış kontrol çözümünün hesaplanması vb) işlemlerini engelleme ya da bunlardan kaçınma maksadıyla kullanılan taktik, teknik ve sistemleri kapsar.

ii. Sakınma: Düşman silah sistemlerinin vereceği hasardan sakınma; isabet almama ya da söz konusu silahların tehdidi altına girmeme kabiliyetini belirtir.

iii. Dayanıklılık: Alınacak hasar / isabete rağmen göreve devam edebilme; yapısal bütünlüğün korunması ve hasar dayanımını içerir.

iv. Kurtulabilme: Alınan isabet / hasara rağmen dost birliklerin kontrolündeki bölgeye ulaşabilme veya üsse dönebilme kabiliyetini ifade eder.

Görev yapılan ortam ve platform tipine göre bu dört aşamada kullanılacak teknik, taktik ve sistemler farklılık arz eder. Söz gelimi bir ana muharebe tankı için "Dayanıklılık" kaleminde en önemli unsur olan zırh, ağırlığın önemli olduğu bir uçakta ön planda olmayabilir. Veyahut sessizliğin en önemli unsur olduğu denizaltılar için uygulanan gürültü azaltma teknik ve sistemleri, helikopterler için uygulanabilir olmayabilir.

Bir askeri platform için söz konusu dört etkene yönelik olarak geliştirilecek kabiliyetin, tasarım aşamasından itibaren kurgulanması zaruriyeti ortaya çıkmaktadır. Başka bir ifade ile bir platformun beka kabiliyeti, geliştirme sürecinden itibaren şekillendirilecek tasarım özellikleri, alt sistem ve bileşen özellikleri ile tanımlanmalıdır. 

Platformun görev tanımı, operasyonel konsepti (Concept of Operations; CONOPS), karşılaşması muhtemel tehditlerin nitelik ve nicelikleri gibi etkenler, platformun beka kabiliyetine yönelik tasarım ve performans isterlerini belirleyici rol oynayacaklardır. Dolayısıyla, platformun beka kabiliyetinin yüksek olması, tehdit analizinin sağlıklı yapılabilmesine bağlıdır. Bu analizde, mevcut tehditler kadar, oluşması muhtemel tehditlerin de göz önünde bulundurulmasının; dolayısıyla teknoloji ve kabiliyet öngörülerinin sağlıklı ve hassas biçimde yapılabilmesinin hayati derecede önem taşıdığı açıktır. Teknolojinin gelişmesi ve teknolojiye erişimin kolaylaşması, modern harp sahasındaki tehditlerin niteliğini de son derece hızlı bir şekilde değiştirmektedir. Söz gelimi 20 yıl görev yapması planlanan bir askeri platformun beka kabiliyetine yönelik tasarım yapılırken, 20 yıl sonrasının teknoloji ortamı ve kabiliyet gelişimine yönelik değerlendirme ve öngörüler yapılabilmelidir.

Beka kabiliyetine yönelik tasarımda, platformun maliyet ve niteliği önem taşımaktadır. Düşük maliyetli, çok sayıda üretilip kullanılacak bir platforma yönelik çözüm ile yüksek maliyetli, sayıca az üretilecek bir platforma yönelik bir çözüm farklılık arz edebilir. İnsanlı platformlarda bu parametrelere ayrıca insan faktörü de etki ederken insansız sistemlerde görev başarımı ön plandadır. Bunun gibi görev ve performans öncelikleri, beka kabiliyetine yönelik teknik, taktik ve sistem tercihlerini belirleyici rol oynamaktadır. Benzer şekilde, düşük maliyete veya süratli bir şekilde ikame edilebilen, sarf edilebilen ya da varlıkları görevin başarımı için hayati önemi haiz platformların beka kabiliyetine yönelik tasarım kurguları farklılık arz eder.

Beka kabiliyeti, platformun ne olursa olsun varlığını sürdürebilmesi ya da başka bir tabirle tek parça kalabilmesinden ziyade, görevin, tehdidin ve ortamın koşullarına göre ele alınması gereken bir husustur. Örneğin bir ana muharebe tankının beka kabiliyetini artırmak için, zırhını hiç bir mühimmatın delemeyeceği kadar kalın ve mukavim yapmak; sürat, ağırlık, bakım - lojistik faktörleri açısından sakıncalar veya dezavantajlar doğurabilir. Bu durumda ise, farklı sistem ve tasarım çözümlerini de tasarıma dâhil ederek bir dengeye ulaşılması yoluna gidilmelidir. Dolayısıyla beka kabiliyeti, yukarıda sayılan dört parametre ön planda tutularak çözülmesi gereken bir optimizasyon problemidir. Kullanılabilecek tedbir, teknik ve sistemler genel olarak şu şekilde gruplandırılabilir:


3.1 İz Azaltımı

i. Görsel: Gövde formunun tasarımı, aktif veya pasif kamuflaj teknikleri, örtü ve ağ benzeri ilave tertibat vb
ii. Akustik: Ses yalıtımına yönelik kaplamalar, titreşim sönümleyici sistemler vb
iii. Elektromanyetik: Radar sönümleyici malzeme ve boyalar, gövde geometrisi vb
iv. Isıl: Egzoz gazı soğutma sistemleri, termal yalıtım malzeme ve boyaları vb


3.2 Ortam Koşullarının Kullanımı

i. Arazi: Örneğin uçuş irtifasının, radar kapsama alanı asgari irtifası altında tutulması
ii. Bitki örtüsü, şehir dokusu vb.: Tehdit silah ve algılayıcı sistemlerin kapsama alanı dışında kalmak için mania, sütre vb unsurların kullanımı
iii. Yağmur, sis, bulut, vb ortam: Algılayıcı sistemlerin performanslarını menfi etkileyen ortam koşullarında hareket edilmesi


3.3. Aktif / Pasif Sistemler

i. Karıştırıcı / aldatıcı sistemler (Elektromanyetik, termal, akustik)
ii. Sahte hedef (decoy) kullanımı
iii. "Hard kill" (tehdidi tahrip edici) sistemler
iv. İkaz sistemleri: Radar ikaz sistemi (radar warning receiver), lazer ikaz sistemi (laser warning receiver), füze ikaz sistemi (missile warning system)
v. Karşı tedbir salıcıları: Chaff / flare salma sistemleri, akustik karıştırıcılar

Bir askeri platformun beka kabiliyeti, anılan sistem ve tedbirlerin, tasarım ve performans isterleri ve tehdit ortamına göre dengeli bir şekilde uygulanması ile sağlanır. İHA’lar için beka kabiliyeti, görece yeni bir konu olup, insanlı sabit kanatlı uçaklarda olduğu kadar olgunlaşmış bir alan değildir.


4. İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA BEKA KABİLİYETİ UNSURLARI

İnsansız hava aracı sistemi, hava platformu ve yer segmentinden oluşan bir bütündür. Başka bir deyişle bir sistemler sistemidir. Dolayısıyla bir İHA’nın beka kabiliyeti, kendisini oluşturan her bir sistem ve alt sistemin beka kabiliyetinin toplamıdır. Ana bileşenlerin nitelikleri ve karşı karşıya kalabilecekleri risklerin sağlıklı analizi, İHA’nın hayatta kalabilme kabiliyetinin belirlenmesini mümkün kılacaktır.


4.1 Hava Aracı

Elden atılan mini İHA’lardan stratejik seviyeye kadar neredeyse tüm İHA’ların gövde ve kanat yapıları, kompozit malzeme ağırlıklı olarak imal edilmektedir. İHA’ların boyut ve ağırlık olarak çok çeşitli tiplerde olması, standart bir karşı tedbir mimarisi geliştirmeyi imkansız kılmaktadır. Mini ya da taktik sınıf İHA’larda, gövde ağırlığı ve hacim kısıtlarından dolayı aktif ya da pasif karşı tedbir sistemlerinin kullanımı mümkün olmamaktadır. Buna karşılık daha büyük boyutlu, operatif ya da stratejik sınıf İHA’ların gövdeleri, bu tip sistemlerin takılmasına izin verecek hacme sahip olabilir.

Buna ilaveten, küçük sınıf (Örneğin Sınıf I veya Sınıf II) İHA’ların gövde yapıları, yerden açılan ateşe karşı daha büyük İHA’lara göre çok daha zayıftır. Bu durumda da manevra kabiliyeti ve görsel iz azaltım tedbirleri önem kazanmaktadır. Büyük boyutlu İHA’larda, gövdenin daha sağlam malzemelerden, takviyeli olarak üretilmesi mümkün olabilmektedir.


4.2. Komuta Kontrol Sistemi

Yer kontrol istasyonu ve veri bağı (datalink) sistemi olmadan bir İHA herhangi bir anlam ifade etmez. Dolayısıyla anılan bu sistemlerin sağlıklı ve etkin biçimde çalışabilmeleri, İHA’nın görevini devam ettirebilmesi için kritik derecede önemlidir. 

Başta İGK olmak üzere İHA'ların hemen hemen tüm görevleri, yerdeki bir komuta kontrol merkezi ile çift yönlü iletişimi gerektirmektedir. Bu iletişimin içeriği aşağıdaki fonksiyonları içerir:

• Temel uçuş kumandaları (manevra, gaz seviyesi vb)
• Alt sistem, bileşen ve aksam kontrolleri (elektro mekanik veya hidrolik eyleyiciler, kapak vb hareketli parçalar, iniş takımı vb)
• Algılayıcı kontrolleri (elektrooptik kameralar, radarlar, aktif / pasif algılayıcılar vb)
• Silah ve benzeri faydalı yüklerin kontrolleri

Söz konusu bu işlemlerin kontrolü, uçağın performans, görev ve durum verilerinin takibi, Yer Kontrol İstasyonu (YKİ) tarafından gerçekleştirilir. Genel olarak YKİ, çoğunlukla şifreli bir iletişim alıcı (downlink) ve verici (uplink) sistemi ile alınan verilerin işlendiği bir merkezi işlemci biriminden oluşur. YKİ - İHA iletişiminin kesilmesi ya da zarar görmesi, İHA'nın görevini sürdürmesini engelleyebilir veya İHA'nın kaybı ile sonuçlanabilir. 

Dolayısıyla İHA sisteminin beka kabiliyetinin bir de yer boyutu bulunmaktadır. YKİ'ye yönelebilecek tehditler ise iki genel kategori altında gruplandırılabilir:

Fiziksel tehditler: YKİ'nin düşman tarafından tamamen ya da kısmen tahrip edilmesi, YKİ üzerindeki iletişim sistemlerinin çevresel şartlardan ya da düşman faaliyetlerinden dolayı hasar alması vb. Bu tür tehditlerden doğan risklerin asgariye indirilmesi için YKİ'nin aktif ve pasif fiziki güvenliğinin sağlanması, YKİ konumunun seçiminde sızma, saldırı ve sabotaj risklerinin göz önünde bulundurulması, ihtiyat YKİ'lerinin tesisi ile yedekleme sağlanması gibi yöntemler izlenebilir. 

Elektromanyetik ve siber tehditler: YKİ - İHA veri bağının (datalink), İHA üzerindeki altsistemlerin ya da YKİ donanımının elektronik ya da siber harp usul ve sistemleri ile kesilmesi, sekteye uğratılması ya da sızma (intrusion) gerçekleştirilmesi vb sayılabilir. Bu gibi tehditlere karşı kriptolu ve elektronik karşı-karşı tedbir (Electronic counter-counter measures; ECCM) kabiliyetli sistemlerin kullanılması, aktif ve pasif karşı tedbir sistemlerinin kullanılması, etkin elektronik istihbarat (ELINT / SIGINT) uygulanması gibi tedbirler alınmalıdır. 

İran'ın Aralık 2011'de ABD'ye ait bir RQ-170 Sentinel İHA sistemini ele geçirmesi olayında da görüldüğü gibi, İHA'ların özellikle seyrüsefer sistemlerinde, küresel konumlama sistemlerine (Global Positioning System; GPS) bağımlılıkları, elektronik harbe karşı önemli bir zafiyet teşkil etmektedir. Aldatma, yanıltma ve bölgesel karartma gibi yöntemlerle, modern uydu tabanlı seyrüsefer sistemleri devre dışı bırakılabilmekte veya kontrolleri ele geçirilebilmektedir. Böylelikle stratejik öneme sahip tasarım ve istihbarat bilgileri ve teknolojiler, düşman tarafından asgari risk ve maliyetle ele geçirilebilmektedir. Bu husus da, İHA'nın seyrüsefer sistemi tasarımında yedeklilik ve ECCM kabiliyetinin taşıdığı önemi artırmaktadır. Benzer durum, veri bağı ve uçuş kontrol alt sistemleri için de aynen geçerlidir.


4.3 Hava Aracı İz Yönetimi

İHA’ların beka kabiliyeti, diğer insanlı hava araçlarında olduğu gibi görsel, akustik, ısıl ve elektromanyetik izlerinin asgari seviyede tutulabilmesi ile artırılır. Bu durumun istisnası, hedef eğitimi olarak kullanılan İHA’lardır.

4.3.1 Görsel İz: İHA’nın fiziksel boyut ve şekillerinin göz ya da elektrooptik algılayıcılar ile tespitini güçleştirecek şekilde belirlenmesi gerekir. Çoğunlukla düşük hız rejimlerinde uçan başta taktik ve operatif sınıf İHA’ların kanat açıklıkları, gövde uzunluklarına göre oldukça geniştir. Bu durum ise, görsel olarak tespit edilmelerini kolaylaştırıcı bir durum yaratmaktadır. İHA’nın gövde şekli, boyası ve uçuş profili belirlenirken bu durum göz önünde bulundurulmalıdır.

4.3.2 Isıl (Termal) İz: İHA’ların üzerlerindeki en önemli ısı kaynağı, motorlarıdır. Piston, turboprop ya da turbofan olsun, İHA üzerindeki motorun yaydığı ısı, modern elektrooptik / termal algılayıcılar tarafından kolayca tespit edilebilmektedir. Bu duruma karşı motor bölgesindeki gövde yapısının ısı soğurucu malzemeden imal edilmesi, motorun özellikle egzoz çıkış bölgesine yönelik soğutma aksam ve tedbirleri uygulanması, kanat ve gövdede hava sürüklemesi yüksek, dolayısıyla uçuş sırasında ısınan bölgelerin tespiti ve bu bölgelerin uygun malzeme ile kaplanması gibi tedbirler uygulanabilir.

4.3.3 Akustik İz: Günümüzde hizmette olan veya geliştirilen İHA’ların büyük kısmı elektrik ya da benzin motorludur. Alçak veya orta irtifada uçan İHA motorları, özellikle manevra ve irtifa artırma sırasında, ilave performans nedeniyle gürültü yayarlar. Bu da, yerdeki düşman unsurlar tarafından varlıklarının tespitine neden olacağından, en azından görevin başarıyla ifası açısından ciddi bir risktir. Bu duruma karşı, motor bölgesine yönelik titreşim ve ses azaltıcı malzeme kullanımı ile irtifa artırma / azaltma başta olmak üzere akustik izi artırması muhtemel manevralardan önce İHA’nın güvenli bir bölgeye uçması gibi tedbirler alınabilir.

4.3.4 Elektromanyetik İz: İHA’ların, bilhassa modern hava savunma sistemlerinden sakınması veya saklanması için, radar kesit alanını (Radar Cross Section; RCS) düşürücü gövde geometrisi tasarımı, radar soğurucu malzeme ve boya kullanımı, aktif / pasif elektronik harp sistemleri gibi teknik ve tedbirler kullanılabilir. Anılan bu tedbirler, özellikle stratejik seviye, büyük boyutlu İHA’larda daha da önem taşımaktadır. 


4.4 Durumsal Farkındalık

Durumsal farkındalık (situational awareness), bir unsurun içinde bulunduğu ortamın koşulları ve niteliği ile ortamda bulunan diğer unsurlara dair algı seviyesini tanımlayan bir ifadedir. Bu algıyı tam, doğru ve hızlı bir şekilde teşkil edebilen bir unsurun durumsal farkındalığı üst seviyededir denebilir.

Durumsal farkındalık, askeri kullanıma uyarlanınca, görev yapılan alanın koşulları (coğrafi, atmosferik, hidrografik vb), dost ve düşman unsurların konum, durum ve hareketleri gibi bilgileri süratle elde edip birleştirebilme kabiliyetini ifade eder. Elde edilen bu müşterek algı, görevin ifası, oluşabilecek tehditlere karşı önlem ve tehdidin gerçekleşmesi durumunda sakınma / savuşturma gibi eylemlerin başarıyla gerçekleştirilmesi için gereklidir.

Buradan hareketle İHA’larda durumsal farkındalığın, beka kabiliyetinin teşkili için en önemli unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Hacim, ağırlık ve güç kısıtları olan İHA’ların, insanlı hava araçlarındaki nitelik ve niceliklerde karşı tedbir sistemleri taşıması zordur. İHA’ların beka kabiliyetinde pasif tedbirleri gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla muhtemel tehditleri, önlem almaya yetecek kadar önceden tespit edebilen İHA’nın, beka kabiliyetini artırdığı söylenebilir. Bu da ancak, YKİ ile birlikte komple bir sistem olarak İHA’ların etkin ve süratli komuta, kontrol ve haberleşme sistemleri ile desteklenerek, yüksek bir durumsal farkındalığa sahip olmaları ile mümkündür.


5. İNSANSIZ HAVA ARAÇLARININ BEKASINI TEHDİT EDEN FAKTÖRLER

Uçan bir platform olarak bir İHA’nın, muharebe sahasında karşılaşacağı tehditler genel olarak insanlı platformlarla aynı niteliktedir. İHA’ların insanlı platformlardan farklı olarak boyut, gövde yapısı, akustik / ısıl / elektromanyetik izleri, insanlı sabit ve döner kanatlı uçaklara göre tehdit unsurlarının ağırlık ve dağılımını şekillendirir. Söz konusu bu unsurlar şu şekilde özetlenebilir:

5.1 Piyade silahları: Piyade tarafından taşınan piyade tüfeği, makinalı tüfek, roketatar gibi silahlar, özellikle alçak irtifada ve düşük süratle uçan İHA’lara yönelik risk teşkil eder. 

5.2 Namlulu uçaksavar silahları: Modern uçaksavar topları, optik, elektrooptik veya radar atış kontrol sistemleri ile hedefe tevcih edilen, havada paralanan mühimmat ile baraj ateşi açabilen silah sistemleridir. Yüksek atış süratleri ve özellikle modern atış kontrol sistemleri vasıtası ile yüksek isabet oranına sahip uçaksavar topları, manevra kabiliyeti insanlı platformlara göre düşük olan İHA’lara karşı etkili olmaktadır.

5.3 MANPAD Sistemleri: Personel tarafından taşınabilen ve ateşlenebilen alçak irtifa uçaksavar füze sistemleri (Man Portable Air Defence; MANPAD), hedeften yayılan kızılötesi enerjiye kilitlenirler. Mini (Sınıf I) tip İHA’lar boyutları ve motorlarının yaydığı ısının görece düşüklüğü, Taktik - Operatif (Sınıf III) tip İHA’ların büyük kısmı ise, MANPAD sistemlerinin irtifa tavanından daha yükseğe tırmanabilme kabiliyetleri itibariyle bu sistemlerin tehdidine görece bağışıktır. 

5.4 Radar güdümlü hava savunma füzeleri: Daha ziyade orta ve uzun menzil hava savunmasında kullanılan bu tip füze sistemleri, hedeften yansıyan elektromanyetik enerjiye tevcih edilirler. Dolayısıyla hedef İHA’nın radar kesit alanı ne kadar yüksekse, maruz kaldığı risk de o kadar büyüktür. Bu da, özellikle Sınıf III tipi İHA’lar için radar güdümlü hava savunma sistemlerini öncelikli tehditlerden kılmaktadır.

5.5. Havadan havaya füze sistemleri: Düşman uçak ve helikopterleri tarafından ateşlenen güdümlü füze sistemleri, özellikle Sınıf II ve Sınıf III tipi İHA’lar için ciddi risk teşkil etmektedir. Aynı yer konuşlu hava savunma sistemleri gibi, havadan havaya füzelerde de kızılötesi veya radar güdüm – kontrol sistemleri kullanılabilmektedir. Burada füzeyi ateşleyen taraf için esas zorluk, görsel ve RF olarak görece düşük bir ize sahip olan İHA’nın, havadaki uçağın pilotu tarafından görsel olarak ya da algılayıcıları tarafından tespit, teşhis ve takibinin güçlüğüdür.

5.6 Elektronik ve siber harp sistemleri:İHA’nın başta seyrüsefer olmak üzere kritik alt sistemlerinin çalışmasını kesintiye uğratacak, tamamen bozacak ya da yanıltacak kabiliyette elektronik harp / elektronik taarruz sistemlerinin kullanımı yaygınlaşmıştır. Bunda, söz konusu sistemleri kullanan tarafın görece düşük riske maruz kalması rol oynamaktadır. Elektronik harp, hemen hemen tüm İHA sistemleri için en öncelikli beka tehdididir. Zira bu sistem ve teknikler sadece İHA’ya fiziksel zarar verme değil, aynı zamanda İHA’nın toplamış veya toplamakta olduğu istihbarat verilerini ya da İHA'nı’ sahip olduğu kritik teknolojileri ele geçirmekte de kullanılabilir.


Tablo 2. İHA sınıfları için tehdit matrisi


6. İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA KULLANILAN KORUMA VE KARŞI TEDBİR SİSTEMLERİ

Modern İHA sistemleri, tehdit yoğunluğu yüksek ortamlarda görev yapmaktadır. Bunun anlamı, beka kabiliyetinin, mevcut platform için bir iyileştirme etkeni olarak değil, geliştirme sürecinin en başından itibaren bir tasarım bileşeni olarak ele alınması gerekliliğidir. 

Bu kapsamda, İHA'nın kullanım konsepti de önem taşımaktadır. Görevi itibariyle çok sayıda kullanılabilen ya da kolayca (hızlı ve düşük maliyetle) ikame edilebilen İHA’larda beka kabiliyetine yönelik sistemler, görece düşük öncelik seviyesine sahip olarak seçilebilir. Operatif ya da stratejik seviye İHA'larda, görevin taşıdığı kritiklik derecesi, görevin niteliği, sistemin düşman eline geçmesinin doğurabileceği sakıncalar gibi hususlar nedeniyle beka kabiliyeti daha yüksek önem taşıyacaktır.

İHA Sistemlerinin düşman erken ihbar uyarı sistemleri tarafından tespit edilmelerini güçleştirecek şekilde alçak irtifadan seyir yapmalarına imkân tanımak ve yoğun hava trafiğinde emniyetli uçuşu sağlayabilmek üzere “çarpışma önleme sistemleri” kullanılmaktadır.  Harekât ortamında farklı radar, lazer ve / veya kızılötesi tehditlere karşı kullanılan “elektronik harp kendini koruma sistemleri”, bir diğer beka unsuru olarak değerlendirilmektedir.

Ancak, beka sistemlerinin İHA platformlarına entegrasyonu, platformun faydalı yük taşıma kapasitesini (boyut, ağırlık ve güç gereksinimi açısından) olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle, bu tür sistemlerin kullanımının gündeme gelmesi halinde, asli göreve kısıt getirmeyecek şekilde, hava platformu üzerinde uygun kaynakların mevcut olduğunun kontrol edilmesi gerekmektedir.

İHA’larda beka kabiliyetine katkıda bulunan başlıca koruma ve sakınma sistemleri şunlardır:


6.1 Elektronik Harp Kendini Koruma Sistemleri

Platformun kendini koruma amaçlı fonksiyonlarını yerine getiren elektronik harp kendini koruma sistemleri, tehdidin algılanması, tespit ve teşhis edilmesini müteakip etkisiz hale getirilmesi için aşağıdaki alt sistemlerden oluşmaktadır. 

• Radar İkaz Alıcı Sistemi (Radar Warning Receiver; RWR)
• Radar Frekans (RF) Karıştırıcı Sistemi (Radar Frequency Jammer; RFJ)
• Karşı Tedbir Atma Sistemi (Counter Measure Dispenser System; CMDS)
• Füze İkaz Sistemi (Missile Warning System; MWS)
• Lazer İkaz Almacı Sistemi (Laser Warning Receiver; LWR)
• Kızıl Ötesi Karşı Tedbir Sistemi (Infrared Counter Measure System; IRCM)
• Karşı Tedbir Merkezi Yönetim Birimi

Radar İkaz Alıcı Sistemi, platformun bulunduğu ortamdaki RF tehditleri, Görev Veri Dosyası (GVD) bilgilerini kullanarak algılayan, radar darbe parametrelerini ölçen, yayınları tespit ve teşhis eden ve tehdit ikazı oluşturan sistemdir. 

RF Karıştırıcı Sistemi, platformun bulunduğu ortamda, kendisine aktarılan RF tehdit radarlarını, GVD bilgilerini ve aktarılan tehdit parametrelerini kullanarak izleyen, tehditlere RF karıştırma / aldatma uygulayan, GVD’de tanımlı olması durumunda izlenen ve / veya karıştırılan tehdit bilgilerini kaydeden sistemdir.

Karşı Tedbir Atma Sistemi, radar ve kızılötesi güdümlü tehditlere karşı GVD’de tanımlı atım programlarına uygun olarak chaff ve flare tipi mühimmat atımını gerçekleştiren karşı tedbir sistemidir. Karşı Tedbir Atma Sistemi’nde platform ihtiyacını karşılayacak uygun sayıda atıcı (kartuş) bulunmaktadır. 

Füze İkaz Sistemi, yaklaşmakta olan füze tehdidini tespit ve takip edip, tehdit uyarısı oluşturan sistemdir. Füze İkaz Sistemini oluşturan sensör sayısı platform ihtiyacına uygun olarak belirlenmektedir.  

Lazer İkaz Almacı Sistemi, farklı optik bantlarda çalışan Lazer Mesafe Ölçer, Lazer İşaretleyici ve Lazer Huzme Sürücü içeren lazer tehditleri tespit ve teşhis etme yeteneğine sahip olan sistemdir.

Kızıl Ötesi Karşı Tedbir Sistemi, kızılötesi güdümlü tehditlere karşı KÖ bantta modüle edilmiş karıştırma sinyali uygulayan sistemdir. 

Platform üzerinde yer alan farklı elektronik harp kendini koruma sistemlerinin yönetimi, sistem durumlarının takibi, alt sistemler tarafından teşhis edilen tehditlerin toplanması, ilişkilendirilmesi, karşı tedbirin belirlenmesi,  karşı tedbir uygulama emrinin oluşturulması işlevleri Merkezi Yönetim Birimi tarafından gerçekleştirilir. 

Elektronik Harp Kendini Koruma Sistemlerinin İHA platformlarına entegrasyonu, platformun faydalı yük taşıma kapasitesi (boyut, ağırlık ve güç gereksinimi açısından) ve tehdit unsurlarının analiz edilerek mevcut kaynaklar ve gereken koruma arasında optimum bir çözümün belirlenmesini gerektirmektedir.

Kendini koruma işlevi, doğru ve hızlı karar verilmesini gerektiren, zaman açısından kritik süreçlere sahiptir. Karar mekanizmasının yer kontrol istasyonunda olduğu uygulamalarda, kendini koruma sistemlerinden yere ve yer kontrol istasyonundan hava aracına hızlı veri aktarılabilmesi için veri linki hızının yeterli düzeyde olması gerekmektedir. Ayrıca, İHA platformu üzerinde olay kayıtlarının tutulması ve görev sonrası kayıtların analiz edilmesi ihtiyacı da kritik olarak görülmektedir.  

Söz konusu sistemler, sabit ve döner kanatlı askeri uçaklarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sistemler, hacim ve ağırlıkları ile çalışmaları için gerekli güç bütçesi nedeniyle ancak büyük boyutlu, operatif ya da stratejik İHA'larda kullanıma uygundurlar. Daha küçük boyutlu İHA'larda kullanımları, başta elektronik alt sistem ve algılayıcı bileşenlerinde minyatürizasyon ile mümkün olabilir.

Özellikle etkin bir hava savunma tehdidinin bulunduğu ortamda görev yapacak İHA'lar için, RWR ve RFJ sistemlerinin tasarımı kritik önemi haiz olup, etkin bir elektronik istihbarat (ELINT / SIGINT) desteği ile tehdit kütüphanelerinin devamlı surette güncellenmesi gerekmektedir.

Karşı tedbir salıcı sistemlerin, tehdit hava savunma sistemlerine göre en etkin salma miktar, irtifa, zamanlama gibi parametreleri yüksek sürat ve keskinlikte hesaplayabilmeleri gereklidir. 

Yeni nesil başta omuzdan atılan uçaksavar (Man Portable Air Defence System; MANPADS) füzeleri, gelişmiş pasif güdüm kontrol sistemlerine sahiptir. Herhangi bir elektromanyetik vb yayın yapmayan bu füzelerin arayıcı başlıkları, hedefin ısısını yüksek hassasiyette ayırt edebilmektedir. Bunlara ilaveten, MANPADS'lar, düşük maliyetleri ve kullanım kolaylıkları ile çatışma ve kriz bölgelerinde hızla yayılabilmektedirler. İnsanlı platformlar kadar İHA'ların da bu sistemlerin teşkil ettiği tehdit ile başa çıkması bir takım güçlükler içermektedir. Özellikle orta ve alçak irtifada görev yapan taktik İHA'ların, gövde boyut, ağırlık ve batarya gücü açısından etkin karşı tedbir salıcı sistemlerle donatılmaları güçtür. Bundan dolayı da, ısıl iz azaltımı, tehdit ortamının niteliğine göre hız ve irtifa değişimi zamanlamasının süratle yapılabilmesi, manevra kabiliyeti gibi unsurlar ön plana çıkmaktadır.


6.2 Çarpışma Önleme Sistemleri

İHA Sistemlerinin sivil hava sahasına entegrasyonu, ağ halinde çok sayıda İHA platformunun birlikte kullanımına yönelik eğilimler ve düşman radar sistemleri tarafından tespit olasılığını düşürmek amacı ile yapılan alçak irtifa uçuşları, İHA platformlarının görevleri sırasında emniyetli seyir yapabilmelerine ve beka yeteneklerini artırmaya yönelik ihtiyacı daha da önemli kılmıştır. Bu amaçla, araziye ve/veya birbirlerine çarpmalarını önleyici sistemler ön plana çıkmaktadır. Çarpışma Önleme Sistemleri olarak nitelenen bu sistemler radyo frekans (RF)  veya elektro-optik (EO) tabanlı olabilmekte, her iki teknolojinin de müşterek olarak kullanıldığı uygulamalar görülebilmektedir. 

İHA Sistemleri kapsamında yaygın kullanım alanı bulabilecek RF tabanlı çarpışma önleme sistemleri şunlardır: 

Arazi Takip Radarı  (Terrain Following Radar) 
Çarpışma Önleme Radar Sistemi (Airborne Radar) 
Trafik Uyarı ve Çarpışma Önleme Sistemi (Traffic Alert and Collision Avoidance System – TCAS)

Arazi Takip Radarı, İHA platformunun ilerisine yönlendirilen sinyallerin arazi üzerinden yansımalarının işlenerek uçuş hattındaki arazi yükseklik bilgisini çıkarmayı hedeflemekte, böylece düşük irtifada uçan İHA platformunun yer seviyesi üzerinde emniyetli irtifada kalması sağlanmaktadır. 

Çarpışma Önleme Radarları, entegre edildikleri İHA etrafında tanımlanmış güvenlik bölgelerinde tespit ve gerekirse takip yaparak olası çarpışmaları engellemeyi hedeflemekte, çarpışma olasılığı yükseldiğinde araca manevra komutu vermektedir. Çarpışma Önleme Radar Sistemi antenleri, İHA platformunun alttan ve üstten gelen tehditlere karşı korunması amacı ile gövde altına ve üzerine anten grupları olarak yerleştirilmekte olup, uygulamaya özel anten yapılarının ve sinyal işleme algoritmalarının geliştirilmesi temel teknolojik öncelikler arasında görülmektedir.

Trafik Uyarı ve Çarpışma Önleme Sistemi (Traffic Alert and Collision Avoidance System – TCAS), sorgulayıcı ve cevaplayıcı birimlerden oluşmakta, üzerinde bulunduğu hava platformunun yakın çevresinde bulunan diğer hava platformlarından irtifa ve kimlik bilgilerini almaya yönelik sorgulama yaparak çarpışmayı önlemeyi hedeflemektedir. TCAS sistemleri yalnızca irtifa raporlayan, faal cevaplayıcı sisteme sahip hava platformları ile haberleşebilmektedirler.


7. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Özellikle elektronik ve bilişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak insansız hava araçlarının (İHA) askeri görevlerde kullanımları hızla artmaktadır. Bu durumun bir uzantısı olarak, İHA'lar çok çeşitli boyut, görev ve konfigürasyonda geliştirilmeye başlamıştır. Günümüzde bir sırt çantasında taşınıp elden atılan tipten, jet motoru ile donatılmış ve iniş kalkış için klasik pistlere ihtiyaç duyan tipe kadar çok farklı İHA'lar askeri ve istihbari görevlerle kullanılmaktadır.

İHA'ların en yaygın kullanım alanı, istihbarat, gözetleme ve keşif (İGK) görevleridir. Bu tip görevler, doğaları gereği savaş, kriz ve barış döneminde askeri, siyasi ve teknik açıdan en riskli görevlerdir. Bu husus da, İGK görevli İHA'ların tespit, teşhis, takip ve tahripten korunma için çeşitli tedbir, teknik ve sistemler ile kullanılmalarını gerektirmektedir. Dolayısıyla İHA'lar için beka kabiliyeti, öncelikli tasarım hususlarından biri haline gelmiştir.

İHA'ların insanlı platformlar göre küçük boyutları ve hacimleri ile güç üretme kapasiteleri; taşıyabilecekleri alt sistem ve bileşenler açısından önemli bir kısıt unsurudur. Bu da, aktif ve pasif karşı tedbir sistemleri gibi insanlı askeri platformlarda standart olarak kullanılan bileşenlerin İHA'larda taşınmasını neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Bu durumun istisnası, stratejik seviye İHA'lar ile yakın gelecekte dünya çapında yaygınlaşmaları beklenen insansız savaş uçaklarıdır. Bunlar ise, geliştirme, işletme ve idame maliyetleri son derece yüksek, karmaşık platformlardır.

Öte yandan yaygın kullanımdaki İHA'ların çok büyük bir bölümü, görece küçük boyut, hacim ve ağırlık ile düşük görsel, ısıl ve elektromanyetik ize sahip platformlardır. Bundan dolayı İHA'ların tespit, teşhis ve takip edilmeleri, insanlı platformlara göre oldukça zordur. Buna ilaveten, son dönemde yaşanan çoğu örnekte olduğu gibi, İHA'ların önlenmesi ve tahrip edilmesi için, boyut ve maliyetleri ile orantısız efor sarfedilmektedir. Bazı durumlarda tek bir İHA'yı vurmak için harcanan uçak yakıtının ve ateşlenen füzenin toplam maliyeti, İHA'nın kendisinden misliyle fazla olmaktadır. Ancak söz konusu İHA'nın tespit ya da tahribi mümkün olmazsa kullanıcı tarafın elde edeceği kazanımlar da bir o kadar orantısızdır. Bu da, her ne kadar beka kabiliyeti ve özsavunma sistemleri açısından insanlı platformlara göre önemli dezavantajları bulunsa da, İHA'lar için son derece önemli bir asimetrik kabiliyet anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla İHA'ların beka kabiliyetlerine yönelik bir tasarımda, fayda - maliyet hesabının çok boyutlu bir şekilde yapılması önem taşımaktadır. Bu hesap, kullanım konseptine ilaveten teknolojik öngörü ve risk analizini de içermelidir.


KAYNAKLAR

[1] Savunma Sanayii Müsteşarlığı, "İHA Sistemleri Yol Haritası (2011-2030)", 2012.

[2] BOŞCOIANU, M., Optimal Path Control for Small UAVs equipped with VTO system, International Conference UAV World, 3rd International Conference UAV World, Frankfurt, Germany, 2009 www.airtec.aero.

[3] Anon. The implementation of network-centric warfare, Report from the Office of Force Transformation, Secretary of Defense, Washington, USA, 2005.

[4] United States. Dept. of Defense, “Annual Report: Unmanned Aerial Vehicles (UAVs)”, Washington, 1995 s.42

[5] Kusumo, R. An integrated decision support system for mid-life upgrade of maritime helicopters, PhD thesis, RMIT


(Daha da) Sessiz Denizaltıların Peşinde

$
0
0
Geçtiğimiz yıl Ekim ayında İsveç, Soğuk Savaş yıllarını anımsatan bir gündem yaşadı. Stockholm açıklarında tespit edilen bir sinyalin, yabancı bir mini denizaltıya ait olabileceği şüphesi ile, ülkenin tüm donanması teyakkuza geçti. Söz konusu sinyalin, olağan şüpheli Rusya'ya ait bir denizaltı olması olasılığı, heyecan ve gerilimi artırsa da, günler süren körebe oyunu sonuçsuz kaldı.

Ancak bu olayın yansımaları devam ediyor. Özellikle denizaltı teknolojilerine yapmış olduğu yatırım ve geliştirdiği teknolojilerle bu alanda güçlü bir konuma sahip olan İsveç'te gündem, denizaltı tespit ve gizlenme teknolojilerine odaklanmış durumda. Başka bir deyişle İsveç, durumdan vazife çıkararak hem denizaltıların daha sessiz çalışması için, hem de denizaltıları daha iyi tespit edebilmek için yenilikçi teknolojilere ağırlık vermekte.

21'nci yüzyılın dretnotları olan denizaltıların çeşitli alt sistemlerine yönelik (tahrik, hedef tespit, silah vb) yenilikçi, çığır açan teknoloji ve fikirler üzerinde çalışılıyor. Aynı ana muharebe tanklarında olduğu gibi, kritik bir eşiğe yaklaşıldığını hissediyorum. Bu kapsamda özellikle Kuzey Avrupa'daki çalışmaları yakından takip etmekte fayda var, zira İsveç, Hollanda ve Almanya'da savunma gündeminin üst sıralarında denizaltılar bulunuyor.

Bu olay, İsveç'in savunma tedarik planlamasını dahi değiştirmiş bulunuyor. Geçen ay Savunma Bakanı Peter Hultqvist, yeni geliştirilen A26 denizaltısından iki adet tedarik edileceğini, ayrıca savunma bütçesinde 6.2 milyar Kronor (yaklaşık USD720 milyon) tutarında bir artışa gidileceğini açıkladı.


A26 Nästa Generation Ubåt (NGU) Projesi

İsveç Deniz Kuvvetleri envanterindeki A19 Götland sınıfı AIP (Air Independent Propulsion; havadan bağımsız tahrik) dizel elektrik denizaltıların yerini alması planlanan A26 Nästa Generation Ubåt (Yeni Nesil Denizaltı) projesi, daha hayata geçmeden ciddi badireler atlattı. A26, 1990'ların sonlarında Norveç ve Danimarka ile birlikte yürütülen Nordic Viking yeni nesil denizaltı projesinden 2003 yılında Norveç, 2004 yılında da Danimarka'nın çekilmesinden sonra başlatıldı.

İsveç hükümeti 2008 yılı başında, yeni nesil denizaltı geliştirilmesini onayladı. İsveç'in ulusal denizaltı tasarım kabiliyetinin merkezi ve Stirling havadan bağımsız tahrik sistemlerinin uzmanı olan Kockums şirketi, 1999 yılında Alman Howaldtswerke-Deutsche Werft (HDW) şirketine satılmış; 2008 yılında da ThyssenKrupp Marine Systems (TKMS) şirketler grubunun bir parçası haline gelmişti. Bu durum denizaltı tasarım ve üretimde ulusal kabiliyetini Alman hakimiyetine kaptırmış İsveç için önemli bir zafiyet teşkil etmekteydi.

Bu durum, proje sürecinde kendini gösterecekti: Kockums'u, denizaltı piyasasında kendisi için tehdit olan bir rakibi safdışı bırakmak için satın aldığı iddia edilen Almanlar, yola taş koydu. Tasarım çalışmalarında sık sık teknoloji ve maliyet konuslarında itirazlar dile getiren TKMS, TKMS AB olarak yeniden adlandırılan Kockums'un projeyi, İsveç yapımı denizaltıların kullanıcısı olan Singapur'a teklif etmesini de engelledi. TKMS'nin ayak oyunları, Kockums'un büyük denizaltı üretmekten vazgeçip küçük (midget) denizaltı tasarımına yönelmesi gerektiği gibi önerilerle devam etti.

Ukrayna'daki karışıklık ve Kırım'ın Rusya tarafından ilhakının akabinde savunma modernizasyon faaliyetlerine hız veren İsveç, Almanya'ya kaptırdığı denizaltı geliştirme yeteneğini geri almak için hamle yaptı. TKMS ve FMV arasındaki görüşmeler geçtiğimiz sene Nisan ayında Malmö'deki tersanenin askerler tarafından basılmasına kadar vardı. En sonunda pes eden Almanlar, Temmuz ayında Kockums'u Saab'a sattılar.

Satıştan hemen sonra Avustralya'ya, SEA 1000 projesi için 4,000t deplamasmana sahip bir türevi teklif edilen A26, GHOST (Genuine HOlistic STealth) adı verilen ve ayrıntıları gizli tutulan bir gizlilik (stealth) teknolojisine sahip olacak şekilde geliştiriliyor. Denizaltının dikkat çeken ayrıntılarından biri, 533mm ve 400mm torpido tüplerine ilaveten, 1.5m çap ve 6m uzunlukta özel bir tahliye tüpüne de sahip olması. "Multimission Portal" adı verilen bu hazne, özel kuvvet, sualtı komandosu ve insansız sualtı araçlarının giriş - çıkışı için tasarlanmış. Söz konusu komando ve araçların hazırlanması için torpido tüplerinin hemen ardındaki silah bölümü, normalden daha geniş tutulmuş.


Yaklaşık uzunluğu 62m ve çapı 6m olan A26'nın satıhta deplasmanı 1,800t, dalış durumunda ise 2,050t. Üç adet Stirling Mk3 havadan bağımsız tahrik sistemine sahip denizaltının standart mürettebat sayısı ise 26.


Denizaltılarda Sessizlik

Denizaltıların başlıca görevleri şunlardır:


• Karakol bölgesine gizlice (tespit ve teşhis edilmeden) intikal etmek
• Düşman suüstü ve sualtı unsurlarını tespit ederek imha etmek
• İstihbarat toplamak; deniz trafiği, sahil koşulları, hedef bölge ve unsurları vb'ye dair keşif yapmak
• Sualtı taarruz ve özel harekât timlerinin intikalini sağlamak

Denizaltı bu görevleri başarıyla yerine getirebilmek için gizliliğe ihtiyaç duyar. Yani hem intikal hem de görev sırasında düşman hava, kara ve deniz unsurları tarafından tespit edilmemelidir. Yaklaşık olsa dahi konumu tespit edilen denizaltı, tabiri caizse çıplak kalmış demektir. Çünkü denizin derinliklerinde gövdesine alacağı en ufak hasar dahi, tüm geminin personeli ile kaybına neden olabilir. Deniz ortamındaki muazzam basınç, hatayı affetmez.

Nükleer ya da dizel elektrik, tahrik sistemi ne olursa olsun denizaltılar, bir ülkenin en stratejik silah sistemleridir. Sessizlik de denizaltıların hem en güçlü silahları hem de en güvenli kalkanlarıdır. Bunun için de denizaltılar, su altındaki temel tespit  ve teşhis yöntemi olan gürültüyü, yani akustik izi azaltmak için çeşitli teknik, taktik ve teknolojileri kullanırlar.

Denizaltıda sessizliği sağlamak için öncelikle gürültü kaynaklarını tespit etmek gerekir. Bunların iç ve dış çeşitli kaynakları olabilir: Söz gelimi denizaltı gövdesi içindeki çeşitli makina ve teçhizatın çıkardığı gürültüler, titreşimleri, personelin sesi vb gibi. Bunların haricinde en önemli gürültü kaynağı, kavitasyondur. Kavitasyon, basitçe ani basınç değişiklikleri sonucu akışkan içinde küçük kabarcıkların oluşması şeklinde tarif edilebilir. Bu kabarcıkları oluşturan basınç değişimleri, sıvı akışı boyunca karşılaşılan girinti ve çıkıntılardan kaynaklanabilir. Yani bir teknenin ya da bir pervanenin gövdesi üzerindeki pürüzler, çukurlar ya da çok küçük boyutlu olsa dahi yapısal kusurlar, akış sırasında basınç düzensizliklerine, dolayısıyla kavitasyona neden olabilirler. Her bir geminin pervanesinin ve teknesinin yapısal özellikleri farklılık taşır. Bundan dolayı da her bir geminin akustik "parmak izi" farklıdır. Tecrübeli sonar operatörlerinin hedef geminin sadece tipini değil (örneğin MEKO sınıfı) ismini dahi gürültülerinden anlayabilmeleri bundandır. Ve bundan dolayıdır ki denizaltıların pervane tasarımları büyük titizlikle korunan askeri sırlardandır, zira pervane tasarım özelliklerinden denizaltının akustik ayak izi tespit edilebilir.

Kavitasyonun oluşmasını engellemek için, sualtında kalacak tüm bileşenlerin (tekne, dümen, uskur vb) pürüzsüz, mükemmele yakın bir yapıda olması gerekir. Askeri gemi ve denizaltılarda bu, tespit ve teşhisi önlemek için özellikle hayati önem taşır.

Bu nedenle de tekne ve pervane tasarımında kavitasyonun önlenmesine yönelik tasarım çözümleri ve teknolojiler, denizaltı projelerinde büyük ağırlığa sahiptir.
Kavitasyonun en önemli kaynağı olan pervanede, geleneksel olarak nikel alüminyum bronz (NAB) malzeme kullanılır. NAB malzemeler, midye vb sualtı canlıların barınmasına (ki tekne altındaki yosun, midye vb organizmalar en önemli kavitasyon kaynaklarındandır) engel olmaları, gerekli korozyona dayanım ve sertlik niteliklerine sahip olmaları nedeniyle tercih edilmektedirler. Ancak katodik bir metal olan NAB, bağlı olduğu teknenin çelik yapısında galvanik korozyona neden olur. Başka bir deyişle, NAB, idame ve kavitasyon açısından en ideal malzeme değildir.

Pervanesi örtü ile gizlenmiş İsrail'in Tanin denizaltısı
Bu nedenle uzun süredir özellikle denizaltı pervaneleri için NAB harici yenilikçi malzemeler için çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalarda esas ağırlık ise, gelişen teknoloji ile birlikte uygulama alanları yaygınlaşan kompozit malzemelere verilmiş durumda. Ancak sualtı ortamının kendine has koşulları ve yeterli dayanıma sahip kompozit malzemeden mamul bir pervane tasarlamak ve üretmek kolay değil. Başta Almanya, ABD ve Hollanda olmak üzere bazı ülkelerde bu alanda yoğun ArGe faaliyetleri yürütülüyor.

Kompozit pervanelerin en önemli avantajı, metalik pervanelerin aksine hiç bir korozyon tehdidi altında olmamaları. Bu da idame ve bakım maliyetleri açısından önemli bir artı, zira korozyonun önlenmesi ve giderilmesi geleneksel pervanelerin en önemli maliye kalemlerinden biri. Nitekim kompozit pervanelerin üretim maliyetleri de NAB pervanelere göre kayda değer oranda düşüktür.

Buna ilaveten kompozit pervaneler düşük ağırlıklarına karşı sahip oldukları yüksek yapısal dayanım karakteristikleri ile de öndeler. Düşük ağırlık, pervane, şaft ve tekne üzerine binen yükün azaltılması için önem taşır.

Tüm bu özelliklerin bir ürüne dönüşmesi, bu alana yapılacak ciddi bir ArGe yatırımı ve eforu ile mümkün olabilir. Kendi denizaltısını tasarlayıp üretmeyi hedefleyen Türkiye için kompozit pervane, iştah açıcı bir alan olarak duruyor. Zira kompozit pervaneler çevre dostu yapısal özellikleri itibariyle sivil sektörde de hızla artan oranda tercih edilmekteler. 

Siyah Gri Beyaz 10 Yaşında

$
0
0
Eser: "The Passion of Creation"
Leonid Pasternak

Bu dahil Siyah Gri Beyaz'da yayımladığım altıyüzaltmış yazının hepsi ayrı bir doğum sürecinden geçti. Bazıları bir oturuşta, bazıları birkaç haftada meydana geldi. İlk yazıları yazarken yeni mezun genç bir mühendistim. Şimdi evli, bir çocuk babasıyım; ömrümün Cahit Sıtkı'nın tarif ettiği yerdeyim.

10 yılın ardından, Siyah Gri Beyaz için yazarken ve dahi yazmak için araştırırken ve hatta zaman zaman yazmayı beceremezken hala 10 yıl önceki gibi heyecan duyabiliyorum. Bu beni şaşırtıyor. Onuncu yılda yalnız değilim: Dünyanın en iyi eleştirmeni (eşim) ve dünyanın en acar asistanı (oğlum) var ekipte. Onlarsız zaten yapayalnız, değersiz ve beceriksizim.

"Yürümekle varılmaz lâkin varanlar yürüyenlerdir"... Ne kadar da doğru bir söz. Hatta bu 10 yılda Siyah Gri Beyaz'ın bana öğretebildiği tek şey bu oldu sanırım. Bilmediğim, bilmenin sınırından dahi geçemediğim ne kadar çok şey olduğunu da gösterdi ayrıca. Bilmek, görmek için "yolun kalan yarısı" yeter mi, emin değilim.

Yürüyerek göreceğim.

Siyah Gri Beyaz okuruna, bu on yıllık yolda bana eşlik ettiği için en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Arda Mevlütoğlu

Dört Deniz Bülteni - Nisan 2015

$
0
0


Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Gökdeniz havzasında savunma ve güvenlik gündemi
[PDF]





Azerbaycan

Azerbaycan Savunma Bakanlığı tarafından 22 Nisan günü yapılan açıklamada, İran ile, bu ülkenin silahlı kuvvetlerinin ihtiyacı olan teçhizatın üretimi için anlaşmaya varıldığı duyuruldu. İki ülke arasında imzalanan işbirliği anlaşması, teknoloji transferi ve eğitim konularını da kapsıyor.


Bulgaristan

ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait DDG109 Jason Dunham muhribi, 5 Nisan günü Karadeniz'de Bulgar ve Romen deniz kuvvetlerine ait gemilerle tatbikat icra etti. [1]


Ermenistan

Rus Hava Kuvvetleri'nin Erebuni Üssü'nde konuşlu savaş uçakları 2 - 5 Nisan tarihleri arasında harbe hazırlık tatbikatı gerçekleştirdi. Tatbikata, yeni modernize edilen MiG-29 savaş uçakları da katıldı. [2]


Irak

Irak Savunma Bakanlığı 31 Mart günü güvenlik güçlerinin Tikrit'te hakimiyeti ele geçirdiğini duyurdu.

Jane's Terrorism Watch Report'un Alman istihbaratına dayandırdığı 13 Nisan tarihli haberine göre Irak güvenlik güçleri Kerkük ve Selahaddin'de IŞİD'in elinde bulunan üç petrol kuyusunu ele geçirdi.

IŞİD unsurları 10 Nisan'da Anbar eyaleti başkenti Ramadi'ye yönelik geniş kapsamlı bir saldırı başlattı. [3][4]Şehrin kuzey kesimleri, şiddetli çatışmaların ardından örgütün eline geçti. [5]Örgüt ayrıca 12 Nisan günü Felluce'nin kuzeydoğusundaki Tar Tar'da bulunan Irak Ordusu'nun 4'ncü Alayı'na ait üssü bastı. Militanlar üssü, içindeki araç, gereç ve cephane ile ele geçirdi. [6][7]

ABD Federal Havacılık Dairesi FAA, 8 Nisan günü yayınladığı bir bildiri ile, seyyar uçaksavar füze tehdidi nedeniyle havayolu şirketlerinin Irak hava sahasına, bilhassa Bağdat Uluslararası Havalimanı'na girmemesini tavsiye etti.

Kanada Ulusal Savunma Bakanlığı 8 Nisan günü, Kanada Hava Kuvvetleri'ne ait CF-188 Hornet savaş uçaklarının Irak'taki IŞİD unsurlarına karşı ilk kez bombardıman görevine çıktıklarını duyurdu. Açıklamaya göre CF-188 uçakları Rakka'daki IŞİD hedeflerini vurdu. Saldırıya kaç uçağın katıldığı açıklanmadı. Kanada, IŞİD'e karşı düzenlenen müttefik hava saldırılarını desteklemek için "Operation Impact" harekâtı kapsamında Kuveyt'te 69 personel, altı CF-188 (F/A-18C) Hornet savaş uçağı, iki CP-140 Arcturus (P-3) deniz karakol ve gözetleme uçağı, bir Airbus CC-150T Polaris (A310) tanker uçağı, bir CC-177 (C-17) Globemaster III stratejik nakliye uçağı ve bir C-130J Hercules taktik nakliye uçağı konuşlandırmış bulunuyor.

Avustralya Başbakanı Tony Abbott 14 Nisan günü, Avustralya Kara Kuvvetleri'ne bağlı 300 personelden oluşan bir birliğin, 100 Yeni Zelandalı asker ile birlikte Mayıs ayı ortasında Irak'a gideceğini açıkladı. Abbott, Taci üssünde konuşlanacak askerlerin, Irak ordusuna eğitim vereceğini bildirdi.


İran

İsviçre'nin Lozan kentinde P5+1 (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) ülkeleri ile Tahran Yönetimi arasında, İran'ın nükleer programı üzerinde yaklaşık 1.5 yıldır süren müzakereler, 2 Nisan günü anlaşmayla sonuçlandı. Anlaşmaya göre İran, uranyum zenginleştirmede kullandığı santrifüjleri 3’te 2 azaltıp elindeki uranyum stokunu 300 kg’a indirmeye ve plütonyum üreten ağır su reaktörünü sökmeye razı olurken, uluslararası toplum da bu uygulamaları sonrası İran’a yönelik yaptırımları kaldırmayı kabul etti. [8]        

Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dimitri Peskov 13 Nisan günü yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in S-300 (NATO kodu SA-10 "Grumble") hava savunma füzelerinin İran'a satışını onaylayan bir kararı imzaladığını açıkladı. Jane's Defence Weekly'nin 14 Nisan tarihli haberinde CAST düşünce kuruluşundan Vasili Kaşin'in, iki ülke arasındaki anlaşmanın S-300'lere ilaveten S-300VM Antey 2500 sistemlerini de kapsıyor olabileceği tahminine yer verildi. İran Hükümeti 20 Ocak günü, Tahran ve Moskova arasındaki S-300 anlaşmazlığının çözüldüğünü duyurmuştu. İran'ın sipariş verdiği S-300 sistemlerine, Haziran 2010'da uygulanmaya başlanan Birleşmiş Milletler ambargosu uyarınca Moskova tarafından engel konulmuş, İran konuyu uluslararası tahkime götürmüştü. Öte yandan Jane's Intelligecen Weekly'nin 14 Nisan tarihli haberine göre siparişi verilen S-300 sistemlerini kullanacak personelin eğitimleri, USD800 milyonluk siparişin USD200 milyonluk avans ödemesinden sonra 2010'da gerçekleştirildi. Bu, sistemlerin teslimatından sonra hemen harbe hazır duruma gelebilecekleri anlamına geliyor. [9][10]

Jane's Defence Weekly'nin 21 Nisan tarihli haberine göre İran ordusundan Tuğgeneral Muhammed Mahmudi, yerli imkânlarla geliştirilen Bavar 373 uzun menzilli hava savunma füzesinin henüz harbe hazır olmadığını açıkladı.

Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri, 25 Mart günü Yemen'deki Şii Huşilere karşı Kararlı Fırtına (Operation Decisive Storm) adlı hava harekâtını başlattı. Yemen hükümetine karşı İran destekli silahlı isyan halinde olan Huşilere ait çok sayıda araç - gereç ve tesis vuruldu. Harekâta İran'ın tepkisi sert oldu ve Huşilere yapılan silah ve teçhizat sevkiyatı artırıldı. [11][12] Ayrıca İran Deniz Kuvvetleri’nden bir görev gücü Aden Körfezi’ne hareket etti. [13]

ABD'li bir şirkete ait Marshall Adaları bandıralı Maersk Tigris adlı kuru yük gemisi, 28 Nisan günü Hürmüz Boğazı'ndan geçtiği sırada İran Devrim Muhafızları deniz kuvvetleri tarafından durduruldu. [14]

İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Habibullah Seyyari, Damavand sınıfı "destroyerlerin, yeni nesil "Mihrab" adlı uçaksavar füzeleri ile donatıldığını açıkladı. [15]Öte yandan Seyyari, yerli imkânlarla geliştirilen yeni bir denizaltının yakında denize indirileceğini açıkladı. [16]

İran Hava Kuvvetleri, envanterindeki Çin yapımı F-7 savaş uçaklarının bakım personelinin eğitimi için Taha isimli bir bilgisayar destekli eğitim programı geliştirdi. [17]

Silahlı Kuvvetler Günü'nde kamuoyuna sergilenen silah sistemleri ve araçlar arasında Nazır adlı silahlı insansız kara aracı dikkat çekti. [18]


İsrail

Jane's Defence Weekly'nin İsrail ordu yetkililerine dayandırdığı 2 Nisan tarihli haberine göre Ürdün ordu birlikleri, ülkenin Irak ve Suriye sınırlarını takviye etmek için İsrail sınırından çekildiler.

Jane's Defence Weekly'nin 16 Nisan tarihli haberine göre İsrail'in sipariş verdiği toplam 33 F-35A Lightning II savaş uçağından ilk ikisi 2016 Aralık ayında teslim edilecek. Habere göre İsrail ayrıca 17 adetlik opsiyonu da işletmeyi planlıyor. [19][20]Öte yandan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden İsrail'e ilk F-35'lerin 2016 yılında teslim edileceğini, bölgede bu uçağı tek kullanan ülkenin İsrail olacağını açıkladı. [21]

Jane's Defence Weekly'nin 1 Nisan tarihli haberine göre İsrail Deniz Kuvvetleri, envanterindeki üç adet Dolphin I sınıfı denizaltıları, Almanya'dan temin edilen üç adet yeni Dolphin II ile aynı seviyeye gelecek şekilde iyileştirmeye tabi tutuyor. [22]

Jane's Defence Weekly'nin 24 Nisan tarihli haberine göre İsrail ordusu, farklı birlikler bünyesinde görev yapan tüm siber savaş birimlerini tek bir çatı altında birleştirmeyi planlıyor. Buna göre İsrail Savunma Kuvvetleri'nin C4I Kolordusu'na bağlı Siber Savunma Tümeni ile Askeri İstihbarat Dairesi'nin siber harekât şubesinin birleştirilmesi gündemde.

David's Sling (Davud'un Sapanı) hava savunma sisteminin yeni bir deneme atışı gerçekleştirildiği açıklandı. [23]

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki tüneller ile yapılan sevkiyatlarla mücadele için "Özel Görevler için İstihkâm Birliği"nin İbranice kısaltması olan YAHALOM isimli bir birlik kuruyor. Birlik, tünel tespiti, tünel içinde operasyon ve tünel imhası için özel ekipman ve teçhizatlarla donatılacak.

İsrail ordusunun tugay seviyesinde kullanım için Elbit üretimi Skylark I-LE'den daha büyük İHA sistemi tedarik etmeyi planladığı bildirildi. [24]

Jane's Defence Weekly'nin 13 Nisan tarihli haberine göre İsrail ordusu, topçu birliklerinde kullanılan 155mm/52 M109'ları değiştirmek için yeni nesil bir kundağı motorlu obüs arıyor.

İsrail Hava Kuvvetleri envanterindeki Heron 1 ve Hermes 900 tipi İHA'lara otomatik kalkış ve iniş sistemi kabiliyeti kazandırılıyor. [25]

Israel Aircraft Industries (IAI) şirketi, Brezilyalı teşekkülü olan Avionics Services aracılığı ile bu ülkeye Heron İHA sistemi üretim teknolojisini transferi ediyor. Heron, Brezilya'dan Caçador adı ile üretilecek. [26][27]

İsrailli Uvision şirketi, Hero 30 isimli gezgin mühimmat sisteminden adını açıklamadığı bir ülkenin özel kuvvetleri için sipariş aldığını açıkladı. 3kg harp başlığına sahip hero 30, önceden belirlenmiş bir hedef bölge üzerinde 1,000 - 2,000ft irtifada uçup, elektrooptik kamerası ile topladığı görüntüyü veri bağı (datalink) sistemi ile azami 10km menzile kadar yer kontrol istasyonuna aktarabiliyor. 0.8m kanat açıklığına sahip sistemin havada kalış süresi 30 dakika. [28]

Jane's Defence Weekly'nin 7 Nisan tarihli haberine göre, Brezilyalı IACIT şirketi, IAI Elta üretimi radarların bakım, onarım ve yenileştirmesi için Brezilya'da bir tesis kuracağını açıkladı. IAI Elta üretimi EL/M-2032 radarı, Brezilya Deniz Kuvvetleri'nin AF-1M (A-4BR Skyhawk) modernizasyon projesinde; EL/M-2022 ise P-3AM Orion deniz karakol ve SC-105 Amazonas (C295M) arama kurtarma uçağında kullanılıyor.

IAI eski başkanı İshak Nissan, Meteor isimli bir İHA şirketi kurdu. Şirket, uluslararası piyasalar için düşük maliyetli İHA üretimine odaklanacak. [29]

IAI şirketi 31 Mart günü yaptığı açıklama ile adını açıklamadığı bir Afrika ülkesinden dört adet Super Dvora Mk3 tipi hücumbot siparişi aldığını duyurdu. Açıklamaya göre siparişler 2016 yılında teslim edilecek. Bu tip botlardan daha önce satın almış olan tek Afrika ülkesi Eritre.

CONTROP şirketi, helikopterler için yeni geliştirdiği A-SMS elektrooptik faydalı yük sistemini tanıttı. [30]

ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait DDF58 Laboon muhribi, 29 Mart günü Hayfa limanını ziyaret etti. [31]


Kıbrıs

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, 26 Nisan günü gerçekleştirilen ikinci turda %60.5 oy alan Mustafa Akıncı kazandı. Akıncı, KKTC'nin dördüncü cumhurbaşkanı olarak 30 Nisan günü göreve başladı. [32]

Rum Savunma Bakanı Hristoforos Fokaidis, Kahire’de restore edilen Aziz Yorgos Rum Ortodoks Kilisesi kapısının resmi açılış töreninde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i temsil etmek için 23 Nisan günü Mısır’a gitti. [33]

ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait DDG71 Ross muhribi, 23 Nisan günü Larnaka limanını ziyaret etti. [34]


Lübnan

Suudi Arabistan'ın Lübnan ordusuna teslim edilmek üzere Fransa'ya sipariş verdiği USD3 milyarlık silah, araç ve gerecin tanksavar füzeleri içeren ilk parti teslimatı 20 Nisan günü Beyrut'a sevkedildi. [35]

Jane's Defence Weekly'nin 24 Nisan tarihli haberine göre Lübnan'ın kuzeydoğusunda Hizbullah tarafından kullanılan bir havaalanı ve çevresindeki yapılar, uydu görüntüleri kullanılarak tespit edildi. Pistin 27.02.2013 ile 19.06.2014 tarihleri arasında inşa edildiği; 20m genişlik ve 670m uzunluğa sahip olduğu; İran tarafından kullanılan An-74T-200 gibi kısa iniş kalkış özellikli nakliye uçakları haricinde İran'dan silah sevkiyatında kullanılmaya uygun olmadığı değerlendiriliyor. Pist daha ziyade Hizbullah'ın elindeki Ebabil 3 ve Şahid 129 gibi İHA'lara yönelik hazırlanmış görünümünde.


Mısır

Beyaz Saray'dan 31 Mart günü yapılan açıklamada, ABD Başkanı Barack Obama'nın Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi'ye, ülkesinin Mısır'a uyguladığı silah ambargosunu kaldırdığını ilettiği bildirildi. Karar, teslimatı dondurulan F-16 savaş uçakları, M1A1 Abrams ana muharebe tankları, Harpoon gemisavar füzeleri gibi sistemlerin teslimatını kapsıyor. [36]

Karardan kısa süre sonra ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı Savunma Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (Defense Security Cooperation Agency; DSCA) tarafından ABD Kongresi'ne, Mısır Kara Kuvvetleri envanterindeki AH-64 saldırı helikopterlerinde kullanılmak üzere 365 adet AGM-11K/R3 Hellfire güdümlü füze satışına ilişkin bir bilgi notu gönderildi.

Fransız askeri gemi üreticisi DCNS şirketinden 14 Nisan günü yapılan açıklamada, Mısır Deniz Kuvvetleri için siparişi verilen dört Gowind 2500 tipi korvetten ilkinin inşasına başlandığı duyuruldu. Açıklamada, geminin 2017 yılında teslim edilmesinin planlandığı bilgisi verildi. [37]


Romanya

ABD Hava Kuvvetleri'nin Romanya'ya tatbikatlara katılmak için konuşlandıracağı 12 A-10 Thunderbolt uçağından dört adedi Campia Turzii hava üssüne ulaştı. [38]


Rusya Federasyonu

Rus Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, 2015 yılında şimdiye kadar 24 adet balistik füze, 36 adet Tornado G çok namlulu roket sistemi, 24 adet BMD-4M ve BTR-MDM Rakuşka zırhlı aracı ile 483 adet paraşütün teslim alındığı duyuruldu. İlaveten yıl başından bu yana Rus Deniz Kuvvetleri'ne Yuri İvanov istihbarat gemisi, Yantar oşinografik araştırma gemisi, dört adet Raptor sınıfı devriye botu, iki destek gemisi, sekiz gemi radarı ve 40 torpido teslim edildi. [39]

Savunma Bakan Yardımcısı Tatyana Şevtsova, savunma tedarik harcamalarının denetimi için 1 Temmuz itibariyle yeni bir denetleme kurumu kurulacağını açıkladı. Kuruluşundan itibaren kurum ilk iki yıl sadece savunma bakanlığının harcamalarını denetleyecek; 2017 yılından itibaren ise devletin savunma ile ilgili alım yapan tüm diğer bakanlık ve birimlerini de faaliyetlerine dahil edecek.

Jane's Defence Weekly'nin 23 Nisan tarihli haberine göre Rusya'da hükümet, devlet tarafından verilen savunma sistemi sipariş sözleşmelerini yerine getiremeyen şirketlerin kamulaştırılmasını öngören bir yasal düzenleme üzerinde çalışıyor. Haberin aktardığına göre 2014 yılında 47 şirket, sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmedi. 2013 yılında bu sayı 34 iken 2012 yılında 71 idi.

Savunma Bakan Yardımcısı Yuri Borisov, PAK FA T-50 yeni nesil savaş uçağı üretiminin ekonomik sorunlar nedeniyle yavaşlatılabileceğini açıkladı. Mevcut planlar dahilinde 2016 - 2020 arasında toplam 52 T-50'nin üretilmesi planlanıyor. [40]

Jane's Defence Weekly'nin 14 Nisan tarihli haberine göre KBP Tasarım Bürosu, Pantsir S1 (NATO kodu SA-22 "Greyhound") alçak irtifa hava savunma sisteminin, Kuzey Kutup Bölgesi'nde kullanıma uygun şekilde paletli araca monteli türevini geliştiriyor. Öte yandan Rus Savunma Bakanlığı'ndan 24 Nisan günü yapılan açıklamada, 1 Mayıs'tan itibaren Kuzey Kutup Bölgesi'ne Orlan 10 taktik İHA sistemlerinin konuşlandırılacağı bildirildi. Açıklamada, İHA'ların Doğu Askeri Bölge Komutanlığı'na bağlı birliklerde konuşlandırılacağı ve arama - kurtarma ve deniz ticaret hatlarının güvenliğinin sağlanması görevlerinde kullanılacağı belirtildi.

Rus Hava Uzay Savunma Kuvvetleri İkinci Komutanı Orgeneral Kiril Makarov, ülkesinin Kuzey Kutup bölgesine Pantsir hava savunma sistemi konuşlandırdığını, bölgedeki üslerde bulunan MiG-31 (NATO kodu "Foxhound") av - önleme uçaklarının da yakında yenileceğini açıkladı. [41]Öte yandan Jane's Defence Weekly'nin 10 Nisan tarihli haberine göre Savunma Bakan Yardımcısı Yuri Borisov, hava kuvvetlerinin 24 adet modernize edilmiş MiG-31BM av - önleme uçağını teslim aldığını açıkladı. Habere göre uçaklardan 12 adedi Hotilovo avcı alayında hizmete girdi.

7 Nisan günü Baltık Denizi üzerinde bir Rus Su-27 jetinin, önleme gerçekleştirdiği ABD Hava Kuvvetleri'ne ait RC-135U elektronik istihbarat uçağı ile çarpışma tehlikesi atlattığı açıklandı. [42][43]

Information Dissemination adlı blogun Zvezda Televizyonu'na dayandırdığı bir habere göre Rus Deniz Kuvvetleri, hizmetteki Proje 949A (NATO kod "Oscar II") sınıfı nükleer denizaltılara yeni nesil gemisavar ve kara taarruz seyir füzeleri ateşleme kabiliyeti kazandırmayı planlıyor. Habere göre denizaltılardaki 3M-45 Granit (NATO kodu SS-N-19 "Shipwreck") gemisavar seyir füzeleri ateşleyen fırlatıcı tüpleri, her biri üç adede kadar 3M-55 Oniks (NATO kodu SS-N-26 Strobile") gemisavar ya da 3M-14 Kalibr kara taarruz seyir füzeleri ateşleyebilen fırlatıcı tüplerle değiştirilecek. Böylelikle Oscar II'lerin 72 adede kadar Oniks ve / veya Kalibr füzeleri taşıyabilmesi mümkün olacak. [44]

Proje 949A (NATO kodu "Oscar II") sınıfı balistik füzeli nükleer denizaltı K266 Oryol, 7 Nisan günü Arhangelsk'teki Zvezdoçka Tersanesi'nde demirliyken çıkan yangın sonucu tahrip oldu. [45] Denizaltının ağır hasar almadığı ve tamir edileceği bildirildi. [46]

Proje 22030 sınıfı açık deniz römorkörü MB11 Aleksandır Puskinov, Habarovsk Tersanesi'nde 22 Nisan günü düzenlenen törenle Pasifik Filosu'nda hizmete girdi. [47]

Proje 21180 sınıfı dizel elektrik tahrikli buzkıran gemisi İlya Muromets, 23 Nisan günü Sankt Petersburg’daki Admiralteyskiye Tersanesi’nde kızağa kondu. Aynı tersanede 25 Nisan günü de Proje 636 sınıfı dizel elektrik denizaltı Krasnodar denize indirildi. [48] 2017 yılında teslim edilmesi planlanan İlya Muromets, 45 yıldan sonra Rus Deniz Kuvvetleri hizmetine giren ilk buzkıran olacak. [49]

Proje 12700 sınıfı mayın avlama gemilerinin ikincisi olan Georgi Kurbatov, 24 Nisan günü Sankt Petersburg'daki Sredne Nevski Tersanesi'ne düzenlenen törenle kızağa kondu. 900t deplasmana ve 61m uzunluğa sahip Proje 12700 sınıfının ilk gemisi olan Obuhov, 2014 Haziran ayında denize indirilmişti. [50]

Güney Askeri Bölge Komutanlığı 27 Nisan günü, S-300 hava savunma sistemleri ile, Kapustin Yar atış sahasında gerçek füzelerle eğitim atışları gerçekleştirildiğini duyurdu. [51]

Jane's Defence Weekly'nin 22 Nisan tarihli haberine göre, Rus Hava Kuvvetleri Hava Savunma Birlikleri Komutanı Tümgeneral Viktor Gumenniy modernize edilen Pantsir hava savunma sistemlerinin bu yıl içinde hizmete gireceğini açıkladı. Pantsir S2 olarak adlandırılan sistemler, öncüllerine kıyasla daha modern 2 boyutlu elektronik tarama kabiliyetine sahip.

Pasifik Filosu'ndan 20 Nisan günü yapılan açıklamada, S-400 (NATO kodu SA-21 "Growler") hava savunma sisteminin ikinci parti teslimatının gerçekleştirildiği duyuruldu. [52]Öte yandan Pletesk atış sahasında 22 Nisan gerçekleştirilen bir Antey 2500 deneme atışı sırasında füze, ateşlemeden kısa süre sonra yere düşerek infilak etti. Adı açıklanmayan ordu yetkilisi, füzenin ateşlemeden kısa süre sonra kontrolden çıkarak kendisini imha ettiğini açıkladı. [53]

Jane's Missiles & Rockets'in 10 Nisan tarihli haberine göre, Kara Kuvvetleri Havacılık Birlikleri Komutanı Tümgeneral Aleksandır Ptroviç Leonov, emri altındaki birliklerin İHA'ları vurmak için geliştirilmiş hava savunma sistemlerine ihtiyaç duyduğunu açıkladı. Leonov, halen hizmette olan 80 kadar ZSU-23-4 Şilka kundağı motorlu uçaksavar topunun İHA'lara karşı etkisiz olduğunu, İHA'lara karşı kullanılırken aşırı mühimmat harcadıklarını söyledi. Komutan, modernize edilen ve ZSU-23-4M4 sistemlerinin, Igla (NATO kodu SA-18 "Grouse") alçak irtifa uçaksavar füzesi, yenilenmiş radar, sayısal atış kontrol radarı, veri bağı sistemi ve elektrooptik kameralar ile İHA'lara karşı etkili olduğunu belirtti.

Rus Savunma Bakanlığı'ndan 9 Nisan günü yapılan açıklamada, Tupolev Tu-95MS (NATO kodu "Bear"), Tu-160 (NATO kodu "Blackjack") ve Tu-22MZ (NATO kodu "Backfire") stratejik bombardıman uçaklarının tatbikat kapsamında üslerinden 2,000 ila 7,000km uzaklıkta Kamçatka'daki hedefleri vurduğu bildirildi. [54]

Russian Helicopters şirketi 2 Nisan günü, Rus Deniz Kuvvetleri'nin Kamov Ka-27 (NATO kodu "Helix") denizaltı savunma harbi helikopterlerinden modernize edilen ilk partinin yıl sonuna doğru teslim edileceğini açıklandı. [55]

Jane's Defence Industry'nin 30 Mart tarihli haberine göre Rosoboroneksport şirketi ismini ve pazarlama stratejisini değiştirmeye hazırlanıyor.

Bangladeş, 2014 Ocak ayında siparişini verdiği 16 adet Yakovlev Yak-130 jet eğitim ve taarruz uçaklarını teslim almaya başladı. Teslimatların önümüzdeki yıl tamamlanması beklenen sözleşme, 10 adet de opsiyonu kapsıyor. [56]

Jane's Defence Weekly'nin 21 Nisan tarihli haberine göre Bazalt şirketi, tank aktif koruma sistemlerini alt edebildiği iddia edilen RPG-30 tanksavar roketi için ihracat izni aldı. 1,135mm uzunluk ve 10.3kg ağırlığa sahip RPG-30, 105mm çaplı PG-30 adlı, tandem harp başlıklı çukur imla haklı roket ateşliyor. PG-30'un ateşlendiği tüpün hemen altında, 42mm çapında yem görevi gören roketi ateşleyen bir başka tüp daha bulunuyor. Bu roketin oyaladığı hedef tankın aktif koruma sisteminin, müteakiben ateşlenen PG-30'a karşı etkisiz kalması öngörülüyor. Habere göre Bazalt şirketi, mevcut aktif koruma sistemlerinin ardışık iki tehdit arasındaki tepki sürelerinin en az 0.2 - 0.4 saniye olduğunu, bunun da aynı anda ateşlenen iki mühimmata karşı etkisiz kalmaları anlamına geldiğini iddia ediyor.

AFM Servers şirketi yetkilileri, geliştirdikleri Ptero G0 İHA sistemini yalnızca Rus güvenlik kuvvetlerine değil, aynı zamanda ihracat piyasasına da sunacakların açıkladılar. 5kg faydalı yük taşıma kapasitesine sahip olan Ptero G0, 8 saate kadar havada kalabiliyor. [57][58]

Jane's Defence Weekly'nin 8 Nisan tarihli haberine göre, Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev'in ay başında Vietnam'a gerçekleştirdiği ziyaretinde, iki ülke arasında savunma sanayii işbirliğinin geliştirilmesi konusunun ayrıntıları görüşüldü. Rusya'nın yakın geçmişte Vietnam'a sattığı savunma sistemleri arasında altı adet Proje 636 Kilo sınıfı dizel elektrik denizaltı, 20 adet Suhoy Su-30MK2 savaş uçağı, Proje 1041.2 hücumbot ve Gepard sınıfı korvetler bulunuyor. Vietnam ayrıca Rusya'da alınan lisans ile Tarantul sınıfı hücumbot, H-35 Uran gemisavar füze ve Irkut 200 İHA sistemlerini üretmekte.

Jane's Defence Weekly'nin 20 Nisan tarihli haberine göre Belarus, Rusya'ya sipariş verdiği dört adet Yakovlev Yak-130 jet eğitim / saldırı uçağından ilkini teslim aldı. Uçaklar Lida'daki 116'ncı Bombardıman - Keşif Filosu'nda hizmete girecek. Teslimatların yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.

Rusya, Kazakistan'ın sipariş verdiği 30 adet Suhoy Su-30 savaş jetinin teslimatlarına başladı. [59][60]

Mikoyan şirketi, Malezya Hava Kuvvetleri envanterindeki MiG-29N savaş uçaklarının modernizasyonu için bu ülkenin Aerospace Technology Systems Corporation (ASTC) isimli şirketiyle işbirliği kurdu. Modernizasyon kapsamında 18 adet MiG-29N uçağına yeni Zhuk-ME FGM-229 radarı, gece görüş gözlüğü uyumlu kokpit göstergeleri, yeni dahili yakıt depoları; R-77 ve R-27 havadan havaya füzeleri, KAB-500Kr güdümlü bombaları ve H-31P radarsavar füzeleri ateşleme kabiliyeti eklenmesi bulunuyor.

Russia Today tarafından yayınlanan ve Rus terörle mücadele timlerini gösteren bir videoda, söz konusu birlikler tarafından kullanılan yeni teçhizat ve silahlar görüntülendi. [61]


Ukrayna

Ukroboronprom şirketinden 17 Nisan günü yapılan açıklamada, Türkiye ve Ukrayna'nın savunma ve havacılık sanayiinde kapsamlı bir işbirliği mutabakat muhtırası imzaladığı duyuruldu. Jane's Defence Industry'nin 20 Nisan tarihli haberine göre, anlaşma kapsamında, Türkiye'nin bölgesel yolcu uçağı projesi için İvçenko - Progress ve TEI arasında motor işbirliği, radar ve muhabere sistemleri geliştirilmesi, zırhlı araç ve Altay tankı için ortak projeler bulunuyor.

Ukrayna hükümeti ve NATO Muhabere ve Bilgi Dairesi (NCIA; NATO Communication and Information Agency) arasında 24 Nisan günü Ukrayna ordusunun C4I sistemlerinin NATO uyumlu hale getirilmesini öngören bir işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşma ile Kanada, Almanya, İngiltere, Danimarka, İzlanda, Letonya, Litvanya ve Türkiye'nin katkıda bulunacağı bir bütçe üzerinden, Ukrayna ordusunun komuta - kontrol ve haberleşme sistemlerinin NATO uyumlu hale getirilmesini sağlayacak modernizasyon projeleri yürütülecek.

Ukrayna meclisi 9 Nisan günü, kamusal alanlarda Sovyetler Birliği dönemine ait her türlü izin kaldırılmasını öngören bir yasayı onayladı. Yasaya göre SSCB'ye ve liderlerlerine ait tüm şehir, cadde ve sokak isimleri 2016'ya kadar kaldırılacak.


Yunanistan

Yunan Başbakanı Aleksis Çipras'ın Moskova ziyareti sırasında, Yunan Hava Kuvvetleri'nin Girit'te konuşlandırdığı S-300 hava savunma füzelerinde kullanılan 48N6E füzelerinin tedariği konusu görüşüldü. Görüşmelerde, Rus tarafının füzelerin maliyetinin karşılanması için uzun vadeli düşük faizli kredi sağlaması gündeme geldi.








[1]"USS Jason Dunham, Bulgaria and Romania Engage in PASSEX": http://navaltoday.com/2015/04/06/uss-jason-dunham-bulgaria-and-romania-engage-in-passex/
[2]"Russian Jets Start War Games In Armenia": http://www.azatutyun.am/content/article/26935439.html
[8]"İran'la nükleer anlaşma sağlandı": http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28631473.asp
[9]"Putin lifts Russia's ban on delivery of S-300 missile system to Iran": http://www.latimes.com/world/europe/la-fg-russia-lifts-ban-missiles-iran-20150413-story.html
[10]"Russia won't deliver S-300 missiles to Iran any time soon": http://www.haaretz.com/news/diplomacy-defense/1.653317
[14]"Iran Fires On And Boards Maersk Cargo Ship Transiting Straits Of Hormuz": http://foxtrotalpha.jalopnik.com/iran-fires-on-and-boards-maersk-cargo-ship-transiting-s-1700790506
[15]"Iran Equips Destroyer with Upgraded Surface-to-Air Missile": http://www.tasnimnews.com/english/Home/Single/700451
[16]"Iran to launch new submarine soon: Navy commander": http://www.presstv.ir/Detail/2015/04/11/405803/New-submarine-to-join-Iran-Navy-soon
[17]"Iran Develops Training Plan for Overhaul of F-7 Fighter Jets": http://www.tasnimnews.com/english/Home/Single/704692
[18]"Iran shows off unmanned robot battlefield car that can carry missiles": http://ibnlive.in.com/news/iran-shows-off-unmanned-robot-battlefield-car-that-can-carry-missiles/542367-11.html
[20]"Could Israeli F-35s turn the tables on Iranian S-300 missiles?": http://www.timesofisrael.com/could-israeli-f-35s-turn-the-tables-on-iranian-s-300-missiles/
[21]"Vice President Joe Biden says US will deliver new F-35 planes to Israel next year": http://www.ibtimes.co.uk/vice-president-joe-biden-says-us-will-deliver-new-f-35-planes-israel-next-year-1498092
[22]"Take a Sneak Peak at Israel's Secret Submarine Fleet": http://www.israelnationalnews.com/News/News.aspx/193350#.VUTBSpM42T8
[23]"IMDO and MDA Successfully Conduct the David's Sling Weapon System Test Three (DST-3) Series of Tests Intercepting Targets while Meeting all Test Objectives": http://www.asdnews.com/news-60734/IMDO_and_MDA_Successfully_Conduct_the_David_s_Sling_Weapon_System_Test_Three_%28DST-3%29_Series_of_Tests_Intercepting_Targets_while_Meeting_all_Test_Objectives.htm
[25]"Israeli Heron-1 and Hermes 900 UAVs to receive ATOL capability": http://www.flightglobal.com/news/articles/israeli-heron-1-and-hermes-900-uavs-to-receive-atol-411628/
[27]"Heron-based UAV to be made in Brazil": http://www.upi.com/Business_News/Security-Industry/2015/04/01/Heron-based-UAV-to-be-made-in-Brazil/9121427899323/
[30]"LAAD 2015: CONTROP with a New Comprehensive Airborne Surveillance Mission System for Helicopters": http://www.miltechmag.com/2015/04/laad-2015-controp-with-new.html
[31]"USS Laboon and USS Ross Visit Haifa, Israel": http://navaltoday.com/2015/03/30/uss-laboon-and-uss-ross-visit-haifa-israel/
[35]"France provides first weapons to Lebanon to fight IS": http://www.timesofisrael.com/france-provides-first-weapons-to-lebanon-to-fight-is/
[37]"DCNS starts the construction of the first GOWIND® 2500 corvette for the Egyptian Navy": http://en.dcnsgroup.com/news/dcns-starts-the-construction-of-the-first-gowind-2500-corvette-for-the-egyptian-navy//
[38]"A-10 Thunderbolt Warplane Deployed To Romania As Congressional Supporters Attempt To Save It For Years To Come": http://www.ibtimes.com/10-thunderbolt-warplane-deployed-romania-congressional-supporters-attempt-save-it-1865010
[41]"Russia Deploys Air Defense Systems in Arctic": http://sputniknews.com/military/20150404/1020485008.html
[42]"Russian Fighter Jet Nearly Collides with U.S. Spy Jet Over Europe": http://freebeacon.com/national-security/russian-fighter-jet-nearly-collides-with-u-s-spy-jet-over-europe/
[43]"Su-27 Intercepts US Spy Plane Heading Into Russian Airspace": http://sputniknews.com/military/20150411/1020753530.html
[45]"Russia Can’t Stop Its Submarines From Catching On Fire": http://dailycaller.com/2015/04/07/russia-cant-stop-its-submarines-from-catching-on-fire/
[46]"Fire-damaged Russian submarine to be repaired": https://www.adn.com/article/20150410/fire-damaged-russian-submarine-be-repaired
[47] New Seagoing Tugboat Alexandr Piskunov Joins Russian Navy's Auxiliary Fleet": http://nosint.blogspot.com.tr/2015/04/new-seagoing-tugboat-alexander-piskunov.html
[48]"Keel Laying, Launching of Three Ships for Russian Navy Slated for April 23-25": http://nosint.blogspot.com.tr/2015/04/keel-laying-launching-of-three-ships.html
[49]"RF Navy's First Icebreaker in 45 Years - Ilya Muromets": http://7fbtk.blogspot.com.tr/2015/04/xlt-rf-navys-first-new-icebreaker-ilya.html
[50]"Russian Navy Soon to Lay Its New Generation Vessel": http://navaltoday.com/2015/04/22/russian-navy-soon-to-lay-its-new-generation-vessel/
[51]"Russian Air Defense Units Successfully Fire S-300 Missiles": http://sputniknews.com/military/20150427/1021421018.html
[52]"Second Shipment of S-400 Missile Systems Arrives in Russia's Far East": http://sputniknews.com/russia/20150420/1021115037.html
[54]"Russian strategic bombers hit over 20 ground targets at training areas in Komi, Kamchatka": http://rbth.com/news/2015/04/09/russian_strategic_bombers_hit_over_20_ground_targets_at_training_areas_i_45125.html
[55]"Updated Ka-27 Helicopter to Join Russian Navy in 2015": http://sputniknews.com/russia/20150402/1020378939.html
[57]"Russia to Export Its Ptero Class Unmanned Aircraft Systems": http://nosint.blogspot.com.tr/2015/04/russia-to-export-its-ptero-class.html
 

IDEF 2015 İzlenimleri

$
0
0
12'nci uluslararası savunma sanayii fuarı IDEF 2015, 5 - 8 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Beylikdüzü'ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi.

TÜYAP'ın sunduğu istatistiklere göre, fuara 54 ülkeden 781 kurum ve kuruluş katıldı. 77 ülkeden 20 bakan, 6 genelkurmay başkanı, 20 bakan yardımcısı, 3 genelkurmay başkan yardımcısı, 7 kuvvet komutanı ve 15 müsteşar görüşmeler için fuara geldi. Karşılaştırma için IDEF 2013'e 51 ülkeden 791 kurum ve kuruluş katılmıştı.

Fuarın açık kaldığı süre boyunca ziyaretçi olarak katılım sağladım. Çekmiş olduğum fotograflara buradan erişebilirsiniz.

Gözlem ve değerlendirmelerim ise şöyle:



Bu değerlendirmeyi yazmaya başlamadan önce, geçmiş IDEF fuarlarında çekmiş olduğum fotoğraflara ve değerlendirme yazılarıma göz attım. İki şeyi fark ettim:

1. Türk savunma sanayiinin kaydettiği aşama. Özellikle 10 sene öncesine kıyasla milli çözümlerin sayısının artmasıyla fuarlarda sergilenen yabancı hazır platform ve sistemlerin sayısının azalması.

2. Son iki fuar arasında çok büyük bir fark olmaması. Bazı istisnalara rağmen, bir önceki IDEF sanki iki yıl değil, birkaç ay önce yapılmış gibiydi.

Bu iki tespitim de, "bu seneki IDEF hakkında ne düşünüyorsun" sorusuna vereceğim yanıta altlık teşkil ediyor:

IDEF 2015, Türk savunma sanayiinin ne kadar büyük başarılar elde ettiğinin ve ne kadar büyük sorunlarla yüz yüze olduğunun bir göstergesi gibiydi. Buraya, son bölümde geri döneceğim.

IDEF ile ilgili en başta vurgulamak ve hatta haykırmak istediğim bir başka husus ise şu:

TÜYAP bu işi beceremiyor. Ve bu iş İstanbul'da olmuyor. IDEF'in kronikleşmiş sorunları (Girişte yaşanan rezillikler, güvenlik açıkları, yeme - içme fiyatlarının astronomik oluşu vb) hiç biri hakkında bir milim dahi ilerleme kaydedilememiş. Astronomik stand fiyatları, fuarın kalitesine yansımamış. Üstüne fuar alanına ulaşım sorunu, mekânın havalandırma, ışıklandırma zemin (saatlerce yürümek veya ayakta durmak zorunda olan personeli düşünün) koşulları da eklenince, IDEF 2015, önceki fuarlar gibi, tam da TÜYAP'a yakışan bir sakillikte icra edildi.

Türkiye ne yazık ki modern, medeni bir fuar alanına sahip değil. Sektörün yapısı gereği Ankara'da yapılması gereken bu etkinlik, Ankara’nın bir şehir olarak özellikle yabancılar için cazibe merkezi olmaması ve zaten doğru dürüst geniş bir fuar alanına sahip olmaması nedeniyle İstanbul’a (ve TÜYAP'a) mahkûm kalmışa benziyor. Türkiye ve sektör için büyük talihsizliktir.

Öte yandan IDEF 2015, fuarın marka haline gelememiş oluşunun teyidi oldu. Fuar, Türkiye ve Türk cumhuriyetlerinin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarına yönelik mevcut çözümlerin sergilendiği bir sektör fuarı hüviyetini pekiştirdi. Bu nedenle örneğin yabancı katılım, sadece Türkiye'nin gündemdeki ihtiyaçlarına yönelik alt sistem ya da bilesen gibi çözümlerin pazarlanması ile sınırlı kaldı. Halbuki Eurosatory, Euronaval, IDEX, Farnborough gibi fuar ve sergiler, sektörde faaliyet gösteren şirketlerin vizyonlarını, hayallerini, geleceğe ilişkin öngörülerini sergiledikleri, gövde gösterisi yaptıkları prestij vesileleri oldular.


1. Genel Gözlemler

IDEF 2015'te kara araçları sektörünün ağırlığı hissedildi. Bunun sebebi, hâlihazırda yürütülmekte olan ve kısa vadede gündeme gelecek projelerin çoğunun, kara kuvvetleri, kolluk güçleri gibi kullanıcılar için tedarik edilecek kara araçları ve sair alt sistemlere yönelik olması.

Fuarda sergilenen deniz kuvvetleri çözümlerinde, yakın zamanda başlatılması beklenen "Türk tipi hücumbot" projesinin ağırlığı hissediliyordu. Hemen hemen tüm tersaneler, farklı tonaj ve tiplerdeki hücumbot ve karakol teknesi modellerini sergilediler. Deniz alanındaki neredeyse tüm büyük projeler imza altına alinmiş ya da sözleşme görüşmesi aşamasında olduğu için, bu alanda yabancı katılım da oldukça kısıtlı kaldı.

Yerli katılımcılarda küçük ve orta boy işletmelerin (KOBI) katılımında önceki senelere göre kayda değer bir artist vardı. Her biri belli konulara yoğunlaşmış; alt sistem ve bilesen üretimine odaklanmış KOBİ’leri görmek sevindiriciydi. Öyle ki, söz gelimi büyük şirketlerde (ana yüklenicilerde) sergilenen pek çok platform ya da sistemi meydana getiren bileşenleri ve bunların üreticilerini komsu hollerde görmek mümkündü. Başka bir ifade ile, sektörde üretim ve tedarik derinleşmesinin pek çok alanda sağlanmaya başladığı görülmekteydi. Bu, önemli bir gelişme. Sektör ancak KOBİ’ler ve ticari olarak sürdürülebilir bir yapı ile gelişebilir. Her şeyi yapmaya hevesli, her ürüne saldıran şirketlerden ziyade, odaklanmış ve alanında uzmanlaşmış şirketler sektörün gelişmesini, diğer sektörler için de itici güç olmasını sağlayabilir.

IDEF'i gezerken, sergilenen platformları incelerken tabiri caizse kafama "dank" eden bir şey oldu: Mayına karsı korumalı zırhlı araçtan tanksavar füzeye, saldırı helikopterinden elektronik istihbarat sistemlerine kadar o fuar alanındaki sistemlerin neredeyse tamamına, aslında 10 - 15 yıl önce ihtiyacımız vardı. Bu ürün ve sistemler, terörün en şiddetli olduğu dönemlerde TSK'nin ihtiyacı idi. Uzaktan kumandalı silah istasyonları, zırhlı personel taşıyıcılar, elektronik karıştırma sistemleri, IHA'lar, hiç olmazsa 2007 - 2009 döneminde bulunuyor olmalıydı. Burada bir sorun var. İhtiyacımızı tanımlamayı, konseptlerimizi şekillendirmeyi, buna uygun kaynak planlaması ve teknoloji yönetimi gerçekleştirmeyi bilmiyoruz. Savunma ve güvenlik sistemi tedarikinin sadece teknik şartname hazırlayıp ihaleye çıkmak demek olmadığını; teknoloji, ekonomi, organizasyonel kültür vb çok sayıda etkenin bir arada değerlendirilmesi gerektiğini daha yeni öğreniyoruz. İhtiyacın aciliyeti ne olursa olsun, bürokrasi, öngörüsüzlük ve eşgüdümsüzlük nedeniyle hızlı ve etkin çözümler üretemiyoruz. Bu nedenledir ki terörle mücadelede yıllarca bir avuç AH-1W Super Cobra tüm yükü sırtlanmak zorunda kaldı, ATAK 20 yıllık bir sürecin sonunda bir avuç ve yarım kabiliyetle daha yeni hizmete girdi. Bu nedenledir ki F-16 ve F-4'ler yakın hava desteği görevlerinde Mk serisi güdümsüz bombaları kullandı, hassas güdümlü milli silah sistemleri daha yeni envantere girdi ve yakın hava desteği sağlayabilecek "adanmış" platformumuz hala yok.

Yabancı katılımcılar açısından, özellikle Avrupalı ve ABD'li büyük firmaların Türkiye'yi okumada ne kadar basarisiz ve hatta kör cahil olduklarını görmek ilginçti. Hala Türkiye'yi hazır sistem müşterisi ya da en azından "teknoloji transferi" havucuyla kandırılabilecek bir pazar olarak görme eğilimi görülebiliyordu. Türkiye, son 10 yılda savunma alanında hazır, anahtar teslim sistem alacak bir ülke değil. Türkiye, artık maliyet, teknoloji ve riske ortak olmak isteyen; bunları paylaşmaya hazır ülkelerle yürümek isteyen bir ülke. Dahası, Türkiye'de bu şekilde üretilen ve hizmete giren sistemler, Ortadoğu ve Asya pazarlarında şaşırtıcı derece kolay şekilde müşteri bulabiliyorlar. Türkiye, Batı’nın kapris ve engellerinden bunalan ancak aynı kaliteyi isteyen ülkeler için alternatif bir kaynak olma potansiyeline sahip. Hal böyle iken, 10 - 15 yıl önce hakim olan pazarlama ve is geliştirme yöntem ve tutumlarının hala uygulanıyor olmasını görmek şaşırtıcı.

Yine yabancı katılımcılar açısından dikkatimi çeken bir nokta, insansız muharip hava aracı (IMHA; UCAV) çözümleri idi. İngiltere’nin BAE Systems standında Taranis, Çin'in CPMIEC şirketinin standında WJ-600 ve Poly Technologies şirketinin standında CH-4 ve Güney Koreli KAI'nin standında K-UCAV tasarımları sergilendi. IMHA'larin dünyada artan popülerliğine ilaveten, bu durumun bir başka sebebi, Taarruzi IHA projesinin yurtdışı hazır alım odaklı bir eksende yürüyor olması olmalı. Nitekim 28 Nisan günü Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) sitesinde, bu proje ile ilgili olarak bir bilgi istek dosyası yayınlandı.

Öncekilerde olduğu gibi, bu fuarda da olmayanlara dikkat çekmek gerek. Kimler yoktu IDEF 2015'te?

2013'te olduğu gibi Fransız askeri gemi üreticisi DCNS yine yoktu. DCNS en son katilim gösterdiği fuar olan IDEF 2011'de Mistral çıkarma gemisi tasarımının farklı türevlerine ağırlık vermişti, LPD projesinden dolayı. Bu proje sonuçlandıktan sonra firma bir daha Türkiye pazarında kayda değer bir varlık göstermedi. Benzer şekilde Hollandalı Damen Schelde de fuarda yoktu. Türkiye pazarında zaten çok fazla sansı olmayan bu firmanın tasarımları, Hazar ve Basra Körfezi'nde Türk şirketleri ile rekabet ediyor. Buradan da, askeri gemi sanayiinde Türkiye'nin en ciddi rakiplerinin Hollanda ve Fransa olduğu sonucunu çıkarmak mümkün. Nitekim MilGem, pek çok farklı ülke ihalesinde Hollandalı SIGMA ve Fransız Gowind ile yarışıyor.

Mevcut siyasi ortamda İsrailli tek bir şirketin bile fuarda yer alması şaşırtıcı olurdu. Geçiyorum.

Türkiye'de savunma basını ve kamuoyunun uzun süredir bahsini ettiği, merak konusu olan Akya ağır torpido ve Atmaca gemisavar füze projelerinin en azından bir çizim bazında fuarda yer almasına yönelik yoğun beklenti mevcuttu. Ne yazık ki her iki proje de, fuarda asker ve sivil pek çok kurum ve şirket yetkilisi tarafından açıkça konuşulmalarına, isimleri alenen ortada dolaşmalarına rağmen cismen yoktular.

Fuarda yokluğu ile en çok dikkatimi çeken proje Milli Muharip Uçak (MMU / TFX) idi. Sektörü yakından takip etmesem ve kazara EuroJet şirketinin standındaki broşürü görmesem, Türkiye'nin MMU / TFX diye bir projesinin olduğundan haberim dahi olmayacaktı. 8 - 10 milyar Dolar civarında bir bütçenin ayrılmış olduğu konuşulan, F-35 ile birlikte Türk Hava Kuvvetleri'nin belkemiğini teşkil edecek ve şimdiden pek çok motor üreticisinin kıyasıya rekabetine sahne olan bu projenin ne ismi ne de cismi ile yokluğu dikkat çekiciydi.

Standında F-35'in maketini sergileyen Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın, Milli Muharip Uçağı projesini pas geçmesine bir anlam veremedim. Hürkuş gibi bir onur ve gurur projesinin TAI'nin standında kıyıda köşede ve kel alaka C versiyonunun kokpit maketi seklinde sergilenmesine anlam veremediğim gibi. Buna aşağıda değineceğim.


2. İmza Törenleri

Fuar sırasında imzalanan işbirliği anlaşmaları ve sözleşmeler şunlar:


LPD: Kuskusuz IDEF 2015'in en önemli haberi, Türk Deniz Kuvvetleri için tedarik edilecek havuzlu çıkarma gemisi (LPD) projesinde SSM ile ana yüklenici Sedef Gemi İnşaatı A.S. arasında 7 Mayıs günü imzalanan sözleşme idi. İspanyol Navantia şirketi ile birlikte çalışan Sedef, bu şirketin ATHLAS 26,000 tasarımını baz alan bir LPD'yi kendi tersanesinde üretecek. ATHLAS 26000 tasarımı İspanyol Deniz Kuvvetleri'nde Juan Carlos I adi ile hizmet veriyor. Avustralya için ise bu tasarımın bir türevi Canberra sınıfı iki gemiden ilki hizmete girdi.

Proje kapsamında; ASELSAN - HAVELSAN Is Ortaklığı tarafından, STAMP ve STOP silah sistemleri, GENESIS ADVENT Savaş Yönetim Sistemi, radar elektronik taarruz ve karsı tedbir sistemlerini içeren Elektronik Harp Süiti, kızıl ötesi iz takip sistemi, elektro optik takip sistemi, torpido karşı tedbir sistemi gibi alt sistemler üretilecek.

SSM'nin sözleşme ile ilgili açıklamasına göre geminin tam yüklü deplasmanı 27,436t ve uzunluğu 231m olacak. Hizmete giriş tarihi olarak 2021 öngörülmekte.

Türkiye - Endonezya Orta Sınıf Tank Geliştirme Anlaşması: SSM ile Endonezya Milli Savunma Bakanlığı arasında 7 Mayıs günü "Türkiye - Endonezya Orta Ağırlıkta Tank Geliştirme Program Anlaşması" imzalandı. Anlaşma ile tüm hakları Türkiye ve Endonezya'ya ait iki adet prototip tankın tasarlanması, üretilmesi, entegrasyon ve sertifikasyonu ile mayın testlerinde kullanılmak üzere bir adet gövdenin üretilmesi öngörülüyor.

37 ay sürmesi planlanan program kapsamında gözetim ve denetleme faaliyetleri SSM ve Endonezya Savunma Bakanlığı’nın oluşturacağı bir Yürütme Komitesi tarafından gerçekleştirilecek. Anlaşma ayrıca FNSS şirketinin, Endonezyalı Pindad PT şirketine bu sınıf bir aracın tasarım ve üretimine dair teknoloji ve bilgi birikimi transferini de kapsıyor. Prototiplerden ilki Türkiye'de, ikincisi Endonezya'da üretilecek.

105mm CV-CT tareti ile donatılmış tankın tasarımına ait bir maket, kısa süre önce Armoured Vehicles Asia 2015 Konferansı sırasında sergilenmişti.

TAI - WCKBT İşbirliği Mutabakat Muhtırası: 6 Mayıs günü TAI ile Polonyalı hava platformu ter destek sistemi üreticisi WCKBT arasında, Polonya Hava Kuvvetleri'nin "Kruk" taarruz helikopteri projesi kapsamında bir işbirliği anlaşması imzalandı. Kruk projesi, Polonya için 32 adet modern taarruz helikopteri tedarikini kapsıyor. TAI, T129B ile ihalenin adaylarından biri.

Rheinmetall - MKEK Ortak Girişim Şirketi Anlaşması: 5 Mayıs günü Alman savunma devi Rheinmetall ile Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) arasında, ilk aşamada koruma sistemleri ve orta kalibre mühimmat üretimine odaklanacak bir is ortaklığı şirketinin kurulmasına yönelik bir mutabakat muhtırası imzalandı. "Rheinmetall MKEK Technologies" adını alacak şirket, üretimleri Rheinmetall'in sağlayacağı teknoloji transferi ile MKEK tesislerinde gerçekleştirecek.

ASELSAN - Terma İşbirliği Anlaşması: 6 Mayıs günü ASELSAN ile Danimarkalı Terma şirketi arasında radar ve elektronik harp sistemlerinin savaş uçaklarına entegrasyonunda işbirliğine gidilmesini kapsayan bir mutabakat muhtırası imzalandı. Anlaşma kapsamında Terma üretimi olan F-16 TRS Modüler Kesif Podu sisteminin telif hakları ASELSAN tarafından devrelindi. Türk Hava Kuvvetleri'nden kısa süre önce emekliye ayrılan RF-4E/TM Işık kesif jetleri yerine taktik kesif ihtiyacı için F-16 Block 30 uçaklarına ABD'den dört adet Goodrich DB-110 elektrooptik kesif podu alınmıştı. Bu anlaşma muhtemelen, TRS sistemini baz alan milli bir elektrooptik kesif podu sisteminin altlığını teşkil edecektir.

General Electric - STM Arasında LM2500 Gaz Türbin Anlaşması: GE ile STM arasında 5 Mayıs günü, MilGem projesi kapsamında üretilmekte olan üçüncü ve dördüncü gemilerde kullanılacak LM2500 gaz türbin motorlarının tedariki için bir sözleşme imzalandı. MilGem sinici korvetlerin tahrik sistemi, iki adet MTU dizel ve bir LM2500 gaz türbinden oluşuyor.

F-16SIM İlave Tedarik ve Sözleşme Değişikliği: 6 Mayıs günü SSM ve HAVELSAN arasında, F-16 Simülatörü Tedarik Projesi (F-16SIM) kapsamında F-16 pilot eğitiminde kullanılmak üzere 5 adet Tam Görev Simülatörü (TGS), 17 adet Silah ve Taktik Eğiticisi ile 1 adet İleri Hava Kontrolör Eğiticisi üretilip teslim edilmişti.

İmzalanan ilave sipariş ve sözleşme değişikliği ile, Akıncı 4'ncü Ana Jet Üssü için ilave bir adet Tam Görev Simülatörü (TGS; Full Flight Simulator), pilot teorik eğitiminin desteklenmesi için üç boyutlu sanal ortam teknolojisini haiz Bilgisayar Tabanlı Eğitim Sistemi'nin (BTES), bakim personelinin eğitimi için bir Sanal Bakim Eğiticisi’nin (SBE; Virtual Maintenance Trainer) üretilmesi ile üretilecek tüm sistemler için Entegre Lojistik Destek (ELD) hizmetlerinin 15.10.2019 tarihine kadar uzatılması öngörülüyor.

HELSIM Projesi Lot II Modifikasyonu Proje Değişikliği: Aynı gün yine HAVELSAN ve SSM arasında, Deniz Kuvvetleri envanterinde bulunan S-70B-28 SeaHawk helikopterlerinin mürettebat eğitiminde kullanılan simülatörlerde, helikopterlerde yapılan değişiklik ve yenileştirmeleri yansıtacak şekilde güncelleme yapılmasını öngören bir sözleşme değişikliği imzalandı.

HELSIM Projesi kapsamında, 2010 yılında Cengiz Topel Meydanı’ndaki Deniz Hava Komutanlığı’nda bir adet SeaHawk Simülatör Eğitim Merkezi kurulmuştu. Bu merkez için yerli sanayi tarafından 1 Adet Tam Uçuş Simülatörü (TUS), 1 Adet Kısmi Uçuş Simülatörü (KUS), 1 Adet Sensor Operatör Eğiticisi ( SOE), 1 Adet Yer Kontrol İstasyonu (YKI) ve Bilgisayar Tabanlı Eğitim Sistemi (BTES) geliştirilmişti. İmzalanan sözleşme ile, TUS, KUS, SOE, YKI ve BTES sistemlerinde donanım güncellemeleri (yeni MFD'ler, değişen / eklenen konsol ve paneller, Ethernet - hub ve kablaj değişiklikleri), elektronik harp, radar ve sonar sistem değişiklikleri ile Link 11 sistemi değişiklikleri uygulanacak.

A400M Uçaklarına Bakım Desteği Anlaşması: 6 Mayıs günü Airbus Defence & Space şirketi ile THY Teknik arasında, A400M nakliye uçaklarının ikinci ve üçüncü seviye bakim kabiliyetinin kazandırılmasını içeren bir işbirliği mutabakat muhtırası imzalandı. Anlaşma ile, THY Teknik tarafından öncelikle Türkiye ve ileride bölgeye yönelik A400M bakim ve onarım desteği sağlanması öngörülüyor.

CN-235 Uçaklarına Yönelik İyi Niyet Anlaşması: Yine 6 Mayıs günü Airbus Defence & Space ile bu sefer Hava Kuvvetleri Komutanlığı arasında, Kayseri 2. Hava İkmal ve Bakim Merkezi Komutanlığı’nın, Airbus tarafından sertifiye edilerek; bölgedeki CN-235 uçakları için, bakim, onarım, yarı ömür modernizasyon (Mid-Life Upgrade), modernizasyon ve malzeme desteği konularında  “Bölgesel Yetkili Bakim, Onarım ve Revizyon Merkezi” haline gelmesini öngören bir iyi niyet anlaşması (Letter of Intent) imzalandı. Anlaşma, bir yol haritasını da içeriyor. Bu yol haritası kapsamında bir "Çerçeve Anlaşması" hazırlanarak CN-235 uçakları için iki taraf arasında stratejik işbirliğine geçilmesi planlanıyor. Anlaşma, 2. HİBM döner sermayesi üzerinden yürütülecek.

ASELSAN - TÜBİTAK BILGEM İşbirliği Protokolü: 7 Mayıs günü ASELSAN ve TÜBİTAK BİLGEM arasında bir işbirliği protokolü imzalandı. Protokol, iki taraf arasında bilgi, tecrübe, proje planlama ve yürütme, fikri mülkiyet yönetimi, teknoloji transferi, değişik is modelleri ile ticarileştirme, üretim, tanıtım ve pazarlama, ürün satış, saha destek alanlarında, ilgili projeye özel karşılıklı mutabakatlarla düzenlenecek Alt Protokol ve/veya Proje Sözleşmesi çerçevesinde işbirliklerini kapsıyor.

İTÜ - Safran İşbirliği Anlaşması: 7 Mayıs günü İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Fransız havacılık ve uzay sanayii şirketi Safran arasında ARGE ortaklık anlaşması imzalandı. Ortaklık kapsamında Safran ve İTÜ yeni nesil uçak motorlarının kilit nokta malzemelerinden seramik matrisle kompozeler üzerinde birlikte çalışacaklar.

SDT İşbirliği Anlaşmaları: SDT şirketi ile TÜBİTAK SAGE arasında 7 Mayıs günü bir işbirliği niyet anlaşması imzalandı. Firma aynı gün Güney Koreli havacılık ve uzay sanayii şirketi KAI ile de bir işbirliği mutabakat muhtırası imzaladı.

Savunma Sanayi için Araştırmacı Yetiştirme Programı (SAYP) Kapsamında Projeler: 5 Mayıs günü SSM ile Gazi Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) arasında, havacılık ve uzay teknolojilerine yönelik olarak beş ayrı projeye ilişkin sözleşme imzalandı. Sözleşmeleri imzalanan projelerin başlıkları söyle: 

- Artırılmış Gerçeklik Teknolojisi ile Havacılık Ürünlerinin Uygulamaya Geçirilme Kalitesinin Yükseltilmesi
- Uzay Uygulamalarında Kullanılacak Eksenle Oluklu Sabit İletkenlikle Isı Borusunun Geliştirilmesi ve Performansının İncelenmesi
- Hataların Kompozit Malzemelerin Mekanik Özelliklerine ve Interlaminer Performansına Etkisi
- Yapay Kas (Dielektrik Elastomer) Eyleyicilerin Modellenmesi ve Uygulaması
- Kompozit Yapılarda Tamir Bölgeleri için Tasarım Kriterlerinin Belirlenmesi ve İlerleyen Hasar Analizleri


3. Yerli Firmalar ve Ürünler

ASELSAN

Hisar ve Korkut Hava Savunma Sistemleri

ASELSAN’ın fuarda sergilediği çözüm ve sistemler arasında en hacimlileri Koral kara konuşlu elektronik destek ve taarruz sistemi ile Korkut ve Hisar hava savunma sistemleri idi.

2011 yılında imzalanan sözleşme ile geliştirilen Hisar A alçak ve Hisar O orta irtifa hava savunma sistemleri ile Atisi İdare Cihazı birlikte sergilendi. Kundağı motorlu versiyonu FNSS ACV-30 aracına monteli Hisar A aracı, ikişerden dört füze ile 3 boyutlu arama radarı, elektrooptik atisi kontrol sistemi ile veri bağı sistemlerini barındırıyor. Oldukça hacimli ve karmaşık bir elektromekanik tasarıma sahip olduğu dikkat çekiyor. Bu, tasarımda basitlik ve işlevsellik yanlısı olan şahsımı rahatsız etti. Sistemin füze fırlatıcı tüplerin atış konumuna geçmesi için karmaşık bir hareketler serisi gerekiyor.

Halen alt sistem bazında testleri devam eden Hisar A'nin önümüzdeki yıl komple sistem denemelerinin yapılması, 2017 yılında da hizmete girmesi planlanmış. Sistemde kullanılan ve ROKETSAN tarafından geliştirilen Hisar A füzesi, 5,000m azami irtifa ve deniz seviyesinde 15km azami menzile sahip.

Hisar A'nin çekili modeli gibi Mercedes Benz Zetros aracı üzerine şekillendirilen Hisar O'da ise altı adet fırlatıcı bulunuyor. Hisar A füzesi ile neredeyse aynı olan Hisar O füzesinin temel farkı, ilave bir itici ünitenin (booster) eklenmiş olması. Füzenin azami irtifası 10,000m, menzili ise 25km olarak verildi. Her iki füze de, ASELSAN tarafından geliştirilen ve fuarda da sergilenen kızılötesi (IR) arayıcı baslığı kullanıyor. Harp baslıkları, temas ve yaklaşma tapaları ise TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilmiş. Bunlara ilaveten her iki füze de fırlatıcı ve atış kontrol sistemleri ile aynı bağlantı ve arayüzler üzerinden haberleşiyor. Füzeler, hedefe doğru uçuş / ortayol (midcourse) aşamasında RF veri bağı ile; vuruş aşamasında (terminal phase) ise kızılötesi güdüm - kontrol sistemleri ile tevcih ediliyor.

Fuarda sergilenen Korkutkundağı motorlu hava savunma top sistemi, atış testlerinden henüz çekmişti. Kundağı motorlu Hisar A gibi FNSS ACV-30 aracı üzerine şekillendirilen Korkut'un mermi besleme mekanizması milli olarak geliştirilmiş. Sistem, yine ASELSAN tarafından geliştirilen 35mm parçacıklı mühimmatı kullanıyor. Bir mühendis gözüyle baktığımda, bu sistemin beni en çok etkileyen tarafı da bu oldu. Aynı Fırtına mühimmat ikmal aracında olduğu gibi, bu alt sistemde de çok ciddi bir mekatronik mühendisliği altyapısı bulunuyor ve milli imkânlarla basabildiğini, herhangi bir dış katkı olmadığını bilmek gurur verici. Umarım bu iki projede kazanılan robotik / mekatronik tecrübesi, başka sektör ve/veya projelerde de değerlendirilebilir.

Korkut da, modernize edilen 35mm GDF-005, Hisar A ve Hisar O ile aynı arayüz üzerinden hava savunma komuta kontrol ağına bağlanabiliyor. Bu da, ASELSAN’ın, Kaideye Monteli Stinger projesi ile ilk adim attığı entegre hava savunma sistemi mimarisini yavaş yavaş kurmuş olduğunu gösteriyor. Fuarda maketi gösterilen ve şirket yetkilileri tarafından 4 yıllık bir takvimde üretilebileceği söylenen 3 boyutlu uzun menzilli hava savunma radarının da eklenmesi ile, hava savunma şemsiyesinin, çok gecikmeyle ve önemli bir eksik ile milli olarak kurulacağını iddia etmek mümkün.

Resimdeki en önemli eksiklik ise, Siyah Gri Beyaz okurunun kolayca tahmin edebileceği gibi uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi. Fuarda Çin CPMIEC standındaki FD-2000 maketi ve suskun Çinliler dışında bu proje ile ilgili herhangi bir bilgiye ne yazık ki erişemedim.

ÇAFRAD

TF-2000 hava savunma harbi firkateyni için geliştirilen Çok Amaçlı Faz Dizinli Radara (ÇAFRAD) ait birebir ölçekli bir maket sergilendi. ÇAFRAD'in tasarım çalışmalarında sona gelinmiş. Radarın daha küçük ölçekli bir modeli, bir test gemisine takılarak denenecek.

ÇAFRAD, X bandda çalışan bir aktif spirali dizin (active phased array) arama ve atış kontrol radarı ile L bandda çalışan bir dost düşman tanımlama (IFF) sisteminden oluşuyor. ÇAFRAD'ı muadillerinden ayıran önemli bir özelliği, IFF sisteminin de aktif sıralı dizinli antene sahip olması. Kullandığı teknoloji itibariyle ÇAFRAD'in aktif IFF'sinin 400 - 450km gibi olağanüstü bir menzile ulaşması öngörülmüş.

Sistem oluşturan her üç bilesen de, tümleşik bir kulede (mast) bir araya geliyor. Bu bakımdan sistem, görsel olarak Thales'in I-Mast tümleşik gemi mastını andırıyor. ÇAFRAD'in TF-2000 versiyonunun sistem entegrasyonunun 2017 gibi gerçekleştirilmesi planlanmış.

AKKOR

Fuarda merakla beklenen bir diğer sistem, Altay ana muharebe tankı projesi kapsamında geliştirilen aktif koruma sistemi Akkor idi. Açık alanda OTOKAR Arma 6x6 aracı üzerine takılmış olarak, kapalı alanda ise alt sistem ve bileşenleri ile sergilenen Akkor, tanksavar roket ve güdümlü füzelere karşı, takıldığı aracın aktif korumasını gerçekleştirmek üzere tasarlanmış bir sistem.

Akkor, üç ana bileşenden oluşuyor. Fiziksel İmha (hard kill) bileşeni, fiziksel imha radarı, fiziksel imha fırlatıcısı ve mühimmatlarından oluşuyor. İmha fırlatıcısı, üst üste iki silindirik fırlatıcı tareti seklinde. Silindirler içindeki mühimmatlar ateşlendikten sonra bos tüpler, kolayca yenileri ile değiştirilebiliyor.

Akkor'un ikinci ana bileşeni olan İşlevsel İmha (soft kill) birimi, lazer ikaz alıcısı (LWR), çoklu bant (multispektral) işlevsel imha mühimmatı ve işlevsel mühimmat atıcısından oluşuyor. Çoklu bant atıcısı, lazer ve ısıl (termal) güdümlü füzelere karşı etkili multispektral sis perdesi oluşturabiliyor.

Bu iki bilesen, elektronik harp bilgisayarı, kontrol paneli ve görüntü birimi ile idare ediliyor.

Altay tankı için geliştirilen Akkor'da, taretin dört köşesine monte edilen antenler ile iki adet ikili fiziksel imha fırlatıcı sistem bulunuyor. LWR'ler de yine taretin köşelerinde yer alıyor. Sistemin ayrıca taktik tekerlekli zırhlı araçlara yönelik bir türevi de geliştirme aşamasında.

ASELSAN yetkilisi, sisteme yönelik üretim sözleşmesinin Haziran ayında imzalanmasının beklendiğini söyledi. Eğer seri üretim sözleşmesine yetişirse, Akkor, Altay’ı NATO ülkeleri içinde aktif koruma sistemi ile donatılmış ilk tank yapacak.

Gören, HAVASOJ ve MULTI-INT

ASELSAN’ın ilk kez IDEF'te kamuoyuna gösterdiği üç uçak maketi özellikle ilgi çekiciydi. Bunlar, C-160 Transall nakliye uçağına entegre edilen görüntü istihbaratı sistemi, is jeti üzerine şekillendirilen istihbarat toplama ve uzun menzilli karıştırma (Stand Off Jammer) platformlari idi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından bir süredir kullanılan ve Gören projesi kapsamında geliştirilen çözüm, nakliye uçağına elektrooptik kamera, veri bağı sistemleri ve kargo kısmına yerleştirilen konteynerde bulunan operatör konsollarından oluşuyor. Sistem bu hali ile modüler bir yapıya sahip; farklı platformlara uyarlanabilir.

HAVASOJ gibi garip bir isimle tanıtılan ve platformun Bombardier Challenger is jeti olduğunu tahmin ettiğim çözüm, radar ve muhabere elektronik istihbarat ve elektronik harp görevleri için şekillendirilmiş. Fuarda dağıtılan broşürde HAVASOJ'un bileşenleri olarak radar elektronik destek / taarruz; muhabere elektronik destek / taarruz ve özsavunma sistemleri verilmiş.

Bir başka absürt isme sahip olan platform ise, daha küçük bir is jeti platformunu kullanan MULTI-INT özel görev uçağı. MULTI-INT'in alt sistemleri COMINT (muhabere istihbaratı), ELINT (elektronik istihbarat), IMINT (görüntü istihbaratı), özsavunma, muhabere ve veri bağı sistemi ile yer kontrol istasyonundan oluşuyor. COMINT ve ELINT sistemleri hassas konum belirleme (geolocation) ve geniş bant kapsama kabiliyetine sahip. IMINT alt sistemi, lazer hedef işaretleme ve aydınlatma kabiliyetli elektrooptik kamera ile SAR/ISAR/GMTI sistemini içeriyor. Veri bağı alt sistemi V/UHF telsiz ile SATCOM uydu muhabere sistemine sahip.

Sarp

Fuarda en keyif aldığım teknik sohbeti, Sarp sistemi başında, henüz 2.5 yıllık bir kariyere sahip olmasına rağmen zehir gibi, donanımlı bir ASELSAN mühendisi ile yaptım.

Öncelikle temel Sarp tasarımı üzerine bazı iyileştirme ve tadilatlar yapıldığı dikkat çekiyor. Taret ve alt bilesen bazında değişiklikler yapılmış; sensor bileşeni değişmiş. Mevcut Sarp tasarımında 7.62mm, 12.7mm makinalı tüfek ya da 40mm bomba atar kullanılabiliyor. 10 ülkeye ihraç edilen ve geçici üslerin korunması kapsamında TSK tarafından da 17 adedi tedarik edilen bu tasarımın yeni versiyonu olan "Dual Sarp" modelinde ise, 7.62mm makinalı tüfek standart, yanına isteğe bağlı olarak 12.7mm makinalı tüfek veya 40mm bomba atar takılabiliyor. Rus menşeili silah sistemlerine göre uyarlanmış Sarp NSV ise Azerbaycan'a gönderilmiş; bu ülkenin ürettiği zırhlı araçlarda kullanılıyor. Daha küçük ve hafif Sarp Liet versiyonu ise geliştirme aşamasında.

ASELSAN yetkilisinin aktardığı bir yaklaşım beni umutlandırdı. Buna göre, Sarp özelinde ele alınan ve yavaş yavaş yaygınlaştırılmaya başlanan bir yöntem çerçevesinde şirket kullanıcı ile, proje isterlerini önceden birlikte belirlemek üzere görüşmeler yapmaya başlamış. Bu kapsamda kullanıcı ile ana yüklenici arasındaki kopukluğun önüne geçmek hedeflenmiş. Zira teknik / teknolojik koşullara çoğu zaman uymayan, asri iddialı ya da maliyetli isterler, proje takvim ve bütçelerini tehdit etmekte. Bunun önüne geçilmesi ise, sistem ihtiyaç ve teknik isterleri oluşturulurken iki tarafın bir araya gelerek etkin ve sağlıklı bir iletişim mekanizması kurması ile mümkün olabilir.

Mühendis, Sarp özelinde, kullanıcı geri beslemeleri ile çok sayıda düzeltme yapıldığından bahsetti. Bazen bir mühendisin farkında bile olamayabileceği bir ayrıntının, kullanıcı için hayati önem taşıdığını söyledi. Söz gelimi tetiğin yanındaki bir düğmenin konumu bile önemli bir değişiklik olarak ortaya çıkabiliyor. Bunun gibi çok sayıda tasarım değişikliği, eğer ürün seri üretim aşamasına geçmişse çok zaman alıyor ve maliyetli oluyor. Dolayısıyla, tasarımın kullanıcıyı tatmin edecek şekilde iyileştirilmesi için seri üretim aşamasına geçmeden, ön tasarım ve prototip safhalarında yukarıdaki gibi bir iletişim mekanizmasının işletilmesi gerekiyor. Bu yaklaşımın sektör geneline yaygınlaştırılması, tedarik makamı, kullanıcı ve sanayi arasında eşgüdümün sağlanabilmesi büyük önem taşımaktadır. Zira son kullanıcı - tedarik makamı - sanayi seklinde kurgulanmış mevcut yapı, etkili ve verimli işlememektedir.

LGK ve HGK

Lazer Güdüm Kiti (LGK) ve Hassas Güdüm Kiti (HGK) projeleri bir önceki fuarda da sergilenmişti. Paveway muadili LGK'nin, fuarda sergilenmeyen lazer/INS/GPS güdümlü, Paveway IV muadili bir türevinin de üretimde olduğunu öğrendim. Başlangıç olarak 2,000lb Mk84 bombaları için geliştirilen bu güdüm kitinin, daha küçük Mk82 ve Mk83 uyumlu türevleri de geliştirme aşamasında. Ayrıca yine fuarda sergilenmeyen, 100km menzilli ve kanat kitli minyatür bomba projesinde de sona gelinmiş. Bu sistem, ABD'nin Small Diameter Bomb (SDB) hassas güdümlü bombası muadili.


TAI

Resimdeki Hürkuş'u bulun
IDEF 2015'te TAI standı şaşırtıcı derecede sönüktü. Standda ilk göze çarpan T129B saldırı helikopteri ve Anka S maketi idi. Gözlerim en azından birebir ölçekli bir Hürkuş aradı ancak daha da şaşırtıcı şekilde, sadece silahlı Hürkuş C modelinin kokpit maketi, o da standın en köşesinde sergileniyordu. Üstüne üstlük, Airbus için üretilen bir yolcu uçağı gövde parçası, Hürkuş C'yi neredeyse tamamen gizlemişti.

Mübalağa olacak ama sektörü takip etmesem, TAI'nin Hürkuş adında tasarım ve sertifikasyonu milli imkânlarla yapılan bir eğitim uçağı geliştirdiğinden haberim olmayacak; sadece silahlı turboprop yakın hava destek uçağına yönelik bir tasarım çalışmasının devam ettiğini düşünecektim. İki prototipi çok yoğun ve zorlayıcı bir test uçuşu sürecinde olan böylesin bir projenin, hele hele her türlü dahili bedhaha rağmen hayatta kalabilmesi için kendi sahasında, kendi ülkesinde gövde gösterisi yapması gerekmez miydi? TAI standını görünce ilk düşüncem, basına yansıyan 15 adetlik ilave KT-1T siparişi haberleri ve takip eden süreç sonunda TAI'nin Hürkuş’tan ümidini kestiği seklinde oldu. Konuştuğum TAI yetkilisi durumun böyle olmadığını, iki uçağın da yoğun test programı nedeniyle fuara gelemediğini söyledi. Bu daha da garip bir savunma, zira uçağın kendisinin gelmesi zaten gerekli değil ki?!

Bunların üstüne Hürkus'un torpido ile donatılmış Hürkuş D versiyonunun Deniz Kuvvetleri'ne teklif edildiği bilgisi, beni iyice afallattı. 2. Dünya Savaşı torpido bombardıman uçakları gibi bir çözümün önerilmediğini umuyorum.

Öte yandan Hürkuş ile ilgili fuar sırasında duyurulan bir gelişme, uçakta kullanılacak başüstü gösterge (HUD; Head Up Display) sistemi için BAE Systems'in işbirliğine gittiği Fotoniks tarafından üretilecek LiteHUD'un seçimi idi. Sistemin, Türkiye'nin isterlerine göre tadil edilmiş türevi, Fotoniks'in Ankara'daki tesislerinde üretilecek. Şirket ayrıca Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki F-16'larin HUD modernizasyonunu da takip ediyor.

TAI standında sergilenen Anka, Hava Kuvvetleri için 10 adet tedarik edilecek Anka S modeli idi. Geliştirme çalışmaları devam eden Anka S, burun kısmında SATCOM uydu muhabere sistemi, ASELSAN CATS elektrooptik kamera, gelişmiş kriptolu veri bağı sistemi ile donatılmış.


BMC

IDEF 2015'in kuşkusuz en sansasyonel standı BMC'ye aitti. Fuarın açılışını yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, görkemli bir tören eşliğinde, perde altında saklanan bir aracın "açılışını" yaptı. Ancak perdenin altından çıkan ve ilk kez kamuoyuna gösterildiği söylenenaraç, BMC'nin ilk kez IDEF 2011'de sergiledii Vuran 4x4 silah taşıyıcı araç idi. Dahası, lansmanı yapıldığı söylenen bir diğer araç olan Kirpi mayına dayanıklı taktik tekerlekli aracın 6x6 versiyonu da ilk kez Eurosatory 2012 fuarında tanıtılmıştı.

Söz konusu araçların, BMC'nin iflastan önce işbirliği yaptığı İsrailli Hatehof şirketine ait tasarımlar olması, konuyu daha da ilginç kılmakta. Zira Kirpi, Hatehof'un Navigator tasarımı; Vuran ise, aynı şirketin Hurricane adlı aracının ta kendisi. Hatehof, kısa süre önce ismini Carmor olarak değiştirmişti.


TÜBİTAK SAGE

Standında HGK basta olmak üzere tüm hassas güdümlü mühimmat ailesini ve güdümlü silah sistemlerinde kullanılan CamGöz arayıcı baslık ailesi, kanat tahrik sistemi, piroteknik sistemler, ısıl pil, IMU gibi bileşenleri sergileyen TÜBİTAK SAGE, bir de sürpriz yaptı. Fuarda ilk kez "Bozok" adli lazer güdümlü mini güdümlü bomba sistemi tanıtıldı. IHA'lardan atılmak üzere tasarlanan Bozok, ortayolda INS; terminal aşamada ise yarı aktif lazer güdüm kontrol sistemleri ile tevcih ediliyor. Toplam ağırlığı 16kg olan Bozok'un boyu 790mm, çapı ise 120mm. Bomba, 5kg ağırlığında bir harp baslığı taşıyor.


OTOKAR

Altay

Otokar standının gözdesi, doğal olarak Altay ana muharebe tankı idi. Şirket fuara, PV2 adli iki numaralı prototipi getirmişti. 2008 yılında SSM ile imzalanan sözleşme kapsamında OTOKAR, MTR (Mobile Test Rig) adli hareket kabiliyeti prototipi, FTR (Firing Test Rig) adli ateş test prototipi ile PV1 ve PV2 adli birer adet kalifikasyon testlerine yönelik prototip üretti. Bu sistemler ile gerçekleştirilen testlerin 2016 yılında tamamlanması planlanıyor.

Altay, gerçekten de varlığı ile etkiliyor ve hatta iddia edebilirim ki "eziyor". Bir ürün olarak neredeyse tamamen bitmiş görünümü var. Tanka uzaktan bakınca, dört bir yanındaki alt sistem, algılayıcı, anten vb'ler ile sadece dıştan bile ne kadar karmaşık, tasarım ve üretimi zor bir platform olduğunu hissedebiliyorsunuz. Fuarda tankın içine girmek ve incelemek mümkün değildi ancak Altay’ı sadece dışarıdan iyice inceleyerek bile, komutan ya da silahçı mahallerini gözümün önünde canlandırabiliyorum: Beyaz ya da açık gri iç çepere monteli bir yığın gösterge, manivela, ekran, kumanda kolu ve kablo yığını içinde, muhtemelen ancak oturabilecek kadar geniş bir alan.

Bu da özelde Altay, genelde ana muharebe tanklarının geldiği nokta ve gidişatı ile ilgili düşüncelerimi şekillendiren bir görüntü aslında. Tanklar son derece karmaşık, hassas sistemlerin bir araya geldiği, ateş gücü, beka kabiliyeti ve hareket kapasitesi açısından bir "doyma" noktasına yaklaşmış bulunuyorlar. 120mm top, 1,500bg motor, 65 - 70t ağırlık, modern ana muharebe tankları için standart olmuş durumda. 140mm top ve 2,000bg motorlar konuşuluyor. Bu, bu şekilde devam ettirilebilecek bir süreç değil. Suriye ve Irak gibi meskûn mahal ortamlarında modern tanksavar füze ve roketlerini karmaşık taktiklerle kullanabilen örgütlerin ortaya çıkışı, ana muharebe tankı tasarım ve taktiklerini derinden etkileyecek. Teknolojinin de gelişmesiyle birlikte tank tasarımında radikal değişikliklerin uygulamaya konacağı döneme hızla yaklaşıyoruz.

Ahval ve şerait böyle iken, Altay nerede bulunuyor? En azından kâğıt üstünde tasarım özellikleri ve performans açısından çok iyi bir platform olduğuna şüphe yok. Ancak Altay, 1990'lı yılların ortalarından beri devam eden bir sürecin, sadece Yunanistan’ın elindeki Leopard 2A6HEL'lere göre şekillendirilmiş bir teknik isterler manzumesinin ürünü. Türkiye'nin yakın gelecekte harekât yapması ya da varlık göstermesi muhtemel Afrika, Ortadoğu, Orta Asya (ve hatta belki Güneydoğu Asya ya da Kutuplar) bölgelerine yönelik, karşılaşması muhtemel modern tanksavar sistem ve taktiklerine uygun bir konseptin ürünü mü? Şüphe götürür.

Altay, 2015 yılındaki varlığı ile son derece etkileyici bir tank. Ancak her şey yolunda giderse seri üretimine en erken 2017 yılında başlanacak bir tank. Kara Kuvvetleri envanterinde anlamlı sayılarla varlık göstermesi 2020'leri bulacaktır. Peki 2020'lerde ana muharebe tankları, tanksavar silah ve taktikleri nasıl olacaktır? Düşünebiliyor ya da hayal edebiliyor muyuz? Bugün kâğıt üstünde Leopard 2A4 ya da 2A6 ile basa bas mücadele edebilecek gibi görünen Altay, 2020'li yıllarda AKKOR gibi aktif koruma sistemlerini bertaraf etmek için tasarlanan RPG-30 gibi modern tanksavar silahları, Leopard 3, Merkava 5, T-14 Armata gibi yenilikçi teknoloji içeren tanklar ve yeni tanklarda kullanılması muhtemel yönlendirilebilir enerji silahları gibi tehditleri göğüsleyebilecek midir? Yazının başında değindiğim hususa geliyoruz: 2000'li yılların başında hizmete girmiş olması gereken bir tankı, dört dörtlük olmasına rağmen 2015 yılında prototip olarak görebiliyoruz. Seçtiğimiz yol, ulusal savunma sanayii üzerinden ihtiyaçların karşılanması yolu kolay olmayacaktı elbet: Çok zaman, çok emek, çok para harcayacağımız başından belliydi. Ancak ihtiyaçların planlanması ve giderilmesi noktasında bir sorun olduğu belli. Aynı MRAP'lar, "jammer"lar, güdümlü silahlar, zırh teknolojileri gibi Altay da bugün değil, dün hizmette olmuş olması gereken bir platform.

Altay ile ilgili dikkatimi çeken bir başka husus daha var. Değindiğim gibi, Altay son derece karmaşık bir sistemler bütünü. Aktif ve pasif koruma sistemleri, fiziksel ve işlevsel imha sistemleri, algılayıcılar, atış kontrol bilgisayarı vb ile tank, personelinin sadece asker değil aynı zamanda mühendis - operatör olmasını gerektirecek bir platform haline gelmiş durumda. Bu da, Altay’ı kullanacak sürücü, nişancı, doldurucu ve komutanın oldukça iyi eğitim almış, uzmanlaşmış ve yetkin personeller olarak yetiştirilmesi anlamına geliyor. Eğitimleri söz gelimi M48 ya da M60'a göre çok daha pahalı, zaman alıcı ve zahmetli olacak bu personelin de uzun yıllar boyunca görevlerinde kalabilmeleri için gerekli sosyal ve idari düzenlemelerin yapılması şart. Başka bir deyişle ana muharebe tankında yeni nesil sadece teknoloji ile değil, aynı zamanda organizasyonel kültür ve yapıda da dönüşümle sağlanabilecek. Dahası, bu durum, tankın ihracat performansını da etkileyecek bir unsurdur. Modern tanklar, Üçüncü Dünya ülkelerinin kolayca ve bol miktarda alabilecekleri sistemler olmaktan çıkıyorlar. Muharebe sahası dost - düşman tanıtma, karmaşık komuta kontrol, muhabere ve silah sistemlerine sahip bir platformu kolay kolay herhangi bir sıradan Afrika ya da Asya ülkesine satamazsınız. Ekonomik ve teknolojik açıdan bir anlam ifade etmesi için de ticarileştirilebilmesi, ürün olarak sürdürülebilir bir sanayi altyapısını besleyebilmesi gerekir. Altay özelinde 8 - 10 milyon Dolar civarı telaffuz edilen birim maliyet ile, 2020'li yıllarda bu teknik özelliklerle, tank modernizasyon ve tekerlekli araç çözümlerine artan rağbet karsısında hiç kolay olmayacaktır.

Tulpar ve Tulpar S

OTOKAR Tulpar zırhlı muharebe aracı tasarımını ilk olarak IDEF 2013'te sergilemişti. Bu seneki fuarda Tulpar, Mızrak 30 taretinde bazı ufak değişiklikler ve gövdesinde ek zırh modülleri ile sergilendi. 2015 Tulpar'in 2013 versiyonundan en önemli farkı, ilk sergilenen aracın Scania üretimi motor ve SAPA aktarma organının MTU motor ve Renk aktarma organı ile değiştirilmiş olması.

Tulpar'in hemen yanındaki Tulpar S ise ilk kez görücüye çıktı. Görünüm itibariyle basta LPD projesi için geliştirilen bir amfibik hücum aracı prototipi olduğunu düşündürtse de, firma yetkilileri Tulpar S'in, Silah Taşıyıcı Araç (STA) projesi için önerilen bir tasarım olduğunu belirttiler.

15t ağırlığındaki Tulpar S, ASELSAN tarafından geliştirilen ve 7.62mm makinalı tüfek ve dört adet tanksavar füze ile donatılmış bir uzaktan kumandalı silah sistemi ile donatılmıştı. STA projesinde 260 adet Mızrak O (OMTAS) tanksavar füze taşıyıcı aracın 184 adedi paletli konfigürasyonda istenmekte.

Tulpar S'in dikkat çeken bir özelliği, kuzeni Tulpar'in aksine, geçen IDEF'te FNSS Kaplan konsept aracında da gördüğümüz kauçuk palet kullanılması. Su jeti olmayan araca amfibik yeteneği bu paletler sağlıyor. Aracın boyutları da Tulgar’dan farklı. Öncülünün 1.85m yükseklik, 7.23m uzunluk ve 3.45 genişliğine karsın Tulpar S 2m yükseklik, 5.7m uzunluk ve 2.9m genişliğe sahip. Tulpar S'in motoru Cummins, aktarma organı ise Allison üretimi.
 
Bu arada OTOKAR standında Engerek özel harekât aracı özellikle dikkatimi çekti. Önceki IDEF'lerde pek yüzünü gösteren bir araç değildi. Tahminim Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın güncel bir ihtiyacına binaen getirilmiş olmalı.


FNSS

FNSS standı, gelenekselleştiği üzere enine geniş bir tasarımdaydı. Böylelikle tüm araçlar aşağı yukarı yan yana görücüye çıkartılabilmişti. Standın en dikkat çeken iki ürünü, ilk kez sergilenen Pars 4x4 ve Kaplan-20 silah taşıyıcı araç tasarımları idi.

Pars 4x4

Pars 4x4'ü görünce pek çok sektör meraklısı gibi benim de ilk izlenimim, Alman Fennektekerlekli kesif aracına görsel benzerliği idi. Her iki araç da, düşük siluetli, benzer tasarımlara sahip. Ancak kesif - gözetleme görevli Fennek'in aksine Pars, STA ihalesine yönelik olarak, silah taşıyıcı araç olarak geliştirilmiş.

1.90m yükseklik, 5m uzunluk ve 2.5m genişliğe sahip Pars 4x4, fuarda ASELSAN üretimi Sarp uzaktan kumandalı silah sistemi ile sergilenmişti. Aracın diğer silah sistemi seçenekleri arasında tanksavar füze fırlatıcıları, 20mm ya da 25mm topla donatılmış taretler de bulunuyor. Aracın testlerine bu sene başlanması planlanmış. Pars 4x4, STA projesinin tekerlekli araç kısmında OTOKAR üretimi Cobra II ile yarışacak.

Kaplan-20

Paletli orta sınıf muharebe araçlarına özel ilgimden dolayı olsa gerek, aynı OTOKAR Tulpar gibi Kaplan-20 zırhlı muharebe aracının da tasarımını çok beğendim. Bu fuarda ilk kez kamuoyuna gösterilen ve 20t ağırlığındaki Kaplan-20, IDEF 2013'te tanıtılan 10t ağırlık sınıfındaki Kapan STAx konsept aracı üzerine geliştirilmiş.

20t ağırlığındaki Kaplan-20'nin denemelerine bu yılın sonuna doğru başlanması planlanıyor. Araç, 30mm ya da 40mm topla donatılmış insanlı ya da insansız iki taret seçeneği ile geliyor. Fuarda sergilenen aracın ilginç özelliklerinden biri de, nişancının 360 derece görüş sağlayan artırılmış gerçeklik (augmented reality) gözlüğü idi. Üç mürettebat ve seçilen tarete göre altı ya da sekiz piyade taşıyan Kaplan-20'de ayrıca araca monteli 360derece görüş sağlayan gündüz/gece görüş kameraları ve akustik algılayıcıların bulunması öngörülmüş. Aracın uzunluğu 6.5m, genişliği 3.15m ve yüksekliği 2m.


ROKETSAN

ROKETSAN'ın IDEF 2015 sürprizi, INS/GPS/lazer güdüm kontrol sistemi ile donatılmış Teber oldu. Türk Savunma Sanayiinin genlerine işlemiş isim bulamama ve bulunca da olabilecek en saçma şekilde isimlendirme hastalığının bir uzantısı olarak, IDEF'te iki adet "TEBER" vardı: Biri ROKETSAN'ın güdüm kiti, diğer ise FNSS standında bir zırhlı araç üzerinde sergilenen taret sistemi. Ticarileşme, pazarlama, standardizasyon ve ürün yönetimi açısından ciddi bir zafiyetimizin bulunduğu açık. Bu konuda herhangi bir kayda değer çalışma var mı emin değilim, zira konunun öneminin kavranabilmiş olduğuna dair herhangi bir ipucu bile edinemedim. (İlgili olarak bkz: Milli Savunma İçin Milli Sınıflandırma Sistemi)

Teber

ROKETSAN'ın Teber'ine geri dönecek olursak: Fuarda sergilenen sistem, 250lb Mk81 ve 500lb Mk83 klasik güdümsüz bombalara takılan bir güdüm kiti. Sabit ve hareketli hedeflere karşı kullanılabilen Teber, INS/GPS ve yarı aktif lazer güdüm kontrol sistemlerine sahip. Benzer bir sistemin, Mk84'ler için ASELSAN tarafından üretilmekte; Mk82 / Mk83 türevinin ise geliştirilmekte olduğunu hatırlatayım.

SOM-J

TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen ve tüm üretim hakları, teknik veri paketi ile birlikte ROKETSAN'a devredilen SOM füzesinin, Lockheed Martin ile imzalanan anlaşma uyarınca F-35 Lightning II savaş uçaklarının dahili bölmesinden taşınabilecek şekilde geliştirilen versiyonu olan SOM-J, ilk kez IDEF 2015'te sergilendi.

İsimlendirme konusundaki acziyetimiz SOM'da da kendini gösteriyor. SOM'un esas açılımı uzun yıllar TÜBİTAK SAGE, Hava Kuvvetleri ve ROKETSAN tarafından "Stand Off Missile", yani uzun menzilli füze olarak verildi. Tamamen milli imkânlarla geliştirilen bir silah sistemine İngilizce bir kısaltma konmasının saçmalığı bir yana; "stand off" kelimesi de bir süre "menzil dışı" olarak kullanıldı. Bu saçmalık yetmezmiş gibi, SOM'a Türkçe bir açılım uydurmak adına "Satha Atılan Orta Menzilli Mühimmat" gibi daha da acayip bir şey uyduruldu. IDEF 2015'te dağıtılan dokümanlarda da bu Türkçe'ye uydurulmaya çalışılmış ama becerilememiş kısaltma kullanıldı. 250+ km'ye İngilizce olarak uzun, Türkçe olarak orta menzil dememiz, şizofren olmamızdan değil, eşgüdümlü, istikrarlı ve planlı / programlı bir ürün yönetim ve geliştirme stratejimizin olmamasından dolayıdır. Dipteki çürük temel, binanın üst katlarındaki ufak çatlaklarla kendini belli etmektedir.

Orijinal SOM'a göre gövde ve kanat tasarımı değişmiş olan SOM-J'nin alt sistem ve bileşen testlerinin bu yıl Kasım ayında başlaması, ilk uçuş testlerinin ise Türk Hava Kuvvetleri'ne ait F-16 Block 40'lar ile 2017 ilk yarısında gerçekleştirilmesi planlanıyor.


Taktik İHA: Vestel Savunma ve Baykar

Taktik İHA tedarik projesindeki iki üretici, Vestel Savunma ve Baykar Makina, ürünlerini fuara getirmişlerdi.

Teslimatlara başlayan Baykar Makina, fuarda Bayraktar taktik İHA'sının TB2 kodlu Blok 2 versiyonunu sergiledi. Her biri altışar İHA'ya sahip 3 sistemin teslimatlarını bu sene sonunda tamamlamayı planlayan firma, ilk sistemi geçtiğimiz Kasım ayında teslim etmişti. 12m kanat açıklığı, 6.5m uzunluk ve 55kg faydalı yük taşıma kapasitesine sahip olan Bayraktar, 100bg motorla 27,000ft irtifada 24saatten fazla havada kalabiliyor: Bu da Bayraktar'ı taktik ve MALE arası bir sınıfa sokuyor.

Baykar Makina'nın beni etkileyen bir özelliği, sadece hava platformu değil, alt sistem ve bileşen dışında neredeyse tüm parçaların firma tarafından üretilmesi. Eğer sanayileşme ve yaygınlaşma sağlanırsa, firma İHA teknolojilerinde yerlileşme için öncü rol oynayabilir. Zira İHA'yı meydana getiren ve göz önünde olmayan çok sayıda kritik bileşen, ihracat kontrolüne takılma riskine sahip.

Kısa süre önce Wescam MX-15 elektrooptik kamerası ile test uçuşu yapan Karayel'i sergileyen Vestel, teslimatlara bu sene sonuna doğru başlamayı planlıyor. Karayel'in halihazırda test edilen son versiyonu, 550kg azami kalkış ağırlığına ve 70kg faydalı yük taşıma kapasitesine sahip. Azami 22,500ft irtifada görev yapabilen Karayel, 20 saat havada kalabiliyor.


Askeri Gemi Projeleri ve Üreticiler

LPD

Fuar sırasında sözleşmesi imzalanan havuzlu çıkarma gemisi (LPD) ile ilgili iki yeni bilgi vardı: Birincisi hem Deniz Kuvvetleri hem de Sedef standında sergilenen LPD maketinde F-35'in kısa kalkış ve diket iniş (STVL; Short Take Off Vertical Landing) yapabilen F-35B modelinin yer alması ve ikincisi, Sedef yetkilisinin, Juan Carlos I'deki gaz türbin (GE LM2500), Türk versiyonunda istenmemesi ve bunun yerine tamamen dizel makinalı bir tahrik sisteminin istenmesi.

F-35B isteğinin Deniz Kuvvetleri tarafından açıkça dile getirilmesi, Türkiye'nin 100 adet F-35A'ya ilaveten 16 adet olarak uzun süre dile getirilen F-35B alım isteğinin ilk kez resmî olmasa da zımnen teyidi idi. Türk Deniz Kuvvetleri, henüz bir gemi üzerine aynı anda iki adet helikopteri indirme ve kaldırma tecrübesine sahip değil. Benzer şekilde aynı anda ikiden fazla helikopterin ikmal ve bakımının açık denizde yapılması tecrübemiz yok. LPD, bu ve benzeri çok sayıda konuda ilkleri deneyimleyeceğimiz bir laboratuar olacak. Olası F-35B alımı sadece yetenek anlamında değil, aynı zamanda teşkilat, plan, lojistik ve konsept boyutlarında da farklı bir lige geçişi sembolize edecek. Denklemin çok fazla bilinmeyeni olduğu için risk katsayısının yüksek olduğunu düşünüyorum.

TF-100 ve TF-2000

IDEF 2015'in en önemli sürprizlerinden biri de, İstanbul Tersane Komutanlığı standında ilk kez sergilenen TF-100 ve TF-2000 kavramsal tasarımlarının gösterimi idi.

MilGem tasarımının uzatılmış ve hava savunma kabiliyetleri artırılmış türevi olacak ve "İ" sınıfı olarak adlandırılmış TF-100'den dört adet üretilmesi öngörülüyor. Konuştuğum Tersane yetkilileri, projeye ilişkin Savunma Sanayi İcra Komitesi kararının Haziran ayında çıkmasından sonra sözleşme ve proje çalışmalarının önümüzdeki sene başlayabileceğini kaydettiler. Sergilenen TF-100 tasarımı, 76mm baş top, 16 adet gemisavar füze, iki adet ASELSAN STOP 25mm uzaktan kumandalı makinalı top ve kıçta Phalanx özsavunma silah sistemi ile donatılmıştı. RAM yerine Phalanx tercihinin maliyet odaklı olduğu söyleniyor. Normalde muharip gemilerde toplam sekiz adet Mk141 Harpoon fırlatıcı tüpü kullanılır; MilGem'de de bu şekilde. Ancak İ sınıfında 16 adet tercih edilmesi, bu gemide Harpoon yerine kullanılacağını tahmin ettiğim Atmaca milli gemisavar füzesinin kullanım konsepti ile ilgili olabilir. Fuarda ortada görünmeyen Atmaca'nın, seri üretime geçtikten sonra kısa sürede Harpoon'un kökünü kazıyacağını bekliyor ve umuyorum.

Tersane yetkililerinin aktardığına göre hizmete girişi 2020'lerde planlanan TF-100'lerden sonra, MilGem projesinin 5 - 8'nci gemileri üretilecek. TF-100 projesinde üretim modeli henüz netleşmiş değil: MilGem'deki gibi ilk geminin komutanlıkta üretilip kalan üç geminin ihale edilmesi söz konusu olabilir. Hizmete girince TF-100'lerin MEKO 200TN Track I Yavuz sınıfı firkateynlerin yerini alması planlanıyor.

Bu gemilerle ilgili fuarda öğrendiğim ilginç bir bilgi de var: Türkiye'nin Mısır'la ilişkilerinin kopmasından kısa süre önce, envanterdeki dört adet Yavuz sınıfı firkateyn ve MilGem'lerin bu ülkeye satışında sona gelinmiş. Yaklaşık dört yıl süren sözleşme görüşmeleri, imza aşamasına geldiği sırada, hükümet darbesi ve akabinde iki ülke arasında patlak veren siyasi kriz, anlaşmayı suya düşürmüş. Nitekim Mısır kısa süre önce Fransa'ya Gowind sınıfıı korvet ve FREMM tipi firkateyn siparişi verdi. Benzer bir akıbeti Anka İHA sistemi de yaşamıştı.

TF-2000 ile ilgili olarak ise teknik ayrıntılar TF-100 kadar netleşmiş değil. Geminin tasarımı daha ziyade ASELSAN ÇAFRAD projesine bağlı. Ancak dikkatimi çeken husus, donanma yetkililerinin gemide kullanılacak füze sistemi, daha doğrusu seçilecek füzenin entegrasyonu konusunda çok endişeli görünmemeleri idi.

Bu konuda kendilerine aktardığım kaygım, daha ziyade konunun stratejik ve organizasyonel boyutu ile ilgili: Türkiye'nin stratejik hava savunmasından Türk Hava Kuvvetleri sorumludur. Dolayısıyla, balistik veya hava soluyan füzelere karşı stratejik hava savunma harbi icra edebilecek böyle bir geminin imkân ve kabiliyetleri, hava kuvvetlerinin yetki ve sorumluluk sahasına girecektir. Bu durumda TF-2000'in kullanımında iki kuvvet arasında nasıl bir eşgüdüm mekanizması kurulması gerekecektir? Gemide hava kuvvetleri personeli m bulunacaktır? Ya da iki kuvvetin halen ayrı ayrı oluşturdukları, birbirinden bağımsız taktik ve stratejik resimlerin birleştirilmesi nasıl sağlanacaktır? Türkiye, yavaş yavaş "müştereklik" meselesinin gerçek boyutları ile yüzleşmeye başlamıştır. LPD projesi de bu konuda önemli bir sınav olacaktır.

Türk Tipi Hücumbot Projesi

Fuarın deniz kuvvetleri çözümleri açısından en belirgin boyutu, ihale hazırlık süreci devam eden Türk Tipi Hücumbot Projesi idi. Hemen hemen tüm askeri gemi inşa sanayii şirketleri, hem bu ihale hem de bölge ülkelerinin ihtiyaçlarına yönelik olarak hücumbot ve karakol botu tasarımlarını sergilemişlerdi. RMK Marine yetkilisinin fuara getirmediklerini belirttiği hava yastıklı bot haricinde çok kayda değer bir tasarım göremedim: Hemen hemen hepsi benzer silah ve sistem konfigürasyonuna sahip, Kılıç sınıfının 21'nci yüzyıl reenkarnasyonu gibi duran gemilerdi. Şirketlerde, proje isterlerinin revize edilmesine yönelik bir beklenti hakimdi.


Değerlendirme

Fuardaki tüm şirket ve ürünler hakkında birer satır dahi yazmak, zaten yeterince uzamış olan bu değerlendirmeyi iyice uzatacaktır. Okurun sabır ve gözlerini daha fazla yormak istemiyorum. Bu nedenle, bazı görüşlerimi, kısa özet halinde sıralamak isterim:
- Türk savunma sanayiinin bir yol ayrımına girmiş olduğunu uzun süredir savunuyor, farklı platformlarda dile getirmeye çalışıyorum. Sektör, halihazırda kendini son kullanıcının, yani Türk Silahlı Kuvvetleri'nin organik bir bileşeni veya askeri üretim tesisi gibi konumlandırmış durumdadır. Hemen hemen tüm standlarda "ihtiyaç olursa / talep gelirse üretebiliriz"şeklindeki yanıtları duymaktan sıkıldım. Bu yanıtların gelmesinin nedeni, sektörün tüm üretim, geliştirme ve "hayal etme" (?) kabiliyetinin, SSM üzerinden son kullanıcı tarafından iletilen ihtiyaçlardır. Bu durumun tek müsebbidi yoktur, sektörün yapısal bir sıkıntısıdır. Bu durum, ArGe, ürün inovasyonu ve rekabetçilik önünde ciddi engeldir.

- Yan sanayi ve alt yüklenici bazında KOBİ'lerdeki gelişmeyi gözlemlemekten çok memnun oldum. Fuarda çok sayıda ürün / bileşen / teknoloji uzmanı irili ufaklı şirket vardı. Dahası, kümelenme gibi organizasyonlar üzerinden yurtdışından da hatırı sayılır işler alınmaya başlamış. Sektör ancak KOBİ'lerin sırtında ve ihracat üzerinden büyüyebilir. Bu açıdan umut verici bir fuar oldu.

- 1999 yılında gezdiğim IDEF'ten bugüne, Türkiye'nin yabancı ülke şirketleri ile kurduğu ilişkinin niteliğinin değişimini görmek beni çok memnun etti. Artık hazır, anahtar teslim ürün satılan bir pazar olmadığımızı görmek gurur verici. IDEF 2005 resimleri arasında bir standda gördüğüm Litening III podundan sonra, 10 yıl sonraki fuarda ASELSAN standında muadil (belki daha da gelişmiş) yerli bir ürünü görmek milliyetçilik damarını kabartabiliyor.

- Ancak bu gurur verici manzara, alt sistem, bileşen ve teknoloji bazında yerlileşmeyi sağlama, ticarileşme, rekabetçilik, alt yüklenici / yan sanayi yönetimi konularındaki zaafiyetleri de görünce, endişelenmeme neden oluyor. Platform bazında (Altay, MilGem, Anka, T129) çok önemli başarılara imza atmış Türkiye, kritik teknoloji, bileşen ve alt sistem konularında ciddi patinajlar çekiyor.

- Son kullanıcı - tedarik makami - sektör - akademi arasındaki ilişki kurgusunun, ihtiyaç planlama - tedarik yönetimi sisteminin kapsamlı, kendine dürüst ve etkin biçimde yeniden ele alınması sağlanamazsa, Türkiye bir prototipler cennetine (cehennemine?) dönüşecektir.

Bu, çok uzak bir geleceğe dair bir felaket tellallığı değildir. Bu nedenle Türk savunma sanayiinin büyük başarılar elde etmiş ama aynı zamanda da büyük bir krizle yüz yüze gelmiş olduğunu düşünüyorum.

Türk Dış Politikasının Güncel Sorunları Paneli

$
0
0
Dün (20 Mayıs) Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler bölümünün düzenlediği haftalık konferans serisinin 71'ncisi olan, Türk Dış Politikasının Güncel Sorunları Paneli'ne (Contemporary Issues in Turkish Foreign Policy)  katıldım.

Prof. Dr. Hüseyin Bağcı moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin konuşmacıları, Emekli Büyükelçi ve MHP Milletvekili Deniz Bölükbaşı ile Başbakanlık Başmüşaviri ve eski Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar idi.

Yaklaşık 2 saat süren konferans, zaten yüksek olan beklentimin de ötesinde bir entelektüel tad ve doyum sundu bana. İzlenimlerimi paylaşmak isterim.

Deniz Bölükbaşı

İlk konuşmacı Deniz Bölükbaşı idi. Oldukça akıcı bir üslupla sunduğu konuşması, siyasi kimliğinin de katkısı ile, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 13 yıllık dış politika karar ve uygulamalarına eleştirel bir bakış içermekteydi. Kendisi de, konuşmasını son 13 yıllık dönemde yapılan hataları ve başarısızlıkları vurgulayacak şekilde kurguladığını söyledi.

Bölükbaşı'nın konuşmasının satır başları şöyle:

AKP'nin hemen hemen tüm platformlarda vurguladığı ve hatta kısa süre öncesine kadar Dışişleri Bakanlığı web sitesinde de yer alan "proaktif ve vizyoner dış politika sayesinde artan uluslararası saygınlık" iddiasının önde gelen iki dayanak noktası bulunmaktaydı. Bunlardan birincisi İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliği'ne bir Türk'ün, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçilmesi ve Türkiye'nin 2009 - 2010 döneminde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) geçici üyeliğine seçilmesi.

Hükümet tarafından ısrarla, BMGK geçici üyeliğinin, Türkiye'nin uluslararası arenada söz sahibi, sözü dinlenen bir ülke olduğunun göstergesi olduğu vurgulandı. Ancak aynı dönem için Türkiye ile birlikte BMGK geçici üyesi olan ülkeler şunlardı: Burkina Faso, Kostarika, Arnavutluk, Uganda, Libya, Meksika, Japonya ve Avusturya. Bu mantığa göre örneğin Burkina Faso'nun da uluslararası camiada sözü geçen, saygınlığı üst seviye bir ülke olması gerekir.

Hükümetin 13 yıllık dış politikası, sloganlara dayanmaktadır. Bunlara örnek olarak "paradigmaların kayması", "ezber bozmak", "kazan - kazan", "sıfır sorun"u vermek mümkündür. Ancak bu slogan ve klişelerin arka planında bütüncül bir strateji ve derinlik bulunmamaktadır.

Bölükbaşı müteakiben, dış politikadaki beş ana güncel konu başlığını, Kıbrıs, Ege, Avrupa Birliği ile ilişkiler, Ermeni sorunu ve Ortadoğu'yu ele aldı.

i. Kıbrıs Sorunu

Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakerelerin zemini, Birleşmiş Milletler'den (BM), Avrupa Birliği'ne (AB) kaymış durumdadır. Bunun nedeni de Türkiye'nin tam üyeliğinin, nihai çözümün AB kriterlerine bağlanmış olmasıdır. Dolayısıyla nihai çözüm için vazgeçilmez hususlar sulandırılmış, bağlamından kopartılmıştır.

Başta serbest dolaşım olmak üzere Kıbrıs Sorunu'nda Türkiye'nin temel tezleri, AB'nin temel ilkelerine uymamaktadır.

Annan Planı'nın Türk tarafınca kabul, Rum tarafınca red edilmiş olması, müzakerelerde dolaylı bir risk teşkil etmektedir. Rum tarafını çözüme ikna etmek için, Annan Planı'nın da ötesinde tavizlerin verilmesi gerekebilecektir.

ii. Avrupa Birliği ile İlişkiler

AB'ye tam üyelik hususu, son 3 - 4 yıla kadar iç politika malzemesi olarak kullanılmıştır. Tam üyelik aslında hiç bir zaman hedeflenmemiştir.

AB, kültür ve din farklılığı nedeniyle Türkiye'yi tam üye olarak kabule ve hazmetmeye hazır değildir.

Göstermelik olarak sürdürülen tam üyelik müzakereleri, AB ile Türkiye arasında kurulması düşünülen tam üyelik harici özel bir ilişkinin modelini belirlemeye yöneliktir.

Bu kapsamda, 2004 yılında Müzakere Çerçeve Belgesi uyarınca görüşmelere başlamak bir hataydı.

iii. Ege Sorunu

Uluslararası konjonktür ve Yunanistan'ın içinde bulunduğu durum gereği, Ege'deki sorunlar stabil bir haldedir.

Ancak 1996'daki Kardak Krizi, önemli bir sorun alanını gün yüzüne çıkarmış bulunmaktadır: Egemenliği ihtilaflı ada ve adacıklar konusu, Ege'deki sorunlar bütününün kilit taşı olmuştur. Bu sorunun çözümü için uluslararası yargı ya da üçüncü tarafın dahli olan bir hukuki süreç gerekmektedir. Bu da, Türkiye'nin yanaştığı bir çözüm yolu değildir.

Sayısı 153 olan egemenliği ihtilaflı adacıkların büyük kısmında Yunanistan istediği gibi tasarrufta bulunmaktadır. Buna karşı Türkiye'nin tavrı, diplomatik dilde "constant objection" yapmak, devamlı surette nota yayınlamaktır.

iv. Ermenistan

Ermenistan, 1915 Olayları'na ilişkin çok iyi bir hazırlık yapmıştır. Bu kapsamda aşamalı bir strateji izlenmektedir. Bu strateji gereği ilk aşamada soykırımın Türkiye ve uluslararsı camia tarafından kabulü, ikinci aşama olarak tazminat, üçüncü aşama ve uzun vadede toprak talebi hedeflenmektedir.

Gündeme gelmesi halinde tazminat talebinin toplam maddi boyutunun bugünün rakamları ile USD80 milyar civarında olması beklenmektedir. Toprak talebinin uluslararası dengeler nedeniyle mümkün olamayacağını Ermeniler de kabul etmektedir. Ancak burada toprak talebinin, tazminat ile kompanse edilmesi gündeme getirilmesi beklenmelidir.

Bugün Ermeni diasporası ve Ermenistan, kapsamlı bir hukuki süreç başlatmış bulunmaktadır. Bu kapsamda Türkiye'de tapu tespit davaları açılmaktadır. Bunu tapu tescil davaları takip edecektir. Ermeni tarafı, konunun hukuki boyutuna çok iyi hazırlanmış bir görüntü vermektedir.

Buna karşın Türkiye'de hüküme ve kamuoyunun ilgisi, "1915 Olayları tehcir miydi soykırım mıydı?", "soykırım anma törenlerine hangi ülke katıldı?" seviyesinde seyretmektedir.

Ermenistan'ın soykırımın uluslararası cami tarafından tanınması ısrarının altında yatan neden şudur: Soykırım gibi insanlığa karşı işlenen suçlar, zamanaşımından muaftır. Bu nedenle, 1915 yılındaki olayların soykırım olarak tanımlanması, (Osmanlı Devleti'nin mirasçısı konumundaki) Türkiye'yi suçlu konumuna sokacaktır.

v. Ortadoğu

Türkiye'nin Irak merkezî yönetimi ile ilişkileri kopma noktasına gelmiştir. Bu durumun esas sebebi, Irak anayasasına da aykırı şekilde Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile imzalanmış olan petrol anlaşmasıdır.

Mesut Barzani ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Türkiye'nin şemsiyesi altına girmiş bulunmaktadır. Aynı Barzani, PKK'ya yardım ve yataklık etmiştir.

Irak'ın siyasal ve toplumsal hayatından dışlanan Türkmenler, Keldaniler, Süryaniler gibi pek çok grubu görmezden gelen hükümet, Barzani'nin dostu olmuştur. Irak Türkmenler'i unutulmuştur.

Suriye'de ise Türkiye'nin iki yeni komşusu olarak IŞİD ve Kobani'de PKK'nın uzantısı PYD ortaya çıkmıştır.

Suriye'deki iç savaşlarına müdahale nedeniyle, önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yönelik uluslararaası ciddi yaptırımların gündeme gelmesi riski bulunmaktadır. İç savaşa destek ve çatışan taraflara silah ve lojistik desteği sağlandığı iddiaları, bu yaptırımlara dayanak noktası oluşturacaktır.

Bugün gelinen noktada Türkiye, Ortadoğu'da sözü dinlenmeyen bir konuma itilmiştir. Bölgenin en önemli üç başkenti olan Kahire, Tel Aviv ve Şam'da büyükelçimiz bulunmamaktadır. Bölgedeki yegâne dostlarımız olarak HAMAS, Barzani ve Mısır'da tasfiye edilen Müslüman Kardeşler kalmıştır.

Tabu ve paradigmaların yıkılması ile yola çıkılmış ancak gelinen noktada "değerli yalnızlık" gibi bir garabet ortaya çıkmıştır.

Murad Bayar

Bölükbaşı'ndan sonra sözü devralan Murad Bayar, savunma sanayii özelinden ziyade, ulusal güvenlik politikası odaklı bir konuşma yaptı. Bayar'ın konuşmasından aldığım notlar ise şöyle:

Türkiye'de dış politika ve uluslararası ilişkiler uzmanları, milli güvenlik konularında fazla çalışmamaktadır. Bu, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Müsteşar iken devletin üst kademesinden gelen sorular ekseriyetle "askeri konularda neden siviller cümle kuramıyor?" minvalinde olmuştur. Bu tür soruların yanıtı, sivil uzmanların yetişmesi için gereken yatırım ve süredir. Askeri konularda subaylar ile konuşabilecek seviyeye gelen Savunma Sanayii Müsteşarlığı personelinin, bu yetkinliğe ulaşması için en az 5, 10, 15 sene gibi sürelerde tecrübelere sahip olması, projelerde yetişmesi gerekmektedir. Bu da zaman alıcı ve maliyetli bir süreçtir.

Öte yandan sivillerin bu alanda yetişmesi için müsait bir kulvar, okul görevi görecek bir merkez yoktur. Söz gelimi uluslararası ilişkiler uzmanlarının beşiği Dışişleri Bakanlığı'dır. Ancak milli güvenlik ve savunma alanlarında yetişecek bürokratlar için muadil bir yer yoktur.

Türkiye'nin ulusal güvenlik stratejisinin temellerini, "Kırmızı Kitap" olarak da bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) teşkil etmektedir. Bu belge, en üst seviyede gizliliğe sahiptir. Hazırlanması ve yayımı gizlidir; devlet katında çok az kişi tarafından görülmektedir. Ancak Batır dünyasında MGSB muadili olan "Beyaz Kitap" (White Paper) belgeleri kamuya açıktır ve hazırlanma süreçleri şeffaftır. Bu belgeler hazırlanırken çok farklı disiplinlerden uzmanlar ve bürokratlar katkıda bulunurlar. Ancak Türkiye'de MGSB'nin hazırlanma süreci, gizlilik nedeniyle çok dar bir çevrede ve asker ağırlıklı bir kadro tarafından yürütülmektedir.

Öncelikle tehdit ortamının belirlenmesi gereklidir. Burada tehdidin sağlıklı ve hızlı bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir. Örneğin Ukrayna, bir sene öncesine kadar sakin bir bölge iken bugün bir çatışma ortamı haline gelmiştir. Ancak TSK'nın ihtiyaçlarının belirlenmesi için tehditlerin sağlıklı şekilde analiz edilebilmesi, farklı senaryoların çalışılması gereklidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ihtiyaçlarının belirlenmesi süreci şu şekilde gerçekleşmektedir: Öncelikle MGSB'de çizilen çerçeve uyarınca TSK tarafından Türkiye'nin Milli Askeri Stratejisi (TÜMAS) belgesi hazırlanır. Bu belge doğrultusunda her bir kuvvet komutanlığı, kendi Harekât İhtiyaç Planı'nı (HİP) hazırlar. HİP, TÜMAS'da tarif edilen hususlara cevap verebilecek ekipman, araç - gereç ve kabiliyet gereksinimlerini tanımlar. HİP'ler, On Yıllık Tedarik Planı (OYTEP) ile bir önceliklendirme işlemine tabi tutulurlar. Daha sonra da OYTEP doğrultusunda Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçesi ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF) ile fonlanmak üzere Proje Tanımlama Dokümanı (PTD) hazırlanarak tedarik süreci başlatılır. Bu süreç içinde bir sistem ihtiyacının değişmesi, tüm bu 10 yıllık döngüyü en başa atacaktır.

Dolayısıyla tüm bu planlama ve tedarik döngüsü boyunca çok ciddi beyin gücü ve analiz kapasitesi gerekmektedir. Bu kapasitenin tamamı TSK'da mevcut değildir. Zira tehdit analizi ve ihtiyaç planlaması yapılırken konunun sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel vb boyutları da incelenmelidir. Optimum noktaya ulaşılması için analitik beyin gücü ve çok farklı senaryoların test edilmesi gerekmektedir.

Soğuk Savaş'ın bitişi, Türkiye için tüm denklemi değiştirmiştir. Soğuk Savaş boyunca, Türkiye gibi ülkeler için milli güvenliğin oluşturulması ve korunması, basit bir problemdi. Tüm yapı, NATO tarafından belirlenen politikalar uyarınca şekillendirilmişti. Berlin Duvarı'nın uzantısı, Türkiye'nin doğu ve güney sınırlarından geçmekteydi. Ülkemizin, bu sınırların ötesine dair bir öngörüsü, ilişkisi ya da stratejisi yoktu. Dolayısıyla Türkiye, Soğuk Savaş'ın bitişinin etkilerini daha yeni hissetmektedir.

Berlin Duvarı'nın yıkılması ile Türkiye gibi bölgesel ağırlığı olan ülkeler çok ciddi, kendilerine özgü sorunlarla baş başa kaldılar. Bu sorunlarda ise çıkarlar, Batı ile her zaman uyuşmamaktadır. Türkiye için bunlara örnek olarak Karadeniz (Gürcistan Savaşı sırasında bölgeye gemilerin sokulmaması), Irak, İran ve Suriye'yi vermek mümkündür.

Dolayısıyla Türkiye'nin kendi milli güvenlik siyasetini kendisinin belirlemesi ve kendi enstrümanları ile bunu desteklemesi gerekmektedir. Daron Acemoğlu'nun söylediği gibi, "ülkeleri liderler değil kurumlar geliştirir".

Türkiye'nin yüz yüze olduğu bölgesel sorunlarla mücadele edebilmesi için neredeyse bir süper güç kabiliyetine sahip olması zorunluluğu bulunmaktadır. Sadece Kuzey Kore ile mücadele eden Güney Kore'nin aksine, Türkiye'nin çevresinde çok sayıda çatışma alanı, çok sayıda farklı nitelikte ulusal güvenlik tehdidi bulunmaktadır.

Bu kapsamda, ülkemizde sivil uzman kadrosunun gelişmesi gereklidir. Bu ihtiyacı TSK da kabul etmektedir. TSK'da personel, operasyonel ortamda yetişmektedir. Ancak bu, milli güvenlik politikalarının geliştirilmesi açısından yeterli değildir. Bu insan kaynağı potansiyelini, ekonomi, sosyoloji ve diğer disiplinler ile desteklemek gerekmektedir.

Bu doğrultuda da gerçek manada bir Savunma Bakanlığı kurulmalıdır. Milli güvenlik siyasetinin şekillendirilmesi için kariyer diplomatlarının, alan uzmanlarının yetiştirilmesi gereklidir.

Yine bu kapsamda, düşünce kuruluşları (think tank) kurulmalıdır. Bu konuda bir nebze canlanma mevcuttur.

İki sene önce Harp Akademileri'ndeki bir konferansta, ABD'nin RAND Corporation adlı düşünce kuruluşundan sivil bir uzman, TSK'nın orgeneral dahil tüm rütbelerdeki subaylarına, geleceğin hava muharebesi ortamına dair öngörülerini anlatmıştı.

Türkiye'nin milli güvenlik sorunlarına, sadece dış politika ile yanıt vermek mümkün değildir. Sadece üniformalı değil, sivil uzmanların da sayısının artması gereklidir.


Değerlendirme

Her iki konuşmacıyı da dinlemek büyük zevkti. Konferanstan entelektüel bir haz alarak ayrıldım. Her ne kadar Bölükbaşı'nın konuşması, siyasi kimliğinden dolayı oldukça eleştirel bir nitelikte olsa da, Türkiye'nin en önde gelen dış politika sorunlarına giriş dersi niteliğindeydi. Bu sorunların yorumlanma tarzı, siyasi görüş, ideoloji ya da değerlendirme yöntemi gibi etkenlerle farklı şekillenebilir. Nitekim kapanış konuşmasında Hüseyin Bağcı da, entelektüel mesafe ve eleştirel duruş gereği, SETA'dan da bir dış politika uzmanının yakın zamanda aynı konferans serisi kapsamında konuşma yapacağını söyledi.

Bayar'ın dikkat çektiği hususa, kısa süre önce eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görevinin son günlerinde yayınlanan Savunma Reformu Raporu'nda da dikkat çekilmişti. Türkiye gerçekten de milli güvenlik ve savunma stratejileri konularında oldukça fakir bir entelektüel altyapıya sahip. Bu hususa dair tespit ve görüşlerimi çeşitli vesilelerle dile getirmeye çalışmıştım. Özellikle sivil kökenli uzman yetiştirilmesi ve milli güvenlik siyasetinin oluşturulma sürecine dair reform ihtiyacının, Bayar gibi bir isim tarafından açıklıkla, özeleştiri ile birlikte dile getirilmesi umut verici.

Umarım bütün bu görüş ve temenniler, söylem safhasında kalmaz, acilen gerekli kapsamlı bir reform ile hayat bulur.

Siyasi Partilerin 2015 Genel Seçim Beyannamelerinde Savunma Sanayii

$
0
0
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesinde, seçimlere katılan siyasi partiler ardı ardına seçim beyannamelerini, basın toplantıları ile açıkladılar. 

Seçim beyannamesi kabaca, bir siyasi partinin seçim sonucu iktidara gelmesi halinde uygulayacağı politikaların ve yerine getirmeyi vaat ettiği uygulamaların sıralandığı bir belge, bir çeşit taahhütname olarak tarif edilebilir. Bu bakımdan seçim beyannamesi, siyasi partinin ülke yönetimine dair genel bakışını, sorunları tasnifleme ve ele alma tarzını gösteren önemli bir belgedir. Başka bir deyişle, seçim beyannamesinden partinin ülkenin sorunlarına yaklaşımını okumak mümkündür.

Ben de, 2015 seçimleri öncesinde önde gelen siyasi partilerin kamuoyu ile paylaştıkları seçim beyannamelerinde, ilgi alanım olan savunma sanayiine yönelik çözüm önerileri ve vaatleri tespit etmeye, bunları yorumlamaya çalıştım.


Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)


2002 yılından bu yana iktidarda olan AKP'nin seçim beyannamesinde, partinin devlet yönetiminde olmasının ve icraatlarında savunma sanayiine özel bir önem vermiş olmasının da etkisi ile, konuya ağırlıklı bir yer verilmiş.

AKP seçim beyannamesinde dikkat çeken bir husus, tüm belgenin, tahminimce parti lideri ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun akademik kimliğinin de etkisi ile, bir referans doküman şeklinde kurgulanmış olması. Belgenin tamamı, belli bir düzen içinde, ana konular, bu konularda gerçekleştirilmiş çalışmalar ve vaatler şeklinde tasnif edilmiş.

Beyannamede savunma sanayiine, "Bilim, Teknoloji ve Yenilik" ile "Sanayi Politikaları" bölümlerinde atıf yapılıyor.  


4.1. Bilim, Teknoloji ve Yenilik
Öncelikli Teknoloji Alanlarında Ticarileştirme Öncelikli Dönüşüm Programımız” ile temel hedeflerimiz, teknolojik ürün ve marka sayısını artırmak, araştırma ve yenilik merkezlerini güçlendirmek, nitelikli insan sayısını artırmak ve yenilikçi girişimciliği geliştirmektir. Bu kapsamda;
...
Enerji, sağlık, havacılık, uzay, otomotiv, raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri gibi öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırımlarını ve kümelenme çalışmalarını destekleyeceğiz.
4.2. Sanayi Politikaları
2003 yılında 331 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatımızı 2013, yılı itibarıyla yıllık 1,4 milyar dolara ulaştırdık.
Savunma sanayiinde iktidara geldiğimizde yüzde 24 civarında olan yerlilik oranını yüzde 55’lerin üzerine çıkardık. Bir yandan savunma alanında daha güvenli bir altyapı oluştururken, diğer yandan ekonomimizin geneli için de savunma sanayiini önemli bir aşamaya taşıdık. Askeri amaçların yanı sıra, savunma sanayiine yerli sanayimizin üretim ve Ar-Ge altyapısını geliştirmek için bir fırsat alanı olarak baktık.
Savunma sanayii şirketlerimiz; yurtdışına zırhlı araçlar, karakol gemileri, hava savunma sistemleri, roketler, simülatörler, askeri haberleşme ve komuta kontrol sistemleri ihraç etmekte ve uluslararası pazarlara girerek ihracat yapmaktadır.
Savunma sanayii alanında ürettiğimiz kirpi araçlarıyla, askeri personelimizin tam teçhizatlı olarak güvenle intikalini sağlıyoruz.
Göktürk-2, Milli Seyir Füzesi, Nüfuz Edici Bombalar (NEB) gibi yüksek teknoloji gerektiren ürünler imal etmekteyiz.
Yüzde 65’i milli imkanlarla ürettiğimiz MİLGEM Korveti, Türk gemi inşa sanayinin gelişmesinde ve tüm su üstü gemilerinde milli tasarım ve inşa kabiliyetine ulaşılmasında mihenk taşı olma rolünü üstlenmiştir.
Türk tersaneleri tarafından üretilmesini sağladığımız Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemileri ile denizlerdeki varlığımızı güçlendirdik.
Elektronik sektöründe çift amaçlı teknolojilerin (savunma/sivil) uygulama imkânlarını dikkate alacak; sektörün ulaştırma, otomotiv, makine başta olmak üzere diğer sektörlerle entegrasyonunu artıracağız.
Savunma sanayiinde, denizlerde MİLGEM’in yanı sıra, yeni tip karakol botu, hızlı müdahale botu, amfibi gemi, arama kurtarma gemisi, süratli amfibi gemi, Perry sınıfı fırkateyn modernizasyonu projelerini hayata geçirmekteyiz.
Özgün temel eğitim uçağımız HÜRKUŞ-A, Türk mühendisleri tarafından tasarlanmıştır. 2019 yılına kadar 15 uçak yapacağız. Ayrıca Anka, Atak Helikopter, hedef uçak sistemleri, taktik insansız hava araçları, mini insansız hava araçları, C-130 ve F-16 uçaklarının modernizasyonu ile farklı roket ve hava sistemleri projelerimiz sürmektedir.
Türkiye’nin artık gündüz-gece ve her türlü hava koşulunda uzaydan görüntü alınabilmesini sağlayan uydu sistemi (göktürk-3) projesini hayata geçiriyoruz.
Milli tanksavar, milli füze, milli torpido, milli tankımız ALTAY, yeni tip denizaltı, çıkarma gemisi, hastane gemisi, uçak ve helikopter projelerimiz sürmektedir.
Savunma sanayiindeki bu projelerimizin gerçekleşmesiyle sadece milli ihtiyaçlarımızı temin etmekle kalmayacak, savunma sanayii ihracatında da küresel düzeyde önemli bir aktör haline geleceğiz.
Öte yandan "3.13. Ulaştırma ve Lojistik" başlıklı bölümde uydu - uzay teknolojilerine yönelik ise şu vaatler verilmiş:
Uydu Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezimizde yerli uydumuzun (Türksat 6A) üretimini tamamlayacağız.
Türksat 4B’yi fırlatacağız. 
Türksat 5A uydusunun yapımına başlayacağız.
Ülkemizdeki havacılık ve uzay alanındaki faaliyetlerin yürütülmesi, yeni teknolojilerin takip edilerek kullanılması ve projelerde koordinasyonun sağlanması amacıyla Türkiye Uzay Ajansı’nı kuracağız.
Yasa tasarısı 2000'lerin başında tamamlanmış olan Türk Uzay Kurumu'nun beyannamede bir vaat olarak yer alması mutluluk verici. İstanbul Teknik Üniversitesi Uzay Mühendisliği bölümünde öğrenciyken, ajansın kurulmasına dair haberler ilk çıktığında, iş sorunumun olmayacağını düşünerek büyük sevinç yaşamıştım.  


Ayrıca, beyannamenin "Ek: Beyannamemizden Seçilmiş 100 Önemli Proje" başlıklı bölümde, savunma sanayiine yönelik, AKP hükümetleri dönemlerinde gerçekleştirilmiş önemli projeler sıralanmış. Bu kısımda, Bölgesel Yolcu Uçağı, Hürkuş B, ATAK gibi proje bazlı üretim vaatleri de yer alıyor:
EK: BEYANNAMEMİZDEN SEÇİLMİŞ 100 ÖNEMLİ PROJE
10. Kirpi Araçları Projesi
Araç başına 13 askeri personelin tam teçhizatlı olarak güvenle intikali sağlanmaktadır.
11. Bölgesel Uçak Yapımı Projesi
2023 yılına kadar tamamlanması planlanan milli bölgesel uçak projesidir.
12. Hürkuş-B Projesi
2019 yılına kadar Türk mühendisleri tarafından tasarlanan 15 eğitim uçağı tamamlanacaktır.
13. ATAK Helikopter Projesi
3,4 milyar dolarlık projeyle 59 helikopter üretilecektir.
14. Altay Milli Tank Projesi
450 km menzilli, 65 km hızlı 250 tank üretilecektir.
15. Mini İnsansız Hava Aracı Projesi
1.200 fit irtifayla en az 1 saat havada kalabilen araçlar üretilerek 20 adet ihraç edilmiştir. Bu araçlar geliştirilmeye devam edilecektir.
16. Diğer Savunma Sanayii Projeleri
Milli Gemi (MİLGEM) Korveti, Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemileri, F-16 uçakları yenileme vb. savunma sanayii projeleri yürütülecektir.
Savunma sanayii ile ilgili alıntıladığım kısımlarda, gerçekleştirilen projeler haricinde, sektöre ilişkin tespit edebildiğim tek politika ya da icraat vaadi, "4.1 Bilim, Teknoloji ve Yenilik" başlıklı bölümde bahsedilen, kümelenmenin teşviki ile ilgili kısım.


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)

CHP'nin seçim beyannamesinin kurgu ve yapısının AKP'ninkinden bir hayli farklı olduğu, spot slogan ya da kısa vaatler bütünü şeklinde hazırlandığı dikkatimi çekti.

Beyannamede, savunma sanayiine yönelik herhangi bir bölüm ya da özel bir vaat, politika vb yer almıyor. Sektöre ilişkin görebildiğim tek vaat, "Yaşam Kalitesi Yüksek Kentler" başlıklı bölümün "Ankara" alt başlıklı kısmında yer alan,
Ankara’daki teknokentler arasında iş birliğini sağlayarak, Ar-Ge faaliyetlerini ve savunma endüstrisine yönelik yazılım çalışmalarını güçlendireceğiz.
ifadesi. Bunun dışında savunma - güvenlik sektörüne ilişkin başka bir atıf göremedim. Ancak aşağıdaki başlıklarda yer alan vaatlerin, savunma sanayii ile TSK ve güvenlik güçlerinin modernizasyon projeleri ile bağlantılı olduğu var sayılabilir:
Güvenlik
Uluslararası Terörle Etkin Mücadele
Kalbura dönen sınırlarımızın güvenliğini yeniden ve kesin şekilde tesis edeceğiz.
İç Güvenlik
Terör ve siber saldırılar başta olmak üzere, her türlü iç ve dış tehditlere ve doğal afetlere karşı topyekûn mücadele edeceğiz.

Güvenlik Güçleri
Daha Fazla Olanak, Daha Fazla Hak
Güvenlik güçlerinin profesyonel donanım ve yeteneklerini geliştireceğiz.


Halkların Demokratik Partisi (HDP)

HDP seçim beyannamesindeki savunma - güvenlik sektörüne ilişkin tek vaat, "Güvenceli Yaşam Ekonomisi" başlıklı bölümde yer alıyor:
Savunma/güvenlik harcamaları azaltılacak ve etkin bir biçimde halkın denetimine tabi tutulacak. Savunma Sanayi Fonu bütçeye katılarak denetime açık hale getirilecek. Örtülü ödenek kaldırılacak.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)

MHP'nin seçim beyannamesinde sektöre ilişkin kamu tedarik ve üretimi odaklı bir politika dikkat çekiyor. Beyannamede "4. Ekonomik Hedef ve Politikalar" başlıklı bölümün, "Kamu Maliyesi" alt başlığında,
Kamu kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılması ilkesi çerçevesinde adalet, güvenlik, eğitim, sağlık, enerji, savunma, ulaştırma, havacılık ve uzay, Ar-Ge, yazılım ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine yönelik alanlardaki yatırım projelerine öncelik verilecektir. 
cümlesinde bu politikanın ipuçları verilmiş.

Öte yandan kamu tedarik politikasına ilişkin "5. Bilim ve Teknoloji" bölümünde,
Başta savunma sanayiine yönelik tedarikler olmak üzere, tüm kamu kurumlarının tedarik politikaları Ar-Ge’ye dayalı olacak ve bilim, teknoloji ve yenilik yeteneğimizi geliştirmek amacıyla kullanılacaktır.
ifadesi yer alıyor.

"7. Sanayileşme" başlıklı bölümde savunma sektörü politikalarına ilişkin daha fazla ayrıntı verilmiş:
Savunma ve havacılık, makine imalat, kimya, elektronik sanayileri ve yazılım sektörlerinde atılım yapılacaktır.

Ülkemiz için gerek güvenlik gerekse ekonomik açıdan büyük öneme sahip olan savunma sanayinin, teknoloji üretebilen ve diğer sanayilerle entegre olan bir yapıya kavuşturulması sağlanacaktır.
Savunma ihtiyaçlarının, özgün tasarıma dayalı olarak ülke sanayii ile bütünleşik bir şekilde teminine azami çaba sarf edilecektir. 
Savunma ve güvenlik alanında uzayın imkânlarından yararlanmak için havacılık ve uzay teknolojilerine ağırlık verilecek, uydu üretim teknolojileri teşvik edilecektir.
Elektronik sanayi ile yazılım sektörünün gelişimine ve bilgiye dayalı yüksek katma değer sağlayacak öncelikli alanlarda yeni ürün geliştirilmesine önem verilecektir. Mikro elektronik bazlı enformasyon teknolojilerinin üretimi, geliştirilmesi, transferi ve kullanımına önem verilecektir.
Burada teknoloji ve sistem bazında bir önceliklendirme yapılmış olduğu dikkat çekiyor. Benzer bir önceliklendirme yaklaşımına diğer parti beyannamelerinde rastlamadım.

Beyannamenin "28. Güvenlik ve Savunma Politikası" bölümünde daha ziyade güvenliğin tesisi ve korunmasına ilişkin vaatler bütünü yer alıyor. Bu kısmın "c) Savunma Politikası" başlıklı alt bölümünde ise, savunma - güvenlik siyasetine ilişkin öngörüler arasında modernizasyon ve tedarik projelerine atıflar var; burada TSK'ya yönelik organizasyonel reformlar da sıralanmış:

Türk Silâhlı Kuvvetlerinin görevini çağın şartlarına uygun ve başarılı bir biçimde yerine getirebilmesini, hareket kabiliyetinin artırılmasını ve caydırıcılığının yükseltilmesini teminen, askeri modernizasyon programı başlatılarak silâh, teçhizat ve ileri teknoloji kullanma kabiliyeti bakımından dünyanın en güçlü ordularından birisi olması sağlanacaktır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin ileri teknolojiyi kullanmada ihtisas sahibi uzman personel istihdamı yaygınlaştırılarak hareket kabiliyeti artırılacaktır.
Bu bölümdeki "Yerli Savunma Sanayi [sic] Geliştirilecek" spotlu kısımda, ulusal savunma sektörüne ilişkin vaat ve programlar ayrıntılandırılmış:
Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat yönünden dışa bağımlılığını azaltarak ihracat kapasitesi yüksek, bağımsız ve yerli bir harp sanayinin gelişmesi ve yerli müteşebbisin de silah ve askeri teçhizat üretimine yatırım yapması için gerekli teşvikler sağlanacaktır.

Malzeme teknolojileri, elektronik harp, havacılık, uzay ve uydu teknolojileri, ağ merkezli savaş, insansız hava araçları, güdüm ve kontrol teknolojileri gibi savunma sanayi teknolojilerinin Ar-Ge çalışmaları ve üretimi desteklenecektir.

Savunma sanayinde bilgi güvenliğini sağlamak amacıyla “milli yazılım” sistemi geliştirilecek ve uygulanacaktır.

Savunma ve güvenlik alanında uzayın imkânlarından yararlanmak için havacılık ve uzay teknolojilerine ağırlık verilecek, “havacılık ve uzay kurumu” kurulacaktır.

Uzun menzilli füze sistemi yanında anti füze sistemi geliştirilmesi için çalışmalar yapılacaktır.

Savunma sanayimiz teknoloji transfer eden değil, teknoloji üreten bir yapıya kavuşturulacaktır. Savunma sanayi, lojistik ihtiyaçlarda dışa bağımlı olmaktan büyük ölçüde kurtarılacaktır.

Savunma harcamalarının öncelikle milli tedarik sistemi içinde yapılması sağlanacaktır. Tedarik ihtiyacının belirlenmesinde ilgili birimlerin eşgüdüm içinde karar almasına önem verilecektir.

Ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlardan yararlanılarak savunma sanayinin, milli ihtiyaçlara dönük üretimin yanı sıra dış satıma dönük üretim yapması da sağlanacaktır.

Yeni teşkilatlanma modelinde “Siber Savaş ve Elektronik Güvenlik Komutanlığı”na da yer verilecektir.
Burada teknoloji / alt sistem bazında önceliklendirmenin yanı sıra, "Havacılık ve Uzay Kurumu" kurulmasının vaat ediliyor olması dikkatimi çekti. AKP'nin Uzay Ajansı ile birlikte, bu alanda bir vaadi bulunan ikinci parti MHP.

İleri malzeme teknolojileri, siber güvenlik, ağ merkezli muharebe gibi kavramların en azından isimlerinin geçiyor olması ilginç Tedarik mekanizmasına ilişkin bir reform da öngörülmüş.


Milli İttifak

Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi'nin seçim için bir araya gelerek oluşturduğu Milli İttifak'ın seçim beyannamesinde savunma sanayiine yönelik tek bir madde tespit edebildim.

Devlet, aşağıda belirtilen yeni kilit teknolojilere hem kamu yatırımı yapacak hem de özel sektörde yatırım yapan şirketleri destekleyecektir.

- İlaç ve aşı üretimi
- Nanoteknoloji, chip (çip) ve donanım üretimi
- İleri teknoloji (HT) ekipman ve teçhizat
- Benzinli ve dizel motor fabrikaları
- Gaz türbini üretimi
- Uçak, uzay ve havacılık sanayii
- Savunma sanayii
- Denizaltı ve muhrip üretimi
- Takım Tezgahları üretimi

Ülkemizin sanayicilerinin ürettikleri ileri teknoloji ürünlerin iç piyasada kullanımı ve bunun yanı sıra ihracatı desteklenecektir.
"Denizaltı ve muhrip üretimi", "savunma sanayii"nden neden ayrı kılınmış?

"Muhrip", "destroyer" sınıfının savaş gemilerine verilen bir diğer addır; bu gemilerin eski Türkçe'deki karşılığıdır. Çok seyrek de olsa, suüstü muharip gemiler için de kullanılır. Muhripten kasıt nedir? Herhangi bir detay yok.

Bu listeden, söz gelimi denizaltı üreten şirketlerin destekleneceği sonucu çıkartılabilir. Halen Türkiye'de denizaltı inşa kapasite ve kabiliyetine sahip tek tersane, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na ait Gölcük Tersane Komutanlığı'dır. Bu vaade göre, örneğin başka bir özel sektör şirketi denizaltı üretimine yönelik yatırım yapmaya karar verirse desteklenecek midir? Bu şirkete rakip başka bir şirket de denizaltı üretmeye talip olursa o da desteklenecek midir?


Vatan Partisi (VP)

Vatan Partisi'nin seçim beyannamesinde, savunma sanayiine yönelik herhangi bir vaat ya da program bulunmuyor. Savunma politikalarına ilişkin dolaylı tek bir vaat var, o da Denizcilik Bakanlığı'nın kurulmasına ilişkin "Mavi Vatan İçin Denizcilik Bakanlığı" başlıklı bölümdeki aşağıdaki ifade:

Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Mavi vatanımız olan denizlerimizi hem ülke savunması hem de ekonomik zenginlik için bütün olanaklarımızla değerlendireceğiz. Türkiye’mizi deniz ülkesi yapacağız. Dış ticaretin yüzde doksanını kapsayan deniz ulaşımını bölge ve dünya ölçeğinde geliştireceğiz. Vatan Partisi, denizcilik altyapısının geliştirilmesi için planlarını yapmıştır. Deniz yetki alanlarımızda hak ve çıkarlarımızı korumak üzere her önlemi almakta kararlıyız.

Değerlendirme


1.
Hiç bir partinin savunma sanayiine yönelik bütüncül bir sanayi politikası ortaya koymamış olduğunu görmek üzücü, ancak ne yazık ki şaşırtıcı değil. Sanayi ve teknoloji politikaları, sadece tesis ve altyapı yatırımı demek değildir. Yükselen teknolojilerin, mevcut altyapının (insan kaynakları, ekonomi, teknoloji vb) tespiti, sosyal - kültürel analizler, ihtiyaçların belirlenmesi ve kısa, orta, uzun vadeli ölçülebilir, takip edilebilir, iddialı ancak aynı zamanda gerçekçi hedeflerin ortaya konması ile geliştirilirler. Bu bakımdan, çağdaş manada hiç bir partinin savunma sanayii bir yana, herhangi bir bilim - teknoloji alanında iler tutar bir politika geliştirememiş olduğunu, üzülerek gözlemledim.

2. Merkez Türkiye gibi bir projeyi vaat etmiş CHP'nin, ileri teknoloji alanlarından olan havacılık - uzay ve hava ulaştırma konularına ilişkin doğru dürüst hiç bir strateji, politika ve vaadinin bulunmaması şaşırtıcı.

3. İktidarının ilk yıllarında ulusal uzay ajansı yasa tasarısı hazırlanmış olan AKP'nin, 13 yıl sonra bu kurumu seçim vaatleri arasında sıralaması trajikomik. Ancak AKP'nin, diğer bazı sektörlerle birlikte savunma sanayiine yönelik kümelenme yaklaşımını teşvik vaadini takdir ettim. Partinin sektöre yönelik vaatleri, doğal olarak proje / üretim bazlı şekillendirilmiş.

4. AKP ile birlikte savunma sanayiine beyannamesinde en fazla yer ayıran siyasi parti MHP. MHP'nin, konuya ilişkin vaat ve programları arasında belli başlı konular, terimler ve güncel ihtiyaçlar (tedarik mekanizması reformu gibi) yer almış. Bu konuya parti bünyesinde özel önem atfedilmiş ve özen gösterilmiş olduğu anlaşılıyor.

5. Her ne kadar savunma sanayii ile doğrudan ilgili olmasa da AKP ve CHP'nin beyannamelerinde NATO'ya mutlak bağlılık vurgusu dikkat çekici. İlgili kısımları aşağıda alıntılıyorum, hangi pasajın hangi partiye ait olduğunu özellikle eklemiyorum:

Üyesi olduğumuz NATO'nun bir savunma ittifakı olarak görevlerini etkili bir şekilde yerine getirmesini destekleyeceğiz.

Güvenlik ve savunma politikamızın merkezinde olan NATO’nun, gerek askeri gerek siyasi etkinliğinin daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmaları bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da destekleyeceğiz.

Dış politikamızın siyaset, ekonomi ve savunma veçheleriyle ana çıpasını oluşturan Avrupa ve Transatlantik kurumlarıyla ilişkilerimizin derinleştirilmesi, önceki iktidarlarımızda olduğu gibi bundan sonrada başlıca önceliklerimizden biri olmaya devam edecektir.
6. Genetik, ileri malzemeler, robotik, nanoteknoloji gibi, ileri teknolojileri barındıran, aynı zamanda ulusal güvenlik ve dış politikada en önemli araçlardan biri olan savunma sanayiine ilişkin tutarlı, iddialı, sağlam temellere dayanan ve uzgörü sahibi bir stratejik bakışa, hiç bir partinin beyannamesinde rastlayamadım.

Dört Deniz Bülteni - Mayıs 2015

$
0
0


Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Gökdeniz havzasında savunma ve güvenlik gündemi
[PDF]






Azerbaycan

Jane's Defence Industry'nin 5 Mayıs tarihli haberine göre Azerbaycan Savunma Bakanı Zakir Hasanov, 4 Mayıs günü Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'i ziyareti sırasında Gürcistan Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Vahtang Kapanadze ile birlikte üçlü bir protokol imzaladı. Protokol, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan silahlı kuvvetlerinin müşterek tatbikatlar gerçekleştirmesini, eğitim ve sıhhiye gibi alanlarda kurulacak işbirliğinin çerçevesini içeriyor.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı, 5 - 8 Mayıs tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenen IDEF 2015 savunma fuarında, 7.62mm Yırtıcı yarı otomatik keskin nişancı tüfeği, 40mm RBG/M11 otomatik bombaatar ve 5.56mm EM-14 piyade tüfeği ürünlerini ilk kez sergiledi.


Bulgaristan

Bulgar Savunma Bakanı Nikolay Nençev 4 Mayıs günü, Bulgar Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan MiG-29 savaş uçaklarının bakımı için Rusya ile EUR12.2 milyonluk bir sözleşmenin imzalanmak üzere olduğunu açıkladı. [1]Öte yandan Nençev, yeni savaş uçağı tedarik programının Haziran ayı sonunda başlatılacağını açıkladı.

Jane's Defence Weekly'nin 12 Mayıs tarihli haberine göre, ABD Hava Kuvvetleri 159'ncu Avcı Filosu'na ait 12 adet F-15C, beraberinde 200 kadar personelle birlikte 11 Mayıs günü Graf Ignatievo Hava Üssü'ne konuşlandı.

Bulgaristan ve Güney Kore savunma bakanlıkları arasında 14 Mayıs günü savunma sanayiinde işbirliği gerçekleştirilmesine yönelik bir mutabakat muhtırası imzalandı.


Gürcistan

Gürcistan Devlet Araştırma ve Geliştirme Merkezi Delta, 26 Mayıs günü Bağımsızlık Günü kutlamaları kapsamında Tiflis Güller Meydanı'nda yeni geliştirilen insansız saldırı helikopteri prototipini sergiledi. [2]


Irak

IŞİD örgütü, Mayıs ayı başında Ramadi kenti ve Beyci petrol rafinerisine geniş kapsamlı bir saldırı başlattı. Yoğun çatışmalar neticesinde kent 15 Mayıs günü örgütün eline geçti. [3][4][5][6][7] Ancak ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, Irak güçlerinin Ramadi'den kendilerinin çıktığını, IŞİD tarafından püskürtülmediklerini iddia etti. [8] Ramadi'yi ele geçiren IŞİD, karşı saldırı için Habbaniye'de toplanan Irak güvenlik güçleri ve İran destekli milislere 21 Mayıs günü saldırı düzenledi. Habbaniye'deki savunma hattı aynı gün düştü. [9]

Jane's Defence Weekly'nin 1 Mayıs tarihli haberine göre İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin envanterdeki tek Boeing RC-135 Rivet Joint elektronik istihbarat uçağı, IŞİD'e karşı düzenlenen hava harekâtına destek vermek amacıyla 16 Nisan'da Mildenhall Hava Üssü'nden Katar'daki El Udeyd Üssü'ne intikal etti.

ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı Savunma Güvenlik İşbirliği Dairesi (DSCA; Defense Security Cooperation Agency) 5 Mayıs günü, Irak ordusu için 5,000 adet 81mm havan mühimmatı, 684,000 adet M203 40mm bombaatar mühimmatı, 532,000 adet Mk19 40mm bombaatar mühimmatı ve 40,000 adet 155mm topçu mühimmatının, USD395 milyon azami bedel ile satışına ilişkin bir bilgi notunu ABD Kongresi'ne iletti. [10]

IŞİD'e karşı Irak'ta mücadele eden Şii milislerin, Kuzey Kore yapımı Tip 73 makinalı tüfek kullandığını gösteren resimler yayınlandı. [11]


İran

Büyük Peygamber 9 tatbikatı sırasında muhtelif füze ve roket sistemleri ile vurulan birebir ölçekli uçak gemisi maketi, Bender Abbas limanında demirli olarak görüntülendi. Maketin tamir edildiği tahmin ediliyor. [12]

Jane's Defence Weekly'nin 8 Mayıs tarihli haberine göre Mart ayında kamuoyuna gösterilen Sumar seyir füzesinin, Kum kentinin 40km güneydoğusunda yeni kurulan bir test merkezinde deneme atışlarının yapıldığı tespit edildi. Sumar'ın, 2001 yılında Ukrayna'dan tedarik edilen H-55 (NATO kodu AS-15 "Kent") seyir füzesi baz alınarak geliştirildiği tahmin ediliyor.


İsrail

Jane's Defence Weekly'nin 30 Nisan tarihli haberine göre İsrail Savunma Bakanlığı, 2014 yılı içinde toplam USD3.6 milyar tutarında savunma sistem ve hizmet tedariğinin gerçekleştirilerek bu alanda ülke tarihinde bir rekor kırıldığını duyurdu. Tedarik hacminin bu denli büyük gerçekleşmesinde, Gazze Şeridi'ne düzenlenen ve 50 gün süren harekâtın etkisi oldu.

Jane's Defence Weekly'nin 1 Mayıs tarihli haberine göre İsrail ordusu, kara kuvvetleri envanterindeki 100 kadar Achzarit ağır zırhlı personel taşıyıcı aracı, yeni motorlarla yenilemeyi planlıyor. Araçlar için ABD'den yabancı askeri satışlar (FMS; Foreign Military Sales) kanalıyla tedarik edilecek Detroit Diesel Corporation 8V-92TA motor ve Allison XTG-411-5A aktarma organları için DSCA tarafından ABD Kongresi'ne 29 Nisan günü bir bilgi notu iletildi.

Jane's Defence Weekly'nin 28 Mayıs tarihli haberine göre İsrail Deniz Kuvvetleri'ne bağlı kıyı ve liman güvenliğinden sorumlu Snapir (Yunus) bot timlerine sızma ve kıyı taarruzu görevleri verilmeye başlandı. Timler, özellikle Gazze Şeridi boyunca kıyıdaki hedeflere saldırı ve sabotaj eğitimleri almaya başladı. Snapir timleri, ABD'li Safe Boats International üretimi Wasp adlı şişme botlar (RHIB) kullanıyor.



Kıbrıs

Rum Yönetimi ile İsrail, 14 Mayıs günü Onisilos - Gedeon 2015 kod adlı bir tatbikat gerçekleştirdi. Baf - Trodos bölgesinde gerçekleştirilen tatbikata İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçakları katıldı. [13]

Rum Milli Muhafız Ordusu, 25 - 29 Mayıs tarihleri arasında ilan edilen Münhasır Ekonomik Bölge'de, FIR hattında ve Larnaka bölgesinde Argonaftis 2015 kod adlı müşterek tatbikatı icra etti. [14][15]


Lübnan

Air Forces Daily'nin 29 Mayıs tarihli haberine göre, ABD Hava Kuvvetleri Orbital Alliant Techsystems şirketine 28 Mayıs günü, Lübnan Hava Kuvvetleri'ne teslim edilmek üzere bir adet Cessna 208B Grand Caravan tipi uçak siparişi verdi. USD26,1 milyonluk sözleşme ile siparişi verilen uçağa, Wescam MX-15D elektrooptik kamera, AGM-114 Hellfire güdümlü füze fırlatıcıları, AN/ALE-47 karşı tedbir salıcı sistemi, Terma füze ikaz sistemi, mikrodalga datalink ve veri kayıt sistemi takılacak.


Mısır

Rus basınında 25 Mayıs günü çıkan haberlere göre Mısır Rusya'ya USD2 milyar tutarında 46 adet MiG-29 savaş uçağı siparişi verdi. [16]

Jane's Defence Weekly'nin 6 Mayıs tarihli haberine göre Mısır Savunma Bakanı Sıdkı Subhi, beraberindeki heyet ile Çin'i ziyareti sırasında yeni silah ve teçhizat alımı için sözleşmeler imzaladı. Mısır basınına 5 Mayıs günü yansıyan ziyaret ve sözleşmeler ile ilgili ayrıntı verilmedi. Mısır, Çin yapımı K-8 Karakorum jet eğitim uçağının montajını yapıyor, ayrıca deniz ve hava kuvvetlerinde Çin ürünü gemi ve savaş uçakları kullanıyor.

Öte yandan Subhi 5 Mayıs günü Kahire'de İspanyol mevkidaşı Pedro Morenes ile iki ülke arasında savunma işbirliği anlaşması imzaladı. Anlaşma, iki ülke arasındaki savunma alanına yönelik teknoloji ve eğitim konularındaki ilk işbirliği adımı niteliği taşıyor.

Jane's Defence Weekly'nin 28 Mayıs tarihli haberine göre Tobruk'ta kurulu hükümete bağlı Libya Ulusal Ordusu, Trablus mekrezli Libya Şafağı koalisyonuna karşı harekâtlarda kullanmak üzere Mısır'dan beş adet MiG-21MF savaş uçağı aldı. Cemal Abdülnasır Hava Üssü'nde konuşlanan MiG-21MF'lerle birlikte, Birleşik Arap Emirlikleri'nin hibe ettiği Mi-35 saldırı helikopterleri de görüntülendi.

Mısır Deniz Kuvvetleri'ne bağlı 4 gemiden oluşan görev kuvveti, 4 Mayıs günü Bahreyn'i ziyaret etti. [17]


Romanya

Jane's Defence Weekly'nin 4 Mayıs tarihli haberine göre Portekiz Hava Kuvvetleri 201'nci Filo'ya ait dört F-16AM tipi savaş uçağı 4 Mayıs günü, Romen Hava Kuvvetleri'nin 71'nci Hava Üssü'ne konuşlandırıldı. Kıt'anın görevi 30 Haziran'da sona erecek.

Romen Hava Kuvvetleri, Portekiz'den tedarik edeceği F-16AM'ler için Lockheed Üretimi Sniper hedefleme podu siparişi verdi. [18]


Rusya Federasyonu

Rusya İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 70'nci yıldönümü olan 9 Mayıs günü Kızıl Meydan'da bugüne kadar düzenlenmiş en büyük askeri geçit törenini gerçekleştirdi. Törende ilk kez kamuoyuna sergilenen araçlar arasında T-14 Armata yeni nesil ana muharebe tankı, T-15 zırhlı muharebe aracı, Boomerang tekerlekli zırhlı personel taşıyıcı, Typhoon mayına dayanıklı zırhlı araç, BTR-MDM Rakuşka zırhlı personel taşıyıcı, Kurganets 25 zırhlı muharebe aracı, 2S35 Koalitsiya SV kundağı motorlu obüs, RS-24 Yars kıtalararası balistik füze bulunuyor. [19][20][21][22]

Zafer Günü Geçit Resmi'nde ilk kez sergilenen T-14 Armata yeni nesil ana muharebe tankı büyük ilgi çekti. Tank, temel tasarım özellikleri itibariyle klasik Rus tank tasarım felsefesinden ayrışmayı temsil ediyor. Tankta insansız taret, aktif ve pasif özsavunma sistemleri gibi özellikle dikkat çekiyor. [23][24][25]

Rus Savunma Bakanlığı, Tupolev Tu-160 (NATO kodu "Blackjack") stratejik bombardıman uçağı üretim hattının tekrar açılacağını duyurdu. [26][27]İlk etapta en az 50 Tu-160'ın üretilmesi planlanıyor. [28]

Rus Deniz Kuvvetleri'nin, Mil Mi-14 (NATO kodu "Haze") deniz helikopterinin üretiminin tekrar başlatılmasını değerlendirdiği bildirildi. [29]

Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Merkez Askeri Bölge Komutanlığı'na bağlı havacılık birimleri ve hava savunma unsurlarının hazırlık durumlarının denetlenmesi için ani, habersiz harbe hazırlık tatbikatlarına başlandığını açıkladı. [30]

Jane's Defence Weekly'nin 26 Mayıs tarihli haberine göre Rusya ve Fransa, Rus Deniz Kuvvetleri için verilen Mistral sınıfı çıkarma gemisi siparişinin iptali konusunda bir anlaşmaya varmak üzereler. Habere göre inşası tamamlanan iki gemi için öne çıkan muhtemel müşteriler Polonya, Kanada ve Güney Afrika. Ayrıca gemilerin NATO tarafından müşterek kullanıma açık kuvvet aktarım unsuru olarak tedariği de gündemde.

Çin ve Rus Deniz Kuvvetleri 17 - 21 Mayıs tarihleri arasında Akdeniz’de Joint Sea 2015 kod adlı bir tatbikat gerçekleştirdiler. Tatbikata Rus Deniz Kuvvetleri Karadeniz Filosu'ndan Proje 1164.1 sınıfı (NATO kodu "Slava") Moskva kruvazörü, Proje 1135 sınıfı (NATO kodu "Krivak I") Ladni firkateyni, Proje 1239 sınıfı (NATO kodu "Dergach") Samum hücumbot, Proje 775 sınıfı (NATO kodu "Ropucha") Aleksandır Şabalin çıkarma gemisi, Aleksandır Otrakovski ikmâl gemisi ve MB-31 römorkörü; Çin Deniz Kuvvetleri'nden ise Tip 054A sınıfı firkateynler Linyi ve Weifang katıldı. [31][32][33][34][35][36]

Proje 636.3 Varşavyanka sınıfı dizel elektrik denizaltıların dördüncüsü Krasnodar, 30 Nisan günü Admiralti Tersanesi'nde düzenlenen törenle denize indirildi. [37][38]

Jane's Missiles & Rockets'in 8 Mayıs tarihli haberine göre Hava Uzay Savunma Birlikleri İkinci Komutanı Orgeneral Kiril Makarov, hava savunma füze sistemi üretiminin 2014'e göre üç katına çıkarılacağını, üretim artışındaki ana sebebin, ABD'nin Prompt Global Strike projesi ile elde edeceği kabiliyetin oluşturduğu tehdit olduğunu açıkladı.

Jane's Defence Weekly'nin 14 Mayıs tarihli haberine göre Krilov Devlet Araştırma Merkezi, üzerinde çalıştığı yeni destroyer tasarımını tanıttı. Proje 23560E Şkval sınıfı destroyerin 15,000 - 18,000t deplasmana, 200m uzunluk ve 23m genişliğe; 32 deniz mili azami sürat ve 90 gün denizde kalabilme yeteneğine sahip olması öngörülüyor. 250 - 300 personele sahip olacak geminin 60 - 70 gemisavar veya kara saldırı seyir füzesi, 128 hava savunma füzesi ile 16 - 24 denizaltısavar füze ile donatılması planlanmış. Ne var ki, haberin vurguladığı üzere Rus savunma sanayiinin askeri gemilere yönelik gaz türbin üretim kabiliyeti bulunmuyor. Bu tipteki makinalar, Ukrayna ile ilişkilerin kesilmesi sonrası tedarik edilememeye başlamıştı. [39]

Rus donanmasının tek uçak gemisi Admiral Kuznetsov, 13 Mayıs günü Severomorsk'ta bakım ve onarım için havuza alındı. [40][41]

Rusya ve Çin, 8 Mayıs günü Advanced Heavy Lift (AHL; Gelişmiş Ağır Yük) adlı ağır nakliye helikopteri projesi için işbirliği anlaşması imzaladı. Jane's Defence Weekly'nin haberine göre Rostvertol tarafından AHL için 2040 itibariyle 200 adetlik bir pazar öngörülüyor. AHL'nin azami kalkış ağırlığının 38t olması, 10t dahili veya 15t harici yük taşıma kapasitesine sahip olması planlanıyor. [42]

Jane's Defence Weekly'nin 30 Nisan tarihli haberine göre Rusya, ilhak ettiği Kırım'ın Kefe (Feodosiya) kentinde Buhta Dvuhyakornaya adlı bir savunma sanayii şirketi kurdu. Gidpropbor şirketine bağlı kurulan Buhta Dvuhyakornaya, sualtı silah sistemlerinin üretim, bakım, onarım ve testlerini gerçekleştirecek.

Kalaşnikov şirketi, Moskova'da düzenlenen ISSE 2015 sergisinde, bünyesindeki ZALA Aero'nun geliştirdiği mini İHA sistemlerini sergiledi. [43]

Jane's Defence Weekly'nin 18 Mayıs tarihli haberine göre, Hindistan'ın Hindustan Aeronautics Limited (HAL) şirketi, USD700 milyon bütçeli proje kapsamında Rostvertol lisansı ile 200 adet Kamov Ka-226T hafif çok maksatlı helikopter üretecek. Goa kentinde gerçekleştirilmesi planlanan üretim için iki taraf bir ortak girişim şirketi kuracak.

Rostvertol şirketi, Hint Deniz Kuvvetleri'ne ait, modernize edilen Kamov Ka-31 donanma helikopterlerinden ilk ikisini teslim etti. Kalan dört helikopterin de yenileme çalışmalarının tamamlanmasından sonra yıl içinde teslim edilmesi bekleniyor. [44]


Suriye

IŞİD 20 Mayıs günü antik Palmira kentini ve ertesi hafta Irak sınırındaki El-Kaim ve El-Velid ile Ürdün sınırındaki Taribil sınır kapılarını ele geçirdi. Örgüt böylece Mayıs ayı itibariyle Suriye'nin Irak ve Ürdün sınırlarındaki tüm geçiş noktalarını kontrol altına almış oldu. [45][46][47][48][49]

16 Mayıs günü Türk hava sahasını ihlal eden bir Suriye İHA'sı, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait F-16'lar tarafından AIM-9 Sidewinder havadan havaya füzesi ile vurularak düşürüldü.  [50][51]

ABD özel harekat güçleri 15 Mayıs günü IŞİD liderlerinden Ebu Seyyaf ve eşini, Deyri Zor'da düzenledikleri bir operasyonla öldürdüler. [52]

El Nusra Cephesi ve Ceyşül Fetih örgütleri, İdlib'deki Suriye ordusuna ait El Mastuma kampını ele geçirdiler. [53]

Rus yapımı yeni nesil piyade tüfeklerinden AK-104, Suriye ordusu tarafından kullanılırken görüntülendi. [54]

Ahraruş Şam örgütü unsurları, İdlib'in güneyinde Suriye ordusuna karşı İkinci Dünya Savaşı'ndan kalmış leFH 18M 105mm çekili obüsleri kullanırken görüntülendi. [55]


Ukrayna

Ukrayna'da hükümet ve ayrılıkçılar arasında 12 Şubat günü imzalanan anlaşma ile yürürlüğe giren ateşkes, Nisan ayı sonunda şiddetlenen çatışmalar ile birlikte tamamen ortadan kalktı. [56]

Antonov tarafından geliştirilen An-178 nakliye uçağı ilk uçuşunu şirketin Kiev, Gostomel'deki tesislerinden 7 Mayıs günü gerçekleştirdi.

Jane's Defence Industry'nin 14 Mayıs tarihli haberine göre Suudi Arabistan'ın Taqnia Aeronautics Company ile Antonov, An-32 nakliye uçağının yeni nesil bir türevinin geliştirilmesi ve üretimi konusunda bir işbirliği anlaşması imzaladılar. An-132 adı verilecek uçağın tüm fikri ve sınai mülkiyet hakları Suudi Arabistan'a ait olacak.


Yunanistan

ABD, İsrail ve Yunan Deniz Kuvvetleri'nin birlikte düzenlediği Noble Dina 2015 tatbikatı 29 Nisan - 14 Mayıs tarihleri arasında Doğu Akdeniz'de gerçekleştirildi. [57][58]



[1] "Bulgaria may sign deal with Russian firm on repairs to two MiG fighters – defence minister": http://sofiaglobe.com/2015/05/04/bulgaria-may-sign-deal-with-russian-firm-on-repairs-to-two-mig-fighters-defence-minister/



[4] "Fighting at Iraq’s Baiji oil refinery is ‘flowing in the wrong direction’": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/05/fighting-at-iraqs-baiji-oil-refinery-is-flowing-in-the-wrong-direction.php




[8] "Dempsey: Iraqi Forces Not Driven From Ramadi, They Drove Out of Ramadi": http://smallwarsjournal.com/blog/dempsey-iraqi-forces-not-driven-from-ramadi-they-drove-out-of-ramadi



[11] "Iranian delivered North Korean Type-73 machine guns joining the fight against the Islamic State in Iraq": http://spioenkop.blogspot.com.tr/2015/05/iranian-delivered-north-korean-type-73_26.html

[12] "Iran’s Mock-up Aircraft Carrier Returns to Bandar Abbas": https://www.bellingcat.com/news/2015/05/04/irans-mock-up-aircraft-carrier-returns-to-bander-abbas/

[13] "Güney Kıbrıs ile İsrail arasında ortak tatbikat gerçekleştirildi": http://www.gundemkibris.com/guney-kibris-ile-israil-arasinda-ortak-tatbikat-gerceklestirildi-114894h.htm


[15] "“Argonaftis 2015” Tatbikatı başladı": http://www.gundemkibris.com/argonaftis-2015-tatbikati-basladi-115890h.htm



[18] "Thailand, Romania Select Lockheed Martin’s Sniper Advanced Targeting Pod for F-16 Fleets": http://www.lockheedmartin.com/us/news/press-releases/2015/may/mfc-051115-Thailand-Romania-Select-lm-Sniper.html


[20] "Russia stages massive WW2 parade despite Western boycott": http://www.bbc.com/news/world-europe-32668511

[21] "Russia stages its biggest military parade for Victory Day, in pictures": http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/russia/11594392/Russia-Victory-Day-Celebrations.html


[23] "New Russian Armor – First analysis: Armata": http://defense-update.com/20150509_t14-t15_analysis.html#.VYKFW_ntlBc


[25] "Russia’s new T-14 Armada, other new armored vehicles in parade practice": http://armoredtalk.com/2015/05/05/russias-new-t-14-armada-other-new-armored-vehicles-in-parade-practice/


[27] "Russia to Renew Production of Tu-160 'Blackjack' Strategic Bomber": http://sputniknews.com/military/20150429/1021514706.html

[28] "Russian Air Force to Get at Least 50 New Strategic Tu-160 Blackjack Bombers": http://sputniknews.com/military/20150528/1022644596.html

[29] "Re-commissioned? Soviet nuke-capable sub-killing copter comeback slated": http://rt.com/news/258081-anti-submarine-mi14-comeback/

[30] "Russia Begins Snap Aviation Combat Readiness Drills": http://sputniknews.com/military/20150525/1022530727.html

[31] "China and Russia Conclude Naval Drill in Mediterranean": http://thediplomat.com/2015/05/china-and-russia-conclude-naval-drill-in-mediterranean/

[32] "Russia-China joint sea drills show high-level coordination: defense minister": http://eng.mod.gov.cn/Opinion/2015-06/02/content_4587946.htm

[33] "China, Russia end joint naval exercises": http://eng.mod.gov.cn/DefenseNews/2015-05/22/content_4586232.htm

[34] "China, Russia vessels arrive at exercise area of “Naval Interaction 2015 (I)": http://eng.mod.gov.cn/DefenseNews/2015-05/18/content_4585492.htm

[35] "Chinese, Russian warships depart for Mediterranean Sea for joint exercise": http://eng.mod.gov.cn/DefenseNews/2015-05/14/content_4584896.htm

[36] "China, Russia to hold joint naval drills in the Mediterranean": http://www.dw.de/china-russia-to-hold-joint-naval-drills-in-the-mediterranean/a-18422183

[37] "Russia Launches Quietest Submarine in the World": http://www.marinelink.com/news/submarine-launches390367.aspx

[38] "Russia unveils the Krasnodar — what it claims will be ‘the quietest submarine in the world’": http://news.nationalpost.com/news/world/russia-launches-what-it-claims-will-be-the-quietest-submarine-in-the-world


[40] "Russian Navy Aircraft Carrier Kuznetsov in Dry Dock for Unknown Reasons and Length of Time": http://www.navyrecognition.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2722



[43] "Kalashnikov Displays Drones at Moscow Security Expo": http://www.uasvision.com/2015/05/27/kalashnikov-displays-drones-at-moscow-security-expo/




[47] "Islamic State reportedly seizes all of the Al Waleed border crossing in Iraq": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/05/islamic-state-reportedly-seizes-all-of-the-al-waleed-border-crossing-in-iraq.php

[48] "Islamic State captures Tadmur (Palmyra) in new sudden streak of offensives": http://spioenkop.blogspot.com.tr/2015/05/islamic-state-captures-tadmur-palmyra.html


[50] "Suriye Türkiye'nin düşürdüğü hava aracının fotoğraflarını paylaştı": http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29029385.asp

[51] "Türk Savaş Uçakları, Sınırı İhlal Eden Suriye Helikopterini Vurdu": http://www.haberler.com/suriye-ye-ait-savas-ucagi-turk-savas-ucaklari-7315733-haberi/


[53] "Al Nusrah Front and allies claim victory at Al Mastoumah, Idlib": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/05/al-nusrah-and-allies-claim-victory-at-al-mastoumah-idlib.php


[55] "World War II era German howitzers continue to see use in the Syrian Civil War": http://spioenkop.blogspot.com.tr/2015/05/world-war-ii-era-german-howitzers.html



[58] "US, Greece and Israel Wrap Up Exercise Noble Dina": http://navaltoday.com/2015/05/18/us-greece-and-israel-wrap-up-exercise-noble-dina/

"Karda Donuyorsun, Uyumak Tatlı Geliyor Ama Ölüyorsun"

$
0
0
Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD), kısa süre önce "Savunma ve Havacılık Sanayii Performans Raporu 2014" başlıklı bir rapor yayınladı.

Rapor, Türk savunma sanayiinin 2014 yılı içinde gerçekleştirdiği üretim, ciro, dışalım ve dışsatım gibi performans göstergeleri ile altyapı ve kapasite göstergelerini sunması, bunlar üzerinden genel bir resim çizmesi açısından önemli.

Ve rapor, görünen yüzeyi azıcık kazındığında ardında sakladığı esas resmi barındırıyor olması nedeniyle daha da önemli.

Biraz kazımaya çalışalım.

Öncelikle rapor, SASAD tarafından hazırlanan ankete yanıt ile katkıda bulunan 78 şirketin verileri ile oluşturulmuş. Bu toplanan verilerin, sektörün %90-95'ini temsil ettiğinin değerlendirildiği eklenmiş.

Rapora göre Türk savunma sanayiinin 2014 yılı cirosu USD5.101 milyar olarak gerçekleşmiş. 2013 yılı toplam cirosu USD5.076 milyar idi. Yani neredeyse ihmal edilebilecek kadar düşük (USD25 milyon) bir artış söz konusu.

Sektörün ihracatı, USD1.569 milyondan USD1.855 milyona, toplam ciro içinde ihracatın payı yaklaşık %32'den %36'ya yükselmiş. İhracatın USD205 milyonluk tutarı döviz kazandırıcı hizmet (mühendislik, danışmanlık vb) şeklinde; kalan USD1.605 milyonluk kısmı ise mal ve sistem ihracatı.

İhracat hacminin ve toplam cironun içindeki payının artmış olması sevindirici. Ancak bu miktarın ne kadarı, serbest rekabet koşullarında gerçekleşti? Savunma sektörünün ihracatında offset'in payı ne kadar?

Offset, en yalın hali ile, yurtdışından alınan bir mal ya hizmetin bedeli üzerinden belli bir oran, satıcı ülkeye mal ya da hizmet ihrac edilmesidir. Söz gelimi ABD'den USD1 milyara uçak alındığı zaman, SSM Offset yönergesi uyarınca ABD'li uçak üreticisi firma Türkiye'deki savunma ve havacılık sanayii şirketlerine en az USD700 milyonluk iş (%70 offset payı oranı üzerinden) vermekle yükümlü hale gelir.

Offset, ülkeye yabancı sermayenin girişi, özellikle küçük ve orta boyutlu işletmelerin (KOBİ) altyapı ve kapasitelerinin artırılması, ihracatın artması gibi etkenler nedeniyle ve özellikle iyi yönetilirse son derece faydalı bir dış ticaret aracıdır. Offset ile uluslararası çapta büyük üreticilerin tedarik zincirine giren KOBİ'ler, üretim kapasitelerini bu firmaların standartlarına getirebilir, istihdamı artırabilir, uluslararası rekabet güçlerini geliştirebilirler. Dolayısıyla offset sisteminin yönetilmesinde, devletin (savunma sanayii özelinde SSM'nin) büyük sorumluluğu vardır.

Ancak offset, ihracatın temel direği haline gelmemelidir. Zira rekabet ve yenilikçiliği doğrudan teşvik eden bir mekanizma değildir. Başka bir deyişle, offset, ihracatı geliştirmek için ana unsur olarak kullanılabilecek bir yöntem değildir. İhracat performansını geliştirmek için gerekli olan rekabetçilik, verimlilik, yenilikçilik, çözüm odaklılık gibi etkenler gözardı edilmemelidir.

Türk savunma sanayiinin ihracatında offset satışlarının payına ilişkin güncel ve sağlıklı verilere ulaşmak ne yazık ki mümkün değil. Bulabildiğim en güncel veri, SSM'nin 2012 Verileriyle Savunma Sanayii Analiz Raporu başlıklı belgesi. Bu belgenin 20'nci sayfasında, toplam ihracatın %55'inin offset ile gerçekleştirildiği belirtilmiş. 2010 yılı için mesela, USD859 milyon olarak gerçekleşen ihracatın USD514 milyon kadarı (yaklaşık %60) offset üzerinden gerçekleşmiş (Kaynak). Dolayısıyla 2014 yılı için de %55 - %60 arası bir orandan bahsedebiliriz.

Bu da, 2014 savunma ihracatının USD1.113 milyarlık kısmının offset üzerinden gerçekleştiği anlamına gelir. Ancak geriye kalan USD742 milyonun ne kadarının rekabet ortamında elde edildiğini belirlemek güç.

Rapora göre savunma sanayiinde 2014 yılında istihdam edilen personel sayısı 31,242; 2013 yılında 32,368 olan çalışan sayısına göre düşüş söz konusu. Çalışan başına toplam ciro USD163,273; çalışan başına ihracat ise yaklaşık USD60,000.

İşte esas sıkıntı burada başlıyor.

Alarm zilleri çalıyor

Deloitte danışmanlık firmasının yayınladığı "2015 Global Aerospace and Defense Industry Outlook" başlıklı raporun dokuzuncu sayfasında çok çarpıcı bir analiz yer alıyor. Buna göre dünya çapında savunma sanayii şirketlerinin gelirlerinde, küresel ekonomik krizin de etkisiyle büyük düşüşler yaşanmakta. Ancak çok ilginç bir biçimde, ortalama faaliyet kâr marjları (operating margin) tam tersi şekilde hızla artıyor.

Bu, şu demek:

Şirketler, gelirlerin düştüğü ve ciro yapmanın zorlaştığı bu dönemde kârlılıklarını artırmak için işten çıkarma, maliyet kalemlerini kısma ve verimliliği artırma yöntemlerine ağırlık vermekteler. İlaveten tasarım, geliştirme ve üretim süreçlerinde otomasyon, ürün yaşam döngüsü yönetimi sistemleri gibi yenilikçi çözümler tercih edilmekte. Sadece üretim süreçleri değil, ARGE ve tasarım da en ucuz kaynaklara yöneltilmekte. Dahası, bu önlemleri alan firmaların elde ettikleri başarılar ve kazandıkları kâr oranları, diğer daha küçük firmalar tarafından da aynı yordamın takip edilmesini sağlıyor.

Ve bu, şu demek:

İşgücü maliyetiniz yüksekse, yeteri kadar verimli değilseniz, yenilikçilik ve rekabet gücünüz yüksek değilse, en fazla uçak gövde parçası üreticisi olarak uluslararası pazarda kendinize iş bulabilirsiniz. Bir yolcu uçağının gövdesinin onlarca parçasından birini ürettiğiniz için tören yapar, ihracata katkıda bulundum diye mutlu olursunuz. Hepsi o kadar. Dahası, gelişmekte olan ülkeler havacılık - savunma sanayiine aynı kaliteyi daha ucuz işgücü ile sunmaya başladıklarında, üretim o ülkelere kayar, pahalı ama içi boş tesislerle kalakalırsınız.

Nitekim bu manzara, çok övündüğümüz "Top 100" listesinde de kendini belli ediyor.

DefenseNews savunma yayını tarafından her sene yayınlanan savunma ve havacılık sanayiindeki dünya çapında önde gelen 100 şirketin yer aldığı listede bir süredir Türkiye'den iki şirket bulunuyor: ASELSAN ve TAI. ASELSAN 2013 yılında elde ettiği USD1.03 milyar ciro ile 67'nci, TAI ise aynı yıl kazandığı USD912 milyon ciro ile 80'nci sıralardan listeye girmişler. Listeye göre ASELSAN'ın savunma sanayii cirosu USD1 milyar, TAI'ninki ise USD788 milyon.

ASELSAN'ın 2013'te yaklaşık 5,300; TAI'nin ise 4,000 çalışanı olduğunu göz önüne alacak olursak, çalışan başına toplam cirolar ASELSAN için USD192,000, TAI için ise USD228,000 dolaylarında. Aynı değerler Korea Aerospace Industries (KAI) için USD578,000, Airbus için USD563,000, Dassault için USD542,000, Lockheed Martin için USD342,000.

Top 100 listesinin ortalaması ise USD308,000 civarlarında. Her iki şirketimizin bu ortalamanın çok altında olması bir yana, SASAD'ın sunduğu veriye göre tüm sektör de ortalamanın neredeyse yarısı ediyor.

Çok daha ilginç bir veri, her iki şirketimiz, söz konusu listede en az çalışana sahip 10 şirket arasında yer alıyor (Listedeki şirketlerin 80 kadarının çalışan sayısı 10,000'den fazla; 10 adedininki ise 6 haneli). Yani hem çok az sayıda çalışana sahip, hem de çalışan başına düşen ciro düşük. Bu manzara, her iki şirket de belli bir ürün ya da çözüm ailesine odaklanmış olsa, farklı yorumlanabilirdi. Ya da KAI örneğinde olduğu gibi 3,000 küsür çalışan ile elde edilen muazzam kârlılık oranına bakılıp takdir bile edilebilirdi.

Ancak her iki şirketimizin ürün ve çözüm ailesine baktığımızda:

Sabit ve döner kanatlı uçak ve bunların yapısal elemanlarının tasarım, üretim, modernizasyonu
İnsansız uçak ve helikopter tasarım ve üretimi
Uydu - uzay platform ve alt sistem tasarım ve üretimi, entegrasyonu
Her türlü komuta, kontrol, bilgisayar, istihbarat, keşif, gözetleme (C4I) sisteminin tasarım, üretim, modernizasyon ve entegrasyonu
Alçak, orta irtifa / kısa ve orta menzil hava savunma sistemlerinin tasarım, üretim ve modernizasyonu
Her türlü namlulu ve namlusuz silah sisteminin, kontrol istasyonunun tasarım, üretim, modernizasyon ve entegrasyonu
Aviyonik sistemler, faydalı yükler
vs... vs...

TAI'nin 1984 - 2010 yılları arasında satış gelirleri USD2.8 milyar; ihracat ise USD2 milyar (Savunma ve Havacılık No 142, sayfa121) olarak gerçekleşmiş. Şirketin 2002 - 2010 döneminde cirosunun %70'inin kaynağı ihracat, ihracatının ise %80'i offset üzerinden (MSI Ocak 2012, Sayfa 22 "TUSAŞ Zirve Koltuğunu Devralmaya Hazırlanıyor"). Söz konusu offset satışlarının da büyük kısmı Boeing ve Airbus için yapılan uçak gövde parçası üretimleri. Nitekim TAI IDEF 2015 fuarında bu alandaki kabiliyetini vurgulamak için, A400M için üretilmiş bir gövde parçasını özgün tasarım Hürkuş'un önünde sergilemişti. ASELSAN ise, 2014 Yatırımcı Sunumu belgesine göre, 2013 yılında USD209 milyon ihracat yapmış (toplam ciro USD1.141 milyar olarak verilmiş).

Bu iki şirketin durumu, sektörün genelinde de görülen iki ayrı genetik hastalığa götürüyor bizi:

1. İhracat, rekabetçilik ya da yenilikçilik değil, offset odaklı olarak yürüyor
2. Şirketler, ciro yapmak için iç pazara (yani TSK ve SSM'ye) bağımlı.

Ancak SASAD verilerinde görülüyor ki, iç pazar daralmakta. Nitekim son iki senenin toplam sektör cirosu neredeyse aynı. İhracattaki göreli artış sevindirici olmakla birlikte, sektörün ithalatında da küçük oranda da olsa bir artış var. Rapor, bu artışın ana nedenleri olarak güç paketleri (her türlü motor ve aktarma organı) ve sensör ithalatının artışını vermiş.

Özgün platform ürünleri ortaya çıktıkça, iç pazar ya da ihracat odaklı olsun, ithalattaki artış da sürecektir. Çünkü Türkiye, savunma sanayiinin yapılandırılmasında "top down" diyebileceğimiz bir yöntem izlemektedir. Önce platformlar ortaya çıkartılmış (MilGem, T129, Altay vb gibi), bu platformların ana ve alt bileşenlerinde yerlileştirme akabinde ele alınmıştır. Bu yöntemin artıları eksileri tartışılmalıdır: Başta motor olmak üzere pek çok kritik alt sistem ve teknolojide dışa bağımlılık, özellikle çoğu konuda tek kaynak şeklinde, devam etmektedir. Bu durum, bilhassa ihracatta ciddi risk faktörüdür. Zira üretilen platformun kabiliyet ve performansı ne kadar yüksek olursa olsun, motorunun üreticisi ülke ihracat izni vermezse ya da en iyi ihtimalle astronomik bir fiyat önerirse, ihracat pazarında şans sıfıra inecektir. Bu durumda da sadece iç pazar için geliştirilmiş, son derece yüksek maliyetli ürünler ile sektörün varlığını devam ettirmesi güçleşecektir. Platformların siparişi tamamlanabilir, çalışanların maaşları ödenebilir ancak teslimatlar bittiği zaman sektör, rekabet gücünün körelmiş olmasından dolayı varlığını devam ettirmek için yine iç pazara muhtaç hale gelecektir.

Zaten bu çaresizlik durumu, beni hayretler içinde bırakacak kadar açık bir şekilde SASAD raporunun "Genel Değerlendirmeler" başlıklı kısmında şu şekilde ifade edilmiş:

Bu tablo, sektörün kazandığı yetkinliklerin sürdürülmesi ve geliştirilmesi konusunda iç pazara yönelik talep geliştirici önlemlerin, alınması gerektiği sonucunu gündeme getirecektir.

Özetle savunma sanayii demektedir ki: "Varlığımızı sürdürmemiz için yeni siparişler verin". Yurtdışı satışların görece artışı, iç pazardaki daralmayı karşılıyor gibi görünse de, bu durum çok daha önemli bir riski örtecek şekilde yorumlanmış. İç pazarın daralmasından tüm sektör etkilenirken, ihracatın artmasından tüm sektör faydalanamamaktadır. Yerli büyük şirketler (ana yükleniciler) ihracatın çok büyük kısmını gerçekleştirirken, alt yüklenici ve yan sanayi şirketleri, toplam ciro ve ihracattan çok düşük pay almaktadırlar. Nitekim bu durum SSM 2013 Analiz Raporu'nun 19'ncu sayfasında da vurgulanmış.

Ancak ihracatı yapılan platform ve sistemlerde, yurtdışı üreticilere bağımlılık büyük oranda devam etmektedir. Dolayısıyla ihracat arttıkça, paradoksal bir biçimde sektörel ithalat da artacak, dışa bağımlılık derinleşecektir. Bu kısır döngü, ithâl ikameci (import substitution) politikaların kötü yönetiminin bir sonucudur. Buna, ihracatı destekleyici kredi, FMS (Foreign Military Sales) benzeri program vb noksanlığını da eklemek gerekir.  Türkiye bugün 30 bin personelle uydudan tanka, uçaktan helikoptere, her türlü füzeden her türlü C4ISR sistemine her şeyi "milli" olarak üretmeye soyunmuş, ortaya çok sayıda prototipler çıkarmayı ve bir kısmında (özellikle C4ISR ve kara platformları) belli bir mesafe kaydetmiş ancak sürdürülebilirliği sağlamada patinaj çeken bir durumdadır.

Bu yüzdendir ki, örneğin hava - uzay sanayiindeki milyar dolarlık ihracatın neredeyse tamamı offset'ler üzerinden hiç bir katma değeri olmayan (üretim altyapısı, her türlü dokümantasyon, girdi vb hazır olarak yurtdışından gelmektedir) parça üretiminden sağlanmaktadır. T129, Anka, Göktürk gibi platformlar ete kemiğe bürünmüşken, bu milyar dolarlık ihracat rakamında bugüne kadar gerçekleştirilebilmiş tek platform bazlı ihracat, 2012 yılında Katar'a USD2.5 milyon bedelle 20 adet Mini İHA satışıdır.

Dünya çapında üreticiler (ve ülkeler) kârlılıklarını ve verimliliklerini artırırken, sektörün hala iç pazara el açıyor olmasının tek bir sorumlusu yoktur. Bu resim, sektörün tüm paydaşlarının eseridir. Dolayısıyla tüm paydaşlar tarafından sektöre yönelik olarak ciddiyetle ve kararlılıkla

1. İnsan kaynakları
2. ARGE ve ihracata yönelik teşvik mekanizmaları
3. Rekabetçiliğin geliştirilmesi
4. Yan sanayi ve alt yüklenici tabanının geliştirilmesi / genişletilmesi

konularında çok ivedi önlemler alınmazsa, Türkiye bir prototipler cehennemine dönecektir. Hangar'ın önünde Anka beklerken ABD'den Reaper ister duruma düşeriz.

Pardon, şimdi farkettim. Şu anda zaten bu durumdayız.









Not: Yazının başlığını, anafikre tam uyduğunu düşündüğüm için Çağan Irmak'ın yönettiği Issız Adam adlı filmdeki bir replikten ödünç aldım.

İşçinin Hikayesi, İşçiliğin Hikayesi

$
0
0
Michael Glawogger’ın 2005 yapımı “Workingman’s Death” (İşçinin Ölümü) isimli belgesel – filmi ile ilgili kısa bir araştırma yaptıktan sonra, dünyanın çeşitli köşelerindeki işçi hikayelerini, etkileyici bir sinematik anlatımla izleyeceğimi düşünmüştüm. Filmi izledikten sonra, işçiliğin ve geçirdiği dönüşümün hikayesini izlediğimi anladım. Workingman’s Death, çok fazla teorik alt metin kaygısı olmayan bir film. Olanı, olduğu gibi gösteriyor ve sadece bu yüzden izleyeni kendi ağırlığı ile sarıyor. İzleyeni, kendi teoriler dünyasına yabancılaştıracak kadar yalın bir şekilde yapıyor bunu.


Film, dünyanın farklı bölgelerindeki işçilerin günlük hayatlarını, sessiz bir tanık gibi izleyiciye aktarıyor. Herhangi bir dış ses ya da anlatıcı olmaması, izleyenin gösterilen mekâna dahil olmasını kolaylaştırıyor. Yönetmen yalnızca kamerayı son derece başarılı bir şekilde kullanarak izleyeni atmosfere çekmeyi başarıyor.

Film beş ana bölüm ve bir epilog üzerine inşa edilmiş:

1.“Kahramanlar”: Ukrayna’nın Donbass bölgesindeki kömür madencileri
2.“Hayaletler”: Endonezya’daki sülfür madeni işçileri
3.“Aslanlar”: Nijerya, Port Harcourt’taki açık hava mezbahasındaki işçiler
4.“Kardeşler”: Pakistan, Gadani’deki gemi söküm işçileri
5.“Gelecek”: Çin, Liaoning’eki çelik işçileri
6.Epilog: Almanya, Duisburg’daki eğlence parkındaki gençler

Filmde aktarılan işçi hikayelerinde en çok dikkatimi çeken nokta, neredeyse tüm işçilerin geçinmek için değil, deyim yerindeyse hayatta kalmak için çalışıyor olmalarıydı. Donbass’ta Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sora terkedilip madenciler tarafından kaçak olarak işletilen kömür madenindeki (gecekondu maden!) işçilerden biri bunu gayet kısa ve net bir şekilde ifade ediyor. Klostrofobik bir kabusa benzeyen madende gün boyu insanüstü emek harcayarak bir elin parmağı kadar çuval dolusu kömürü ancak çıkarabilen işçiler, aynı zamanda günlük hayatlarını, sıkıntılarını birbirleriyle paylaşıyorlar. Beni etkileyen, bir tabut eni ve boyundaki dehlizde uzanmış, toza ve ise bulanmış şekilde öğle yemeklerini yerken yaptıkları sohbetin niteliği, üç aşağı beş yukarı paralel bir evrende çelik ve camdan mamul bir plazada takım elbiselerle yapıyor oldukları sohbetle aynıydı. Filmi izlemeyip sadece o sahnesini dinleseydim, öyle bir mekânda ve o şartlar altında o konuşmaların yapıldığını hayal dahi edemezdim. Maruz kalınan şartların ve geçim mücadelesinden de öte, hayatta kalma mücadelesinin (hem de ironik bir şekilde ölüme bu kadar yakın bir şekilde) verilmesinin kanıksanmışlığı, tokat etkisinde. Teorilere boğulmuş bünyede bu tokadın etkisi kuşkusuz daha da sert olacaktır.


Donbass, Ukrayna’nın doğusunda zengin kömür yatakları ile bilinen bir bölge. Günümüzde Donbass, ilan edilen tek taraflı bağımsızlığının ardından Ukrayna ile Rusya destekli ayrılıkçılar arasındaki şiddetli çatışmalara sahne olmakta. Sovyetler Birliği döneminde ise ülkenin en önde gelen kömür kaynaklarından biriydi ve filmde de aktarıldığı gibi, Aleksandır Stahanov’un memleketiydi. Sovyet rejiminin işçi sınıfı için örnek bir figür (“celebrity”) olarak ön plana çıkardığı Stahanov, insanüstü bir performansla günlük kömür madeni toplama rekorlarını kırmış, maden işçileri için bir efsaneye dönüşmüştü. Kendisi çevresinde inşa edilmiş olan kültün izlerini filmde tespit etmek mümkün: Yeni evlenen bir çift, dondurucu soğuk ve diz hizasındaki karlara rağmen Stahanov’un heykelini ziyaret ediyor, saygı duruşunda bulunuyor. Maden işçileri ve ailelerinin Stahanov gibi bir isme bu denli derin bir saygı ve sevgi beslemesi için Sovyet rejiminin pek bir şey yapması gerekli değildi sanki: Tüm hayatları maden ve kömür çevresinde şekillenmiş olan bu insanlar için Stahanov, bir zafer timsali. Ancak tek bir farkla: Sovyet döneminde o zafer işçi sınıfının yükselişini, devletin ilerlemesini, kolektif gönenci temsil ediyordu, şimdi ise sadece hayatta kalmayı.

Benzer bir hayatta kalma mücadelesine, Endonezya’daki sülfür işçilerinde tanık oluyoruz. Volkanik yataklar ile dağın eteklerindeki toplama merkezi arasında, sırtlarındaki kovalarla gün boyu mekik dokuyan işçiler, karıncaları andırıyor. O kadar ki, başka bir dünyadan gelmiş ziyaretçilere benzeyen turistlere aldırış etmeden, aynı seri ve neredeyse içgüdüselleşmiş tempoyla koşturan işçiler, Sisifos’un post modern tezahürleri gibi, ama tek bir farkla: Sisifos kendisine verilen ceza gereği kayayı dağın tepesindeki oyuğa yerleştirebilmek için beyhude bir sonsuz döngüye mahkum kılınmıştı. Endonezyalı işçiler, bir sonraki gün hayatta kalmalarına yetecek kadar para kazanabilmek için dağın zirvesindeki kayayı aşağıya taşıyorlar. Ama döngü her iki örnekte de aynı: Bir sonraki gün hayatta kalabilmeyi başarmak. İlerleme ya da birikim söz konusu değil.

Yalnız sanırım bu Sisifos döngüsünü kırabilmiş az sayıda işçi var: Yaratıcılıklarını kullanarak sülfürden küçük biblolar yapan ve bunları gelen turistlere satan işçiler, hayatta kalma artı bir X değeri üretebiliyorlar. Sanki farklı dünyalara ait bu iki tür (işçiler ve turistler) bir şekilde iletişim kurmayı başarabilmiş gibi.

Filmin en kanlı, en rahatsız edici ama bir o kadar da en çarpıcı kısmı, Nijerya’daki açık hava kesimhanesine ait görüntülerdi. Keçi ve sığır başta olmak üzere her türlü büyükbaş ve küçükbaş hayvanın, Mad Max türü karanlık gelecek (“post-apocalyptic”) filmlerine rahmet okutacak bir ortamda kesildiği Port Harcourt, yine işçilerden birinin ifade ettiği üzere bir hayatta kalma mücadelesine sahne oluyor. Çamur, su birikintileri ve her türlü organik atık içinde seri şekilde kesilen havyanlar, yine açık alanda yakılan ateşlerde kızartılıyor, temizleniyor ve pazara sunuluyor. Ateşlerden çıkan duman, çamura karışmış kan ve organ parçaları, yığınlar halinde birikmiş boynuzlar, kafatasları ve toynaklar, pek çok kişi için ekrandan dahi izlemesi zor görüntüler oluşturuyorlar. Ancak artık şaşırmıyoruz: Bu işlerle uğraşanlar, en ufak bir rahatsızlık belirtisi dahi göstermiyor ve hatta işlerinin devamını sağlayabilmeleri için devlet yöneticilerine dua edenler “bile” var.

“Bile” kelimesini kullanıyor olmam, aslında ne kadar farklı dünyalarda yaşıyor olduğumuzun bir kanıtı sanki. Bu işçilerin hayat şartları, ekonomik ilişkileri ve ülkelerinin kalkınma dinamiklerine ilişkin yürüteceğim ya da uyduracağım her türlü teori tam da bu nedenle birer palavradan ibaret olacaktır. Şimdiye kadar okuduğum pek çok farklı görüşten, pek çok farklı ekolden iktisatçı gibi. Dünya değişiyor, her zaman bu böyleydi. Dünyanın değişmesini dün şekillendiren teknolojiler, eğilimler ve tercihler farklıydı, bugünküler daha farklı. Ancak dünyanın bu yarısının algısı, kesik bir sığır başını temizlerken “bu iş beni özel kılıyor, çünkü buradaki diğerleri benim yeteneklerime sahip değil” şeklinde övünen işçiyi anlamaya yetmiyor. Kesimhanedeki net görev paylaşımı üzerine Fordist bir bakış açısı ile yorum yapabilirim belki, ama “orada kimbilir ne tür mikroplar vardır” diye düşünmekten kendimi alamıyorsam, bu işçilerin hayat mücadelesinin özünü kavramam da mümkün olamaz. Zira oradaki işçilerin hiçbiri ortam şartlarından ya da yaptıkları işten en ufak bir şikayet belirtisi göstermiyordu. Aynı Donbass ya da Pakistan’daki tersanede, birbirlerine mesleki bağlardan çok daha sıkı bir kardeşlik ruhu ile bağlanmış diğer işçiler gibi. 

Bu kardeşlik ruhu bana savaşlarda, askeri harekatlarda birbirleri ile omuz omuza çarpışmış askerlerin kurduğu bağı anımsattı. Zor koşullara birlikte göğüs gerilmesi, bir yerden sonra ideolojileri, teorileri ve kuramları anlamsızlaştırıyor, gerçek hayatla bağlarını zayıflatıyor. Her şey; hayatta kalabilme ve yanındakine destek olabilme ile ilgili. David Harvey’i burada anmamak olmaz: Tüm üretim araçlarına el konmuş ve sermayenin yaratıcı yıkımı tam gaz sürmekte. Belgeselde gösterilen mekânların aynı zamanda dünyadaki en sıcak çatışma bölgelerinde yer alıyor olması tesadüf değil. Donbass, Batı ile Rusya’nın çıkar çatışmalarının iç savaşa dönüştüğü bir bölge; Nijerya, zengin petrol yataklarından dolayı aşırı İslamcı terör örgütleri üzerinden sömürgeleştirilmekte; Pakistan, Orta Asya enerji kaynaklarına açılan kapı olması nedeniyle terör pençesinde sıkılmakta; Endonezya, Asya – Pasifik’teki enerji savaşlarının bir cephesi. Tüm bu bölgelerde süregelen çatışma, savaş ve terörizm eylemleri, enerji hakimiyeti ve sermaye ilişkileri ekseninde cereyan eden küresel rekabetlerin yan ürünleri sadece.

Ve tüm bu işçiler, sadece bu savaşta hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Dört Deniz Bülteni - Haziran 2015

$
0
0


Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Gökdeniz havzasında savunma ve güvenlik gündemi
[PDF]



Azerbaycan

Azeri Deniz Kuvvetleri, 25 Haziran günü düzenlenen törenle, Hazar Denizi kıyısındaki Puta kenti yakınlarında yeni bir donanma üssünü hizmete soktu. [1]

Jane's International Defence Review'in 23 Haziran tarihli haberine göre Azeri Savunma Bakanlığı, Çinli NORINCO şirketi üretimi Tip63 107mm çok namlulu roket fırlatıcısı üzerinden geliştirilen ve Multiple Launch Rocket System Mobile Complex (MLRSMC) adı verilen bir sistemi tanıttı. İhrac pazarı için geliştirilen MLMRSMC, Ford F450 XLT 4x4 pikap aracına monteli iki adet 12'şer fırlatıcı tüpten oluşuyor. Sistemin kullandığı roketlerin ağırlığı, 6.4kg'si harp başlığı olmak üzere 19kg.


Gürcistan

Gürcistan, Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen hava sergisi sırasında Thales Raytheon Systems şirketi ile hava savunma sistemi siparişi için bir sözleşme imzaladı. Sözleşmenin mali boyutu ve kapsamı konusunda ayrıntı verilmedi, ancak Crotale NG sistemini içeriyor olması muhtemel. [2]

ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait DDG58 Laboon destroyeri, 26 Haziran günü Batum limanını ziyaret etti. [3]


Irak

Jane's Defence Weekly'nin 10 Haziran tarihli haberine göre Mayıs ayında Ramadi şehrinin düşmesi üzerine ABD yönetimi, Irak güvenlik güçleri ve ordu personelinin eğitimi için bu ülkeye ilave 450 askerî danışman gönderme kararı aldı. Habere göre ülkede halen 3,100 ABD askeri bulunuyor.

Irak Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16D Block 52+ tipi, 1601 kuyruk numaralı savaş uçağı, 24 Haziran günü eğitim uçuşu sırasında ABD'nin Arizona eyaletinde Meksika sınırı yakınlarında düştü. Kazada pilot Tuğgeneral Raşid Muhammed Sadık hayatını kaybetti. [4][5]

ABD Hava Kuvvetleri'ne ait MQ-1 Predator tipi bir İHA, 22 Haziran günü Irak'ın güneydoğusunda düştü. [6][7]

İngiliz Savunma Bakanlığı, Irak'taki IŞİD hedeflerine karşı Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin düzenlediği hava saldırıları ile ilgili ayrıntılı verileri paylaştı. Buna göre MQ-9 Reaper silahlı İHA'lar ve Tornado GR.4 taktik taarruz uçakları, 2014 Eylül ayından bu yana toplam 202 sortide 194 hedef vuruldu. Açıklamada, vurulan hedeflerin dökümü ve kullanılan silahların tiplerine ilişkin bilgi de verildi. [8][9]Öte yandan yine İngiliz Savunma Bakanlığı verilerine göre Afganistan, Libya ve özellikle Irak'ta yürütülen harekâtlar nedeniyle Kraliyet Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan 91 Typhoon uçağından 36'sı; 96 Tornado uçağından ise 39'u bakım onarım faaliyetleri nedeniyle uçuştan çekilmiş bulunuyor. [10]

Jane's Defence Weekly'nin 30 Haziran tarihli haberine göre Avustralya Hava Kuvvetleri, Irak'taki IŞİD hedeflerine karşı 30 Haziran'a kadar toplam 5,000 saat uçuş gerçekleştirdi ve 400'den fazla güdümlü bomba (GBU-12 Paveway II ve GBU-38 JDAM) kullandı. Açıklamaya göre F/A-18 Hornet ve F/A-18F Super Hornet tipi taktik savaş uçaklarını destekleyen Boeing E-7A Wedgetail Havadan Erken İhbar ve Kontrol uçakları 100 görev uçuşu gerçekleştirdi. Görevlerden birinde E-7A, toplam 60 uçağı aynı anda idare etti.


İran

İran Devrim Muhafızları Birliği komutanlarından Casim Nuri'nin, Irak'ın Ramadi kentinde IŞİD unsurları ile çatışma sırasında 28 Mayıs günü hayatını kaybettiği bildirildi. [11]

İran Savunma Bakan Yardımcısı Tuğgeneral Emir Hatemi, ülkesinin önümüzdeki birkaç yıl içinde yerli tasarım "destroyerlerin" yapımına başlayacağını açıkladı. [12]


İsrail

Jane's Defence Weekly'nin 18 Haziran tarihli haberine göre İsrail ordusu, Dürzi sığınmacılar için sınırın Suriye tarafında teşkil edilecek bir tampon bölge oluşturulması için planlar hazırladı.

İsrail yurtiçi gizli servisi Şin Bet'in kendine ait İHA filosu olduğu açıklandı. Tipi ve sayısı açıklanmayan İHA'ları kullanan servis, bu alanda şimdiye kadar İsrail Hava Kuvvetleri'nden hizmet alıyordu. [13]

İsrail, yeni savaş uçağı arayışındaki Hırvatistan'a, hava kuvvetlerinin envanterinde bulunan F-16A/B'lerin yenilenmiş modellerini teklif etti. ACE adlı yenileme paketi içinde uçaklara Elta EL/M-2032 radarı, yenilenmiş kokpit göstergeleri ve Python 5 gibi yeni nesil silah sistemleri bulunuyor. [14]

İsrail Hava Kuvvetleri'nin "White Eagle" (Beyaz Kartal) filosu, envanterindeki Heron 1 ve Hermes 900 tipi İHA'ların otomatik iniş kalkışında kullanılacak yeni bir sistemin denemelerine başladı. [15]

Jane's Defence Weekly'nin 8 Haziran tarihli haberine göre Israel Aerospace Industries (IAI) şirketi, adı açıklanmayan bir yurtdışı müşteri için HAROP gezgin mühimmatı ile bir dizi test gerçekleştirdi.

İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait tipi açıklanmayan bir İHA, 21 Haziran günü Bekaa Vadisi üzerinde uçarken düştü. İHA'nın enkazı, kritik sistemlerin düşman eline geçmemesi için İsrail jetleri tarafından bombalandı. [16][17]

Jane's Internaitonal Defence Review'in 18 Haziran tarihli haberine göre, Avusturyalı S chiebel şirketi, S-100 Camcopter döner kanatlı İHA sistemine EL/K-COMINT ve konum tespit sistemi takmak için IAI Elta şirketi ile işbirliği anlaşması imzaladı.

Jane's Defence Weekly'nin 25 Haziran tarihli haberine göre, İsrail Hava Kuvvetleri envanterine yeni katılan Aermacchi M346 Lavi jet eğitim uçakları ile eğitim alan ilk grup öğrenci pilotlar 23 Haziran günü düzenlenen törenle mezun oldu.

ABD ile birlikte geliştirilen David's Sling (Davud'un Sapanı) hava savunma sistemini kullanacak personelin 6 hafta sürecek eğitimlerine başlandı. Sistemin 2016 yılında hizmete girmesi planlanıyor. [18]

Jane's Defence Weekly'nin 30 Haziran tarihli haberine göre Arjantin, kara kuvvetlerinin envanterindeki 74 adet TAM ana muharebe tankının modernizasyonu için İsrail ile 26 Haziran günü USD111 milyonluk bir sözleşme imzaladı.

Elbit Systems şirketi, Paris hava gösterileri sırasında Skylark mini İHA sistemi ailesinin yeni üyesi Skylark I-LEX'i kamuoyuna tanıttı. [19]

Jane's Missiles & Rockets'in 19 Haziran tarihli haberine göre, Aeronautics şirketi, Paris hava sergisi sırasında Orbiter 1K adlı gezgin mühimmat sistemini tanıttı. Halen geliştirme çalışmaları devam eden sistem, S veya C band veri bağı ile kumanda alıyor ve 50 - 100km menzile sahip.

IAI şirketi, Paris hava gösterilerinde, UHF bandında çalışan ve düşük radar izine sahip uçakları tespit edebilen aktif elektronik taramalı radar sistemi ailesi ULTRA’yı kamuoyuna tanıttı. [20]


Kıbrıs

Rum basınından Haravgi gazetesinin haberine göre Rum Savunma Bakanlığı, Rum Milli Muhafız Ordusu'na (RMMO) İHA sistemleri alınması için "milyon Euro'luk"ödenek ayırdı.[21]

RMMO, Yunan ordusu ile birlikte 15 - 19 Haziran tarihleri arasında Olimpos 2015 adlıtatbikatı gerçekleştirdi. Rum Mahi gazetesi, tatbikatın amacını kriz yönetimi ve karar alımı süreçleri ile kurmaylıkların işleyişleri konusunda personelin eğitilmesi olarak bildirdi. [22]Öte yandan RMMO seferileri, 26 Haziran günü Dimitra 2015 adlı lojistik tatbikatına başladı. [23]

Yunanistan'ın yeni GKRY Büyükelçisi İlias Fotopulos, 8 Haziran günü Rum Savunma Bakanı Hristofolos Fokaidis ile görüştü. Rum basınına göre görüşmede RMMO'nun yeniden yapılandırılması ve ikili işbirliği konuları ele alındı. [24]


Lübnan

ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı Savunma Güvenlik İşbirliği Dairesi (DSCA), 4 Haziran günü ABD Kongresi'ne Lübnan ordusu için USD146 milyon tutarında 1,000 adet AGM-114 HellFire II güdümlü füze satışına dair bilgi notu iletti. [25]Öte yandan yine DSCA tarafından 9 Haziran günü Lübnan Hava Kuvvetleri'ne altı adet EMBRAER - Sierra Nevada A-29 Super Tucano turboprop saldırı uçağının satışına ilişkin bir başka bilgi notu gönderildi. Satışın toplam tavan bedeli USD462 milyon olarak bildirildi. [26]

Lübnan ordusu, Suudi mali desteği ile Fransa'dan alınan MILAN tanksavar füzelerinin atıl durumda olduğu iddialarını yalanladı.[27]


Mısır

IŞİD 30 Haziran günü Sina Yarımadası'ndaki güvenlik noktalarına eşgüdümlü saldırılar düzenledi. Şeyh Züyevd kentinde bomba yüklü bir aracın patlatılması ve ardından orduya ait kontrol noktaları, orduevleri gibi 15’ten fazla hedefe düzenlenen saldırılar sonucu 50'den fazla Mısır askeri hayatını kaybetti. Çatışmalarda 40'a yakın saldırgan öldürülürken, Mısır askerlerinden esir alınanların olduğu ve bazı zırhlı araçların kaçırıldığı bildirildi. [28][29]Örgüt 9 Haziran günü ise yarımadanın kuzeyindeki 1979 Mısır - İsrail Barış Anlaşması'nı denetleyen uluslararası gözlemci gücünün konuşlandığı El Cura havaalanına havan ve roketlerle saldırı düzenledi. [30]

Geçtiğimiz yıl ABD'de casusluk suçlamasıyla tutuklanan Suudi Arabistan uyruklu ABD vatandaşı Mustafa Ahmed Avvad, USS Gerald Ford uçak gemisinin planlarını Mısır istihbaratına sızdırmaya çalıştığını itiraf etti. [31]

Mısır Deniz Kuvvetleri, Şubat ayında siparişi verilen FREMM sınıfı firkateyni 24 Haziran günü düzenlenen törenle hizmete aldı. FFG1001 Tahya Mısr adı verilen gemi, esasen Fransız Deniz Kuvvetleri için D651 Normandie adı ile inşa edilmiş olup, Mısır'ın siparişi ne kaydırılmıştı. [32][33]

Mısır Deniz Kuvvetleri, ABD'li VT Halter Marine tarafından inşa edilen dört Ambassador IV sınıfı hücumbotlardan son ikisini 17 Haziran günü teslim aldı. [34]

Mısır'ın DCNS şirketine sipariş verdiği döt adet Gowind korvetinde, Cathelco şirketi üretimi korozyon koruma çözümlerinin kullanılacağı bildirildi. [35]

Mısır, Şubat ayında siparişi verilen 24 adet Dassault Rafale savaş uçağını donatmak için SAGEM şirketine AASM Hammer hassas güdümlü füze siparişi verdi. Sipariş, füzenin INS/GPS, INS/GPS+lazer ve INS/GPS+kızılötesi güdüm kontrol kipli türevlerini kapsıyor. 60km menzilli AASM, 250kg (500lb) klasik bombaya takılan hassas güdüm - kontrol birimi ve katı yakıtlı roket motorundan oluşuyor. [36][37]

DSCA tarafından 4 Haziran günü ABD Kongresi'ne, Mısır Sınır Güvenlik Güçleri için USD100 milyon tutarında seyyar gözetleme, güvenlik ve komuta kontrol sistemi satışı için bilgi notu iletti. Söz konusu sistemler Libya sınırının güvenliğinin sağlanmasında kullanılacak. [38]


Romanya

ABD Füze Savunma Dairesi (MDA; Missile Defense Agency) 26 Haziran günü, Romanya'da kurulu kıyı konuşlu AEGIS füze savunma sisteminde planlanmış bir deneme atışının, teknik bir arızadan dolayı iptal edildiğini duyurdu. [39]

Romanya basını, NATO'nun Global Hawk stratejik İHA tedarik bütçesine EUR40 milyonluk bir fon aktarılacağını, böylelikle sistemin kullanımında söz hakkı sahibi olunacağını bildirdi. [40]

ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait DDG58 Laboon destroyeri, 22 - 23 Haziran tarihleri arasında Romanya'yı ziyaret etti. Gemi, Romen Deniz Kuvvetleri'ne ait F264 Admiral Eustatiu Sebastian firkateyni ile geçiş eğitimi icra etti. [41]


Rusya Federasyonu

Jane's Defence Industry'nin 16 Haziran tarihli haberine göre Rus hükümeti, 2015 savunma bütçesinde %5.3 oranında kesintiye gitti. Kesintinin ana nedenini, ülke ekonomisinde hayati öneme sahip enerji sektöründen gelen gelirlerin azalması oluşturuyor.

Jane's Defence Weekly'nin 4 Haziran tarihli haberine göre, Rusya Başbakan Yardımcısı Dimitri Rogozin, Ukrayna'dan gaz türbin sevkiyatının durması nedeniyle savaş gemisi inşa projelerinin durduğunu açıkladı. United Shipbuilding Corporation şirketi ise, Rus yapımı gaz türbinlerinin 2020'den itibaren teslim edilmeye başlanacağını açıkladı. [42]Öte yandan Almaz Tasarım Bürosu, uluslararası yaptırımlar nedeniyle kritik teknoloji ve alt sistemlerin tedarik edilememesinden dolayı iptal edilen Proje 20385 Gremyaşçi sınıfı krovetlerin yerine, Proje 20382 Tigr sınıfını baz alan yeni ve tamamen yerli bir korvet tasarımına başladığını duyurdu. [43]

Jane's Defence Weekly'nin 9 Haziran tarihli haberine göre 1992 yılında Doğu Almanya'dan çekildikten sonra 1999 yılında lağvedilen 1'nci Tank Ordusu, Moskova'nın güneybatısındaki Bakovka'da konuşlu olarak tekrar kuruldu.

Bastion tipi kıyı konuşlu gemisavar füze sistemlerinin bu yıl içinde Kuzey Kutup Bölgesi'ne konuşlandırılacğı açıklandı. [44]Öte yandan Rusya'nın Barents Denizi'nde MGK-608M tipinde yeni bir aktif / pasif sualtı gözetleme algılayıcı ağı yerleştireceği bildirildi. Sistemin kuruluşunda, halihazırda kullanılmakta olan pasif algılayıcı ağı modernize edilerek 105km daha uzatılacak. [45]Kuzey Filosu unsurları ayrıca Kutup Bölgesi'nde Tahyon ve Eleron-3 tipi İHA'larla keşif ve gözetleme uçuşlarına başladılar. [46]

4 Şubat günü, süresi üç ay olarak açıklanmış bir görev için Vladivostok'tan denize açılan ve Udaloy sınıfı Admiral Panteleyev destroyeri, Dubna sınıfı Peçenga ikmâl gemisi ve Gorin sınıfı SB-522 römorköründen oluşan görev gücünden, 1 Nisan'dan bu yana resmî herhangi bir kanal üzerinden bilgi alınamıyor. Sosyal medyada yer alan bazı haber ve analizlere göre, Mayıs ayı başında Umman'daki Salala limanına uğrayan ve ikmâl malzemeleri alan Peçenga, destroyerin demirlediği düşünülen Doğu Afrika açıklarındaki konuma geri döndü. Görev gücünün Mayıs ayından bu yana Doğu Afrika açıklarında sabit bir durumda olduğu tahmin ediliyor. [47]

Jane's Defence Weekly'nin 11 Haziran tarihli haberine göre Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Japonya ile ihtilafa konu Kuril Adaları'na kurulmakta olan askeri üslerin inşa faaliyetlerinin hızlandırılması talimatını verdi. Habere göre adaya bir denizaltı üssü, radar ve elektronik harp sistemleri, hava savunma ve kıyı konuşlu gemisavar füze sistemleri konuşlandırılacak. Ayrıca adadaki hava üssü, İlyuşin Il-76 stratejik nakliye uçaklarının iniş kalkışına uygun hale getirilecek.

Rus Savunma Bakanlığı'nın, yeni geliştirilen MC-21 yolcu uçağının havadan erken ihbar ve kontrol türevinden sipariş vereceği bildirildi. [48]

Rus Hava Kuvvetleri'ne ait RF-95067 seri numaralı bir Suhoy Su-34 taktik bombardıman uçağı, 4 Haziran günü yerel saatle 1630 sularında Voronej'deki Buturlinovka’da bulunan 7,000’nci Hava Üssü’ne inişi sırasında, fren paraşütünün açılmaması sonucu pistten çıkarak takla attı. İki mürettebat hafif yaralı olarak kurtuldu. [49] Aynı gün RF-92191 seri numaralı MiG-29UB tipi bir jet uçağı, eğitim uçuşu sırasında Hazar Denizi kıyısındaki Aşuluk eğitim merkezi yakınlarında havada infilak ederek düştü. Her iki pilotun da fırlatma koltuğu ile kurtulduğu olay sonrası tüm MiG-29 uçuşları durduruldu. 8 Haziran günü ise Tupolev Tu-95MS6 tipi bir stratejik bombardıman uçağı, Amur'daki Ukrainka’da bulunan 6952'nci Hava Üssü'nden yerel saatle 1700 sularında kalkışı sırasında geçirdiği motor yangını ve pistten çıkışı neticesinde kırıma uğradı. Olay sonrası tüm Tu-95'lerin uçuşu durduruldu. [50]

Jane's Defence Weekly'nin 17 Haziran tarihli haberine göre Rus Hava Kuvvetleri İlyuşin Il-476 (Il-76MD-90A) stratejik nakliye uçağı siparişini 39 adetten 30 adede düşürdü. Ayrıca halen uçmakta olan 30 - 35 arası Il-76 uçağının da Il-76MDM seviyesine modernizasyonu öngörülüyor. İlk planlarda modernizasyona sokulacak uçak sayısı 41 olarak belirlenmişti.

Kuzey Filosu'na bağlı deniz unsurları, Haziran ayı ilk haftasında Barents Denizi'nde gerçek mühimmatla atış denizaltı savunma harbi tatbikatı gerçekleştirdi. [51]

Jane's Defence Weekly'nin 8 Haziran tarihli haberine göre, Hava İndirme Birlikleri (VDV;  Воздушно-десантные войска) Komutanı Orgeneral Vıladimir Şamanov, paraşüt birliklerinin Rus ordusunun ani müdahale güçlerinin belkemiğini teşkil edeceğini açıkladı. Halihazırda dört hava indirme tümeni, dört hava indirme tugayı ve bir Spetsnaz tugayından müteşekkil VDV'nin genişleme faaliyetleri arasında, tugaylardan Ulyanovsk 31'nci Hava İndirme Tugayı'nın, Orenburg ve Engels'deki alayların katılımı ile tümene yükseltilmesi; Voronej'de ise 2017 - 2018'de 345'nci Hava İndirme Tugayı'nın kurulması bulunuyor. Habere göre toplam personel sayısının 45,000'den 60,000 civarına yükseltilmesi planlanıyor.

Jane's Defence Weekly'nin 11 Haziran tarihli haberine göre Savunma Bakan Yardımcısı Yuri Borisov, üretimine yeni başlanacak olan Tupolev Tu-160 (NATO kodu "Blackjack") stratejik bombardıman uçaklarının, donatılacakları yeni nesil aviyonik sistemler nedeniyle aslında yeni bir uçak olarak algılanması gerektiğini açıkladı. Borisov, 2023'ten itibaren hayata geçecek programda üretilecek uçakların Tu-160M2 olarak adlandırılacağını söyledi. Ancak haberde yer alana analize göre Rusya'da halen bu tip uçakların üretimi için uygun tek bir tesis bulunuyor ve uzun zamandır atıl durumda olan üretim hatlarının tekrar Tu-160 üretimine hazırlanması, paralelde devam eden PAK DA projesi ile birlikte yürütülmesi ve seri üretim için gerekli altyapının kurulması için gereken maddi kaynağın bulunmasında sorunlar çıkması olasılığı bulunuyor.

Rus Deniz Kuvvetleri Gemi İnşa Dairesi'nden Yüzbaşı Vıladimir Tıryapiçnikov, Proje 1144.2 (NATO kodu "Kirov") sınıfı Admiral Nahimov nükleer tahrikli kruvazörün, bakım, onarım ve tamirat çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2018 yılında tekrar hizmete gireceğini açıkladı. [52]

Rus Özel Kuvvetleri, Dağıstan'daki çatışmalarda Alman Heckler & Koch yapımı HK417 piyade tüfeği ile İngiliz Accuracy International yapımı Arctic Warfare keskin nişancı tüfeklerini kullanırken görüntülendi. [53]

Jane's Defence Weekly'nin 29 Mayıs tarihli haberine göre İlyuşin şirketi, Rus Deniz Kuvvetleri envanterindeki Il-38 (NATO kodu "May") deniz karakol uçaklarının ikinci partisinin modernizasyonu için bir sözleşme imzalandığını açıkladı.

KBM şirketi yeni geliştirdiği 9k333 Verba omuzdan ateşlenen uçaksavar füze sistemini ihraç pazarına sunmaya başladığını açıkladı. Halihazırda Rus ordusu için üretilmekte olan sistemde kullanılan 9M336 füzesi, üç kanallı bir optik arayıcı başlığa ve 6km menzile sahip. [54]

Kalaşnikov firması, Rus ordusu için yeni geliştirdiği PL-14 tabancasını kamuoyuna tanıttı. [55][56]

Hindistan, hava kuvvetleri envanterindeki Su-30MKI taktik savaş uçaklarının kapsamlı modernizasyonu için Rusya ile görüşmeler yürütüyor. [57]

TASS haber ajansı, Rusya ile Pakistan'ın dört adet Mi-35 saldırı helikopterinin satışı için anlaşmaya vardığını duyurdu. [58]

TASS haber ajansının 23 Haziran tarihli haberine göre Rostvertol'e bağlı Kamov şirketi, yıl sonuna doğru Cezayir'de Ka-52 saldırı helikopteri ile tanıtım uçuşları gerçekleştirecek.

Air Forces Daily'nin aynı tarihli haberine göre, Belarus Savunma Bakanlığı 16 Haziran günü Rosvertol şirketine 12 adet Mi-8MTV-5 tipi genel maksat helikopteri siparişi verdi. Sözleşme kapsamında teslimatların 2016 - 2017 arasında gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Jane's Navy International'ın 3 Haziran tarihli haberine göre Vietnam, Rusya ile iki ilave Proje 1166.1 Gepard 3.9 sınıfı firkateyn tedariği için sözleşme görüşmeleri yürütüyor. Vietnam Deniz Kuvvetleri için dört adet siparişi verilen Gepard 3.9'ların son ikisinin inşası sürüyor.


Suriye

Suriye Hava Kuvvetleri'ne ait Suhoy Su-24 (NATO kodu "Fencer") tipi bir taktik bombardıman uçağı, 11 Haziran günü Necren yakınlarında düştü. [59] 25 Haziran günü de Mi-25 tipi bir saldırı helikopteri, Humus'taki İzeddin köyü yakınlarında düşürüldü. Helikopterdeki üç mürettebat hayatını kaybetti.

IŞİD militanları Haseke'ye düzenledikleri saldırılarda, ABD yapımı TOW tanksavar füzeleri kullanırken görüntülendi. Füzelerin, ABD ve Körfez ülkelerinden silah yardımı alan Özgür Suriye Ordusu'ndan ele geçirilmiş olabileceği değerlendiriliyor. [60]


Ukrayna

Jane's Defence Industry'nin 11 Haziran tarihli haberine göre Avrupa Savunma Ajansı EDA, yürüttüğü projelere Ukrayna'nın katılımının önünü açacak yeni bir düzenleme üzerinde çalışıyor.

Jane's Defence Weekly'nin 5 Haziran tarihli haberine göre Antonov şirketi, ürettiği deniz karakol, bölgesel yolcu ve nakliye uçaklarının batı yapımı aviyoniklerle donatılması ve Batı standartlarına uygun hale getirilmesi için Polonya havacılık sektörü ile işbirliği olanaklarını araştırıyor.

Antonov şirketi, Mayıs ayında ilk uçuşunu gerçekleştirdiği An-178 nakliye uçağını Paris hava sergisinde kamuoyuna tanıttı. [61]



TASS haber ajansı, Ukrayna ordusunun Trans Dinyester sınırına S300 (NATO kodu SA-10 "Grumble") hava savunma sistemleri konuşlandırmaya hazırlandığını iddia etti. [62]


Yunanistan

Jane's Defence Industry'nin 3 Haziran tarihli haberine göre ELVO şirketi, Mısır hükümeti ile zırhlı araç bakım ve onarımı için 27 Mayıs günü bir sözleşme imzaladı. Şirket halihazırda kayyum olarak atanan Ernst & Young idaresinde tasfiye sürecinde bulunuyor.









[1] "Azerbaijan Inaugurates New Caspian Naval Base": http://www.eurasianet.org/node/74031
[2] "Georgia to Buy Advanced Air Defense Missiles From France": http://sputniknews.com/europe/20150629/1023975354.html
[4] "Body of Iraqi general killed in fighter jet crash found near U​S​​-Mexico border": http://www.theguardian.com/us-news/2015/jun/27/body-of-iraqi-general-killed-in-fighter-jet-crash-found-near-us-mexico-border
[8] "New figures for British air and drone strikes in Iraq": http://dronewars.net/2015/05/15/new-figures-for-british-air-and-drone-strikes-in-iraq/
[10] "Royal Air Force raids on Islamic State leave ONE THIRD of fighter jets out of action": http://www.express.co.uk/news/uk/584461/Royal-Air-Force-IS-jet-fight-war-jets-tornado
[12] "Iran to produce new indigenous destroyers: Deputy defense minister": http://www.presstv.ir/Detail/2015/06/09/415076/Iran-Damavand-Jamaran
[15] "Israeli Air Force Automates Takeoff and Landing": http://www.uasvision.com/2015/06/09/israeli-air-force-automates-takeoff-and-landing/
[17] "Israel Raid Destroys Own Crashed UAS in Lebanon": http://www.uasvision.com/2015/06/29/israel-raid-destroys-own-crashed-uas-in-lebanon/
[18] "Initial Training Begins for Israel’s David’s Sling Missile Defense System": http://jpupdates.com/2015/06/30/initial-training-begins-for-israels-davids-sling-missile-defense-system/
[19] "Paris Air Show 2015: Elbit Systems Introduces SKYLARK I-LEX UAS": http://www.miltechmag.com/2015/06/paris-air-show-2015-elbit-systems_16.html
[20] "IAI Unveils a UHF Radar that Tracks Stealth Aircraft from Hundreds of Kilometers Away": http://defense-update.com/20150607_ultra_radar.html#.VZmndPmRaXc
[22] "“Olimpos 2015” tatbikatı icra edildi": http://www.gundemkibris.com/olimpos-2015-tatbikati-icra-edildi-121886h.htm
[24] "Yunan Büyükelçi Rum Savunma Bakanı'yla görüştü": http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/164608/PageName/GUNEY_KIBRIS
[28] "Sina Yarımadası'nda şok saldırı: 50 ölü": http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29429433.asp
[29] "Islamic State’s Sinai ‘province’ launches coordinated attacks against Egyptian forces": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/07/islamic-states-sinai-province-kills-dozens-in-coordinated-attacks.php
[32] "DCNS Transfered the FREMM Frigate Tahya Misr to the Egyptian Navy": http://www.navyrecognition.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2836
[33] "FREMM Tahya Misr Delivered to Egyptian Navy": http://navaltoday.com/2015/06/26/fremm-tahya-misr-delivered-to-egyptian-navy/
[34] "Egypt receives two fast missile boats from US": http://www.presstv.ir/Detail/2015/06/22/417060/US-Egypt-Fast-Missile-Craft
[35] "Four Egyptian Navy Corvettes to Get Hull Protection Systems": http://navaltoday.com/2015/06/17/four-egyptian-navy-corvettes-to-get-hull-protection-systems/
[37] "Sagem Wins Export Contract for AASM Hammer Missiles on Egypt's Rafale Fighters": http://www.asdnews.com/news-61798/Sagem_Wins_Export_Contract_for_AASM_Hammer_Missiles_on_Egypt_s_Rafale_Fighters.htm
[38] "Egypt - Border Security Mobile Surveillance Sensor Security System": http://www.asdnews.com/news-61609/Egypt_-_Border_Security_Mobile_Surveillance_Sensor_Security_System.htm
[39] "U.S. skips Aegis Ashore missile test after target malfunction": http://kdal610.com/news/articles/2015/jun/26/us-skips-aegis-ashore-missile-test-after-target-malfunction/
[40] "Romania pays EUR 25 mln for NATO’s new spy plane": http://www.romania-insider.com/romania-pays-eur-25-mln-for-natos-new-spy-plane/150517/
[41] "USS Laboon Engages in PASSEX with Romanian Navy": http://navaltoday.com/2015/06/24/uss-laboon-engages-in-passex-with-romanian-navy/
[42] "Frigates with Russian power plants to be delivered by USC to RF Navy in early 2020": http://en.portnews.ru/news/201032/
[44] "Russian Military To Deploy Bastion Anti-Ship Missile Complexes In Arctic In 2015": http://www.ibtimes.com/russian-military-deploy-bastion-anti-ship-missile-complexes-arctic-2015-1946156
[45] "Upgrading Barents Sea Undersea Surveillance": http://7fbtk.blogspot.com.tr/2015/06/upgrading-barents-sea-undersea.html
[46] "Russia starts reconnaissance, monitoring drone flights over Arctic": http://www.presstv.ir/Detail/2015/06/17/416352/Russia-drone-arctic-Takhion-Eleron3
[47] "Where in the World is "Admiral Panteleyev"?": http://7fbtk.blogspot.com.tr/2015/06/where-in-world-is-admiral-panteleyev.html
[48] "Russian Defense Ministry Plans to Purchase Dozens of MC-21 Passenger Jets": http://sputniknews.com/russia/20150617/1023459491.html
[50] "Russia grounds Tu-95 bombers after engine fire": http://www.dw.com/en/russia-grounds-tu-95-bombers-after-engine-fire/a-18504097
[51] "Russian Navy Completes Anti-Sub Drills, Fires Torpedoes in Barents Sea": http://sputniknews.com/russia/20150609/1023117024.html
[52] "Russia's Admiral Nakhimov Battle Cruiser to Return to Service by 2018": http://sputniknews.com/russia/20150531/1022764931.html
[58] "Russia Selling Mi-35M Attack Helicopters To Pakistan": http://www.valuewalk.com/2015/06/russia-selling-mi-35m-attack-helicopters-to-pakistan/
[59] "A Syrian Attack Jet Went Down In Flames Near Two Contentious Borders": http://foxtrotalpha.jalopnik.com/syrian-su-24-fencer-goes-down-in-flames-near-border-1710682618
[60] "Islamic State uses US-made anti-tank missiles in Hasakah offensive": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/06/islamic-state-uses-us-made-anti-tank-missiles-in-hasakah-offensive.php   
[61] "Paris Air Show 2015: Antonov debuts An-178 airlifter at Le Bourget": http://www.janes.com/article/52240/paris-air-show-2015-antonov-debuts-an-178-airlifter-at-le-bourget
[62] "Ukraine to place S-300 antiaircraft missiles on border with Transdniestria": http://www.panorama.am/en/miscellaneous/2015/06/11/ukraine-transdniestria/

Palavra Dedektörü: Hayalet Yazılım, Hayalet İHA, Hayalet Zekalar

$
0
0
Türkiye'nin Kuzey Irak ve Suriye'deki IŞİD ve PKK hedeflerine karşı yürütmekte olduğu harekât, çok önemli derslerle dolu. Bu derslerin birincisi, yeni nesil savaşlara hazırlık ile ilgili. Diğeri ise, ulusal savunma ve güvenlik konularında politika geliştirme çarkını döndürürken, kamuoyunu hazırlama ve algı yönetimi konularının ne kadar önemli olduğu. Bu iki husus da, iki ayrı yazının konusu. Tatil dönüşü kafa ve enerji resetlendiğine göre sırada fazla beklemeyecekler.

Ancak Sabah gazetesinin 31 Temmuz tarihli haberi, Palavra Dedektörü'nün atlayamacağı kadar eğlenceli. Uzun zamandır okurken aynı anda hem bu kadar iğrenmemiş hem de bu kadar eğlenmemiştim. Propaganda yapmaya çalışırken taramalı tüfekçilik oynayan çocuk seviyesine inilmiş.

Neredeyse baştan aşağı palavra ve saçmalıklarla bezenmiş, okuyucuyu aptal yerine koymaktan utanmayan bir zihniyetin ürünü olan bu kepazeliği, doğrusunu not düşme adına ciddiye almak durumundayım. 


Metnin iddiaları şu şekilde sıralanabilir:

Kandil'in üç gün içinde yerle bir edilmiş olması

Türk mühendisler tarafından yapılan hayalet yazılım ve bu yazılımın sağladığı etki ("kimseye yakalanmadan bilgi toplanması")

Geçmişte, hedef tespiti için İsrail'iden alınan yazılımların kullanılıyor olması ve bunun "başarısızlık" için ana neden olması

Kullanılan İsrail yapımı İHA'ların çektikleri görüntüleri ilk olarak İsrail'deki yetkililere gönderiyor olması. Bu görüntülerin PKK ile paylaşılması.

100 adet İHA'dan uzun süre havada kalan 20 adedinin Türk yapımı "hayalet yazılım" ile Kandil'de hedefleri tespit etmesi


Buradaki iddiaların tamamı uydurma ve safsatadan ibaret.

Kandil gibi coğrafi açıdan oldukça geniş, sarp arazide kurulmuş bir hedefin üç gün içinde yerle bir olması mümkün değil. İşin doğasına aykırı. Geçelim.

"Hayalet yazılım"dan kasıt nedir anlamak mümkün değil. Metinde bu yazılımın ne işe yarayacağına dair bir bilgi olmaması bir yana, böyle bir tanım literatürde de mevcut değil. Hedef tespit ve teşhis yazılımları kastediliyor olabilir ancak buna da hayalet demek mümkün değil.

Metinde, geçmişte İsrail'den alınan İHA ve yazılımların, topladıkları bilgileri önce İsrail'e gönderdikleri gibi bir saçmalık var. Bu, teknik olarak imkânsıza yakın bir iddia. Zira bunun, Türk yetkililerin haberi olmadan yapılması için İHA ile İsrailli unsurlar arasında doğrudan bir iletişim bağının (datalink) olması gerekir, ki bunu sağlamak mümkün değil. Metin bu iddiasını herhangi bir kaynağa tabi ki dayandırmıyor. Alt metinde, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ve güvenlik kurumlarına ihanet suçlaması var.

Dahası, Anadolu Ajansı tarafından servis edilen ve Suriye'de IŞİD hedeflerinin vurulduğu Şehit Yalçın Harekâtı'na ait görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla, harekâtın odağında Türk yapımı "hayalet İHA" değil, başkası var: Heron'lar.

Servis edilen videoda, bir kızılötesi kamera ekranında işaretlenen hedeflerin vurulma anları görülüyor. (Vurulan hedefleri Google Earth üzerinde tespit etmiştim, yazının sonunda bulabilirsiniz).

Bu videoda görülen semboloji (ekran üzerindeki işaret, harf, uyarı ve bunların yerleşim düzeni), ASELSAN tarafından üretilen ASELFLIR 300T kızılötesi hedef tespit, teşhis ve işaretleme sistemine ait (Karşılaştırma için buraya ve buraya bakabilirsiniz)

Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde hedef tespit, teşhis ve işaretleme için kullanılabilecek hava araçları olarak 10 adet Heron 1 İHA, 5 adet kiralık King Air 350ISR ve 3 adet C-160T Gören bulunuyor. Bunlardan sadece Heron 1'lerde ASELFLIR 300 kullanılmakta. Bu sistem aynı zamanda T129A taarruz helikopterinde de bulunuyor ancak böyle bir görev için taarruz helikopterini kullanmak etkili ve mantıklı değil.

Dolayısıyla harekâtta, İsrail yapımı Heron 1 İHA kullanılmış durumda.

Öte yandan metinde kullanılan TAI üretimi Anka İHA sisteminin fotografı, bahsedilen "hayalet İHA"nın Anka olduğu izlenimini uyandırıyor. Nitekim metnin sonunda da Anka'ya ait teknik özellikler verilmiş. Ancak Blok A ve Blok B modellerinde prototipleri bulunan Anka, halen geliştirme ve test aşamasında bulunuyor. Hizmet alınmış değil ve aktif olarak herhangi bir operasyonda kullanılmıyor. Sadece ASELFLIR 300 ile donatılmış Anka Blok A ile ASELFLIR 300 ve SAR radarı bulunan Blok B; geliştirme projesinin prototipleri. Türk Hava Kuvvetleri envanterine 10 adet girecek olan Anka S'de ise, geliştirme çalışmaları devam eden CATS hedefleme sistemi ile ABD üretimi bir uydu iletişim sistemi (SATCOM) kullanılacak. Anka S henüz geliştirme çalışmaları devam eden bir proje; prototipi üretim aşamasında. Teknik özellikleri verilen İHA, Anka Blok B. Ancak o da prototip olarak bile böyle bir harekâtta kullanıma hazır ve uygun değil. Zaten Blok A ve Blok B hizmete girmeyecek.

"100 adet İHA'dan uzun süre havada kalan 20 adedi" palavrasına gelince: Kara Kuvvetleri envanterinde Baykar Makina tarafından üretilen 70'den fazla elden atılan Mini İHA bulunuyor. Bunlar, bu tür bir harekatta kullanılabilecek sistemler değil. Yine Kara Kuvvetleri envanterine, Taktik İHA Projesi kapsamında iki adet altışar sistem teslim edildi. Ancak bunlar görev sistemi donatım ve eğitim aşamasında olduğu için böyle bir harekatta kullanıma uygun değiller. 10 adet İsrail yapımı Heron haricinde Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bu tür bir harekatta kullanılabilecek nitelikte başkaca bir İHA sistemi bulunmuyor.

Sonuç olarak haber, Türkiye'nin terörizmle mücadele kapsamında yürüttüğü harekâta kamuoyu desteği oluşturmak ve pozitif algıyı pekiştirmek amacıyla hazırlanmış -okuyucudan tabirimi mazur görmesini diliyorum- gerizekâlı bir girişimden ibaret.

Ulusal savunma ve güvenlik politikalarının bir bileşeni olarak iç ve dış kamuoyuna yönelik algı oluşturma ve yönetme faaliyetleri, incelikle tasarlanmalı ve yürütülmelidir. En son harekâtlarda, bu tür bir eşgüdüm ve farkındalığın noksanlığını görüyoruz. Sonuçta da ortaya böyle, kendi halkını aptal yerine koyan, mastürbatif saçmalıklar çıkabiliyor.

Kurumsal geri zekâlılık ve cehalet, acımasız bir şekilde mücadele edilmeleri gereken ulusal güvenlik tehditleridir.










Dört Deniz Bülteni - Temmuz 2015

$
0
0


Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Gökdeniz havzasında savunma ve güvenlik gündemi
[PDF]





Azerbaycan

Azerbaycan - Ermenistan cephe hattının Goranboy, Terter, Ağdam, Fuzuli ve Gedebey bölgelerinde 24 - 25 Temmuz arasında çıkan çatışmalarda 5 Ermeni ve 1 Azerbaycan askeri hayatlarını kaybetti. [1] [2] [3]


Bulgaristan

Jane's Defence Weekly'nin 2 Temmuz tarihli haberine göre Bulgar basını, envanterdeki MiG-29 (NATO kodu "Fulcrum") ve Su-25 (NATO kodu "Frogfoot") savaş uçaklarının yerini almak üzere yeni jet tedariği için çalışmalara başlayacak. Savunma Bakanı Nikolay Nençev, bu kapsamda Belçika, Yunanistan ve Hollanda ile F-16 alımı için görüşmelere başlanacağını açıkladı. Öte yandan aynı kaynağın 8 Temmuz tarihli haberine göre Savunma Bakanı Nençev, hizmetteki MiG-29 jetlerinin bakımının artık Rusya'da yapılmayacağını, bu konuda Polonya ile bir anlaşma imzalanacağını açıkladı.

Bulgaristan, İspanyol, Yunan, Hollanda, Romen, Portekiz, Amerikan ve Türk deniz kuvvetlerinin katılımı ile 3 - 12 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen Sea Breeze 2015 tatbikatına ev sahipliği yaptı. Tatbikata Türkiye'den F244 Barbaros, M262 Enez, S350 Yıldıray, P336 Zıpkın; İspanya'dan M36 Tajo; Portekiz'den F334 Francisco de Almeida; Hollanda'dan F803 Tromp, ABD'den DDG78 Porter, Romanya'dan 189 Pescarusul ile Bulgaristan'dan Tsibar, Drazki ve Verni savaş gemileri katıldı. [4] [5] [6] [7]


Ermenistan

Rusya'nın Ermenistan'la Iskaner M taktik balistik füze satışı için görüşmeler yürüttüğü bildirildi. [8]


Irak

Türk Silahlı Kuvvetleri, 24 Temmuz'da Suriye'deki IŞİD ve Irak'taki PKK hedeflerine karşı kara kuvvetlerine ait topçu birlikleri ve hava kuvvetlerine ait savaş uçakları ile operasyon başlattı. [9] [10] [11] [12] [13]

Irak Savunma Bakanlığı'ndan 2 Temmuz günü yapılan açıklamada, Rusya'ya siparişi verilen Mi-35M saldırı helikopterlerinden dördünün daha teslim alındığı duyuruldu. Irak ordusu envanterinde Rus yapımı Mi-28NE ve Mi-35M saldırı helikopterleri bulunuyor. Bu son paket ile birlikte Irak’ın teslim almış olduğu Mi-35M sayısı 16 oldu. Helikopterlerden biri 03.10.2014 tarihinde IŞİD tarafından düşürülmüştü.

Irak Hava Kuvvetleri için ABD'ye sipariş verilen 36 F-16IQ savaş uçağından ilk dördü 13 Temmuz günü Balad Hava Üssü'ne indi. Uçaklar bir süredir eğitim amacıyla ABD'deki Arizona Ulusal Muhafızları'nın Tucson Havalimanı'ndaki üssünde bulunuyordu. [14]

İran destekli Şii Bedir Tugayları'nın, ABD yapımı M1 Abrams ana muharebe tankını kullandığı görüntülendi. Örgütün söz konusu tankları, Irak ordusundan devralmış olması muhtemel. [15]

Air Forces Daily'nin 21 Temmuz tarihli haberine göre, Chammal Harekâtı kapsamında IŞİD'e karşı düzenlenen hava saldırılarına katılan Fransız Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar, 17 Temmuz günü 1,000'nci uçuş görevini tamamladı.

Belçika Hava Kuvvetleri'nin IŞİD'e karşı yürütülen hava harekâtına katkı için Ürdün'de konuşlandırdığı altı F-16AM savaş uçağı 2 Temmuz günü ülkeye geri döndü.

ABD Kara Kuvvetleri'ne ait MQ-1C Gray Eagle tipi bir İHA, 16 Temmuz günü Semave kenti yakınlarında düştü. [16] [17]


İran

Fars Haber Ajansı'nın 4 Temmuz tarihli haberine göre Gadir isimli uzun menzilli radar sisteminin ikincisi, Kuzistan eyaletine bağlı Ahvaz kenti yakınlarında kuruldu. Sistemin bir uçağı 600km; balistik füzeyi ise 1,100km mesafeden tespit edebildiği belirtiliyor. [18]


İsrail

Jane's Defence Weekly'nin 8 Temmuz tarihli haberine göre İsrail ordusu, teşkilat yapısına yönelik bir dizi yeniden yapılandırma kararı açıkladı. Değişiklikler arasında Komando Tugayı'nın yapısı ile görev ve sorumluluk sahasının terörle mücadele ve asimetrik harbe uygun olarak genişletilmesi bulunuyor. Yenilenen tugay teşkilatı bünyesine, düşman hatları gerisinde sabotaj ve hedef tespiti ile görevli Maglan, çöl muharebesinde uzmanlaşmış Rimon, meskûn mahal muharebesinde uzmanlaşmış Egoz ve Filistinli kılığında operasyon yapmakla görevli Duvdevan birlikleri eklenecek. Yeni tugayın komutanlığına Albay David Zibi atandı. Öte yandan Kfir Piyade Tugayı'na bağlı Lavi Taburu lağvedildi. Tabur, kurulduğu 2001 yılından bu yana Batı Şeria'da görev yapmaktaydı. Yine alınan kararlar doğrultusunda 1 Temmuz günü "Ürdün Aslanları" adlı yeni bir tabur kuruldu.

İsrail, IŞİD ile mücadelesine destek olmak üzere Ürdün'e 16 adet AH-1F Cobra saldırı helikopteri hibe etti. Hizmetten alındıktan sonra depoya kaldırılmış olan helikopterlerin bakım, onarım ve uçuşa hazır hale getirilmelerinin masraflarını ABD hükümeti karşıladı. [19] [20] [21]

İsrail Deniz Kuvvetleri'ne bağlı Şayetet 3 güdümlü füzeli hücumbot filotillası komutanı Albay Eyal Harel, Hizbullah'ın kıyı konuşlu gemisavar seyir füzesi kabiliyetinin ciddi bir tehdit teşkil ettiğini açıkladı. Harel, örgütün elinde Rus yapımı P-800 Oniks (NATO kodu SS-N-26) füzeleri bulunduğunu iddia etti. [22]

2017 yılında teslimatlarına başlanacak F-35I Adir savaş uçağının hizmete gireceği ilk filonun Ağustos ayında resmen kurulacağı bildirildi. [23]

İsrail Hava Kuvvetleri 166'ncı Filo'ya ait 706 gövde numaralı Hermes 450 tipi bir İHA, 11 Temmuz günü Lübnan'ın Trablus kenti açıklarında yerel saatle 0830 sularında denize düştü. [24]

Dolphin sınıfı denizaltılara hizmet etmek üzere Israel Shipyards tarafından İspanyol Cintranaval-Defcar lisansı ile inşa edilen iki adet liman römorkörü, Haifa Deniz Üssü'nde konuşlu Ma'agan birliğinde ay başında hizmete başladı. [25]

IŞİD'in Sina Yarımadası kolu, 3 Temmuz günü Eşkol kentine üç adet roket fırlattı. [26] Öte yandan Sina'dan artan IŞİD tehdidi üzerine, Eilat Havalimanı'na iniş kalkış yapan Arkia ve Israir havayolu şirketlerine ait yolcu uçaklarına, Elbit üretimi SkyShield özsavunma sistemleri takılmaya başlandı. [27]

Arjantin IAI şirketi ile, ikinci el Kfir savaş uçaklarının modernize edilmiş Block 60 modelinden 18 adet almak üzere görüşmelere başladı. [28]

İsrail Savunma Bakanlığı, Iron Dome (Demir Kubbe) hava savunma sistemine, "yeni tip tehditlere" karşı etkinliğinin artırılması için güncellemeler yapıldığını duyurdu. Tehditlerin niteliği ya da güncellemenin içeriğine ilişkin bilgi paylaşılmadı. [29] Öte yandan üretici Rafael şirketi, sistemin İHA'lara karşı kullanımını test etti. [30]

ABD ve İsrail deniz kuvvetleri, Hayfa açıklarında 13 - 23 Temmuz tarihleri arasında Noble Melinda 2015 tatbikatını icra ettiler. Bu seneki Noble Melinda tatbikatında, sualtı savunma, kurtarma ve sızma harekâtları ağırlıklı olarak denendi. [31] [32]

Israel Aerospace Industries (IAI) şirketi, iş jeti geliştirmek için çalışmalara başladı. Şirketin, çeşitli tasarım alternatiflerini değerlendirdiği bildiriliyor. Flight Global sitesinin haberine göre gündemde olan jetin 2,400km menzile ve altı yolcu taşıma kapasitesine sahip olması öngörülüyor. [33]

IAI ve Thales şirketleri, Heron İHA üzerinde TMA 6000 modeli NATO standardı taktik veri bağı (data link) sistemini test ettiler. STANAG 7085 uyumlu olan TMA 6000, 137MB/saniye hızında veri aktarımı yapabiliyor. [34]

Kıbrıs

Güney Kıbrıs, ABD, İsrail ve Yunan hava ve deniz kuvvetlerinin katılımı ile, GKRY yönetimi tarafından ilan edilen Münhasır Ekonomik Bölge'de 1 Temmuz günü Nemesis 2015 kodlu bir arama kurtarma tatbikatı gerçekleştirildi. Tatbikata anılan ülkelerin unsurları yanı sıra SAIPEM şirketine ait SCARABEO-4 adlı sondaj platformu ve EDT şirketine ait destek gemileri de katıldı. [35] [36] [37]

Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) envanterinde bulunan ancak atıl durumda depolarda bekleyen EE-9 Cascavel tipi zırhlı muharebe araçları, çalışmayan atış kontrol sistemi ve sair aksamlarının yenilenerek tekrar kullanıma alınacak. [38]

Larnaka'daki RMMO er eğitim kampında 14 Temmuz günü askerler ayaklandı. Nedeni konusunda net bir bilgi bulunmayan ayaklanmaya müdahale için askeri polis çağırıldı. [39]


Lübnan

ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı Savunma ve Güvenlik İşbirliği Dairesi (DSCA) tarafından 22 Temmuz günü ABD Kongresi'ne, Lübnan ordusu için USD245 milyon tavan bedelle 1,000 adet BGM-71E TOW 2, 500 adet BGM-71H TOW ile 50 adet M220A2 TOW fırlatıcı sistem satışına ilişkin bir bilgi notu iletildi. [40]

Lübnan'a Çin'den 1 Temmuz günü, tipi ve sayısı belirtilmeyen bir silah sevkiyatının yapıldığı bildirildi. [41]


Mısır

Mısır'ın 16 Şubat'ta Fransa'ya sipariş verdiği 24 adet Rafale savaş uçağından ilk üçü 20 Temmuz günü Dassault şirketinin Istres-Le Tube'deki tesislerinde düzenlenen törenle resmen teslim edildi. Uçaklar ertesi gün Kahire'ye intikal ettiler. Uçaklar Mısır Hava Kuvvetleri 203'ncü Taktik Avcı Kolu'na bağlı 34'ncü Filo'da görev yapacaklar. [42]

Mısır Hava Kuvvetleri için Peace Vector projesi kapsamında siparişi verilen 20 F-16C/D Block 52+ savaş uçağından sekizi 30 Temmuz günü teslim edildi. [43]

IŞİD tarafından 15 Temmuz günü, Sina açıklarında bir Mısır "firkateyninin" füze ile vurularak imha edildiği açıklandı. Yayınlanan fotograflarda ve olay yerinden çekilen görüntülerde, Mısır Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait bir Swiftships 26 tipi bir karakol botunun, Kornet tipi olması muhtemel bir tanksavar füzesi ile vurulduğu ve üstyapısının tamamen yandığı görülüyor. Mısır ordusu, kayıplarla ilgili açıklama yapmazken, IŞİD tüm mürettebatın öldüğünü iddia etti.

Mısır Deniz Kuvvetleri hizmetindeki dört adet Oliver Hazard Perry sınıfı firkateynin modernizasyonu için ABD Deniz Kuvvetleri tarafından bir çalışma başlatıldı. Proje kapsamında yayınlanan Bilgi İstek Dosyası'na göre modernizasyon kapsamında savaş yönetim sisteminin yenilenmesi, AN7SLQ-32A(V)2 elektronik istihbarat sistemi, Mk32 torpido fırlatıcı tüplerin, Mk15 Phalanx nokta savunma silah sisteminin yenilenmesi, mevcut AN/SPS-49 radarı yerine yeni nesil 3 boyutlu bir radarın takılması, mevcut AN/SQS-56 sonar yerine yeni nesil orta frekans sonar takılması ve ESSM hava savunma füzeleri için Mk41 dikey fırlatıcı sistem eklenmesi bulunuyor. [44]

DSCA tarafından ABD Kongresi'ne 8 Temmuz günü sınır güvenlik sistemi tedariğine yönelik USD100 milyon tavan bedelli bir satış ile ilgili bilgi notu gönderildi. [45]

11 Eylül günü İtalya'nın Kahire büyükelçiliği önünde 450kg bomba yüklü bir araç infilak etti. Çok sayıda güvenlik görevlisi ve sivilin yaralandığı eylemi IŞİD üstlendi. [46]


Romanya

Romanya; Bulgaristan, Yunanistan, Hollanda, Portekiz, Türkiye ve Ukrayna deniz kuvvetlerinin katılımı ile 20 - 24 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen Sea Shield 2015 tatbikatına ev sahipliği yaptı. Tatbikata Bulgaristan'dan Smeli; Yunanistan'dan P68 Daniolos; Hollanda'dan F803 Tromp; Portekiz'den F334 Francisco de Almeida; Türkiye'den F240 Yavuz, S347 Atılay; Ukrayna'dan U130 Hetman Sahaydaçni ile Romanya'dan Zborul, Lastunul, Eustaţiu Sebastian, Horia Macellariu, Regele Ferdinand, Regina Maria ve Grozavul savaş gemileri katıldı. [47]


Rusya Federasyonu

Jane's Defence Weekly'nin 9 Temmuz tarihli haberine göre Rusya, Sankt Petrersburg'dan Baltık Denizi'nin doğusuna kadar uzanan hat boyunca yer alan Seskar, Bolşoy Tyuters, Small ve Sommers adacıklarına, askeri unsur konuşlandırmak için keşif çalışmaları yürütüyor.

Fransa ile Rusya arasında, teslim edilmeyen iki Mistral tipi Vladivostok ve Sevastopol çıkarma gemilerinin tazminatı hususunda anlaşmaya varıldı. Buna göre Fransa, Rusya'ya USD1.3 milyar tazminat ödeyecek. [48]

Rusya, ilhak edilen Kırım'a Tu-22M3 stratejik bombardıman uçakları konuşlandırmaya hazırlanıyor. [49]

Jane's Defence Weekly'nin 1 Temmuz tarihli haberine göre, United Engine Corporation şirketi, MiG-29 jetlerinde kullanılan RD-33 motorlarındaki Ukrayna üretimi aksam ve bileşenlerin Rus yapımı muadilleri ile ikamelerini tamamladığını duyurdu. Şirket benzer bir çalışmayı Mi-8 genel maksat ve Il-112 nakliye uçakları için de yürütmekte.

Hava Savunma Füze Birlikleri Komutanı Orgeneral Sergey Babakov, yeni geliştirilen S-350 Vityaz hava savunma sistemlerinin mümkün olan en kısa sürede hizmete gireceğini ve bu sistemlerle Rus hava sahasının aşılmaz hale geleceğini iddia etti. [50]

Rus Deniz Kuvvetleri için Yantar Tersanesi'nde inşa edilen Proje 1135.6 sınıfı iki firkateynin, Ukrayna'dan gaz türbin motoru gelmediği için atıl durumda beklediği, bu gemilerin Hindistan'a satılabileceği bildirildi.

Savunma Bakan Yardımcısı Yuri Borisov, 2015 yılı içinde 11 adet savaş gemisinin tamiratının tamamlanarak tekrar hizmete gireceğini, bir adet de yeni inşa edilen geminin teslim edileceğini iddia etti. [51] Borisov ayrıca yıl sonuna kadar modernize edilen altı adet Tupolev Tu-22M3 (NATO kodu “Backfire”) stratejik bombardıman uçağının tekrar hizmete gireceğini açıkladı. [52]

Rus Deniz Kuvvetleri 26 Temmuz günü Donanma Günü'nü ülke çapında liman kentlerinde geçit törenleri ve gösterilerle kutladı. İlhak edilen Kırım'ın Akyar (Sivastopol) kentindeki gösterilerde Proje 1135 (NATO kodu "Krivak I") sınıfı Ladni firkateyninden ateşlenen bir adet RPK-3 Metel (NATO kodu SS-N-14 "Silex") füzesi, fırlatıcıdan ayrılır ayrılmaz havada infilak etti. Fırlatma daha önce Güney Askeri Bölge Komutanlığı tarafından donanmanın ve Karadeniz Filosu'nun gücünün bir göstergesi olarak duyurulmuştu. [53] [54]

Jane's Defence Weekly'nin 8 Temmuz tarihli haberine göre, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Viktor Çirkov Proje 22800 sınıfı yeni nesil korvetin ilkinin yıl sonunda kızağa konacağını, toplam 18 geminin hizmete gireceğini açıkladı.

Rus Hava Kuvvetleri'ne ait bir MiG-29, 3 Temmuz günü yerel saatle 1437'de Krasnodar'daki Kuşçevskaya köyü yakınlarında düştü. Pilot fırlatma koltuğu ile atlayarak kurtuldu. Kaza sonrası tüm MiG-29'ların uçuşları bir süre durduruldu. [55] 6 Temmuz günü ise bir Suhoy Su-24M (NATO kodu "Fencer D") tipi bir taktik bombardıman uçağı, Hurba'daki 6983'ncü Hava Üssü'nden kalkışı sırasında düştü. Olayda her iki pilot da hayatını kaybetti. 14 Temmuz günü ise yerel saatle 1650 sularında Tupolev Tu-95MS (NATO kodu "Bear H") tipi bir stratejik bombardıman uçağoı, Habarovsk yakınlarında düştü. Paraşütle atlayan yedi mürettebattan ikisi hayatını kaybetti. [56] 17 Temmuz günü ise RF-94291 seri numaralı Antonov An-12BK tipi bir nakliye uçağı, Çelyabinsk Havalimanı'na yerel saatle 1456 sularında mecburi iniş yaptı. Yedi kişilik mürettebatın yara almadığı olayda uçak alt gövdesinden ağır hasar aldı.

Sevmaş Tersanesi Genel Müdürü Mihail Budniçenko, 2020 yılında Rus donanması için beşinci nesil nükleer denizaltıların yapımına başlanacağını iddia etti. [57]

Haziran - Ağustos arasında arka arkaya gerçekleşen kazalarda 7 uçağın kaybı üzerine Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun emriyle bir soruşturma başlatıldı. [58]

Rusya'nın yeni nesil bombardıman uçağı projesi PAK DA'dan tamamen vazgeçebileceği ve bunun yerine Tu-160 (NATO kodu "Blackjack") uçağının geliştirilmiş bir türevini tercih edebileceği iddia edildi. [59]

Jane's Defence Weekly'nin 8 Temmuz tarihli haberine göre Rus Donanma Havacılığı komutanı Orgeneral İgor Kojin, İlyuşin Il-38 (NATO kodu "May") deniz karakol uçaklarının yerine yeni bir uçağın geliştirileceğini açıkladı. Kojin, uçağın 2020 yılında hizmete gireceğini iddia etti. International Business Times sitesinin haberine göre söz konusu uçak, Beriyev Be-200 amfibik jet uçağının bir türevi olabilir. [60]

Karadeniz Filosu'na bağlı savaş gemileri Moskva ve Pitlivi ile okyanus römorkörü Şahter, Angola'nın başkenti Luanda'yı ziyaret etti. [61]

Pasifik Filosu'na bağlı Proje 949A (NATO kodu "Oscar II") sınıfı bir denizaltı 1 Temmuz günü Ohotsk Denizi’nde bir P-700 Granit (NATO kodu SS-N-19 "Shipwreck"); Proje 1164 (NATO kodu "Slava") sınıfı Varyag kruvazörü ise bir P-500 Bazalt (NATO kodu SS-N-12 "Sandbox") gemisavar seyir füzesi ateşledi. [62] [63]

Yeni geliştirilen Armata ana muharebe tankının birim maliyetinin 2020 Devlet Silahlanma Programı'nda öngörülenden 2.5 kat daha fazla olduğu, bu nedenle planlanan sayıda Armata'nın tedarik edilemeyebileceği, yerine mevcut T-72'lerin kapsamlı bir modernizasyona tabi tutulacağı iddia edildi. [64]

Rus Deniz Kuvvetleri yetkililerinin Interfax haber ajansına yaptığı açıklamada, Bastion kıyı konuşlu gemisavar füze sistemlerinin ilhak edilen Kırım'a 2020 yılı itibariyle konuşlandırılmış olmasının planlandığı bildirildi. [65]

Hindistan'ın yeni bir nükleer denizaltı kiralamak için Rusya ile görüşmeler yürüttüğü bildirildi. Hint Deniz Kuvvetleri halen, 2012 yılında kiraladığı Proje 971 (NATO kodu "Akula") sınıfı bir nükleer denizaltıyı "Chakra II" adı ile kullanıyor. [66] Öte yandan Hindistan'ın Rusya'dan Proje 21300 sınıfı denizaltı kurtarma gemisi almak için görüşmeler yürüttüğü bildirildi. [67]

Zelenodol Tasarım Bürosu'nun trimaran tipinde yeni nesil bir hücumbot geliştirdiği bildirildi. [68]

Savunma Bakanlığı, yıl sonuna kadar 20 yeni MiG-29K uçak gemisi konuşlu savaş uçağının hizmete alınacağını açıkladı. Bakanlık açıklamasında, bu uçaklarla Kuzey Filosu bünyesinde yeni bir filonun kurulacağı bildirildi. [69]

Jane's Navy International'ın 6 Temmuz tarihli haberine göre, Proje 21631 Buyan M sınıfı korvetler, RATEP üretimi Komar alçak irtifa hava savunma sistemi ile donatılacak. Dört adet 9M38 Igla tipi kızılötesi güdümlü alçak irtifa hava savunma füzesine sahip olan Komar sistemi, alçaktan uçan helikopter, uçak ve İHA'lara karşı kullanılıyor.

Jane's Navy International'ın 6 Temmuz tarihli haberine göre KBP şirketi, Pantsir alçak irtifa hava savunma sisteminin deniz platformlarına uyarlanmış modeli olan Pantsir M'nin ön seri üretimine başladı. Pantsir M'nin CADS-N-1 Kaştan sisteminin yerini alması planlanıyor.

Jane's Defence Weekly'nin 1 Temmuz tarihli haberine göre KRET şirketi, Rus hava kuvvetleri envanterindeki stratejik bombardıman uçakları için ANS-2009 tipi yıldız seyrüsefer sistemi geliştirdi. Sistem, üzerinde bulunduğu uçağın koordinatlarını, yıldızların konumları ile karşılaştırmak sureti ile hesaplıyor.

Kuzey Filosu'na ait Severomorsk 3 üssünden üç adet Suhoy Su-25UTG ve üç Su-33 uçak gemisi konuşlu savaş uçağı, eğitim için ilhak edilen Kırım'daki Sak (Saki) hava üssüne intikal etti.

Kamov Ka-52 Alligator saldırı helikopterinin gemi konuşlu türevi olan Ka-52K Katran ilk kez ay başında Sankt Petersburg’da düzenlenen IMDS 2015 sergisinde kamuoyuna tanıtıldı. Helikopter ile birlikte yeni geliştirilen H-35V gemisavar güdümlü füzenin kullanılması öngörülüyor. [70]

Rusya ve Hindistan arasında yeni nesil savaş uçağı geliştirilmesine yönelik işbirliği anlaşmasının, Hindistan Başbakanı narenda Modi'nin Kasım ayında Rusya'yı ziyareti sırasında imzalancağı bildirildi. PAK FA T-50 projesi baz alınarak geliştirilmesi öngörülen FGFA (Fifth Generation Fighter Aircraft) projesinde, iş payı hususunda iki taraf arasında anlaşmazlıklar bulunmaktaydı. [71] Öte yandan Hindistan'ın Rusya Büyükelçisi P S Raghavan, iki ülkenin geliştireceği yeni nesil yük helikopterinden 200 adet üretileceğini açıkladı. [72]

Güney Askeri Bölge Komutanlığı'ndan 3 Temmuz günü yapılan açıklamada, Karadeniz Filosu envanterine toplam 10 adet Suhoy Su-34 ve Su-30M2 tipinde savaş uçağı ile Mi-28 saldırı ve Mi-8MTPR elektronik harp helikopterinin katıldığı duyuruldu. [73]

Rosoboroneksport şirketinin geride kalan 15 yılda toplam USD21 milyar ihracat yaptığı ve mevcut siparişlerinin toplam değerinin USD5 milyar tutarında olduğu açıklandı. [74]

Russian Helicopters şirketi, Mil Mi-14 (NATO kodu "Haze") amfibik helikopterin üretimine tekrar başlamayı değerlendiriyor. [75]

Hindistan'ın Rusya'dan, üçüncü paket 48 adet Mi-17V-5 genel maksat helikopteri almayı planladığı bildirildi. Hindistan iki pakette toplam 151 Mi-17V-5 siparişi vermişti. [76]

Burevestnik Tasarım Bürosu başkanı Georgi Zakamennih, Koalitsiya SV kundağı motorlu obüsü baz alınarak yeni bir kıyı savunma topçu sisteminin geliştirildiğini açıkladı. 152mm namluya sahip 2S35 Koalitsiya SV sisteminden ilk parti 12 adet Mart ayında hizmete girmiş, sistem ilk kez kamuoyuna Mayıs ayındaki geçit resminde tanıtılmıştı. [77]

Jane's Defence Weekly'nin 1 Temmuz tarihli haberine göre Svyaz şirketi, Ratnik piyade modernizasyon programı kapsamında asker tarafından kullanılacak cep bilgisayarını seri üretime hazır hale getirdi. TT-E adlı sistem, piyade birliklerinin komutanlarının, keskin nişancıların, makinalı tüfek ve bombaatar mürettebatının kullanması için geliştirilmiş. AK-E isimli farklı bir versiyon ise, münferit piyadenin kullanımına uygun şekilde tasarlanmış. USB1.1, IEEE 802.3 Ethernet ve RS-232 arayüzlerine sahip cihazlar 100m WiFi menziline ve tam dolu pille 8saat çalışma süresine sahip.


Suriye

Türk Hükümeti, İncirlik, Batman ve Diyarbakır hava üslerini, IŞİD'e karşı hava harekâtında kullanmaları için ABD ve müttefiklerin kullanımına açtı. [78]

Muhalifler ay başında Dera ve Halep şehirlerine karşı geniş kapsamlı saldırılar başlattılar. [79]

Lazkiye'deki Rüvesyli köyü yakınlarında iki ayrı Rus yapımı İHA düştü. Orlan 10 ve Eleron 3SV tipi İHA'ların rejime bağlı birlikler tarafından Rus desteği ile ya da Rus istihbarat birimleri tarafından kullanılıyor oldukları değerlendiriliyor. Söz konusu İHA'lardan Orlan 10, gövdesinde taşıdığı 12 adet yüksek çözünürlüklü kamera ile savaş alanının 3 boyutlu haritasını çıkartabiliyor. [80] [81]

Yerdeki birliklere zırhlı ateş desteği sağlama çabasındaki Suriye ordusu, doğaçlama çözümlere yönelmiş bulunuyor. Son olarak, 57mm AZP S-60 uçaksavar toplarının 2K12 Kub (NATO kodu SA-6 "Gainful") kundağı motorlu hava savunma füze sistemi şasisine monte edilip zırhlandırıldığı bir çözüm görüntülendi. [82]

PKK tarafından 14.5 ZPU namluları kullanılarak imal edilen Zağros keskin nişancı tüfekleri, PYD tarafından IŞİD'e karşı kullanılırken görüntülendi. [83] [84]


Ukrayna

Jane's International Defence Review'in 8 Temmuz tarihli haberine göre Ukraynalı Radionix şirketi, Omut KM isimli bir elektronik harp pod sistemi geliştirdi. Su-27 jetinde kanat ucuna monteli, MiG-29 jetinde ise dahili olarak kullanılan L203 Gardenia elektronik harp sisteminin yerini alan Omut'un halefi olarak geliştirilen Omut KM, uluslararası pazara yönelik olarak bu uçakların kullanıcılarının modernizasyon ihtiyaçları için teklif ediliyor.

Ukrayna'da "Halkın Projesi" adı altında Ukrayna ordusu için İHA tedarik etmeyi hedefleyen bir bağış kampanyası başlatıldı. [85]


Yunanistan

Kreditörlere borçlarını zamanında ödeyemeyen Yunanistan, iflasın eşiğine geldi. 5 Temmuz günü yapılan halkoylamasında, AB'nin sunduğu ekonomik kurtarma paketi oylandı. Seçmenler planı reddetti. Referandumu takip eden Yunanistan ve AB ülkeleri arasındaki görüşmeler gergin bir şekilde ay ortasına kadar devam etti. En nihayetinde 13 Temmuz günü bir kurtarma paketi üzerinde anlaşıldı. [86] [87] [88]

Yunan Savunma Bakanlığı'nın 20 adet F-16, Kortenaer sınıfı Boubolina firkateyni ve 200 adet BMP-1 zırhlı muharebe aracını satılığa çıkarmaya hazırlandığı iddia edildi. Hollanda Deniz Kuvvetleri'nden transfer edilmiş olan Kortenaer (S - Standard) sınıfı Bouboulina firkateyni 2011 yılında emekliye ayrılmıştı. BMP-1 zırhlı muharebe araçlarından 500 adedi, iki Almanya'nın birleşmesinden sonra tedarik etmişti. Eski Doğu Alman ordusuna ait bu araçlardan 100 adedi, 2005 - 2007 arasında yeniden kurulan Irak ordusuna hediye edildi. Kalanın ise işletme - idame sıkıntılarından dolayı büyük ölçüde atıl durumda olduğu biliniyor. [89] [90] [91]

Yunan Hava Kuvvetleri 355'nci Filo'ya ait 1070 gövde numaralı bir Canadair CL-215 yangın söndürme uçağı, 17 Temmuz günü yerel saatle 1305 sularında Mora Yarımadası'ndaki Lakonya'da bulunan Faraklo köyü yakınlarında araziye mecburi iniş yaparak ağır hasar aldı. Uçağın mürettebatı yara almadan kurtuldu.



[1] "Ermenistan - Azerbaycan cephe hattında çatışma": http://www.aa.com.tr/tr/u/561999--ermenistan-azerbaycan-cephe-hattinda-catisma
[3] "Baku says 1 Azeri, 5 Armenian soldiers killed in Karabakh clashes": http://www.presstv.ir/Detail/2015/07/25/421834/Karabakh-clashes-Armenia-Azerbaijan-soldiers
[5] "USS Porter Takes Part in Exercise Breeze 2015": http://navaltoday.com/2015/07/08/uss-porter-takes-part-in-exercise-breeze-2015/
[6] "NATO ships hold anti-submarine joint drill in Black Sea": http://www.shanghaidaily.com/article/article_xinhua.aspx?id=291909
[8] "Russia In Talks To Supply Armenia With Iskander-M Missiles As Battle Lines Drawn Across Europe": http://www.ibtimes.com/russia-talks-supply-armenia-iskander-m-missiles-battle-lines-drawn-across-europe-1994731
[10] "It's Complicated: Turkey Enters Anti-ISIS Air War, Bombs Kurds": http://foxtrotalpha.jalopnik.com/its-complicated-turkey-enters-anti-isis-air-war-bombs-1720261913
[12] "Türk Jetleri IŞİD ve PKK Kamplarını Vurdu": http://onedio.com/haber/turk-jetleri-isid-hedeflerini-vurdu-550911
[20] "Israel Gave Jordan 16 Cobra Attack Helicopters To Repel ISIS": http://foxtrotalpha.jalopnik.com/israel-gave-jordan-16-cobra-attack-helicopters-to-repel-1720159544
[22] "Navy's missile boat fleet chief: Hezbollah's anti-ship cruise missile is a serious threat": http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4675931,00.html
[24] "Lebanon: Israeli drone crashes in port of Tripoli": http://news.yahoo.com/lebanon-israeli-drone-crashes-port-tripoli-093318100.html
[25] "IDF unveils navy tugboats designed to service Dolphin submarines": http://www.jpost.com/Israel-News/IDF-unveils-navy-tugboats-designed-to-service-Dolphin-submarines-409260
[26] "2 rockets from Sinai hit Israel; Netanyahu blasts UNHRC over vote": http://edition.cnn.com/2015/07/03/middleeast/israel-sinai-rocket-strike/
[27] "Eilat-bound jets get anti-missile defense pods": http://www.timesofisrael.com/eilat-bound-jets-get-anti-missile-defense-pods/
[31] "Bilateral Exercise Noble Melinda 2015 Ends": http://navaltoday.com/2015/07/24/bilateral-exercise-noble-melinda-2015-ends/
[34] "IAI and Thales have integrated a new NATO STANAG 7085 datalink capability on Heron MALE UAV": https://www.thalesgroup.com/en/worldwide/aerospace/press-release/iai-and-thales-have-integrated-new-nato-stanag-7085-datalink 
[35] "ABD, Güney Kıbrıs, İsrail ve Yunanistan'dan ortak arama kurtarma tatbikatı": http://www.cihan.com.tr/tr/abd-guney-kibris-israil-ve-yunanistandan-ortak-arama-kurtarma-tatbikati-1808989.htm?language=tr
[37] "Güney Kıbrıs Doğu Akdeniz'de tatbikat üstüne tatbikat yapıyor!": http://www.denizhaber.com.tr/guney-kibris-dogu-akdenizde-tatbikat-ustune-tatbikat-yapiyor-haber-62722.htm
[38] "RMMO Cascavel tipi hafif tankları yeniden kullanmaya hazırlanıyor": http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/166703/PageName/GUNEY_KIBRIS
[39] "Larnaka’daki RMMO kampında askerler ayaklandı": http://www.gundemkibris.com/larnakadaki-rmmo-kampinda-askerler-ayaklandi-127016h.htm
[48] "France and Russia Mistral Deal: $1.3 Billion Settlement Reached Over Aircraft Carriers": http://www.ibtimes.com/france-russia-mistral-deal-13-billion-settlement-reached-over-aircraft-carriers-2003044
[49] "Why would Russia deploy bombers in Crimea?": http://www.bbc.com/news/world-europe-33649298
[50] "Next gen S-350 mobile mid-range missiles to make Russian air defense impenetrable": http://www.rt.com/news/272341-s350-vityaz-air-defense/
[51] "Russian Navy to get 12 ships in 2015, including 11 from repairs": http://tass.ru/en/russia/805724
[52] "Russia Tupolev 22M3 Bombers Upgrade: Modernized Jets To Be In Service By End of 2015": http://www.ibtimes.com/russia-tupolev-22m3-bombers-upgrade-modernized-jets-be-service-end-2015-2013390
[53] "Watch A Russian Navy Missile Explode Like That American One Last Week": http://foxtrotalpha.jalopnik.com/watch-a-russian-navy-missile-explode-like-that-american-1720364739
[54] "Russia’s Navy Day: Warships, subs, aircraft show off military might (PHOTOS, VIDEOS)": https://www.rt.com/news/310797-russia-celebrates-navy-day/
[56] "Russian Tu-95 Bear Strategic Bomber Crashes in Khabarovsk Region": http://sputniknews.com/russia/20150714/1024590456.html
[57] "Russia to Build 5th-Gen. Nuclear Subs by 2020 in Push to Modernize Military": http://sputniknews.com/russia/20150726/1025056883.html
[60] "Russia Orders 'Submarine-Killer' Be-200 Amphibious Aircraft For Production By 2020, Official Says": http://www.ibtimes.com/russia-orders-submarine-killer-be-200-amphibious-aircraft-production-2020-official-2015061
[61] "Russian Navy’s Vessels Sail to Luanda, Angola": http://navaltoday.com/2015/07/10/russian-navys-vessels-sail-to-luanda-angola/
[62] "Cruise Missiles Launched in Sea of Okhotsk": http://7fbtk.blogspot.com.tr/2015/07/cruise-missiles-launched-in-sea-of.html
[63] "Russian Naval Cruisers Fire Supersonic Cruise Missiles in Sea of Okhotsk": http://sputniknews.com/military/20150710/1024446333.html
[64] "Russia can barely afford its monstrous new third-generation super-tank":  http://www.businessinsider.com/russia-can-barely-afford-its-new-tank-2015-7
[65] "Russia to deploy 1st Bastion silo-based coastal missile system in Crimea by 2020": http://rbth.co.uk/news/2015/07/02/russia_to_deploy_1st_bastion_silo-based_coastal_missile_system_in_crimea_47414.html
[66] "India in talks with Russia to lease new modern, world-class nuclear attack submarine": http://economictimes.indiatimes.com/articleshow/47980078.cms
[67] "India in Talks With Russia on Purchasing Submarine Rescue Ship": http://sputniknews.com/military/20150713/1024572344.html
[68] "Straight Shooter: Russia Develops New Trimaran Stealth Corvette": http://sputniknews.com/russia/20150707/1024309910.html
[69] "Russian Navy to Get Over 20 Ship-Borne Fighter Jets by Year-End": http://sputniknews.com/russia/20150726/1025051726.html
[73] "Russia Ramps Up Black Sea Fleet With Modernized War Aircraft": http://sputniknews.com/russia/20150703/1024155881.html
[77] "Russia Develops New Coastal Defense Gun": http://sputniknews.com/russia/20150716/1024693020.html
[80] "From the Ukraine to Syria, Russian Orlan-10 and Eleron-3SV drones in Syria's skies": http://spioenkop.blogspot.com.tr/2015/07/from-ukraine-to-syria-russian-orlan-10.html
[82] "The Syrian Arab Army going DIY, 57mm AZP S-60 anti-aircraft guns mounted on 2K12 SAM launchers": http://spioenkop.blogspot.com.tr/2015/07/the-syrian-arab-army-going-diy-57mm-azp.html
[84] Söz konusu silah ile ilgili ayrıntılar için bkz: http://www.siyahgribeyaz.com/search/label/Zagros
[86] "Greek Bailout 2015: Timeline Of Key Events Greece Faces Next, What's Coming In The Weeks And Months Ahead": http://www.ibtimes.com/greek-bailout-2015-timeline-key-events-greece-faces-next-whats-coming-weeks-months-2013920
[87] "Yunanistan iflastan kurtuldu": http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/29535431.asp
[88] "Yunanistan'da reform paketi onaylandı, sokaklarda tansiyon yükseldi": http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29562859.asp
[89] "Yunan ordusundan acil satılık F-16": http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/29648567.asp
[90] "A decade of overspending: how Greece plunged into economic crisis": http://www.hellenicshippingnews.com/a-decade-of-overspending-how-greece-plunged-into-economic-crisis/

Ulusal Güvenlik Politikalarını Birlikte Tasarlamak

$
0
0
İngiliz Savunma Bakanlığı, hazırlanmakta olan yeni Stratejik Savunma ve Güvenlik Gözden Geçirme (SDSR; Strategic Defence and Security Review) ve Ulusal Güvenlik Strateji (NSS; National Security Strategy) belgelerine kamunun katkısını almak amacıyla bir 5 Ağustos günü internet üzerinde bir forum sitesi açtı. Site üzerinden 18 Eylül gününe kadar görüş bildiriminde bulunulabilecek. Katkı sağlamak için herhangi bir koşul bulunmuyor.

2010 yılında kurulan Ulusal Güvenlik Kurulu (NSC; National Security Council) tarafından hazırlanan SDSR ve NSS belgeleri, İngiltere'nin ulusal savunma ve güvenlik stratejisini, bu strateji doğrultusunda alınacak kararların çerçevesini belirliyor (Ayrıntılar için Milli Güvenlik Kurulu'nun hazırlamış olduğu İngiltere'nin "Yeni Ulusal Güvenlik Yaklaşımı" başlıklı raporu tavsiye ederim). Her iki belge de 5 yılda bir güncelleniyor.

SDSR, İngiliz hükümetinin "belirsizlik çağında"İngiltere'nin güvenliğini nasıl sağlayacağını belirleyen bir belge olarak tarif ediliyor. Bu belge içinde yer alan karar ve eylem planları, NSS'nin çizdiği çerçeve içinde şekillendirilmiş. Başka bir ifadeyle SDSR, NSS'nin bir ürünü.

2010 yılında kurulan NSC'nin ilk ürünleri olan bu iki belge, İngiltere'nin ulusal güvenlik mekanizmasında bir reform ve yeniden yapılanmanın da yan ürünleri aslında. Nitekim NSS'de, halihazırda mevcut ulusal güvenlik anlayışının 10 - 20 yıl öncesine göre ciddi farklılıklar içerdiği, ulusal güvenlik algılarında ciddi bir değişim ve dönüşümün gerekli olduğu, bu dönüşümün de ancak uygun bir yapısal modernizasyon ile mümkün olduğu vurgulanıyor. Ayrıca SDSR, savunma tedarik, geliştirme ve modernizasyon programlarının yapısını da çatıyor, savunma bütçesinin dengeli kullanımının koşullarını belirliyor. Siyah Gri Beyaz'ın sadık okurları, 2010 yılında açıklanmasından kısa süre sonra içeriğini özetlediğim ilk SDSR'nin epey ses getiren kararlarını hatırlayacaktır (Bkz: İngiltere'de Yer Yerinden Oynuyor).

Burada esas dikkati çekmesi gereken husus, İngiltere gibi dünya siyasetinde belirleyici rol oynayan bir nükleer güç olan ülkede devletin, ulusal savunma ve güvenlik stratejisinin temel belgelerini hazırlarken kendi kamuoyunun görüş ve katkılarına başvuruyor olması. Bu katkıların, belgelerin hazırlanmasında ne derece belirleyici rol oynayacağı tartışılabilir, ancak ortada bir geribesleme mekanizmasının bulunuyor olması dikkat çekici. Zaten geribesleme, sağlıklı işleyen bir demokrasi için ön koşuldur.

Peki Türkiye'de ulusal savunma ve güvenlik stratejisi nasıl belirleniyor?


NSS'nin Türkiye'de tam bir muadili bulunmamakla birlikte, milli savunma ve güvenlik stratejisinin temelini, "Kırmızı Kitap" olarak da bilinen "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi" (MGSB) teşkil eder. Bu belge, bakanlar kurulu tarafından Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ile eşgüdümlü olarak hazırlanıyor. Uygulama sorumluluğu da MGK'ya ait.

MGSB'nin içeriği kadar hazırlanma süreci de tamamen gizlidir. Asker ağırlıklı bir bürokrasi tarafından hazırlanır. Bu belge temel alınarak devletin ilgili kurumları politikalarını icra ederler. Örneğin savunma ArGe ve tedarik programları, MGSB'de çizilen çerçeve uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hazırladığı Türkiye'nin Milli Askeri Stratejisi (TÜMAS) belgesinin ürünü olan Harekât İhtiyaç Planı (HİP) ve On Yıllık Tedarik Planı (OYTEP) belgeleri doğrultusunda şekillenir. Bu sürecin hiç bir aşamasında geribesleme veya kamuoyundan katkı söz konusu değildir (Bu konuda kısa süre önce ODTÜ'de düzenlenen Türk Dış Politikasının Güncel Sorunları Paneli'nde eski Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar bilgi ve düşüncelerini aktarmıştı).

Aşağıdaki grafikte, söz konusu sürecin akışı görülüyor:

Kaynak: SSM web sitesi


Halbuki politika geliştirmek, geribeslemeli bir süreçtir. Konunun tüm paydaşlarının girdisi ile tasarlanması gerekir. Sürecin öncesinde, sırasında ve sonrasında devamlı surette ölçme - değerlendirme ve düzeltici girdilerin yapılması gerekir. Örnek bir politika çevrimini aşağıda ekledim:




Ulusal savunma da, doğası gereği sadece askeri boyuta sahip olmayan bir alandır. Ekonomik, ticari, kültürel pek çok farklı alanda, iç içe geçmiş politikaların bir bileşkesidir. Dolayısıyla ulusal savunma ve güvenliğe ilişkin strateji belirlenirken tüm bu alanların ihtiyaç, öncelik, kapasite ve öngörüleri göz önüne alınmalıdır. Bu durumun somut bir yansıması söz gelimi bir LPD projesinin başlatılması arefesinde, böyle bir geminin sağlayacağı ekonomik fayda, kültürel - psikolojik etkisi, "yumuşak güce" (soft power) etkisi ve benzeri çok sayıda çalışma olmalıdır. Böyle bir süreç de, doğal olarak sadece askeri bürokrasinin değil, devletin tüm kurumları ile sivil toplum örgütlerinin, akademinin ve alan uzmanlarının birlikte çalışmasını gerektirir.

İngiliz NSS ve SDSR belgelerinde sık sık "belirsizlikler çağı" vurgusu var. Tehditlerin niteliği hızla değişebiliyor. Bunun en güncel örnekleri Irak ve Suriye'deki IŞİD ile Ukrayna'daki çatışmalar olarak verilebilir. Bu yeni tehdit ortamına uygun bir ulusal savunma ve güvenlik mekanizmasını geliştirmek ve idame ettirmek de, strateji ve politika yapım süreçlerinde ciddi değişim ve dönüşümleri gerektiriyor.

Ulusal güvenlik, sadece askeri bürokrasiye bırakılamayacak kadar karmaşık bir konudur.

İran ve İnsansız Hava Araçları

$
0
0
İran, Şah döneminde ABD'nin desteği ve teknoloji transferi ile kurulan havacılık sanayii birikimini, İslam Devrimi ve sonrasındaki uluslarası yaptırımlara rağmen korumayı ve geliştirmeyi başardı. Bu performansın en göz önündeki örnekleri, F-14 Tomcat, F-4E Phantom II, F-5 gibi 1970'lerin ikinci yarısında tedarik edilen savaş uçaklarının bakım, onarım ve yenileme faaliyetlerinin yurtiçi imkânlarla yapılması, hala uçabilir durumda tutulmaları ve hatta bazı yerli geliştirme projelerinde altlık olarak kullanılmalarıdır.

Aynı başarı, Şah döneminin sonlarında elde edilmeye başlanan uzaktan kumandalı keşif uçağı sistemleri tecrübesinin geliştirilerek insansız hava aracı (İHA) sanayiinin kurulmasında da gösterildi. Özellikle 1990'lardan itibaren roket ve füze teknolojileri ile birlikte en yoğun ArGe ve üretim faaliyetlerinin İHA alanında yürütüldüğü görülüyor.

İran'ın teorik ve uygulamalı bilimlerdeki insan kaynakları kapasitesi, tersine mühendislik ve yaptırımların çevresinden dolaşmadaki maharet ile birleşince ortaya çok sayıda İHA projesi çıktı. Bu İHA'lar hem İran ordusu hem de İran'ın müttefiki ülke ve örgütler tarafından yaygın olarak kullanılıyor. Dolayısıyla İHA'lar, İran'ın yürütmekte olduğu dış politikanın önde gelen araçları haline geldiler.

Başka bir ifade ile İran, aynı İsrail gibi bir İHA gücü haline geldi. Bu gücün yakından incelenmesi, Türkiye için de önemli dersler çıkarabilir.


İran'ın İHA Geliştirme ve Üretim Kapasitesi

İran'ın insansız hava aracı sanayiinin iki önde gelen oyuncusu bulunuyor. Bunlar Devrim Muhafızları'na (Pasdaran) bağlı Kuds Havacılık Sanayii ile Savunma Bakanlığı'na bağlı İran Havacılık Sanayii Teşkilatı'nın (IAIO) bir iştiraki olan HESA. Kuds şirketinin ana faaliyet alanı İHA'lar iken HESA, İHA'lara ilaveten sabit ve döner kanatlı uçak üretimi, alt sistem ve gövde parçaları imali ile de ilgileniyor.

1985 yılında kurulan Kuds'ün merkezi Tahran'da. Her ne kadar HESA ile birlikte IAIO çatısı altında bulunsa da şirket, doğrudan Pasdaran kontrolünde.

Şah döneminde, 1976 yılında kurulan HESA ise, İsfahan'daki 250,000 m2 kapalı alana sahip tesislerde faaliyetlerini yürütüyor. ABD'li Textron şirketi tarafından Bell 214 genel maksat helikopterlerinin üretim, bakım ve onarımı için kurulan HESA, süreç içinde hem ABD'den transfer edilen tasarım ve üretim altyapısını geliştirdi, hem de Ukraynalı Antonov ile birlikte yürütülen IrAn-140 yolcu uçağı gibi projelere imza attı.

Kuds ve HESA haricinde İran havacılık sanayiinde faaliyet gösteren bir diğer şirket ise Devlete ait Kuds ve HESA şirketleri ile birlikte İHA alanında faaliyet gösteren bir diğer şirket ise, özel sektöre ait Farnas Havacılık ve Uzay Şirketi. Bu şirket, Black Eagle, Şahin, Oruç 1, Oruç 10 isimli İHA'ları geliştirdi. Çoğu prototip aşamasında olan bu İHA'lardan seri üretime geçen olmadı.


İran'ın Ürettiği Başlıca İHA Modelleri

Ebabil: HESA tarafından geliştirilip üretilen Ebabil'in üç farklı modelinden 400'e yakın üretilmiş olduğu tahmin ediliyor. Taktik İHA sınıfındaki Ebabil'lerden Ebabil 1, 1980'li yıllarda geliştirilmiş, 40kg harp başlığı ile donatılmış bir taarruzi / intihar İHA'sı.

Tasarım çalışmalarına 1991 yılında başlanan Ebabil 2, keşif gözetleme görevlerine de uyarlanabilen bir hedef uçağı. Seri üretimine 1992'de başlanan İHA ilk kez Abu Dabi'de 1999 yılında düzenlenen IDEX 99 sergisinde dünya kamuoyuna gösterildi. Azami uçuş süresi yaklaşık 2 saat ve görev yarıçapı 100km olarak veriliyor. İsteğe bağlı olarak gerçek zamanlı veri bağı sistemi, GPS/INS destekli otopilot ile de donatılabiliyor. Ebabil 2, İran'ın sık sık düzenlediği tatbikat ve savaş oyunlarında yaygın olarak kullanılmakta; çift kuyruk konili daha gelişmiş bir hedef uçağı türevi olan Ebabil CH de tatbikatlarda kullanılırken görüntülenmişti.

Lübnan Hizbullahı tarafından da kullanılan Ebabil 2'nin aynı zamanda örgüt tarafından geliştirilmiş, çift kuyruk konili Ebabil T (Mirsad 1) isimli bir türevi de bulunuyor.

2000'lerin başlarında geliştirilen Ebabil 3 ise, Güney Afrikalı Denel üretimi SeekerİHA'sı ile büyük benzerlik taşıyor. Bu benzerliğin sebebinin, iki ülkenin 2000'lerin ilk yarısında savunma ve ticaret alanlarında geliştirdikleri işbirliği olması muhtemel. Bu süreçte İran'ın, Güney Afrika'dan çeşitli alt sistem ve bileşen teknolojilerini edinmiş olduğu tahmin ediliyor.

Üretimine 2006 yılında başlanan Ebabil 3 ilk kez 2008 yılında Sudan'da görüntülendi. Kendi ülkesinde ise ilk kez 2010 yılındaki Büyük Peygamber 5 tatbikatında Devrim Muhafızları  (Pasdaran) tarafından kullanılırken görüldü. Ebabil 3, Sudan ile birlikte Irak ve Suriye'de en yaygın şekilde kullanılan İHA.

Ebabil 3, gimballi bir elektrooptik kamera, aşağı doğru bakan sabit bir kamera ya da sabit eğik açılı keşif kamerasından biri ile donatılabiliyor; azami görev yarıçapı yaklaşık 100km.

Fotros:2013 Kasım ayında gösterişli bir törenle kamuoyuna tanıtılan Fotros projesi hakkında ayrıntılı bilgi mevcut değil. Dış görünüş olarak İsrail'in Heron'una büyük ölçüde benzeyen Fotros törende, kanat altlarında görünüm olarak ABD yapımı AGM-114 HelllFire'a çok benzeyen ve hatta üzerlerinde AGM-114K-2 modeline nazire yaparcasına "K-2" yazan iki adet füze ile sergilendi.

İran Savunma Bakanlığı tarafından 2,000km görev yarıçapına ve 25,000ft azami irtifaya sahip olduğu açıklanan Fotros'un ayrıca 16 - 30saat havada kalabildiği belirtilmişti.

Fotros, açıklanan performans değerleri itibariyle Şahid 129'a eşdeğer bir platform. İran'ın benzer niteliklerde iki ayrı İHA üretmiş olmasının nedeni, Pasdaran ile düzenli ordu arasındaki rekabete bağlanabilir. Zira Fotros bir Savunma Bakanlığı - Hava Kuvvetleri projesi iken Şahid 129 Pasdaran tarafından yürütülen bir proje.

Hamaset: İran'ın son dönemde sergilediği en ilginç İHA projelerinden biri, 2013 Mayıs ayında tanıtılan Hamaset. Uçak, kanat altlarında birer 107mm topçu roketi ile gösterilmişti. Uçağın burun kısmındaki kabarıklık, SATCOM uydu muhabere anteni taşıdığını düşündürtse de, bu bölmenin oldukça dar oluşu da dikkat çekiyor. Törende gösterilen Hamaset herhangi bir elektrooptik faydalı yük taşımıyordu ancak gövde altında silindirik bir radar radomu bulunmaktaydı. Yakından incelendiğinde bu radarın, ticari bir deniz radarı olduğu anlaşılıyor. Bahsi geçen tanıtım töreninden kısa süre sonra bir adet Hamaset prototipinin uçuş testlerini gösteren bir video yayınlanmıştı.

Karrar: HESA şirketi tarafından geliştirilen Karrar, jet motorlu bir taarruzi İHA. İlk kez 2010 yılındaki bir geçit töreninde kamuoyuna gösterilen Karrar, Nur gemisavar füzesinde de bulunan Tûlû-4 turbojet motorunu kullanıyor. Tûlû-4, Fransız TRI-60 motorunun, muhtemel Rus desteği ile üretilmiş bir kopyası. TRI-60 ise, Storm Shadow / SCALP seyir füzelerinin motoru.

Roket destekli kalkış sistemine sahip Karrar, paraşüt ile iniş gerçekleştiriyor. İran bu İHA'yı çeşitli sergi ve geçit törenlerinde gövde ve kanat altlarında Mk serisi klasik bomba, Kovsar gemisavar füze takılı halde sergiledi. Azami hızı 900km/saat olarak verilen Karrar 1,000km menzile sahip.

Koker 1: İran basını tarafından Kasım 2012'de uçuş testi yapıldığı duyurulan Koker 1'in, dört rotorlu bir tilt kanat İHA olduğu, havada 3 saat kalabildiği ve 170km görev yarıçapına sahip olduğu bilgileri verilmişti. Araçla ilgili haberlerde servis edilen fotograf, Japon Çiba Üniversitesi tarafından üretilen QTW adlı bir İHA'nın fotografının tahrif edilmiş hali. Ayrıca üzerinde "Koker" yazan, dört tilt-fan ile donatılmış bir başka İHA'ya ait bilgisayar çizimi de gösterildi. Buradan hareketle projenin henüz masa başında olduğu iddia edilebilir.

Muhacir: Muhacir, Kuds Havacılık Sanayii Şirketi tarafından üretilen bir İHA ailesi. Tasarım ve üretim geçmişi, İran Irak Savaşı'na kadar uzanıyor. Ebabil serisi ile birlikte Muhacirler, İran'ın en fazla ürettiği insansız uçaklar.

Serinin ilk üyesi olan Muhacir 1, Pasdaran'ın savaş sırasındaki taktik keşif ihtiyaçlarını karşılamak için 1985 yılında geliştirildi. Çift kuyruk konisi taşıyan silindirik gövdenin ucunda, yere doğru bakan eğik bir kamera haznesi olan Muhacir, aynı zamanda dünyanın ilk taarruzî İHA'larından: Bazı Muhacirler, kanat altlarında üçer RPG-7 roketatarları ile donatılmıştı.

1990'ların ortalarında geliştirilen Muhacir 2'den, 2000'lerin ortalarına kadar 250'den fazla üretildiği tahmin ediliyor. Selefinin gövde tasarımının geliştirilmesi ile ortaya çıkan Muhacir 2, tekerlekli değil kızaklı iniş takımlarına ve mancınıklı kalkış sistemine sahip. Aynı Muhacir 1 gibi toplam altı RPG-7 taşıyabilen Muhacir 2, 15kg faydalı yük taşıma kapasitesine, 1.5saat havada kalabilme ve 11,000ft irtifada görev yapabilme yeteneğine sahip. Menzilin 50km'den 150km'ye; havada kalış süresinin de 1.5saatten 6saate çıkartıldığı Muhacir 2N türevi, 2014 Kiş Hava Gösterisi sırasında tanıtıldı.

Muhacir 2'nin, Raad 85 adlı bir de taarruz maksatlı intihar türevi de bulunuyor.

Muhacir 2'nin resmî tek ihrac müşterisi, Venezüella. Bu Güney Amerika ülkesi, Muhacir 2N'leri Arpia adı ile lisans altında üretiyor. Suriye üzerinde uçtuğuna dair de teyit edilmemiş bilgiler mevcut.

Bir önceki model ile aynı dönemde geliştirilmeye başlanan ve üretilen Muhacir 3 Turna, daha büyük, dikdörtgen şekilli bir gövdeye sahip. 100km menzile ve 2 - 3 saat havada kalma süresine sahip Muhacir 3'ün prototip seviyesinde kalmış olması muhtemel.

Serinin en son üyesi Muhacir 4 Hüdhüd de ilk kez 1999 yılında kamuoyuna tanıtıldı. 2000'lerin ortalarına kadar 30'dan fazla üretilmiş olduğu tahmin edilen Muhacir 4, 175kg azami kalkış ağırlığına, 3 - 5 saat havada kalma kabiliyetine, 18,000ft azami irtifa ve 150km menzile sahip. Bu İHA ayrıca Çin yapımı QW-1 omuzdan ateşlenen uçaksavar füzesi ile de donatılabiliyor. Muhacir 4, Irak ve Suriye'de yoğun olarak kullanılmakta. Muhacir 4'ün öncüllerinden en önemli farkı, GPS seyrüsefer sistemine sahip olması ve önceden belirlenmiş rota noktalarının uçuş sırasında değiştirilebilmesi. Bu İHA aynı zamanda muhabere rölesi olarak da kullanılabiliyor.

Saika: Kuds Havacılık Sanayii Şirketi üretimi olan ve hedef uçak olarak kullanılan Saika'nın iki ayrı modeli bulunuyor: Saika 1, radyo kontrollü iken, daha gelişmiş model olan Saika 2, GPS destekli otomatik pilota sahip. Saika 2'nin dikkat çeken özelliği, farklı kızılötesi ve radar izlerini taklit edecek şekilde ayarlanabilmesi ve böylelikle düşman hava savunma sistemlerini aldatmak için kullanılabilmesi.

Sarir: İlk kez 2013 Nisan ayında bir geçit töreninde kanat altlarında birer QW-1 uçaksavar füzesi taşır halde gösterilen H-110 Sarir, dış görünüş olarak İsrail yapımı Hunter'la büyük ölçüde benzerlik taşıyor. Uçak ile ilgili teknik bilgi ve ayrıntılar açık kaynaklarda mevcut değil ancak Hava Savunma Kuvvetleri'nin bir projesi olduğu biliniyor. Bu da, Sarir'in ana görevinin düşman İHA'larını düşürmek olduğunu düşündürüyor.

Şahid 129: HESA'ya bağlı Şahid Havacılık Sanayii Araştırma Merkezi tarafından üretilen Şahid 129İHA sistemi kamuoyuna ilk kez 2012 Eylül ayında gösterildi. Sistem dış görünüş olarak İsrailli Elbit şirketinin Hermes 450 İHA'sı ile büyük benzerlikle taşıyor. Sistemin iddia edilen havada kalış süresi 24saat, menzili ise 2,000km; ayrıca Sadid 1 yarı aktif lazer güdümlü füzelerinden toplam dört adet taşıyabiliyor.

Şahid 129'un İran televizyonlarında yayınlanan faydalı yük görüntüleri, Ebabil 3 ile aynı görüntü işleme yazılım ve/veya donanımını kullandığını gösteriyor. Dolayısıyla İran'ın, Ebabil 3 geliştirme ve üretim tecrübesini bu İHA'da kullanmış olması muhtemel.

Talash: Kuds tarafından üretilen ve iki ayrı modeli olan Telaş, bir eğitim İHA'sı. Telaş 1, İHA operatörlerinin uçuş eğitiminde, Hedef 3000 Telaş 2 ise, uçaksavar topçusunun nişancı eğitimlerinde kullanılıyor. Telaş 1 tekerlekli iniş takımları ile; Telaş 2 mancınıkla ya da roket destek sistemi ile kalkış yapıyor. Her iki İHA da 30dakika havada kalma süresine sahip.

Yasir:İran Havacılık Sanayii Teşkilatı üretimi olan ve Eylül 2013'te ilk kez kamuoyuna tanıtılan, Yasir İHA sistemi, 2012 Aralık ayında ele geçirilen Amerikan InSitu firması üretimi ScanEagle İHA'nın bir kopyası. 15,000ft uçuş tavanına ve 8saat havada kalma kapasitesine sahip Yasir'in görev yarıçapı 200km. İran Yasir İHA'lardan birini Rus Hava Kuvvetleri'ne hediye etmişti.


İran'ın Seferî İHA'ları


Başta ABD olmak üzere Batı dünyası, Körfez ülkeleri ve İsrail ile yoğun bir bölgesel güç mücadelesinde bulunan İran, Ortadoğu coğrafyasındaki çıkarlarını korumak için askeri, istihbari ve psikolojik yöntem ve teknikleri yoğun olarak kullanan bir ülke. Bunlar arasında Hizbullah gibi örgütleri kurmak ve/veya desteklemek olduğu kadar, müttefik olunan ülke rejimlerine personel / danışman, silah, teçhizat, eğitim hizmeti vb desteklerin sağlanması da bulunuyor.

Bu kapsamda 2000'lerin başlarından bu yana doğrudan ya da dolaylı olarak müdahil olunan neredeyse tüm çatışma bölgelerinde, İran yapımı insansız hava araçları görülmekte. İran kendi personeli, desteklediği rejim orduları veya örgüt üyeleri ile İHA'ları son derece aktif olark kullanmakta. Dahası, bu sistemler yoğun bir psikolojik harekat ve propaganda aracı olarak da rol oynamakta.

İran'ın müdahil olduğu çatışma bölgeleri ve buralara gönderdiği İHA'ların sicilleri incelendiği zaman ortaya çarpıcı bir manzara çıkıyor:

Irak

İran, 2003 ABD işgalinden sonra bir şiddet sarmalının içine giren Irak'ta, Şii gruplara yoğun şekilde eğitim, silah, teçhizat ve ikmâl yardımı sağlamakta. Bu desteğe ilaveten kendi unsurları ile de Irak'taki çatışmalar ile ilgili özellikle sınır hattına yakın bölgelerde yoğun keşif - gözetleme faaliyetleri yürütüyor.

2011 Aralık ayında ABD'nin Irak'taki kuvvetlerinin komutanı Orgeneral Jeffrey Buchanan, İran'ın İHA uçuşlarının sınırın kendi taraflarında belli bir rutinde gerçekleştiğini, sınır ihlali durumlarının çok fazla yaşanmadığını açıklamıştı. ABD'nin birliklerini Irak'tan geri çekmeye 2007 yılında başlayıp, 2011 sonunda tamamlamış olduğu göz önüne alınırsa, İran'ın ABD'yi Irak üzerinde İHA uçurarak çok fazla tahrik etmek istemediği öne sürülebilir.

Ne var ki bu dönemde bazı ilginç olaylar da yaşandı. 25.02.2009 günü Diyala yakınlarında ABD Hava Kuvvetleri'ne ait F-16'lar, Ebabil 3 tipi bir İHA'yı makinalı topla vurdu. Paraşüt sistemi ile yere inen İHA, neredeyse tamamen sağlam bir şekilde ABD kara birlikleri tarafından ele geçirildi. Bu, Irak'ta İran İHA uçuşlarına dair ilk somut kanıtlardan biri idi ayrıca: Vurulduğu sırada Ebabil 3, Camp Eşref adlı ABD üssünü ve yakınlarındaki bir mülteci kampını gözetliyordu.

Ancak ABD'nin Irak'tan çekilmesi ve kısa süre sonra Suriye'den ülkenin dört bir yanına yayılan IŞİD nedeniyle, İran'ın ülkedeki askeri varlığı hızla arttı. Bu kapsamda hem merkezî hükümet hem de Şii milis gruplarına yoğun personel, eğitim, silah ve lojistik destek sağlanmasına başlandı. Bunun sonucunda da Irak'taki İran yapımı İHA varlığı, özellikle 2014'ten itibaren hızla arttı. O kadar ki, Bağdat'taki Raşid Hava Üssü'nde bir komuta kontrol merkezi kuran İranlılar, burayı bir İHA üssüne dönüştürdü. 2014 Haziran'ında Musul'un IŞİD tarafından ele geçirilmesinden sonra bu üssün faaliyetleri yoğunlaştı ve İran buraya ilave Ebabil 3'ler sevketmeye başladı.

Irak'ta uçan Muhacir 4'lerden en az iki tanesinin düşürüldüğü belgelenmiş durumda. Bunlardan ilki Samara'da 2014 Temmuz ayında, diğeri ise 2015 Ocak'ta Kerkük'te IŞİD tarafından düşürüldü. 2015 Şubat ayında da Irak bayrağı ve milliyet işaretleri taşıyan bir Ebabil 3, IŞİD militanları tarafından Samara yakınlarında düşürüldü. Mart ayında ise tipi belirtilmeyen bir İran İHA'sı Tikrit'te düştü.

Lübnan

Hizbullah örgütü Lübnan'da ve İsrail'in kuzeyinde İran yapımı İHA'ları en erken 2004 Kasım ayından bu yana yoğun şekilde kullanıyor. Bu tarihte Mirsad 1 tipi bir İHA, Lübnan'ın güneyinden Batı Celile'deki Nahariye kasabası üzerinde 20 dakika kadar uçup görüntü toplamış, İsrail Hava Kuvvetleri müdahale edemeden geri dönmüştü. Ertesi sene Nisan ayında da başka bir Mirsad 1 yine aynı bölgede rahatsız edilmeden uçarak gözetleme gerçekleştirdi.

Hizbullah'ın İran yapımı İHA'ları taarruzî maksatlarla ilk kullanışı, 2006 Lübnan Savaşı sırasında oldu: Her biri 40 - 50kg harp başlığı taşıyan üç Ebabil, İsrail'in kuzeyine doğru uçarken F-16'lar tarafından karşılandı. İHA'lardan biri Hayfa yakınlarında, biri Batı Celile'de diğeri ise Tir yakınlarında düşürüldü. Bu olaydan sonra sekteye uğrayan İHA operasyonları 2012'den sonra tekrar hız kazandı.

06.10.2012 günü Hizbullah çok ses getiren bir İHA görevi gerçekleştirdi: "Eyüb" isimli İran yapımı bir İHA, İsrail'in Dimona'daki gizli nükleer tesisi üzerinde uçtu. Basına yansıyan haberlere göre Eyüb, Lübnan'ın güneyinden havalanıp Akdeniz üzerinden uçarak Batı Şeria'dan İsrail hava sahasına geçiş yapmıştı. İHA, tesis yakınlarında bir İsrail F-16'sı tarafından düşürüldü. Uçağın topladığı görüntüleri veri bağı sistemi ile yer kontrol istasyonu ya da uzak görüntü terminaline aktarmış olabileceği tahmin ediliyor.

2013 Nisan ayında ise Hayfa üzerinde uçan bir Hizbullah, yaklaşık 1 saat süren bir takibin ardından düşürüldü. İsrail askeri kaynakları, İHA'nın, Hayfa'daki kimyasal madde depoları ve/veya açık deniz enerji sondaj alanlarını görüntülemek için havalanmış olabileceğini tahmin ediyorlar.

Hizbullah'ın İHA operasyonlarına verdiği önem, Bekaa Vadisi'nde inşa edilen İHA üssünün keşfedilmesiyle gözler önüne serildi. Haziran 2014'te çekilen uydu fotograflarında, Suriye sınırının 18km batısında ve Bekaa Vadisi'nin kuzeyindeki Hermel köyünün 10km güneyinde, İHA iniş - kalkışları için 670m uzunluk ve 20m genişliğe sahip bir pist inşa edilmiş olduğu tespit edildi. Şubat 2013 ila Haziran 2014 arasında kurulduğu tahmin edilen pistin uzunluğu, İran'dan gelecek nakliye uçakları ve benzeri büyük hava araçlarının inişi için yeterli değil. Bu da, tesisin, başta Ebabil 3 olmak üzere taktik sınıftaki İHA'ları desteklemek için kurulduğu tezini güçlendiriyor. İsrail hava sahasına Hizbullah İHA'larının sızmalarının artması, bu üssün gerçekten de İHA'lar için kurulduğu ve faaliyete geçmiş olduğunu düşündürüyor.

Örgüt İHA'ları sadece İsrail üzerinde kullanmıyor. Suriye İç Savaşı'nda Esad rejimi yanında savaşan Hizbullah, Lübnan - Suriye sınırı bölgesinde de IŞİD ve rejim muhaliflerinin hareketlerini takip için de İHA'ları aktif olarak kullanmakta.

Sudan

İran'ın Afrika kıtasındaki en yakın müttefiki olan Sudan, silahlı isyan hareketleri ile mücadele kapsamında İran'dan kayda değer askeri, teknik ve ekonomik yardım almakta.

İran yapımı İHA'ların Sudan'da kullanıldığı ilk kez, 11.11.2008 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunulan bir rapor ile ortaya çıktı. Raporda, El Feşir havaalanı üzerinde uçmakta olan bir Ebabil 3'ün ve ilgili yer kontrol istasyonunun fotografları yayınlandı.

Sudan ordusu tarafından Zagil olarak adlandırılan Ebabil 3'ler, Sudan ordusu tarafından keşif, gözetleme ve hedef tespiti görevlerinde yoğun olarak kullanılmakta. Bugüne kadar biri 2008 Ağustos, diğeri ise 2012 Mart ayında olmak üzere en iki adet Zagil isyancılar tarafından düşürüldü.

Suriye

İran, yakın müttefiki olduğu Esad rejimine Suriye İç Savaşı'nda yoğun askeri ve ekonomik destek sağlamakta. Bu destek hem silah, teçhizat ve mühimmat yardımı hem de ön saflarda savaşacak militan şeklinde gerçekleşmekte. Bunlar arasında İHA'lar da yer alıyor. İran İHA'larının, uçak ve personel kayıpları ile yedek parça ve bakım sıkıntıları nedeniyle muharebe yeteneği ciddi oranda örselenmiş Suriye Hava Kuvvetleri'ne keşif - gözetleme görevleri alanında bir nebze nefes aldırmış olması muhtemel.

Suriye'de uçan İran yapımı İHA'lara ilişkin ilk kanıtlar, 2012 yılında ortaya çıktı. Bir Muhacir 4'ün Şam üzerinde uçarken çekilmiş bir videosu yayınlandı. Aynı sene başka bir Muhacir 4, Şam yakınlarındaki Kafr Batna'da uçarken görüntülendi. Kısa süre sonra da bir Ebabil 3'ün enkazının fotoğrafları internette yayıldı. 2015 Ocak ayında da Deyri Zor'da bir Muhacir 4 düşürüldü.

Öte yandan son dönemde Suriye'de uçarken ya da yerde enkazı görüntülenen İran İHA'ları arasında özellikle iki model dikkati çekiyor: Şahid 129 ve Yasir.

Şahid 129 Suriye'de ilk kez 2014 Nisan ayında, Şam'ın doğusunda, Guta yakınlarında uçarken görüntülendi. Görüntülere yakalanan İHA'nın, 2012 yılında kamuoyuna tanıtılan Şahid 129'dan bazı farklılıkları bulunuyor: Öncelikle en dikkat çeken ayrıntı, videodaki uçağın burun kısmının üstündeki kabarıklık. Benzer bombeli yapı, Heron ya da Predator gibi İHA'larda SATCOM uydu muhabere antenine ev sahipliği yapıyor. Ayrıca gövdenin ön - üst tarafında bir anten dikkat çekiyor. Bu gibi farklılıklar, ilk kez tanıtıldığı günden bu yana Şahid 129'un devamlı geliştirildiğinin bir göstergesi olabilir.

Öte yandan 13.08.2015 tarihinde ise bir adet Şahid 129'un, Pakistan sınırına yakın Şah Bahar köyü yakınlarında düşmüş olduğunu gösteren fotograflar, sosyal medyada hızla yayıldı. Bu da, İran'ın söz konusu İHA'yı, Pakistan sınırı boyunca ve muhtemelen Afganistan - Pakistan üzerinde de kullanmakta olduğunu düşündürüyor.

Şahid 129'ün özelliği, faydalı yük taşıma kapasitesi ve uçuş süresi olarak şimdiye kadar Suriye'de görüntülenen diğer İHA'lardan daha üst sınıfta bir platform olması.

Yasir ise Suriye'de ilk kez 2013 Kasım ayında Huceyre üzerinde uçarken görüntülendi. Hizbullah tarafından Lübnan'da, Hizbullah el Nucaba tarafından da Irak'ta kullanılıyor. Bugüne kadar iki Yasir muhalifler tarafından düşürüldü: Biri 05.12.2013 tarihinde Halep'te ve diğeri 07.12.2013 tarihinde Kalamun'da. Yasir'in Suriye'de görülmesi, taktik / seyyar İHA birliklerinin varlığına, başka bir deyişle İHA'nın yaygın ve planlı bir kullanımına delalet olabilir.

İran üretimi İHA'lara ilaveten, rejim güçlerinin internetten satın alınabilen ve oldukça popüler bir mini dron modeli olan DJI Phantom'u da kullandıklarını eklemekte fayda var. GoPro kamera ile donatılmış bu tip İHA'lardan biri 2013 Kasım ayında Humus'ta düşürülmüştü.


Değerlendirme

İran'ın propaganda maksatlı olarak, çoğu zaman abartılı silah sistemi geliştirme haberlerine tezat olarak ayakları yere sağlam basan bir İHA sanayii geliştirme politikası izlemekte olduğu gözleniyor. Muhacir ve Ebabil sistemlerinde olduğu gibi Batı üretimi motor, aviyonik ve benzeri alt sistemler, uluslararası yaptırımlara rağmen seri üretim hattını besleyecek kadar çok miktarda tedarik edilebiliyor. Dahası ülke içindeki insan kaynakları ve sanayi kapasitesi, söz konusu sistemlerin muadillerinin üretimi ve daha da önemlisi bakım, onarım ve idamelerinin sağlanması konularında etkili bir biçimde seferber edilebiliyor.

Tersine mühendislik konusundaki yüksek performans özellikle ABD'den ele geçirilen bir ScanEagle İHA'sının kısa süre içinde kopyalanarak Yasir projesinin hayata geçirilmesi ve elektronik aldatma ile ele geçirilen bi RQ-170'in ölçekli modelinin uçurulmasında görüldü. Her ne kadar elektronik alt sistem, sensör ve iletişim sistemlerinde Batı / ABD yapımı muadiller kadar yüksek performanslı ve kaliteli ürünlerin ortaya çıkartılması zor olabilse de, Yasir'in Irak'taki çatışmalarda yaygın şekilde kullanılmaya başlaması çarpıcıdır. İran, tasarımdan üretime kadar olan süreçleri hızlı bir şekilde işletme kabiliyeti göstermekte. Nükleer program ile ilgili olarak P5+1 ülkeleri ile varılan anlaşma ve uluslararası yaptırımların kaldırılması, ileri teknolojiye erişimin kolaylaşmasını sağlayacağından İran İHA'larının niteliklerinin daha da yükselmesi beklenebilir.

Üretim teknikleri ve proje yönetim metodolojileri 6 Sigma, STANAG vb standart ve kıstasları sağlamıyor; sistem performansları NATO seviyelerine göre çok düşük kalıyor olabilir. Ancak öyle ya da böyle İran İHA'ları askeri / istihbari görevler için son derece etkili bir şekilde kullanmaktadır. Dahası, bölgesindeki çatışma alanlarında kendi yapımı İHA'ları kullanması, siyasi - psikolojik bir fayda aracı haline gelmekte.

Bugün İran'ın ürettiği İHA'lar teknoloji ve performans açısından Predator, Reaper ya da Heron ile yarışamayabilir. Ancak üretilmekte, uçmakta, görev yapmakta ve dış politika aracı olarak kullanılmaktadırlar. Bu da bir bakıma İran'ı, İHA liginde İsrail ve ABD ile aynı kümeye yerleştirmektedir.





Ek: Türkiye'de Durum

Komşu İran'ın İHA teknolojilerindeki durumunu inceleyince okuyucunun zihninde "peki Türkiye'de durum nedir?" sorusu canlanabilir. Türkiye'de Ağustos 2015 itibariyle İHA alanında güncel durum kabaca şu şekildedir:

Anka: 14.05.2004/243 numaralı Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) kararı ile başlatılan Özgün TİHA (MALE) Geliştirme projesinde 1 Sistem (3 uçak) özgün İHA'nın yurtiçi imkânlarla geliştirilmesi için SSM ile TAI arasında 24.12.2004 tarihinde USD62 milyonluk bir sözleşme imzalandı. Müteakiben prototip sayısı 5'e çıkartıldı ve sözleşme bedeli USD96.5 milyon oldu. Proje kapsamında Anka Blok A ve Blok B tipinde iki ayrı geliştirme prototipi üretildi. Bu prototiplerin uçuş testleri halen devam etmekte. Türk Hava Kuvvetleri ihtiyacı için 10 adet seri üretim Anka S tipi İHA tedariği için de 2013 yılında bir sözleşme imzalandı. Bu proje kapsamında ilk prototipin uçuş testlerine 2017 yılında başlaması bekleniyor.

Taarruzi İHA: 2 prototipi kapsayan proje için teklif hazırlıkları devam ediyor.

Taktik İHA: Taktik İHA alanında iki ayrı proje eş zamanlı olarak yürüyor. Bunlardan birincisi, Aralık 2011'de Kale-Baykar ile imzalanan 2 sistem 12 uçaklık proje. Proje kapsamında uçakların teslimatı tamamlandı. Elektrooptik faydalı yük ve veri bağı sistemleri devlet tarafından tedarik edilip (GFE; Government Furnished Equipment) entegre edilecek. Mancınıktan fırlatılan taktik İHA projesinde ise ana yüklenici Vestel Savunma ile sözleşme Ekim 2010'da imzalanmıştı. Halen uçuş testlerine devam ediliyor.

Mini İHA: Kale-Baykar tarafından üretilen elden atılan Mini İHA sistemi Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine 2007 Aralık ayında girdi. Halen 150 - 160 civarında hizmette bulunuyor.

Heron: 2005 Nisan ayında IAI-Elbit konsorsiyumu ile imzalanan sözleşme ile 3 sistem 10 uçak Heron İHA tedarik edildi. Hava Kuvvetleri tarafından Gözcü 1 olarak adlandırılan Heron'lar, projedeki gecikmeler nedeniyle ancak 2010 yılında teslim alınabildi. İsrail ile kesilen ilişkiler neticesinde Türkiye, bu uçakların bakım - onarımını TUSAŞ ile kendisi yapıyor. Söz konusu hizmet sözleşmesinin yenilenmesi için SSM tarafından ihale süreci yürütülmekte.

Dolayısıyla halen Türk Silahlı Kuvvetleri hizmetinde İHA türü hava aracı olarak 10 adet Heron ile 150 - 160 adet elden atılan Mini İHA bulunmakta. Kale-Baykar mini İHA haricinde seri üretimi yapılıp aktif hizmete girmiş ve/veya ihracatı yapılmış Türk yapımı bir İHA bulunmuyor.

Yoda Emekli Oldu: Müthiş Bir Kariyerin Ardından

$
0
0
Emeklilik ikramiyesi ne kadar
tutmuştur acaba?
Geçtiğimiz hafta bir devir, sessiz sedasız kapandı. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) savunma ve güvenlik teknolojileri, eğilimleri ve gündemini belirleyen, dolaylı olarak bu alanlarda dünya ölçeğinde bir etki ve ilham gücüne sahip bir isim, sahneden indi.

ABD Savunma Bakanlığı'na (Pentagon) bağlı "Net (Safi) Değerlendirme Bürosu"nun (Office of Net Assessment; ONA) kurucusu ve 42 (kırkiki) yıldır yöneticisi olan, "Yoda" lakaplı 94 (doksandört) yaşındaki Andrew  Walter Marshall, emekliye ayrıldı.

Marshall, kariyeri boyunca 8 ABD Başkanı (Richard Nixon, Gerald Ford, Jimmy Carter, Ronald Reagan, George H.W. Bush, Bill Clinton, George W. Bush ve Barack Obama) ile çalışmış, her yeni Başkan tarafından görev süresi uzatılmış bir stratejist. Uluslararası güvenlik stratejileri alanında, her ne kadar ön plana çıkmayı sevmese ve basın önünde kendini göstermese de, sembolleşmiş bir isim.

Marshall'ın başında bulunduğu ONA, bir çeşit "think tank" olarak Pentagon'un savunma ve güvenlik politikalarını şekillendirmiş, işlevine oranla şaşırtıcı derecede küçük bir daire. Bu dairenin görevi, yükselen teknoloji eğilimlerin tespiti, uzun vadeli siyasi - teknolojik öngörüler ve bunlara karşılık geliştirilecek stratejilerin belirlenmesi olarak özetlenebilir. 

Marshall ve başında bulunduğu birimden, "Bilgi Küpü" başlıklı yazımda bahsetmiştim: 
ONA'nın ne yaptığını anlamak için işe adından başlamak lazım. ONA, makaleler ve raporlar üreten sıradan bir düşünce kuruluşu ya da strateji merkezi değil - zaten bu iki kavramı karşılayan kuruluşlar Türkiye'de mevcut olmadığı için aradaki ayrımı tespit etmek bizim için kolay da değil. 
ONA'nın asıl görevi, ABD Savunma Bakanlığı için "net değerlendirme"ler yapmak. Bir şeyin netinden, yani safisinden bahsetmek için bir çeşit karşılaştırma ve toplama / çıkarma işleminden bahsetmek gerekir. Stratejik boyutta bu mahsuplaştırma işlemi, elde bulunan imkânların, teknik, taktik ve teknolojilerin ve hasımda bulunan teknik, taktik ve teknolojilerin bir araya getirilmesi, yönelimlerin (trendlerin) denkleme sokulması ve bunlar ışığında öngörülerde bulunulması silsilesinden ibarettir. Dolayısıyla klasik bir etki - tepki analizi değildir ya da alınacak bir kararın muhtemel sonuçlarının değerlendirilmesi işlemi değildir. Doğasındaki gelecekbilim (fütüroloji) barındırmak zorundadır, zira dürbünle çok uzaklara bakılmaktadır. 
Başka bir deyişle net değerlendirme, resmin bütününe hakim olarak, o resmin gelecekte nasıl şekillenebileceğine dair öngörülerde bulunma sanatıdır. 
ONA'nın işlevi ve yapısı ile ilgili oldukça faydalı bir çalışma olan "Net Assesment: A Practical Guide" adlı makalesinde Bracken, Soğuk Savaş dönemindeki Sovyet nükleer tehdidi ile ilgili ABD'nin içine düştüğü yanılsamadan ve alınan yanlış stratejik kararlardan bahsediyor. 1950'li yıllarda ABD hükümeti için stratejik değerlendirmeler yapan RAND firması, Sovyetler Birliği'nin elinde bulunan Mıyasişçev M-4 (NATO kodu "Bison") ve Tupolev Tu-95 (NATO kodu "Bear") stratejik bombardıman uçaklarının kabiliyetleri hakkında yanlış bir izlenime sahipti. Bu uçakların erim ve taşıma kabiliyetleri, gerçekte olduğundan çok daha iyi bir şekilde algılanmıştı. Dolayısıyla Sovyetlerden gelecek nükleer tehdidin niteliği, bu uçakların kabiliyetleri ölçüsünde değerlendirilmekteydi. Ancak gerçekte durum farklıydı, zira bu uçakların özellikle motorları oldukça sorunluydu ve nükleer bombardıman için ABD anakarasına ulaşmaları mümkün değildi. Bu nedenle de SSCB, nükleer başlıkları ABD'ye atmak için yeterli imkân ve kabiliyete sahip değildi.
Marshall'ın çalışmaları, Çin'in askeri modernizasyon sürecine dahi ışık tutmuştu. The Economist'te yayınlanan "China's Military Rise: The Dragon's New Teeth" başlıklı makaleye göre, Çin Harp Akademisi öğretim üyelerinden General Chen Zhou, Marshall'ın kendileri için bir kahraman olduğunu ve onun yazdığı her şeyi kelimesi kelimesine tercüme ederek çalıştıklarını ifade ediyor.

Bu kadar uzun süre görevde kalmış bir ismin, yetenek ve başarıları konusunda tartışmalar yaratmamış olması düşünülemez. Kendisi hakkında Andrew F. Krepinevich ve Barry D. Watts tarafından kaleme alınan "The Last Warrior: Andrew Marshall and the Shaping of Modern American Defense Strategy" başlıklı kitaba sert eleştiriler getiren Michael Desch, "Don't Worship at the Altar of Andrew Marshall" başlıklı makalesinde, Marshall'ın bir çeşit hikmetinden sual olunmaz ikona dönüştürüldüğünü, bunun bir sebebinin de, dairesinin doğrudan ABD Savunma Bakanı'na bağlı ve çalışmalarının neredeyse tamamının en üst seviyede gizli olmasını gösteriyor. Buna göre Marshall'ın 40 yılda elde ettiği başarıları sağlıklı bir biçimde değerlendirmek neredeyse imkansız, zira çalışmalarının 1992 tarihli bir rapor haricinde hepsi gizlilik dereceli. Ayrıca Desch'e göre, Marshall'ın uzgörü yeteneklerini fazlasıyla abartan yazarlar, onun, CIA'in Sovyetler Birliği'nin ekonomik ve askeri teknolojik kabiliyetlerini aşırı abartılı bulmasına rağmen, bazı raporlarında CIA veri ve öngörülerini işine geldiği gibi kullanmaktan çekinmediğini görmezden gelmiş. Desch'in Marshall'a yönelik bir başka eleştirisi ise, Net Değerlendirme kavramının muğlaklığına ilişkin.

Krepenevich ve Watts'ın kitabında, Marshall'ın ABD savunma ve güvenlik mekanizmasına üç en önemli katkısı olarak CIA'in Sovyetler Birliği'ne ilişkin değerlendirmelerinin tutarlılık ve isabetini tartışmaya açması, yeni teknoloji ve inovasyonların ışığında bir askeri devrimin (RMA; Revolution in Military Affairs) anahatlarını herkesten önce çizmesi ve Soğuk Savaş'tan sonra Çin'in ABD'nin yeni rakibi olacağını öngörmesi sıralanmış. Desch'in bu tespitlere itirazları, CIA'in bizzat kendisinin Sovyetler Birliği'nin ekonomik ve askeri kapasitesinin tahmin edildiği kadar güçlü olmayacağına ilişkin tespitlerinin bulunuduğu ile başlıyor. Daha da ilginci Desch, Marshall'ın RMA fikrini, doğrudan Sovyetler Birliği'nin 1970'li yıllardaki teknik raporlarda geçen Askeri Teknik Devrim (MTR; Military Technical Revolution) kavramından "esinlenerek" geliştirdiğini öne sürüyor. Çin'in yükselen güç olacağı tahmininin ise Marshall'ın çağdaşı çok sayıda stratejist tarafından da dile getirilmiş olduğunu ekliyor.

Her ne kadar bu eleştirilerin önemli ölçüde haklılık payı olduğuna inansam da, Andrew Marshall gibi bir ismi özel kılan bazı nitelikler olduğunu düşünüyorum. Bunlardan ilki, Marshall'ın, son derece geniş bir entelektüel görüş açısına sahip olmasıdır.

Bir kişi, belli bir alanda dikey uzmanlığını artırdığı ölçüde farklı alanlara nüfuz edemez, yani yatayda da etki alanını genişletemezse, bir süre sonra yaratıcılığı ve bilgi üretme kabiliyeti körelir. Yeni fikir ve bilgilerin üretimi, entelektüel etki çapını artırmakla mümkündür. Bu da sadece meslek ya da ilgi alanı üzerine yoğunlaşmak değil, farklı alanlar ve konulara da eğilmek ile sağlanabilir. Başka bir deyişle kişi ya da kuruluş, ilgi ve ilişki ağını (network'ünü) genişlettiği, farklı ağlarla bağlantı kurduğu sürece yaratıcılık ve üretkenlik kapasitesini artırır.

ONA gibi kuruluşlar ve Marshall gibi kişiler, çok sayıda farklı ağa bağlantıları olan düğüm noktaları vazifesi görürler. Çok farklı ağlar arasında mesaj alış verişi sağlayabilir; gelişme ve eğilimlere çok daha geniş açıdan bakış getirebilirler. Bu da teknolojik uzgörü, stratejik planlama ve politika tasarlayabilme yeteneğini artırıcı rol oynar.

İkinci olarak, kişilerin olduğu kadar kurumların da zekâları vardır. Kurumsal zekâ, bilgi ve deneyimin içselleştirilmesi, geliştirilmesi ve korunmasına bağlıdır. Üretilen bilginin kalitesi, üretim sürecine dahil olan ağların sayısına ve kalitesine bağlıdır. Bu üretim sürecinde de Marshall gibi düğüm noktaları hayati önem taşırlar. Eğer üretilen bilgi korunup aktarılabiliyorsa, bilgi üretim sürecinde istikrar söz konusuysa, uzun vadeli ve sağlıklı strateji geliştirmek mümkün olabilir. Aksi takdirde kurumsal geri zekâlılık hasıl olur.

Ve kurumsal geri zekâlılık, cehalet ile birlikte bir ülke için en önemli ulusal güvenlik tehditlerinden biridir.

INSAS: Bir Tüfeğin Düşündürdükleri

$
0
0
Hint basınında geçtiğimiz hafta yayınlanan haberlere göre Hindistan Meclisi Savunma Daimi Komitesi, ülkenin savunma sanayiindeki bilgi birikimi, deneyim ve altyapısına rağmen neden dünya çapında kaliteli bir piyade tüfeği üretmeyi başaramadığını sorgulayan bir rapor yayınladı.

Raporun dili ve ele aldığı konu dikkat çekici, zira dünyada savunmaya en fazla bütçe ayıran, nükleer silahlara ve ciddi bir sanayi altyapısına sahip ülke, INSAS (Indian National Small Arms System; Hint Milli Hafif Silah Sistemi) adlı bir piyade tüfeğini halihazırda üretmekte. 

Bu haberlerin çıkmasından kısa süre sonra War is Boring adlı sitede Robert Beckhusen imzası ile "India's Anti Terror Troops Despise Their Assault Rifle" (Hint Terörle Mücadele Birlikleri Piyade Tüfeklerinden Nefret Ediyor) başlıklı bir makale yayınlandı. INSAS tüfeğinin gelişimi ve sorunlarını genel hatları ile ele alan yazıda son derece ilginç bilgiler yer alıyor. Bunlara bir örnek olarak tüfeğin, nişancısının suratına yağ püskürtmesi bile sıralanmış!

Peki neden böyle oldu? Nükleer füzeden savaş uçağına pek çok sistem üreten, Mars'a sonda gönderen, devasa bir bütçeye ve insan kaynağına sahip Hindistan bir tüfeği doğru dürüst üretmeyi beceremedi mi? Yoksa sorunun başka sebepleri mi var?

Hint ordusu, uzun yıllar boyunca Ordnance Factory Tiruchirappalli şirketi tarafından üretilmiş 7.62mmx51 NATO mermi atan 1A1 piyade tüfeğini kullandı. 1A1, Belçikalı FN Herstal şirketi tarafından geliştirilmiş ve Türk ordusunda da G1 olarak hizmet vermiş FN FAL tüfeğinin tasarım açısından "torunu" sayılabilir. Çünkü 1A1, FAL'in İngiltere tarafından lisans altında üretilen modeli olan L1A SLR (Self Loading Rifle) tüfeğinin tersine mühendislikle geliştirilmiş bir türevi.

INSAS'ın geliştirilmesine, 1980'li yılların ortalarında başlanmış. 7.62mm mermi yerine 5.56mm çapına geçiş için çalışmalar yapan Hint ordusu, tüfeğin tasarımında Kalaşnikof'un mekanizmasından büyük oranda faydalanmış. Sonuç olarak ortaya, standart piyade tüfeği, kısa namlulu karbina ve manga destek silahı olmak üzere üç türevi olan; temel mekanizması Kalaşnikof ile FAL karması bir silah çıkmış. 1997 - 1998 arası birliklere dağıtılmaya başlanan INSAS'tan, Ishapore Rifle Factory tarafından 300,000 adet üretilmiş.

5.56mmx45 NATO standart mermisi kullanan tüfeğin standart türevinin boş ağırlığı 3.2kg; toplam uzunluğu ise sabit dipçik ile 945mm. Dakikada 650 mermi atabilen INSAS, 20 yada 30 hazneli şeffaf polimer şarjör ile besleniyor.

INSAS tüfeğinin ilk muharebe deneyimi, 1999 yılında Pakistan'la yapılan Kargil Savaşı olmuş.

Beckhusen'in aktardığına göre, Kargil Savaşı sırasında INSAS'ı kullanan birlikler, tüfeğin sık sık tutukluk yaptığını, 20 mermilik polimer şarjörün, yüksek rakımlı ve aşırı soğuk bölgede donarak kırıldığını bildirmişler. Sadece tekli ya da üçlü mermi atım seçeneklerine sahip tüfeğin zaman zaman, tetik çekildiği anda aslında sahip olmadığı tam otomatik moda geçerek tüm şarjörü boşalttığı görülmüş. Sık sık arıza yapan INSAS'tan, tabiri caize bezen askerler, tüfeğin selefi daha ağır 7.62mm FN FAL'i tekrar kullanmaya başlamış.

INSAS ile donatılmış Nepal ordusu, 2005 yılında Maocu gerillaların düzenlediği bir baskında, 10 saat süren çatışmada aşırı ısınıp bozulan tüfeklerinin kurbanı olmuş, 43 kayıp vererek üslerini gerillalara kaybetmişler.

En son geçtiğimiz Kasım ayında Hint polis teşkilatına bağı Central Reserve Police Force (CRPF) adlı terörle mücadele birimi, envanterindeki INSAS'ların Rus yapımı Kalaşnikof tüfekleriyle değiştirilmesi için talepte bulunmuş. Nitekim 2011 Kasım ayında Hint ordusu, bir kısmı hazır alım, 100,000 kadarı da yurtiçinde lisans altında üretim olmak üzere yeni nesil piyade tüfeği tedariği için dünya çapında 34 üreticiye teklife çağrı dosyası gönderdi. İhale kapsamında İtalyan Beretta ARX-160, Çek CZ-805, İsrailli Galil ACE, İsviçreli SG551 ve Amerikan M4 modelleri kısa listeye kaldı. 

Beckhusen'e göre tüfeğin bu kronik sorunlarının esas kaynağı, Hint ordusunun 1980'lerin başlarından itibaren takıntılı bir biçimde yerli yapım silah ve sistemlerin tedariği konusunda ısrar etmesi. Bu ısrarlı tutumun, yerli sistemlerin ister ve performansları konusunda "miyop" bir görüşe neden olduğu savunuluyor. Dolayısıyla, zımnî olarak, "ithal ikame" (import substitution) politikasının hatalı uygulanmasına yönelik bir eleştiri söz konusu.

Söz konusu özgün savunma sistemi geliştirme projeleri olunca, Hindistan bütçe ve takvimi misliyle aşmış projeler cenneti gibi. En bilinen örnekler olarak Arjun ana muharebe tankı ve LCA Tejas savaş uçağı gösterilebilir. Her iki proje de, kavramsal tasarımdan seri üretime kadar onlarca yıllık geliştirme süreçlerine, bütçe ve mühletlerin defalarca aşılmasına sahne oldu. O kadar ki, her iki projede de seri üretim aşamasına gelindiği sırada yeni nesil halefleri de (sırasıyla Arjun Mk.2 ve Tejas Mk.2) geliştirilmeye başlandı, zira ortaya çıkan sistemlerin performansı güncel ihtiyaçları karşılayamıyordu.

Bu durum, Hindistan'a özgü değil. Mars'a uzay aracı gönderebilmiş bir millet, bir piyade tüfeği bile üretmekten aciz değil. INSAS'ın akıbeti, özellikle gelişmekte olan ülkelerin sahip olduğu yapısal sorunların bir bileşimi aslında. Bu sorunlar şu şekilde sıralanabilir:

1. Gereksinimlerin sünmesi (Requirements creep veya scope creep)*
2. İthal ikameci (import substitution) politikaların uygulanmasında hatalar
3. Merdivenleri üçer beşer sıçrama hevesi

Kısaca üzerlerinden geçelim.


1. Gereksinimlerin Sünmesi


Proje sürecinde, kullanıcının gereksinimlerinin sürekli değişmesi ve bunun sonucunda projenin asla bitmemesi olarak tanımlanabilir. İsterler devamlı değişir, sıklıkla da yenileri eklenir. Performans gereksinimleri artabilir, daha önceden tanımlanmamış yeni özellik ve kabiliyetler gereksinimlere eklenebilir. Proje sürecinin dokümantasyonu, proje yönetimi ve müşteri ile ilişki yönetimi konularında da zafiyet varsa, proje bir çeşit Sisifos eziyetine dönüşür.

Bu tuzağa düşmemek için, projenin başında isterler net ve açık bir biçimde tanımlanmalı, projede tasarım belli bir noktada dondurulmalı ve müteakip ister, geliştirme ve iyileştirmeler bir yol haritasına bağlanmalıdır. Sistemi ve kullanılacağı konsepti net bir şekilde tanımlayabilmek, gereksinim sünmesinin önüne geçmeyi sağlar. Ne var ki teknolojinin gelişim sürati, özellikle savunma sistemleri için kullanıcı ihtiyaçları ve kullanım alanlarındaki değişimler, bunu sağlamayı giderek daha da zor kılmaktadır.

Proje yönetim sürecinde gereksinimlerin nitelik ve niceliklerinin, projeyi baltalayacak kadar değişmelerinin önüne geçmek, bir çeşit "trafik polisliği" mekanizması ile mümkün olur. Bu trafik polisi, kullanıcı ve üretici arasında dengeyi sağlamalı; kullanıcının gereksinimlerini anlamalı ve hatta gereksinimlerini tanımlamasında yardımcı olmalı; bunu yaparken de üreticinin kapasite ve yeteneklerini de gözetmelidir. Müşteri her zaman her şeyi ister, üretici de her zaman daha fazla bütçe ve daha fazla zaman ister. Eğer dizginler bu taraflardan birinin eline geçerse, ya en iyi ihtimalle bir şekilde prototipi hangardan çıkmış sistemler asla seri üretime geçecek kadar olgunlaşamaz; ya da hiç bir ihtiyacı karşılamayan sistemler seri üretime geçmiş olur.


2. İthal İkameci Politikaların Uygulanmasında Hatalar

İthal ikame (import substitution), bir ürünün yerli üretim olanını almayı ve kullanmayı teşvik edici, o ürünün yerli üreticisini koruyucu politikaları kapsar. Türkiye, 1960'lı ve 1970'li yıllarda ithal ikameci kalkınma modelini uyguladı. OYAK Renault ve TOFAŞ, bu politikaların sonucudur.

İthal ikamesi politikaları, oldukça kapsamlı ve zor bir konudur ve başarısı ya da etkinliği konusunda akademik dünyada ciddi tartışmalar yapılmaktadır. İthal ikamesi yapmak zordur. Gelişmekte olan ülkeler disiplinli ve aynı zamanda esnek bir ithal ikameci politika ile kalkınmalarını destekleyebilirler. Ancak bu zor ve meşakkatli bir sınavdır.

Bir ordunun kullanacağı her türlü araç - gerecin ve sistemin, yerli sanayi tarafından karşılanması, popülist söylemlere hammadde olabilmektedir. Ancak ithal ikameci politikalar, ciddi riskleri barındırmaktadır. Dr. Hasan Sabır, "Az Gelişmiş Ülkelerde İthal İkameci Politikaların Başarısızlığı Üzerine" başlıklı makalesinde bunları şu şekilde özetlemiş:
1. İthal ikamesi poltikaları girdi (ara malı) ithalatının artmasına sebep olur. Yatırımların ithal girdisinin artmasının ithalatta meydana getirdiği artış, yatırımlar sonucu üretilen malların ithalatta meydana getirdiği azalıştan daha fazladır. Bu durumda, ithalatı azaltmak amacıyla yola çıkılan ithal ikamesi tam tersi sonuçlara yol açmaktadır.
2. Yeni projeler, minimum ölçeğe ulaşmak için piyasanın sürekli olarak genişlemesini gerektirir. İç piyasanın küçüklüğü nedeniyle ithal ikamesi yatırımları giderek azalır.
3. Yüksek koruma bazlı sanayilerde yüksek kârların doğmasına neden olur. Bu tür sanayi dallarında gerektiğinden fazla firma üretime geçer, bunun doğal sonucu eksik kapasite ile çalışma olacaktır.
4. Yüksek koruma anti rekabetçi etkiler yaparak piyasalarda tekelci oluşumlara yol açar. Tekellerin ise yüksek tekel fiyatları uygulayacakları ve tam rekabetçi düzeyin oldukça altında üretim gerçekleştirecekleri açıktır. 
Bunlara ek olarak düşük rekabet seviyesinin getireceği teknoloji ve inovasyon tembelliği de bir risk faktörü olarak sayılabilir.

Dolayısıyla eğer ithal ikamesi politikalarını savunma sanayiinde başarılı bir biçimde uygulamazsanız, özellikle ara malların ithalatından dolayı proje riske girer. Milli savaş uçağını hangardan çıkarırsınız ancak ertesi gün ABD'li firma motor satmaz, proje batar. Milli motor üretmek için yola çıkarsınız, türbin pale dökümü için kritik bir alaşımı Almanya satmaz, proje batar. Alaşımı üretecek teknolojiyi geliştirirsiniz, üretim tezgahını Japonya satmaz, proje batar. Tezgahı bir şekilde edinirsiniz, bu sefer hesaplamalı akışkanlar dinamiği analizi yaptığınız yazılımı Fransızlar satmaz. Yazılımı bir şekilde kendiniz geliştirdiniz diyelim, bu sefer de bakmışsınız ki projenin maliyetleri fırlamış, takvim çoktan aşılmış, ne kullanıcının, ne karar alıcının, ne de kamuoyunun sabrı kalmamış. Ortaya çıkan ürün de sadece tek bir kullanıcıya ya da başka bir ideyişle iç piyasaya göre tasarlanmış olduğu için ve de maliyetinin yüksekliğinden dolayı ihracat pazarında yüzüne bakan yok...

Bu abartılı örneği vermekteki amacım, ithal ikameci politikalarda kolayca düşülebilen bir tuzağa dikkat çekmekti. Bu tuzağa düşmemenin yollarından kanımca en önemlisi, mevcut kapasite ve yeteneklerle amaçlar arasındaki dengeyi gözetmek. Yani merdiven basamaklarını teker teker çıkmak.


3. Merdivenleri Üçer Beşer Sıçrama Hevesi

Söz konusu savunma ihtiyaçları olunca, hiçbir ordu, yetenek ve kapasiteden feragat etmek istemez. Zira söz konusu olan ülke savunması ve ulusal menfaatlerin korunmasıdır. Bu yeteneğe ulaşmak ve onu geliştirmek için edinilmesi gereken araç - gereç ve sistemlerin ise, mevcut ve muhtemel hasımların sahip olduklarından daha gelişmiş, yetenekli ve güçlü olması istenir. Dahası, bu sistemlerin oldukça zorlayıcı koşullarda, belirsizliğin hüküm sürdüğü ortamlarda ve hızla nitelik değiştiren tehditlere karşı görevlerini başarıyla yapmaları beklenir. Eksik performans zafiyete, zafiyet de mağlubiyete götürebilir.

İhtiyaç duyulan kapasitenin yurtiçi imkânlarla karşılanması noktasında ise, yukarıda saydığım iki hususun son derece titiz bir şekilde gözetilmesi gereklidir. Bunu yaparken de, yerli sanayinin imkân ve kabiliyetlerinin resmi net ve dürüst bir biçimde çekilebilmeli; ayrıca yapabileceklerinin sınırı da doğru bir şekilde öngörülebilmelidir. Başka bir ifade ile "şu anda ne yapıyoruz, bu imkânlarla neleri yapabiliriz, daha fazlasını ne zaman, nasıl, hangi maliyetle yapabiliriz" gibi sorulara net ve dürüst yanıtlar verilebilmelidir.

Tıp fakültesinden yeni mezun olmuş bir pratisyen hekime milyonlarca dolarlık alet edevat da tahsis etseniz, emrine en iyi ekibi de verseniz bir beyin ameliyatı yapmasını bekleyemezsiniz. Öğrenme eğrisi (learning curve) kişiler için olduğu kadar sanayi ve ülkeler için de var olan kavramdır. Bir konu, saha ya da bilimsel disiplin için kat edilmiş öğrenme eğrisi, benzer başka bir konuda başarılı performansı garanti etmez.

Teknoloji transferi, açığı kapatmak için uygulanabilecek bir yöntemdir. Ancak onun da başarısı, başka ön şartlara bağlıdır. Bilgi birikimi ve teknolojik deneyim, sosyal bir sürecin ürünüdür. Bilgiyi ve teknolojiyi üreten ile edinen arasında sağlıklı bir iletişimi gerektirir. Dolayısıyla teknoloji transferi, üretenin paylaşması kadar, edinen tarafın da özümseme kapasitesine bağlıdır.

Dolayısıyla, mevcut imkân ve kabiliyetler gözetilmeden belirlenen gereksinimler ve başlatılan projelerin; çıkmaza girmek, maliyet ve bütçe aşımları ya da en iyi ihtimalle düşük performanslı sistemlerin hizmete girmesi ile sonuçlanması kaçınılmazdır.

İsterseniz Mars'a uzay aracı gönderin, gübrenize göre bostan ekmezseniz ürettiğiniz tüfek atıcısının suratına yağ püskürtür.







*: Requirements creep kavramının Türkçesi olarak çeşitli kaynaklarda "kapsam kayması"nın kullanıldığını gördüm ancak bunun tam bir karşılık olmadığını düşünüyorum.

Avrupa'da Denizaltı Savaşları

$
0
0
Derinlerin sessiz bekçileri denizaltılar, sessizlik ve görünmezlik yetenekleri ile, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ülkelerin en stratejik silahları olageldiler. Savaş dışı harekât, barışı koruma ve tesis etme görevleri, özel kuvvet ve istihbarat oeprasyonlarının önem kazandığı özellikle son on yıllık süreçte denizaltıların önemi daha da arttı.

Bu durum, Asya - Pasifik'in ön plana çıkması; deniz korsanlığı; enerji ve ticaret hatlarının güvenliği; Suriye, Libya, Irak gibi çatışmalara çokuluslu müdahaleler gibi harekâtların artması ile birleşince, dünya genelinde denizaltı geliştirme ve tedarik projelerinin seyrinde önemli değişiklikler oldu.

Modern denizaltı geliştirme faaliyetlerinde, özellikle Avrupa'da, tam da bu sınıf gemilerin hak ettiği biçimde sessiz, derinden ama çok şiddetli bir savaş yaşanmakta. Bu savaşa yakından bir bakış, yakın gelecekteki denizaltı tasarım eğilimlerine ilişkin fikir sağlayabilir.




Hollanda: Walrus Replacement

İsveçli savunma devi Saab ile Hollandalı Damen Shipyards şirketleri 20 Ocak günü, Hollanda Deniz Kuvvetleri'nin yeni nesil denizaltısını geliştirmek için bir işbirliği anlaşması imzaladıklarını duyurdular. Anlaşma kapsamında Hollanda Deniz Kuvvetleri'nde 1990 ile 1994 yılları arasında hizmete girmiş Walrus sınıfının 2035 - 2030 arasında yerini alacak yeni nesil denizaltıda; Saab tarafından İsveç Deniz Kuvvetleri için geliştirilmekte olan A26'da kullanılan teknolojilerin kullanılması öngörülüyor.


İsveç: A26 Nästa Generation Ubåt

İsveç Deniz Kuvvetleri envanterindeki A19 Götland sınıfı AIP (Air Independent Propulsion; havadan bağımsız tahrik) dizel elektrik denizaltıların yerini alması planlanan A26 Nästa Generation Ubåt (Yeni Nesil Denizaltı) projesi, daha hayata geçmeden ciddi badireler atlattı. A26, 1990'ların sonlarında Norveç ve Danimarka ile birlikte yürütülen Nordic Viking yeni nesil denizaltı projesinden 2003 yılında Norveç, 2004 yılında da Danimarka'nın çekilmesinden sonra başlatıldı.

A26 NGU
İsveç hükümeti 2008 yılı başında, yeni nesil denizaltı geliştirilmesini onayladı. İsveç'in ulusal denizaltı tasarım kabiliyetinin merkezi ve Stirling havadan bağımsız tahrik sistemlerinin uzmanı olan Kockums şirketi, 1999 yılında Alman Howaldtswerke-Deutsche Werft (HDW) şirketine satılmış; 2008 yılında da ThyssenKrupp Marine Systems (TKMS) şirketler grubunun bir parçası haline gelmişti. Bu durum denizaltı tasarım ve üretimde ulusal kabiliyetini Alman hakimiyetine kaptırmış İsveç için önemli bir zafiyet teşkil etmekteydi.

Bu durum, proje sürecinde kendini gösterecekti: Kockums'u, denizaltı piyasasında kendisi için tehdit olan bir rakibi safdışı bırakmak için satın aldığı iddia edilen Almanlar, yola taş koydu. Tasarım çalışmalarında sık sık teknoloji ve maliyet konuslarında itirazlar dile getiren TKMS, TKMS AB olarak yeniden adlandırılan Kockums'un projeyi, İsveç yapımı denizaltıların kullanıcısı olan Singapur'a teklif etmesini de engelledi. TKMS'nin ayak oyunları, Kockums'un büyük denizaltı üretmekten vazgeçip küçük (midget) denizaltı tasarımına yönelmesi gerektiği gibi önerilerle devam etti.

Ukrayna'daki karışıklık ve Kırım'ın Rusya tarafından ilhakının akabinde savunma modernizasyon faaliyetlerine hız veren İsveç, Almanya'ya kaptırdığı denizaltı geliştirme yeteneğini geri almak için hamle yaptı. TKMS ve FMV arasındaki görüşmeler geçtiğimiz sene Nisan ayında Malmö'deki tersanenin askerler tarafından basılmasına kadar vardı. En sonunda pes eden Almanlar, Temmuz ayında Kockums'u Saab'a sattılar.

Satıştan hemen sonra Avustralya'ya, SEA 1000 projesi için 4,000t deplamasmana sahip bir türevi teklif edilen A26, GHOST (Genuine HOlistic STealth) adı verilen ve ayrıntıları gizli tutulan bir gizlilik (stealth) teknolojisine sahip olacak şekilde geliştiriliyor. Denizaltının dikkat çeken ayrıntılarından biri, 533mm ve 400mm torpido tüplerine ilaveten, 1.5m çap ve 6m uzunlukta özel bir tahliye tüpüne de sahip olması. "Multimission Portal" adı verilen bu hazne, özel kuvvet, sualtı komandosu ve insansız sualtı araçlarının giriş - çıkışı için tasarlanmış. Söz konusu komando ve araçların hazırlanması için torpido tüplerinin hemen ardındaki silah bölümü, normalden daha geniş tutulmuş.

Yaklaşık uzunluğu 62m ve çapı 6m olan A26'nın satıhta deplasmanı 1,800t, dalış durumunda ise 2,050t. Üç adet Stirling Mk3 havadan bağımsız tahrik sistemine sahip denizaltının standart mürettebat sayısı ise 26.


Almanya: Tip 218SG

Singapur'un İsveç ile yakın ilişkileri ve Kockums üretimi A17 Challenger sınıfını kullanıyor olması, A26'yı bu ülke için en şanslı aday konumuna getirmişti. Ancak yeni denizaltı projesi sürecinde TKMS'nin bünyesindeki Kockums'u doğrudan ve dolaylı engellerle ekarte etmesi sonucu Singapur, diğer rakip Fransız Scorpene'yi de eleyerek Tip 218SG'yi seçti.

TKMS tarafından ihracat pazarında büyük başarı yakalamış Tip 214 tecrübesi üzerine ve Singapur'un ihtiyaçlarına yönelik olarak geliştirilecek olan Tip 218SG'nin, yerini alacağı Challenger sınıfı gibi havadan bağımsız tahrik sistemine sahip olması bekleniyor. Yaklaşık USD4 milyar tutarındaki sözleşme ile iki adet denizaltı üretilecek.

Tip 218'in yanında TKMS'nin kavramsal tasarım aşamasındaki bir başka denizaltısı ise Tip 216. Adından da tahmin edileceği üzere Tip 214 tasarımının daha da geliştirilmiş bir türevi olan Tip 216, Avustralya'ya teklif ediliyor. Yaklaşık 90m uzunluk ve 8.1m çapa sahip denizaltının satıhta deplasmanı 4,000t; mürettebat sayısı ise 33.


Fransa: SMX Ailesi

Fransız askeri gemi üreticisi DCNS, 2002 yılından bu yana iki yılda bir yeni bir denizaltı tasarımını kamuoyuna tanıtıyor. Neredeyse gelenekselleşmiş bir şekilde EuroNaval askeri deniz sistemleri sergilerinde gösterilen bu tasarımlar, "SMX" adı verilen bir aile konsepti içinde geliştiriliyor.

SMX ailesinin kamuoyuna ilk tanıtılan üyesi, SMX-21 idi. Paris'te 2002 Ekim ayında düzenlenen EuroNaval 2002 sergisinde gösterilen SMX-21, aynı Sovyetlerin meşhur Typhoon sınıfı nükleer denizaltıları gibi, ana tekne içinde birbirine paralel bağımsız çift mukavim tekneli (pressure hull) bir tasarıma sahip. Bu iki tekne arasındaki boşluğa ise, periskop ve benzeri algılayıcı sistem direkleri (mast) ve füze fırlatıcı tüpleri yerleştirilebiliyor.

SMX-21
SMX-21'in diğer denizaltı tasarımları gibi pruvasında bulunan torpido tüplerine ilaveten aynı bölgede mayın salma için bir kapak ve mukavim tekneler arasındaki alanda ise farklı füzeler için uyarlanabilir yapıda bir fırlatıcı sistemi bulunuyor. Söz konusu fırlatıcı sistem 10 adede kadar füzeye ev sahipliği yapabiliyor.

Serinin bir sonraki üyesi SMX-22 ise EuroNaval 2004 sergisinde ve ardından Haziran 2005'te Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da düzenlenen Undersea Defence Technology (UDT) konferansında tanıtıldı.

SMX-21'in daha da geliştirilmiş bir türevi olan SMX-22, içerdiği bir dizi yenilikçi tasarım özelliğine sahip. Bunlardan en dikkat çekici olanı, denizaltının aynı zamanda her iki tarafında taşıdığı birer mini denizaltı için de ana gemi işlevine sahip olması. 2,750t deplasmana sahip SMX-22, her biri 480t deplasmana sahip bu iki denizaltı için komuta kontrol merkezi olarak görev yapıyor. Ana denizaltının personel sayısı 25; mini denizaltılarınki ise 10. Ana denizaltı ayrıca 40 personel için de barınma olanağına sahip.

SMX-22
SMX-22'nin bir başka dikkat çekici özelliği, 50 adede kadar SCALP Naval uzun menzilli seyir füzesi taşıyabiliyor olması. SM-39 Exocet gemisavar ve MICA uçaksavar füzelerini de ateşleyebilen SMX-22'in geniş iç hacmi, onun aynı zamanda bir lojistik destek gemisi olarak da kullanılabilmesine imkân sağlıyor.

SMX-22'nin kullanım konsepti, botun harekât bölgesinin güvenli kısmında, ağ merkezli muharebe doktrini kapsamında görev yapması üzerine şekillendirilmiş. Düşman denizaltı savunma harbi (DSH) tehlikesinden nispeten uzakta konuşlanacak denizaltı, sahip olduğu uzun menzilli seyir füzeleri ve mini denizaltılar ile saldırı, sızma ve istihbarat toplama görevlerini gerçekleştiriyor.

SMX-23 Andrasta
2006 yılındaki EuroNaval'da tanıtılan SMX-23'te ise yaklaşım ve konsept küçük tonajlı kıyı denizaltısına kaydı. DCNS'in SMX-23 ile hedeflediği müşteriler, donanmalarını mütevazi bütçelerle yenilemek isteyen ülkelerdi. Piyasadaki dizel elektrik denizaltıların yaklaşık yarı maliyetine sahip olacak şekilde öngörülmüş SMX-23'ün uzunluğu 48.8m; deplasmanı ise 855t olarak belirlenmiş. Dalmış durumda 4 deniz mili süratle 60 saat kalabilen denizaltının menzili, 8 deniz mili süratle 1,850 deniz mili; 4 deniz mili sürat rejiminde ise 3,000 deniz mili. 19 mürettebata sahip denizaltı, deniz tabanına oturarak muharebe, sızma ve istihbarat toplama görevleri gerçekleştirebiliyor.

SMX-23 tasarımını daha da geliştiren DCNS, 2008 EuroNaval'inde bu tasarımı "Andrasta" (Kelt mitolojisindeki bir tanrı ismi) adı ile ve SMX-24 adlı modüler bir tasarım ile birlikte sergiledi.

SMX-24
Satıhta deplasmanı 3,450t olan SMX-24, 88.8m uzunluğa ve 350m derinlikte görev yapabilme kabiliyetine sahip. 30 gün görev yapabilen SMX-24, 22 mürettebat tarafından idare ediliyor. SMX-24'ün en dikkat çeken özelliği, tüm görev, algılayıcı ve silah sistemleri, modüler bir yapıda tasarlanmış. Bu şekilde denizaltı, farklı görevlere yönelik olarak "tak çalıştır" yöntemi ile şekillendirilebiliyor.

SMX-24'ün dikkat çeken bir tasarım özelliği, 6 adet torpido tüpünün mukavim tekne dışında olması ve yedek torpido taşınmaması. Bu değişiklik, personel ve elektronik sistemler için daha fazla yer ayrılması, mukavim teknenin tüpler için delinmeyerek basınca karşı daha dayanıklı olması ve ağırlıktan tasarruf imkânını sağlamış.

2010 EuroNaval'da sergilenen konsepte ise denizaltıdan ziyade "denizaltı kabiliyetli korvet" demek daha uygun olabilir. Zira SMX-25 kodlu tasarım, satıhta 38 deniz mili gibi oldukça yüksek bir sürate sahip, yelken kısmı bir savaş gemisinin üstyapısını andıran bir denizaltı. Konseptin ana çıkış noktasını, harekât bölgesine hızla intikal edebilme ve göreve başlayabilme kabiliyeti teşkil ediyor.

SMX-25
SMX-25'in yelken kısmı sadece algılayıcı sistem direkleri ve periskobu değil, aynı zamanda gemisavar, seyir ve uçaksavar füze fırlatıcı tüplerine de ev sahipliği yapıyor. 109m uzunluğa sahip olan SMX-25'in satıh deplasmanı 2,850t; dalmış durumda ise 4,560t. Denizaltıda aynı zamanda insansız sualtı ve hava araçları da konuşlandırılabiliyor.

EuroNaval 2012'de görücüye çıkan SMX-26 Caïman ise, daha ziyade kıyı ortamında ve sığ sularda görev yapmak için geliştirilmiş, sıradışı bir konsept. Denizaltının sensör ve seyrüsefer sistemleri birlikte çalışarak denizaltı çevresindeki deniz tabanı ortamının 3D sanal görüntüsünü oluşturabiliyor. Dar bölgelerde hassas manevra kabiliyeti için denizaltıda 4 adet elektrik tahrikli itici sistem bulunuyor.

Ana görevleri arasında istihbarat toplama, özel kuvvet / istihbarat operatörlerini hasım sulara nakletme, terörizm ve asimetrik tehditlerle mücadele bulunan SMX-26, 12m derinliğe kadar kıyı sularında görev yapabilecek şekilde tasarlanmış. Denizaltının ilginç bir özelliği, teknesinin içine çekilebilen tekerlekleri ile deniz tabanına oturabilmesi. Caïman bu şekilde uzun süre belli bir noktada hareketsiz kalabiliyor. 

SMX-26
Toplam 6 tam teçhizatlı deniz komandosunu taşıyabilen SMX-26, azami 150m derinlikte ve 8kt süratte 4,000 deniz mili mesafeye kadar seyir gerçekleştirebiliyor. Standart donanım arasında ESM, periskoba monteli elektrooptik hedef tespit, teşhis ve takip sistemleri ile radar bulunuyor.

SMX ailesinin şimdilik son üyesi olan SMX-Océan geçtiğimiz sene kamuoyuna gösterildi. Bu tasarımda ise DCNS, konvansiyonel (nükleer olmayan) tahrik sistemine sahip büyük tonajlı ve çok rollü bir denizaltı arayan ülkeleri hedeflemiş. SMX-Océan'ın tasarımında, Fransız Deniz Kuvvetleri'nde hizmet veren Barracuda nükleer tahrikli saldırı denizaltısı temel alınmış. Yaklaşık 5,000t deplasmana sahip botta, özel kuvvet intikali için kullanılan bir çıkış tüp platformu bulunuyor. Bu tüpün içinde sualtı komandolarının kullandığı mini denizaltı ya da sualtı araçları da saklanabiliyor. 

SMX Ocean
SMX-Océan'ın dikkat çeken bir yeteneği, tahrik sisteminin sağladığı uzun intikâl ve dalış süreleri. Denizaltı, 14 deniz mili ile bir hafta seyir yaptıktan sonra AIP tahriki ile yaklaşık bir ay dalış durumunda görev yapıp dönüş yolunda yine bir haftaya kadar 14 deniz mili süratle seyredebilecek şekilde tasarlanmış. SMX-Océan'da altı adet 1,250kW dizel jeneratör, üç Lityum İon batarya modülü ve iki adet ikinci nesil yakıt hücresi modülü bulunuyor. Tasarımda yakıt hücresi teknolojisinin tercih edilmiş olması dikkat çekici, zira DCNS şirketi, AIP alanında MESMA (Module d'Energie Sous-Marine Autonome) teknolojisinin geliştiricisidir.


Değerlendirmeler

Gündemdeki ve çoğu en fazla maket seviyesine ulaşmış kavramsal tasarımlar incelendiğinde, konvansiyonel (nükleer olmayan) tahrikli denizaltılarda bazı tasarım özellikleri ve kabiliyetlerin ön plana çıkmakta olduğu görülüyor. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

1. Artan tonajlar: Denizaltılardan istenen seyir ve sualtında kalma süreleri; silah, komando ve ekipman taşıma kapasiteleri arttı. Bu da denizaltı boyutlarının artması sonucunu doğurdu. Artık sadece nükleer saldırı denizaltıları değil, konvansiyonel denizaltılar da çokuluslu uzun menzilli harekâtlarda boy gösteriyorlar. Bu da görevde kalma süresinin artmasına, dolaylı olarak da tonajın artmasına neden oluyor.

2. Denizaltıların klasik görevleri olan istihbarat toplama artık çok daha karmaşık bir hal aldı. Denizaltının sadece periskobu ve elektronik destek sistemi (ESM) ile değil, çok sayıda ve farklı nitelikte sistem ile elektronik ve görsel istihbarat toplayıp, bunu çeşitli muhabere ve veri bağı (datalink) sistemleri ile paylaşabilen ve müşterek resmin oluşturulmasına katkıda bulunabilen bir yeteneğe sahip olması isteniyor. Başka bir deyişle, denizaltıların istihbarat toplama, değerlendirme ve üretme sürecindeki sorumlulukları artmış durumda.

3. Sızma ve sabotaj harekâtları: Denizaltıların yine klasik görevlerinden olan özel kuvvet, sualtı komando ve istihbarat elemanı sızma harekâtlarının önemi arttı. Özellikle savaş dışı harekâtlarda iyi eğitimli ve donatımlı personelin harekât bölgesine sızması türü görevler ön plana çıktı. Yeni nesil denizaltıların, sızma görevlerinde kullanılan mini denizaltı, SDV (swimmer delivery vehicle; dalgıç intikâl aracı) gibi araçları destekleyebilecek, belli bir miktar tam teçhizatlı komandonun ikmâl ve barınmasına olanak sağlayacak kapasitede olması isteniyor.

4.İnsansız araçlar: Hava ve karada olduğu gibi denizde de insansız araçların yükselişi sürüyor. Birden fazla görevde kullanılabilen, yani görevini tamamladıktan sonra gövde içine alınabilen insansız sualtı sistemleri (Unmanned Underwater Vehicle) yaygınlaşıyor. Söz konusu araçlar istihbarat toplama, muharebe, mayın harbi gibi görevlere uygun şekilde donatılabiliyor. Klasik olarak torpido tüplerinden salınan bu tip araçlar için artık özel giriş - çıkış platformları dahi tasarlanmakta.

5. Yeni nesil silah sistemleri: Denizaltıların gelenekselleşmiş ana silahları ağır torpidolar. Yaygın olarak 533mm çapa sahip torpidoların salındığı tüpler aynı zamanda kapsül içinde satha yükselip ateşlenen gemisavar güdümlü füzeleri de destekleyebiliyor. Gelişen teknoloji ile birlikte özellikle kara saldırı kabiliyetli uzun menzilli seyir füzeleri, sadece nükleer tahrikli büyük tonajlı denizaltılara has silahlar olmaktan çıktı. Torpido tüpünden ya da sualtından ateşlenen balistik füzelerden (SLBM; submarine launched ballistic missile) daha küçük boyutlardaki fırlatıcı tüplerden ateşlenebilen seyir füzeleri, konvansiyonel denizaltılar için standart silah haline gelebilir.

Öte yandan denizaltıların en ölümcül düşmanı olan hava araçlarına (deniz karakol uçağı, helikopter ve İHA) karşı savunma için sualtından ateşlenen uçaksavar füzeleri de gündemde. IDASörneğinde olduğu gibi bu füzeler aynı gemisavar füzeler gibi kapsülle satha çıkıp ateşleniyor. Fransa ise Mistral ve MICA füzelerinin kullanıldığı A3SM adlı bir konsept geliştirdi.

6. Havadan bağımsız tahrik: AIP artık neredeyse standart bir donanım haline gelmiş durumda.

7. Sığ sularda görev yapabilme: Sızma harekâtı kabiliyetine paralel olarak, dünyadaki sıcak bölgelerin çoğunun sığ sulara komşu olması; deniz ticaretine karşı tehdit arz eden deniz korsanlığı, mayın ve benzeri asimetrik tehditlerle mücadele ve istihbarat görevleri, denizaltıların sığ sularda tespit edilmeden görev yapabilme yeteneklerine ihtiyacı artırdı. Bu kapsamda deniz tabanına oturup uzun süre görev yapma yeteneği de, ön plana çıkmış bulunuyor.

8. Mürettebat sayısı: Gelişen komuta - kontrol ve bilgisayar teknolojileri ve otomasyon ile birlikte denizaltıların görev yapabilmesi için gerekli asgari personel sayısı da büyük ölçüde azalmış durumda. Ortalama 20 - 25 mürettebata sahip, açık denizde uzun süre görev yapabilen denizaltılar hayata geçiyor. Söz gelimi şu anda hizmetteki en modern konvansiyonel denizaltılardan Alman Tip 214'ün standart mürettebat sayısı 25 - 27'dir. Önümüzdeki yıllarda üretilecek muadil denizaltılarda bu sayının daha da düşmesi beklenebilir.

Dört Deniz Bülteni - Ocak 2015

$
0
0


Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Gökdeniz havzasında savunma ve güvenlik gündemi
[PDF]

Bulgaristan

Bulgar Savunma Bakanlığı, hava kuvvetleri envanterindeki altı adet MiG-29 (NATO kodu "Fulcrum") savaş uçağının bakımı için Polonyalı Wojskowe Zaklady Lotnicze No 2 (WZL-2) şirketi ile görüşmeler yürütüyor. Savunma Bakanı Nikolay Nençev, şişirilmiş fiyatlar nedeniyle Bulgaristan, Rusya'nın RSK MiG şirketinin bakım - onarım sözleşmesini yenilememe kararı aldıklarını açıkladı. Bakan Polonya'nın seçiminde fiyat avantajının yanısıra NATO müttefiki olmasının da etkili olduğunu belirtti. [1]

ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait DDG75 Donald Cook destroyeri, 8 Ocak günü Varna limanını ziyaret etti. [2]


Irak

ABD, Irak ordusuna satılan M1A1 Abrams ana muharebe tanklarının IŞİD ile mücadelede etkinliğinin artırılması için mayın ve el yapımı patlayıcılara karşı korumalarının artırılmasını ve keskin nişancılara karşı etkinlik kazanmak için uzaktan kumandalı silah istasyonlarının eklenmesini kapsayan bir iyileştirme paketi üzerinde çalışıyor. Bloomberg.com sitesinde yer alan habere göre iyileştirme paketi tankların gövde altlarına ilave zırh ve reaktif zırh bloklarının eklenmesini, 360 derece kapsama alanına sahip gece görüş sistemlerinin ve mayın temizleme bıçaklarının takılmasını içeriyor. [3]

Jane's Defence Weekly'nin 19 Ocak tarihli haberine göre Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya'dan satın aldığı EMBRAER EMB-314 Super Tucano turboprop eğitim / taarruz uçaklarının bir kısmını Irak Hava Kuvvetleri'ne hibe edecek. Habere göre sipariş edilen 24 Super Tucano'dan sayısı açıklanmayan bir miktarına ilaveten 10 adet de Dassault Mirage 2000-9 jet savaş uçağının hibesi de gündemde.

Irak Hava Kuvvetleri'ne mensup pilotlar, ABD'den alınacak olan F-16IQ savaş uçağı için eğitimlerine Arizona'daki Tucson Havaalanı'nda bulunan ABD Hava Ulusal Muhafızları üssünde başladı. Irak Hava Kuvvetleri hizmetine resmen 2014 Haziran ayında giren 1601 ve 1602 kuyruk numaralı iki uçak, güvenlik sebebiyle halen Arizona'da bulunuyor.[4]Öte yandan sipariş kapsamında üretilen 1605 kuyruk numaralı beşinci çift kişilik F-16IQ (F-16D Block 52+), ilk uçuşunu 15 Ocak günü gerçekleştirdi.

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Albay Steven Warren tarafından 5 Ocak günü yapılan açıklamada, Irak ordusunun IŞİD'le mücadelesine ABD'nin desteği kapsamında eğitim faaliyetlerinin başladığı bildirildi. Açıklamaya göre, Irak Kara Kuvvetleri'ne mensup askerlerin, ABD personeli tarafından eğitimlerine Aralık ayı sonunda Taci ve Esad hava üslerinde başlandı. [5][6]Öte yandan ABD'nin Irak Büyükelçiliği'nden 6 Ocak günü yapılan açıklama ile Irak ordusuna ABD CENTCOM depolarından transfer edilen 250 adet Caiman tipi mayına karşı dayanıklı zırhlı aracın (MRAP) teslimatının tamamlandığı duyuruldu. [7]

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin satın aldığı Airbus Helicopters EC135 hafif genel maksat helikopterleri, makinalı tüfek podları ile donatılmış halde uçarken görüntülendi.[8]

İran’ın Fars Haber Ajansı’nın haberine göre, İran’daki gönüllü Besic birliğinde komutanlık konseyi üyesi olan Mehdi Nevruzi, Irak’ın Samara kentinde IŞİD üyelerince vurularak öldürüldü.[9]

Irak Devlet Başkan Yardımcısı Üsame el Nuceyfi 9 Ocak günü, Musul'u IŞİD'in elinden geri alıp "tarihi bir zafer" kazanmak için yapılan hazırlıkların devam ettiğini açıkladı. Jane's Intelligence Weekly'de 12 Ocak günü konuyla ilgili yayınlanan analizde, Kürtler'in böyle bir harekâta destek vermede isteksiz davranmaları ve ABD'den gelen askeri desteğin yetersiz kalması ve merkezî hükümet birliklerinin harbe hazırlık seviyesinin düşüklüğü nedeniyle, böyle bir harekâtın altı aylık süreç içinde başlamasının olasılığı düşük. Öte yandan Irak Başbakanı Haydar el Abadi 16 Ocak günü, 9,000 kişilik toplam üç tugaydan oluşan bir Şii milis gücünün Kerkük bölgesine kaydırılacağını açıkladı.

Irak'taki Hizbullah Tugayları adlı Şii örgüt, ABD yapımı M1A1 Abrams tankları, M113 zırhlı muharebe araçları, HMMWV jipler ve MRAP araçları ile İran yapımı Safir 4x4 jipler de dahil olmak üzere çok sayıda araç ve gereci sergilediği bir video yayınladı. Gösterilen araçlardan ABD yapımı olanların Irak merkezî hükümeti tarafından sağlanmış olduğu değerlendiriliyor.[10][11]

Jane's Missiles & Rockets'in 8 Ocak tarihli haberine göre Ceyş Usud el Şarkiya adlı örgüt, IŞİD'den ele geçirdiğini açıkladığı ABD yapımı BGM-71 TOW tanksavar güdümlü füzesinin kullanıldığı bir video yayınladı. Habere göre video, yapısal özellikleri itibariyle TOW'un İran yapımı kopyası olan Tufan değil; aksine ABD yapımı aslını gösteriyor.

Air Forces Daily'nin 20 Ocak tarihli haberine göre ABD Hava Kuvvetleri'ne ait Pilatus U-28A uçakları, Irak üzerinde keşif, gözetleme, istihbarat ve AGM-176 Griffin füzeleri ile hassas taarruz görevleri icra ediyor.

Avustralya HvK 16 Ocak günü yaptığı açıklama ile, envanterindeki bir Boeing E-7A Wedgetail havadan erken ihbar ve komuta kontrol uçağının, hava harekâtı kapsamında yaptığı bir uçuşta 16 saat 18 dakika havada kalarak, Avustralya tarihinde muharebe sahasında en uzun süre kalan uçak olma rekorunu kırdığını duyurdu. Öte yandanJane's Defence Weekly'nin 30 Ocak tarihli haberine göre İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri, hava harekâtını desteklemek için bir adet E-3D Sentry HEİK uçağını Kıbrıs'taki Akrotiri Hava Üssü'ne konuşlandırdı. Uçak, 28 Ocak günü Aktotiri'ye indi.

Irak ordusunun eğitiminde görev alacak 300 kişilik İspanyol askerî birliğinin ilk birimleri 22 Ocak günü Bağdat'a ulaştı. Jane's Defence Weekly'nin 22 Ocak tarihli haberine göre İspanyol askerî eğitmenleri Mesmaya ve Bağdat'ta özel kuvvetler ve kara kuvvetleri birliklerine eğitim verecek.

Irak ve Suriye'deki IŞİD unsurlarına karşı ABD ve müttefikleri tarafından düzenlenen hava harekâtı, Ocak ayında da devam etti. [12]

1 Ocak günü Taci'de bir silahlı grup; El Esad'da bir silahlı grup; Felluce'de üç ayrı saldırıda üç ayrı silahlı grup, bir havan, bir bina ve bir sığınak; Beyci'de bir saldırıda bir bina ve bir mevzi; El Kaym'da üç ayrı saldırıda iki konteyner, bir yükleme aracı ve bir zırhlı araç; Musul'da iki ayrı saldırıda bir silahlı grup ve bir silah deposu vuruldu.

3 - 4 Ocak günü Musul'da bir saldırıda silahlı bir grup vuruldu.

Felluce - Ramadi hattı üzerindeki Habbaniye, Saklaviye ve Halidiye kentlerinde ay boyunca Irak ordusu ve Şii milis güçleri ile örgüt arasında şiddetli çatışmalar gerçekleşti. IŞİD, Anbar eyaletindeki Irak Kara Kuvvetleri'ne ait Habbaniye üssü'ne saldırdığı ve üsse sızmayı başardığını duyurdu. [13]

4 - 5 Ocak günü Musul'da büyük bir militan grup; El Kaym'da iki ekskavatör; Ramadi'de bir silahlı grup, Esad'da iki ayrı saldırıda iki ayrı silahlı grup ve üç araç vuruldu.

5 - 6 Ocak arasında silahlı İHA'lar tarafından El Kaym'da bir sığınak ile Esad'da iki kamyon ile bir zırhlı araç vuruldu.

Fransa, IŞİD'e karşı düzenlenen hava harekâtına destek vermek için Chales de Gaulle adlı uçak gemisini Doğu Akdeniz'e sevketme kararı aldı.[14]

8 - 9 Ocak tarihleri arasında El Kaym'da bir sığınak, Sincar'da bir grup militan, bir mevzi, bir kamyon ile bir ağır silah; Esad'da bir silahlı grup ile iki araç ve Musul'da bir bina ile bir silahlı grup vuruldu.

9 - 10 Ocak arasında düzenlenen hava saldırılarında Erbil'de bir köprü, Ramadi'de bir zırhlı araç ve bir pikap ve Musul'da bir silahlı grup ile iki mevzi vuruldu.

10 - 11 Ocak tarihleri arasında düzenlenen bombardımanlarda Erbil'de silahlı bir grup; Esad'da silahlı bir grup ile iki bina; Sincar'da üç ayrı silahlı grup, bir bina, bir keskin nişancı mevzii ile bir bina ve Musul'da dört ayrı taarruzda iki zırhlı araç, bir silahlı grup, beş araç ile 21 küçük bot vuruldu.

11 - 12 Ocak günleri arasında Beyci'de dört ayrı saldırıda dört ayrı silahlı grup ile iki mevzi; Taci'de küçük bir silahlı grup; El Kaym'da iki zırhlı araç ve 10 mevzi; Ramadi'de bir araç; Tel Afer'de bir top ile bir kontrol noktası; Esad'da bir roket fırlatıcısı ile bir araç; Sincar'da iki bina ve büyük çaplı bir grup ile Musul'da beş ayrı taarruzda üç ayrı grup; dört araç, bir bomba yüklü kamyonet, iki zırhlı araç, bir kamyonet, bir havan mevzii, üç bina, üç bot ve bir tank vuruldu.

12 - 13 Ocak günlerinde düzenlenen bombardımanlarda Tel Afer'de bir bina; Sincar'da silahlı bir grup; Musul'da iki sığınak, bir ağır makinalı tüfek, iki havan mevzii, bir zırhlı araç ve bir ekskavatör ile Bağdat'ta iki silahlı grup, bir mevzi ve iki ağır makinalı tüfek vuruldu.

13 - 14 Ocak arasında düzenlenen hava saldırılarında Beyci'de bir topçu mevzii, Rütbe'de iki ayrı taarruzda bir kontrol noktası ile bir araç; Bakuba'da bir silahlı grup, bir bina, bir araç ve bir geri tepmesiz top; Esad'da bomba yüklü bir araç; Sincar'da bir silahlı grup ve bir ekskavatör; Musul'da dört ayrı taarruzda üç silahlı grup, iki ekskavatör, bir sığınak, bir zırhlı araç ile Bağdat yakınlarında bir silahlı grup vuruldu.

14 - 15 arasında Beyci'de iki ayrı silahlı grup; El Kaym'da bir konteyner; Tel Afer'de iki bina ve bir mevzi; Rütbe'de bir araç; El Esad'da bir silahlı grup, bir bina ve yedi bot ile Musul'da üç ayrı saldırıda bir bina, iki zırhlı araç ile bir havan mevzii vuruldu.

15 - 16 Ocak arası düzenlenen beş ayrı bombardımanda Ramadi'de beş bot; El Kaym'da bir bina; El Esad'da iki havan mevzii ile Musul'da iki mevzi ve bir havan vuruldu. 15 Ocak günü Musul'da IŞİD hedeflerine saldıran ABD HvK A-10 Thunderbolt II taarruz uçaklarına yerden dört ayrı Strela uçaksavar füzesi atıldığı bildirildi. [15]

18 - 19 Ocak arasında düzenlenen bombardımanlarda Beyci'de iki silahlı grup ve üç bina; Rütbe'de bir zırhlı araç; Taci'de silahlı bir grup; Felluce'de büyük bir silahlı grup; Ramadi'de bir bina; Musul'da iki bina ve bir top ile Bağdat'ta bir bina vuruldu.

20 - 21 Ocak'ta yapılan 10 ayrı hava saldırısında Tel Afer'de iki ikmâl hattı, bir zırhlı araç, iki kamyon, beş bina, bir konteyner, üç ağır silah ile bir köprü; El Kaym'da iki sığınak ve gömülü bir yapı; Esad'da bir bina; Beyci'de iki bina ile Musul'da bir kontrol noktası, bir bina, bir ağır silah ile iki araç vuruldu.

21 - 22 Ocak arasında düzenlenen bombardımanlarda Kerkük'te bir araç, Musul'da 16 ayrı taarruzda iki büyük ve iki küçük silahlı grup, dört bina, bir havan takımı, iki köprü, bir top, 11 araç, bir mevzi, iki ağır silah, biri bomba yüklü olmak üzere beş araç; Sincar'da bir havan mevzii ile bir zırhlı araç ve Tel Afer'de bomba yüklü bir araç vuruldu.

22 - 23 Ocak arasında El Esad'da üç ayrı taarruzda iki silahlı grup ve üç araç; Musul'da sekiz ayrı saldırıda ikisi bomba yüklü olmak üzere dokuz araç; bir buldozer, dört bina, bir top, bir ağır silah, iki zırhlı araç, bir konteyner ve bir sığınak; Sincar'da bir bina ile Tel Afer'de bir bina ve bir araç vuruldu.

23 - 24 Ocak tarihleri arasında El Kaym'da bir silah atölyesi; Ramadi'de bir araç; Tel Afer'de üç silahlı grup, yedi araç, bir bina, bir sığınak, iki konteyner ve iki kontrol noktası ile Erbil'de bir konteyner, iki araç ve üç buldozer vuruldu.

25 - 26 Ocak tarihleri arasında Kadisiye'de silahlı bir grup, Musul'da üç sığınak, iki araç ve bir zırhlı araç ile Tel Afer'de üç havan mevzii, üç bomba yüklü araç, sekiz zırhlı araç, 15 kamyonet ve üç mevzi vuruldu.

26 Ocak günü El Esad'da iki bina, Kerkük'te silahlı bir grup, Musul'da bir kontrol noktası, altı konteyner ve dört mevzi, Sincar'da altı bina ve bir ağır silah ile Tel Afer'de dört araç vuruldu.

28 - 29 Ocak arasında El Esad'da ve Rütbe'de birer silahlı grup, Musul'da bir silah atölyesi, Sincar'da beş ayrı saldırıda 21 araç, dört bina, bir konteyner, bir prefabrike yapı ile bir zırhlı araç ve Tel Afer'de dört ayrı saldırıda iki büyük silahlı grup, bir sığınak, bir zırhlı araç, bir buldozer, üç mevzi, bir bina ve bir bomba yüklü araç vuruldu.

30 - 31 Ocak arasında El Esad'da bir mevzi ile Tel Afer'de iki mevzi, bir sığınak, bir konteyner ve bir bina vuruldu.


İran

İsrail taarruz helikopterleri 18 Ocak günü Golan Tepeleri'nin Suriye tarafındaki Kuneytra'da düzenledikleri füze saldırısında İran Devrim Muhafız Birlikleri komutanlarından Orgeneral Muhammed Aliallahdedi ile Hizbullah komutanlarından Cihad Mugniye'yi öldürdü.

İran Savunma Bakanlığı, İran ve Rusya, S-300 hava savunma sistemi satışı konusundaki anlaşmazlıkları giderme konusunda mutabakata vardığını duyurdu.[16]

Jane's Missiles & Rockets'in 2 Ocak tarihli haberine göre İran ordusu, 30 Aralık günü sona eren altı günlük Muhammed Resulullah adlı tatbikatta envanterindeki mevcut ve yeni geliştirilmiş çok sayıda farklı füze sistemini denedi. Kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri ve Devrim Muhafızları Birlikleri'nin ateşlediği füzeler arasında BGM-71 TOW'dan türetilmiş Tufan tanksavar güdümlü füzesi, AGM-114 hellfire muadili olduğu belirtilen Dehlaviye, Mirsad hava savunma sisteminden ateşlenen ve MIM-23 HAWK'tan türetilen Şalamçe uçaksavar füzesi ile Nur ve Nasr gemisavar füzeleri bulunuyor. [17]
Fars Haber Ajansı 7 Ocak günü yerli yapım Saika jet savaş uçaklarının seri üretimine başlandığını duyurdu. Öte yandan Tasnim Haber Ajansı, Burhan adlı yerli yapım savaş uçağının rüzgâr tüneli testlerine başladığını duyurdu. Burhan, 2000'li yılların başlarında kamuoyuna duyurulan Şafak adlı jet savaş / eğitim uçağının tasarımı tadil edilmiş bir türevi.[18][19]

P228 borda numaralı Gorz hücumbotu, ABD yapımı Standard SM-1 füzesinden devşirilen Mihrab hava savunma füzesi deneme atışı gerçekleştirirken görüntülendi. [20]

Fars Haber Ajansı 5 Ocak günü, İran Deniz Kuvvetleri'nin "32'nci Filotilla"sına bağlı Camaran korveti ve Buşehr ikmâl gemisinin, Aden Körfezi'nde Yemen'in El Mukalla şehrinin 120km açığındaki bir İran bandıralı tankere yaklaşan deniz korsanlarına ateş açtığını duyurdu.


İsrail

İsrail, Lübnan ve Suriye sınırlarının kesiştiği Dov Dağı yakınlarında bir İsrail ordu konvoyuna Hizbullah örgütü tarafından 28 Ocak günü düzenlenen tanksavar füzeli pusuda iki İsrail askeri öldü, yedi asker yaralandı.[21][22]

Elbit Systems şirketi, İsrail Savunma Bakanlığı ile İsrail Hava Kuvvetleri'nin F-16 savaş uçaklarının bakımı için 11 yıl süreli ve USD90 milyon tutarında bir sözleşme imzaladı.[23]

İsrail, Nijerya'ya ikinci el AH-1F Cobra taarruz helikopteri satışı görüşmelerini, ABD'den gelen baskı nedeniyle durdurdu. Nijerya, İsrail Hava Kuvvetleri hizmetinden 2013 yılında emekliye ayrılan AH-1F'lerden bir miktarını, Boko Haram örgütü ile mücadele kapsamında satın almak istiyordu.[24]

Tedarik edilecek F-35I savaş uçaklarının İsrail Hava Kuvvetleri'nde 2019 yılında hizmete gireceği açıklandı.[25]

İsrail Hava Kuvvetleri 19 Ocak günü yaptığı bir açıklama ile envanterindeki F-15I Ra'am savaş uçaklarını aktif elektronik taramalı radar (AESA) ile donatacağını duyurdu. F-15I'ların mevcut AN/APG-70 radarının yerini alacak sistem olarak AN/APG-82(V)1 en muhtemel aday.[26]

Iron Beam (Demir Işın) hava savunma lazer silah sisteminin bu yıl hizmete gireceği bildirildi.[27]

Rafael şirketi tarafından üretilen SPICE hassas güdümlü bomba sisteminin 100kg (250lb) ağırlığındaki yeni türevi SPICE 250'nin testlere başladığı bildirildi.[28]

Elbit Systems şirketi, İsrail Savunma Bakanlığı ile yeni nesil komuta kontrol ve istihbarat sistemi geliştirilmesi için USD117 milyonluk altı yıl süreli bir sözleşme imzaladı.

İsrail Kara Kuvvetleri, topçu birliklerinde Elbit System Hermes 450 taktik İHA sistemini kullanmaya başladığını duyurdu.[29]

Heron insansız hava aracı için IAI (Israel Aerospace Industries) şirketinin Malat birimi tarafından geliştirilen yeni tip bir simülatör sisteminin 2015 yılı içinde Palmachim üssünde hizmete gireceği açıklandı.[30]

Elbit Systems şirketi, İsrail Hava Kuvvetleri'nin orman yangınları ile mücadele filosu için hizmet alımı kapsamında altı adet AT-802F uçağını da içeren USD100 milyonluk bir sipariş aldı. Hizmet alımı siparişi kapsamında şirket, sekiz yıl boyunca uçakları ve işletme - idame hizmetlerini sağlayacak. [31]

Rafael şirketi Başkan Yardımcısı Yuval Miller, Litening hedefleme podunun yeni nesil modelinin havadan havaya hedefleme, gerçek zamanlı istihbarat verisi aktarımı kabiliyetlerine sahip olacağını ve yeni nesil sensörlerle donatılacağını açıkladı.[32]

IAI şirketinin Ramta birimi, adı açıklanmayan bir Afrika ülkesinden 100 adet RAM Mk3 4x4 taktik tekerlekli zırhlı araç siparişi aldı. Teslimatların 2016 yılında tamamlanması öngörülüyor.[33]

Elbit Systems şirketi 19 Ocak günü, adı açıklanmayan bir Asya ülkesi ile S-70 BlackHawk genel maksat helikopterlerine MUSIC kızılötesi karşı tedbir sistemi takılması için sözleşme imzaladığını duyurdu.[34]

Elektronik istihbarat sistemleri alanında faaliyet gösteren SuperCom şirketinden 6 Ocak günü yapılan bir açıklama ile kamu kurumları için siber güvenlik çözümleri geliştiren Prevision şirketinin USD2.5 milyona satın alındığı duyuruldu.


Kıbrıs

Rum Savunma Bakanı Hristoforos Fokaidis, Rum Yönetimi’nin komşu ülkelerle stratejik derinliği bulunan işbirliğine yöneldiğini belirterek, 2015 bütçesinde, önemli silahlanma programları için ödenek ayrıldığını söyledi. Fileleftheros gazetesine söyleşi veren Fokaidis, komşu ülkelerle işbirliği eğiliminin, “ortak menfaat ve ortak tehdit” zemininde oluştuğunu kaydeden Fokaidis, dış politikada ekonomi ve enerji zemininde inisiyatif alınması gerekliliğinden bahsetti. Bakan, İsrail ile olan ilişkilerin ortak tatbikatlardan çok daha fazla olduğunu söyledi. [35]

Öte yandan Mısır Ulaştırma Bakanı Hani Dahli temaslarda bulunmak amacıyla 28 Ocak günü Güney Kıbrıs’a gitti. Dahli, Rum Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Marios Dimitriadis’le, Mısır ile Güney Kıbrıs arasında gemi seferlerinin başlatılması, denizcilik alanında işbirliği ve Rum inşaat şirketlerinin Mısır’daki faaliyette bulunması gibi konuları görüştü. [36]

Kıbrıs Rum Yönetimi, arama kurtarma faaliyetlerinin plan ve icrasında kaynakların daha etkin ve hızlı kullanımı için bir eşgüdüm birimi kurmaya hazırlanıyor. Simerini gazetesinin haberine göre Avrupa Birliği (AB) ödenekleri kullanılarak mevcut eksikliklerin kapatılması ve arama kurtarma maksatlı gemilerin alınması söz konusu. Habere göre Rum Adalet ve Kamu Düzeni Bakanı Yonas Nikolau, 2015 bütçesine (AB ödenekleri de kullanılarak), İçişleri Bakanlığı tarafından iki, Adalet Bakanlığı tarafından da dört adet 15-16 metre boyunda tekne alımı için ödenek konulduğunu belirtti. [37]

Fileleftheros gazetesinin haberine göre, RMMO asker ve subayların şu anda kullandıkları üniformalarının yerine, Kıbrıs’ın ilkim şatlarına daha uygun üniformalara geçilmesi öngörülürken ilgili yasal düzenlemenin Rum Bakanlar Kurulu’nun bir sonraki toplantısında onaylanması bekleniyor. Gazete, üniformalarda özellikle Kıbrıs’ta hakim olan çöl renklerinin kullanılacağını, en büyük değişiklin ise klasik siyah askeri botların yerini çöl renklerini taşıyan botların almasıyla yaşanacağını vurguladı. [38]

Politis gazetesi, Larnaka’ya bağlı “Mari” (Tatlısu) köyündeki “Evangelos Florakis Deniz Üssü”nde 11 Temmuz 2011’de meydana gelen ve 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamanın ardından, RMMO’nun patlayıcılarının test edilebilmesi için bir kimya laboratuarının kurulduğunu bildirdi. [39]

Rum Meclisi Savunma Komitesi’nde görüşülen ve 15 Ocak günü Genel Kurul’da onaylanması beklenen RMMO yasa tasarısında, ebeveynlerinden biri Rum olan ancak vatandaş olmayan kişiler de zorunlu askerlik hizmeti kapsamına alınıyor.[40]


Lübnan

El Nusra Cephesi örgütü, 3 Ocak günü Suriye'nin Lübnan sınırındaki Flita kasabasındaki Hizbullah mevzilerine saldırı düzenledi. Saldırıda dört Hizbullah üyesi ile Suriye ordusundan beş asker hayatını kaybetti. [41]Örgüt 10 Ocak günü de Lübnan'ın Trablusşam kentindeki Nusayrilerin yoğun olarak bulunduğu Cebel Muhsin mahallesinde iki ayrı intihar saldırısı düzenledi. Saldırılarda en az 7 kişi öldü. [42]

Airbus Defence and Space şirketine bağlı Serta Channels SAL, Lübnan İçişleri Bakanlığı ile, ülkenin güvenlik kuvvetlerine TETRA telsiz sistemleri satışı için bir sözleşme imzaladı. [43]


Mısır

Fransız La Tribune gazetesi, Mısır'ın Fransa ile 22 adet Dassault Rafale savaş uçağı ve iki FREMM çok maksatlı firkateyn alımı için görüşmeler yürüttüğünü bildirdi. Mısır Fransa'ya daha önce dört adet Gowind korvet siparişi de vermişti. [44]

IŞİD örgütünün Sina kolu, Ocak ayı içinde Mısır güvenlik güçlerine karşı düzenlediği bombalı sldırıları artırdı. [45]

Müslüman Kardeşler ve Selefi Cephesi gibi örgütlerin önderlik ettiği ve Sisi rejimine karşı düzenlenen protesto gösterilerine güvenlik kuvvetlerinin müdahalesi sonucu 24 - 25 Ocak arasında Kahire, Kafr el Şeyh, Minye, Beheyra ve İskenderiye'de 18 kişi öldü, 52 kişi yaralandı.


Romanya

Jane's Defence Weekly'nin 13 Ocak tarihli haberine göre, Romen meclisinde grubu bulunan tüm partilerin imzaladığı karar ile Romanya savuma bütçesini 2017 yılında Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'nın %2'si seviyesine çıkarmayı planlıyor.

Romen Hava Kuvvetleri için İtalyan Alenia şirketi tarafından üretilen 2707 seri numaralı yedinci ve son C-27J Spartan nakliye uçağı 12 Ocak günü düzenlenen törenle teslim edildi. Romanya, 07.12.2007 tarihinde imzalanan USD318 milyon bedelli sözleşme ile 7 adet C-27J sipariş vermişti.


Rusya Federasyonu

Jane's Missiles & Rockets'in 9 Ocak tarihli haberine göre, Rusya Devlet Askerî - Sınai Komisyon Başkan Yardımcısı Yuri Mihailov, ülkenin savunma sistem ve parçalarında ithal ikameci politikalara yönelmesinin, halihazırda sıkıntılı bir süreç yaşayan ülke ekonomisine ilave yükler yüklediğini söyledi.

Rus ekonomisinin petrol fiyatlarındaki düşüş eğiliminden olumsuz etkilenmesi, savunma harcamalarına yansıdı. Jane's Defence Industry'nin 29 Ocak tarihli haberine göre 2015 savunma bütçesine %10 oranında bir daraltma yapılması söz konusu.

Jane's Defence Weekly'nin 13 Ocak tarihli haberine göre Savunma Bakan Yardımcısı Dimitri Bulgakov, ülkenin Kuzey Kutup Bölgesi'ne yakın kesimlerinde halihazırda dört adet olan hava üssü sayısının 2015 sonunda 14'e çıkarılacağını açıkladı. Yetkili, söz konusu üslerin yeni inşa mı yoksa Sovyet döneminde kullanılıp kapatılan üsler mi olduğu hususuna açıklık getirmedi

Kuzey Kore'nin Rusya'dan Suhoy Su-35 yeni nesil savaş uçağı almak için girişimlerde bulunduğu iddia edildi. [46]

Savunma Bakanı Sergey Şoygu, 2016 - 2020 dönemi için yeni bir savunma planının Aralık ayında Devlet Başkanı Vladimir Putin'in onayına sunulacağını açıkladı. Şoygu ayrıca, 2016 - 2025 dönemi için Devlet Silahlanma Programı'nın da hazırlanacağını bildirdi. Silahlanma programında önceliği Stratejik Nükleer Kuvvetler, uzay unsurları ve C4I sistemleri alıyor. [47]

Jane's Missiles & Rockets'in 12 Ocak tarihli haberine göre, Savunma Bakanlığı Halk Konseyi üyesi İgor Korotçenko, Rossiyskaya Gazeta gazetesine verdiği mülakatta, ülkesinin konvansiyonel harp başlığı taşıyan hipersonik hassas güdümlü silah sistemlerini en öncelikli tehdit unsuru olarak gördüğünü açıkladı. Açıklama, 2014 Aralık ayı sonunda duyurulan yesni askerî doktrinde ABD'nin Prompt Global Strike hipersonik güdümlü silah teknolojisinin tehdit olarak değerlendirilmesi ile birlikte, Rusya'nın bu tip sistemlere karşı tedbirleri stratejik öncelik listesine aldığının bir göstergesi olabilir. Nitekim Taktik Füze Şirketi KTRV Başkanı Boris Obnosov, Rusya'nın hipersonik füze geliştirme konusunda ABD ile aynı seviyede olduğunu, önümüzdeki 15 - 25 sene içinde bu tipteki sistemlerden çok sayıda hizmete alınacağını iddia etti. [48]

Jane's Missiles & Rockets'in 12 Ocak tarihli haberine göre Stratejik Füze Kuvvetleri komutanı Orgeneral Sergey Karakayev, 2015 yılı içinde 14 deneme atışının gerçekleştirilmesinin planlandığını açıkladı. 2014 yılı içinde toplam 16 atış gerçekleştirilmişti. Karakayev ayrıca RS-26 Rubej (diğer ismi Avangard) kıtalararası balistik füze sisteminin geliştirme faaliyetlerinin 2015 yılı içinde tamamlanıp, 2016 yılında hizmete girmesinin öngörüldüğünü kaydetti. Öte yandan Stratejik Füze Kuvvetleri'nin 2015 yılı içinde RS-24 Yars kıtalararası balistik füze sistemi için 150 adet eğitim simülatörü teslim alacağı bildirildi. [49]

Jane's Missiles & Rockets'in 9 Ocak tarihli haberine göre, Savunma Bakanı Sergey Şoygu, iki tabur kadar Almaz Antey şirketi üretimi S-300V4 hava savunma sisteminin 2014 yılı içinde teslim edildiğini açıkladı. S-300VM (NATO kodu SA-25 "Gladiator") sisteminin yenileştirilmiş bir türeci olan S-300V4, orta menzilli balistik ve hava soluyan füzelere karşı geliştirilmiş önleme kabiliyetine sahip. İlk S-300V4'lerin Güney Askeri Bölge Komutanlığı'na teslim edilmiş olduğu bildiriliyor.

ITAR-TASS haber ajansının haberine göre Kutup bölgesine konuşlandırılan modernize edilmiş MiG-31BM av - önleme uçakları, KRET şirketi üretimi Zaslon-M radar sistemi ile donatılacak. [50]

Rus Hava Kuvvetleri'nin Armavir'deki uçuş eğitim okulu 2015 yılında Yakovlev Yak-130 eğitim jeti teslim alacak. [51]

İlyuşin Il-76'nın yeni nesil türevi Il-76MD-90A (Il-476) uçağının 0104 gövde numaralı prototipi ilk uçuşunu Aviastar SP şirketinin tesislerinden 30 Aralık günü gerçekleştirdi. Öte yandan Air Forces Daily'nin 8 Ocak tarihli haberine göre, Rus Savunma Bakanlığı, United Aircraft Corporation şirketine iki adet İlyuşin Il-96-400TZ tanker uçak siparişi verdi.

PAK FA T-50 yeni nesil savaş uçağında kullanılmak üzere geliştirilen 30mm 9A1-4071K otomatik topunun atış denemelerine Su-27SM test uçağı üzerinde başlandı. Yıl içinde PAK FA uçağında denemelerin başlaması planlanıyor. [52]

Jane's Defence Weekly'nin 8 Ocak tarihli haberine göre, Doğu Askeri Bölge Komutanlığı Orlan 10 taktik İHA sistemini Kuzey Kutup Bölgesi'ndeki birliklerde konuşlandırmayı planlıyor.

Rus Deniz Kuvvetleri'nin envanterindeki 270 gemiden 125 adedinin faal olduğu, bunlardan sadece 45 adedinin görev yapabilir durumda olduğu bildirildi. [53]

Ukrayna ile kopan ilişkilerin Rus savunma sanayiine vurduğu darbe, motor konusunda etkisini hissettiriyor. Ukrayna'nın, Rus askeri gemi motor ve ilgili makinaların ana tedarikçisi olması, ambargoyla birlikte sevkiyatların durması, Proje 22350 Gorşkov firkateyn projesini olumsuz etkiledi. Ukraynalı Zorya Maşproekt şirketi üretimi M90FR gaz türbini ile donatılan gemiler için yerli NPO Saturn şirketinin motor üretmesi beklenecek. [54]

Rusya Bilim Merkezi Genel Müdürü Danışmanı emekli Tümamiral Nikolay Kovalenko, Kırım’da Mistral tipi savaş gemilerinin üretilmesinin planladığına dair açıklamada bulundu. Rus İzvestiya gazetesinde yer alan habere göre Rusya’nın en büyük kuru havuzunun ilhak edilen Kerç’te bulunduğunu belirten Nikolay Kovalenko, burada yaklaşık 130 bin tonilatoluk askeri ve sivil gemi üretilebileceğini kaydetti. [55]

Rusya, inşası biten Mistral sınıfı Vladivostok gemisini teslim etmeyen Fransa'ya dava açmaya hazırlanıyor. [56]

Proje 636.3 Varşavyanka sınıfı Rostov na Donu denizaltısı derin dalış denemeleri için Barents Denizi'ne açıldı. [57] Ancak sınıfın ilk denizaltısı Novorossiysk'in göreve hazırlık durumu belirsizliğini koruyor. Denizaltı'nın, 2014 Kasım ayında Polyarni'deki üsse intikâlinden beri denize açılmadığı, Admiralti Tersanesi'ne geri dönmesini gerektirecek kadar ciddi bir sorun yaşadığı bildiriliyor. [58]

Jane's Defence Industry'nin 19 Ocak tarihli haberine göre Rusya Tayland'a Proje 636 denizaltıları teklif etti. Tayland, deniz kuvvetlerinin modernizasyonu kapsamında üç adet denizaltı satın almayı planlıyor.

SSV175 borda numaralı istihbarat gemisi Viktor Leonov, 20 Ocak günü Küba'yı ziyaret etti. [59][60]

Rus Deniz Kuvvetleri 2015 yılı içinde iki adet ARS-600 derin dalış kabiliyetli mini denizaltı teslim almaya hazırlanıyor. [61]Öte yandan Jane's Navy International'ın 13 Ocak tarihli haberine göre Proje 21300 sınıfı denizaltı kurtarma gemisi İgor Belusov, Bester-1 tipi derin dalış kurtarma denizaltısı ile testlere çıktı. Gemi, yıl sonuna doğru Kuzey Filosu'nda hizmete girecek.

302 numaralı Proje 15130 sınıfı kablo döşüyücü gemi 6 Ocak günü Gorki Zelenodolsk Tersanesi'nde kızağa kondu.[62]

Proje 18280 sınıfı Yuri İvanov istihbarat gemisi 14 Ocak günü hizmete girdi. [63]

Doğu Askeri Bölge Komutanlığı, 2015 yılı içinde 22 adet Kamov Ka-52 Alligator saldırı helikopterini hizmete alacağını duyurdu. [64]

Tupolev şirketi tarafından yenilenen 53 gövde numaralı Tu-95 (NATO kodu "Bear") stratejik bombardıman uçağı, 27 Ocak günü düzenlenen törenle teslim edildi. Tu-95MSM olarak adlandırılan uçakta yapılan iyileştirme çalışmaları arasında GLONASS seyrüsefer sistemi ve yeni nesil aviyonik sistemlerin eklenmesi, Raduga şirketi üretimi H-101 uzun menzilli seyir füzesi atma kabiliyeti kazandırılması bulunuyor.

Rus Savunma Bakanlığı, Rus ordusunun yeni nesil piyade tüfeği olarak AK-12'yi seçti. [65]

İtalyan Finmeccanica şirketi, Rus Rostec ve Rosneft şirketleri ile Moskova yakınlarında AW189 genel maksat helikopterlerinin montajını gerçekleştirecek bir ortak girişim şirketi kurdu. Şirketin üretime 2025 yılında başlaması planlanıyor. Üretilecek toplam 160 adet AW189, Rosneft şirketi tarafından kullanılacak.

Güney Askeri Bölge Komutanlığı 20 adet KamAZ Typhoon mayına karşı korumalı taktik tekerlekli zırhlı araç teslim aldı. Komutanlığın Typhoon envanteri 50'ye ulaştı. [66]

Interfax haber ajansının 2 Ocak tarihli haberine göre Stratejik Füze Kuvvetleri, insansız muharip kara araçlarını test etmeye hazırlanıyor.


Suriye

Oryx Blog adlı web sitesinde 1 Ocak günü yayınlanan bir analize göre, Suriye ordusu isyancılarla mücadelede tanksavar güdümlü füzeleri giderek artan oranda kullanmaya başladı. Füzelerin isyancılara karşı kullanımını artıran etkenlerin başında, pusuya düşen birlikler için etkili bir karşı ateş silahı olmaları, yüksek isabet oranları ve Suriye'deki düşük inşaat kalitesinden dolayı binaları kolayca delebilmeleri yer alıyor. Suriye ordusu bu kapsamda özellikle BRDM-2 4x4 zırhlı keşif aracına monteli 9P148 fırlatıcısından ateşlenen 9M113 Konkurs ve 9M111 Fagot füzelerini kullanıyor. [67]

Irak ve Suriye'deki IŞİD unsurlarına karşı ABD ve müttefikleri tarafından düzenlenen hava harekâtı, Ocak ayında da devam etti.

1 Ocak günü Kobani civarındaki hedeflere düzenlenen dokuz saldırıda bir mevzi ve dört bina; Rakka'da iki saldırıda 20 zırhlı araç ve Haseke'de bir saldırıda bir zırhlı araç vuruldu.

3 - 4 Ocak arası Kobani'ye düzenlenen altı ayrı saldırıda bir silahlı grup, bir mevzi, üç araç, dört bina, üç mevzi ve iki toplanma bölgesi vuruldu.

4 - 5 Ocak günü Kobani'de sekiz ayrı hava saldırısında iki büyük silahlı grup ile 12 mevzi; Deyrizor'da altı saldırıda beş ham petrol deposu, bir petrol nakil hattı, bir konteyner ile iki zırhlı araç vuruldu.

5 - 6 Ocak arasında düzenlenen hava saldırılarında Kobani'de 13 mevzi ve iki bina; Deyrizor'da bir sığınak ile Rakka'da iki tank vuruldu.

8 - 9 Ocak tarihleri arasında Kobani’ye düzenlenen beş ayrı saldırıda sekiz mevzi, iki silahlı grup ile bir bina vuruldu.

9 - 10 Ocak arasında düzenlenen hava saldırılarında Kobani'de 11 ayrı taarruzda iki büyük silahlı grup, bir bina ve 15 mevzi ile Haseke'de iki bina vuruldu.

10 - 11 Ocak tarihleri arasında düzenlenen saldırılarda Kobani'de 9 ayrı bombardımanda 15 mevzi ile Ebu Kemal'de bir konteyner, bir araç ve bir depo vuruldu.

11 - 12 Ocak günleri arasında Kobani'de dokuz ayrı taarruzda iki büyük silahlı grup, 10 mevzi, beş bina ve iki toplanma alanı; Ebu Kemal'de bir ekskavatör ile Deyrizor'da bir petrol rafinerisi vuruldu.

13 - 14 Ocak arasında Kobani'de altı ayrı saldırıda dokuz mevzi ile bir zırhlı araç vuruldu.

14 - 15 arasında Kobani'de beş ayrı hava saldırısında bir silahlı grup, bir bina ve dört mevzi; Rakka'da üç saldırıda bir silah deposu, beş bina ile bir araç ile Haseke'de üç ayrı saldırıda bir kontrol noktası, bir mevzi ile üç araç vuruldu.

15 - 16 Ocak arası Kobani'deki hedeflere yapılan altı ayrı hava saldırısında iki toplanma alanı ve dokuz mevzi vuruldu.

18 - 19 Ocak arasında düzenlenen saldırılarda Kobani'de iki büyük silahlı grup, üç mevzi, iki toplanma alanı ve bir araç; Halep'te silahlı bir grup ve Haseke'de bir topçu mevzii vuruldu.

20 - 21 Ocak'ta Kobani'de 10 ayrı taarruzda yedi ayrı silahlı grup; sekiz toplanma alanı, 13 mevzi ve iki araç; Ebu Kemal'de bir sığınak ile Rakka'da ise iki ayrı taarruzda bir silah deposu ile bir bina vuruldu.

21 - 22 Ocak arasında düzenlenen saldırılarda Kobani'de 17 mevzi ve bir araç ile Rakka'da bir silah deposu vuruldu.

22 - 23 Ocak arasında Kobani'de 10 ayrı hava saldırısında altı ayrı grup militan, 12 mevzi ve bir araç; Rakka'da bir römork ile Haseke'de bir seyyar petrol pompası vuruldu.

23 - 24 Ocak tarihleri arasında Kobani'de 12 ayrı bombardımanda sekiz silahlı grup, bir araç, bir bina ve sekiz mevzi ile Haseke'de bir seyyar petrol pompası vuruldu.

25 - 26 Ocak tarihleri arasında El Kaym'da üç zırhlı araç, Rakka'da altı zırhlı araç ile bir kamyonet, Deyrizor'da bir zırhlı araç ve Kobani'de 15 silahlı grup, iki mevzi, sekiz mevzi, bir araç ve bir toplanma bölgesi vuruldu.

26 Ocak günü Kobani'ye düzenlenen hava taarruzunda 13 ayrı saldırıda 12 ayrı silahlı grup, bir araç, dokuz toplanma bölgesi ve üç bina vuruldu.

28 - 29 Ocak arasında Kobani'de beş ayrı taarruzda bir mevzi ile dört ayrı silahlı grup ile Deyrizor'da bir ham petrol deposu vuruldu.

30 - 31 Ocak tarihleri arasında Kobani'deki hedeflere düzenlenen iki ayrı saldırıda iki toplanma merkezii iki mevzi ile iki araç vuruldu.

Hava saldırılarının yoğunlaşmasının ardından ay sonuna doğru IŞİD unsurları Kobani'yi terketti.[68]


Yunanistan

25 Ocak günü gerçekleştirilen erken genel seçimlerde Radikal Sol Koalisyon (Συνασπισμός Ριζοσπαστικής Αριστεράς; ΣΥΡΙΖΑ) partisi %36.3 oy alarak birinci parti oldu. Parti, muhafazakâr sağ Bağımsız Yunanlar (Ανεξάρτητοι Έλληνες; ANEL) partisi ile koalisyona giderek hükümeti kurdu. Partinin lideri Aleksis Çipras yeni başbakan olarak 26 Ocak günü göreve başladı. [69]

Tactical Leadership Programme (TLP) tatbikatı kapsamında İspanya'nın Albacete Hava Üssü'ne intikal etmiş Yunan Hava Kuvvetleri 341'nci Filo'ya ait 084 kuyruk numaralı F-16D Block 50 savaş uçağı, 26 Ocak günü kalkışından kısa süre sonra yerel saatle 1518’de üssün apronuna düştü. Olayda uçağın iki mürettebatı ile yerdeki 8 Fransız ve iki Yunan personel hayatını kaybetti; 13 personel yaralandı; aprondaki Fransız ve İtalyan savaş uçakları hasar aldı. [70][71]

Yunanistan, deniz kuvvetlerinin envanterinde bulunan dört adet Zubr sınıfı hava yastıklı çıkarma gemisini Çin'e sattı. [72]

Yunan Deniz Kuvvetleri hizmetindeki Elli (eski Hollanda Kortenaer) sınıfı firkateynlerden F461 Navarinon, F465 Themistocles ve F466 Nikiforos Fokas'ın helikopter pistleri, S-70B Aegean Hawk helikopterlerinin iniş kalkışına izin verecek şekilde güçlendirildi. Salamis Deniz Üssü'nde gerçekleştirilen tadilat, hangar kısmını kapsamıyor. [73]

Yunan Armatörler Birliği, Deniz Kuvvetleri sualtı taarruz komando komutanlığına (Διοίκηση Υποβρυχίων Καταστροφών; DYK) bir adet hızlı intikâl botu hediye etti.[74]

Yunan polis teşkilatı, İsrailli BlueBird şirketinden ilave SpyLite ve ThunderB mini İHA sistemleri satın aldı. Teşkilat SpyLite İHA'larından 2013 yılında da tedarik etmişti. [75]


[5] "US Military Begins Training Iraqi Forces to Take on ISIL": http://www.asdnews.com/news-58519/US_Military_Begins_Training_Iraqi_Forces_to_Take_on_ISIL.htm
[6] "United States Army began training of Iraqi army recruits part of Operation Inherent Resolve": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/united-states-army-began-training-of.html
[7] "Iraqi army has received first batch of U250 U.S. Mine Resistant Ambush Protected MRAP vehicles": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/iraqi-army-has-received-first-batch-of.html
[9] "IŞİD, İranlı komutan Nevruzi'yi öldürdü": http://www.radikal.com.tr/dunya/isid_iranli_komutan_nevruziyi_oldurdu-1270353
[10] "Video shows Hezbollah Brigades convoy transporting American M1 tank": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/01/hezbollah_brigades_c.php
[12] Düzenlenen hava saldırılarının beş aylık bir döküm ve genel değerlendirmesi için bkz: http://www.defenseone.com/threats/2015/01/5-months-air-strikes-iraq-and-syria-4-charts/102495/?oref=d-river
[13] "Islamic State assaults Iraqi Army base in Anbar": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/01/islamic_state_purpor.php
[14] "French Carrier to Deploy to Indian Ocean, Could Join ISIS Fight": http://news.usni.org/2015/01/07/french-carrier-deploy-indian-ocean-join-isis-fight  
[15] "ISIS Attacks USAF’s A-10 Warthog Aircraft With Strela Missiles: Iraqi News":  http://www.defenseworld.net/news/11935/ISIS_Attacks_USAF___s_A_10_Warthog_Aircraft_With_Strela_Missiles__Iraqi_News
[16] "Russia and Iran to boost military cooperation and discuss possible delivery of S-300 missile systems": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/russia-and-iran-to-boost-military.html
[17] Ayrıca bkz: "Iran Test-Fires Shalamcheh Ground-to-Air Missiles in Wargame": http://www.tasnimnews.com/English/Home/Single/599297
[18] "Iran’s New Aircraft Successfully Passes Wind Tunnel Test": http://www.tasnimnews.com/English/Home/Single/623422
[19] "Iran's indigenously made Borhan fighter aircraft successfully passed wind tunnel tests ": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/irans-indigenously-made-borhan-fighter.html
[21] "Hezbollah kills 2 Israeli soldiers in anti-tank missile attack": http://www.longwarjournal.org/threat-matrix/archives/2015/01/hezbollah_kills_two_israeli_so.php
[22] "New details emerge: At least 5 Kornet missiles fired in Hezbollah ambush of IDF soldiers": http://www.jpost.com/Arab-Israeli-Conflict/New-details-emerge-At-least-5-Kornet-missiles-fired-in-Hezbollah-ambush-of-IDF-soldiers-389300
[23] "Elbit wins MoD contract to maintain all of the IAF's F-16 fighter jets": http://www.jpost.com/Israel-News/Elbit-wins-MoD-contract-to-maintain-all-of-the-IAFs-F-16-fighter-jets-386629
[25] "New squadron of 19 F-35 jet fighters to be incorporated in Israeli Air Force in 2019": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/new-squadron-of-19-f-35-jet-fighters-to.html
[27] "Israeli Army (IDF) expects to deploy new Rafael Iron Beam laser air defense system this year": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/israeli-army-idf-expects-to-deploy-new.html
[28] "Rafael's SPICE 250 precision guided glide bomb is undergoing adaptation test on IAF's fighters": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/rafaels-spice-250-precision-guided.html
[29] "Israel's artillery corps starts using the Hermes 450 tactical unmanned aerial system": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/israels-artillery-corps-starts-using.html
[33] "IAI's RAMTA division received orders from African customers for 100 RAM Mk3 light armored vehicles": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/iais-ramta-division-received-orders.html
[34] "Elbit Unique MUSIC Self-Protection DIRCM Solution Selected for a New Platform": http://www.asdnews.com/news-58702/Elbit_Unique_MUSIC_Self-Protection_DIRCM_Solution_Selected_for_a_New_Platform.htm
[35] "Fokaidis: "Komşu ülkelerle stratejik derinliği olan işbirliğine yöneliyoruz": http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/152358/PageName/GUNEY_KIBRIS
[36] "Mısır Ulaştırma Bakanı Güney Kıbrıs’ta": http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/153842/PageName/GUNEY_KIBRIS
[39] "RMMO'ya kimya laboratuarı kurulduğu bildirildi": http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/153435/PageName/GUNEY_KIBRIS
[40] "Vatandaş olmayanlara da zorunlu askerlik geliyor!": http://www.gundemkibris.com/vatandas-olmayanlara-da-zorunlu-askerlik-geliyor-103549h.htm
[41] "Al Nusrah Front attacks Hezbollah position on Lebanese border": http://www.longwarjournal.org/threat-matrix/archives/2015/01/al_nusrah_front_attacks_hezbol.php
[42] "Al Nusrah Front suicide bombers strike in Lebanon, kill at least 7": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/01/al_nusrah_front_suic_1.php
[43] "Airbus Defence and Space to provide Lebanon's security forces with Tetra radio systems": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/airbus-defence-and-space-to-provide.html
[44] "Egypt Close To Buying 22 Rafale Fighters, 2 FREMM Frigates Worth Euro 6 Billion":  http://www.defenseworld.net/news/11936/Egypt_Close_To_Buying_22_Rafale_Fighters__2_FREMM_Frigates_Worth_Euro_6_Billion#.VNjFeSKsVhV
[45] "Islamic State's Sinai 'province' claims simultaneous attacks on Egyptian military, police": http://www.longwarjournal.org/archives/2015/01/wilayat_sinai_or_the.php
[46] "Pyongyang asked for Russian fighter jets: official": http://koreajoongangdaily.joins.com/news/article/Article.aspx?aid=2999455
[48] "Russian Armed Forces to Adopt Hypersonic Missiles on Mass Scale": http://sputniknews.com/military/20150119/1017084589.html
[49] "Russia's Strategic Missile Forces to receive 150 RS-24 Yars ICBM training simulators in 2015": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/russias-strategic-missile-forces-to.html
[50] "KRET to equip future MiG-31BM fighter jets with Zaslon-M radar system": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/more-than-50-modernized-mig-31bm.html
[51] "Russia's Armvarir air base to receive 20 new Yak-130 combat training aircraft in 2015": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/russias-armvarir-air-base-to-receive-20.html
[52] "Russia plans to test the 9A1-4071K 30mm gun on a T-50 PAK FA fighter aircraft in 2015": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/russia-plans-to-test-9a1-4071k-30mm-gun.html
[53] "Russian Navy can only deploy 45 of its 270 ships": http://nextbigfuture.com/2015/01/russian-navy-can-only-deploy-45-of-its.html
[54] "Ukraine Arms Embargo Could Delay Delivery of Russian Frigates": http://news.usni.org/2015/01/27/ukraine-arms-embargo-delay-delivery-russian-frigates
[55] "Rusya, Mistral inşa etmek için hazırlanıyor": http://www.7deniz.net/rusya-mistral-insa-etmek-icin-hazirlaniyor/
[56] "Russia set to sue France over non-delivery of warships": http://www.worldbulletin.net/world/153068/somali-drought-causing-death
[57] "Russia’s stealth ‘black hole’ submarine prepares for 4,000km trip, deep water trials": http://rt.com/news/220983-russia-submarine-tests-nato/
[59] "Russian Navy’s Warship Docks in Cuba": http://navaltoday.com/2015/01/21/russian-navys-warship-docks-in-cuba/
[61] "Russian Navy To Take Delivery of Two ARS-600 Deep Sea Submersible in 2015": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/russian-navy-to-take-delivery-of-two.html
[63] "Russian Navy gets new-generation intelligence ship": http://tass.ru/en/russia/771056
[64] "Russia's Eastern Military District to receive 22 Ka-52 Alligator attack helicopters in 2015": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/russias-eastern-military-district-to.html
[66] "Russia's Southern Military District received 20 more KamAZ Typhoon MRAP vehicles": http://worlddefencenews.blogspot.com.tr/2015/01/russias-southern-military-district.html
[67] "Syria's ATGM carriers, remaining in the background": http://spioenkop.blogspot.com.tr/2015/01/syrias-atgm-carriers-remaining-in.html
[70] "Greek Fighter Jet Crashes In Spain, At Least 10 Reportedly Killed": http://foxtrotalpha.jalopnik.com/greek-fighter-jet-crashes-in-spain-at-least-10-reporte-1681836192
[72] "Greece Just Sold Its Giant Zubr-Class Hovercraft To China": http://foxtrotalpha.jalopnik.com/greece-just-sold-its-giant-zubr-class-hovercraft-to-chi-1677382483
[73] "Three Greek frigates upgraded to carry S-70B": http://www.janes.com/article/47792/three-greek-frigates-upgraded-to-carry-s-70b

Palavra Dedektörü: Almanya'ya Denizaltı Satmışız!

$
0
0

Dün (13 Şubat) çeşitli gazete ve internet sitelerinde yer alan bir haber pek çok vatandaşı gururlandırdı. Nasıl gururlandırmasın ki?

Almanya'ya denizaltı satmışız!











Habertürk başta olmak üzere pek çok gazete ve internet haber sitesinin, Anadolu Ajansı'nı kaynak göstererek verdiği haber metni, başlıkla birlikte kafa karıştırıcı. Türkiye Almanya'ya bir şey satmış. Başlık, denizaltı satıldığı söylüyor ama yazıda Cerbe sınıfı denizaltı projesi için Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi (DBDS) isimli bir sistemin ihrac edildiği söyleniyor.

Kayıt düşmek için söz konusu haber metnini aşağıya alıntıladım.
Deniz Kuvvetleri'ne yönelik büyük projeleri hayata geçiren HAVELSAN, CERBE sınıfı denizaltı projesi için ürettiği, tüm hakları kendisine ait olan Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi'ni (DBDS) Almanya'ya ihraç etti.
HAVELSAN'dan yapılan açıklamaya göre, Yeni Tip Denizaltı Programı'nın HAVELSAN tarafından üstlenilen 3 proje paketinden biri olan DBDS'nin ilk ürünü, ATLAS Elektronik firmasına teslim edilmek üzere Bremen-Almanya'ya sevk edildi. Gelecek dönemde, DBDS ile diğer denizaltı sistemleri arasında ATLAS Elektronik şirketinin Bremen'deki tesislerinde sistem testleri gerçekleştirilecek. 
DBDS, HAVELSAN mühendislerinin özgün tasarım çalışmaları sonucu ürettiği ve 2012 yılında TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık yarışmasında birinci olan, 2013 yılında ise patenti alınan Gemi Veri Dağıtım Sistemleri ürün ailesinin üçüncü üyesini oluşturuyor. Ayrıca DBDS, bir HAVELSAN markası olarak Türk Patent Enstitüsü'ne tescil ettirildi.
DBDS, tasarımdan tümleştirmeye kadar tamamen yerli olarak üretildi. Yazılımının tamamı HAVELSAN'ın tescilli ürünü olan DBDS'de yerli katkı oranı yüzde 70'i geçiyor. Denizaltı gemisindeki özel ortamda kullanılacağı için çok özel şartlarda üretim gerektiren sistem kabinetleri de yerli bir firmaya yaptırılarak yerel ekonomiye katkı sağlandı.

Bu haber, 12 Şubat günü Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından basın kuruluşlarına geçilen, "Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi (DBDS) Basın Bildirisi" konulu e-postanın ekindeki bildiriden faydalanılarak yazılmış. Ancak bu sırada bildirinin içeriği çarpıtılmış ve ya okuyucunun dikkatini çekmek ya da sadece aptallıktan dolayı başlığı "Almanya'ya Denizaltı İhracatı"şeklinde değiştirilmiş.

SSM'den gönderilen e-posta metni şöyle:
Değerli Basın Mensubu,
 Müsteşarlığımızca yürütülmekte olan Yeni Tip Denizaltı Tedarik Projesi kapsamında inşa edilecek denizaltılarda kullanılmak üzere, Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi(DBDS)’nin ilk teslimatı gerçekleştirilmiştir.
Basın bildirisi ekte yer almaktadır. 
İyi çalışmalar dileriz.

Gayet açık ve net, değil mi? SSM tarafından yürütülen bir proje var; bu projenin adı Yeni Tip Denizaltı Tedarik Projesi; bu proje kapsamında denizaltılar üretilecek ve bu denizaltılarda kullanılacak bir sistemin teslimatı yapılmış.

Ekteki basın bildirisinin de tam metnini aşağıya ekliyorum:

BASIN BİLDİRİSİ
Tarih : 12 Şubat 2015
Konu : Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi (DBDS)’nin İlk Teslimatı Gerçekleşti
Müsteşarlığımızca yürütülmekte olan Yeni Tip Denizaltı Tedarik Projesi kapsamında inşa edilecek denizaltılarda kullanılmak üzere, Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi Almanya’ya ihraç edildi.
Havelsan tarafından, Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi (DBDS)’nin ilk ürünü, ATLAS Elektronik firmasına teslim edilmek üzere Bremen-Almanya’ya sevk edildi. Önümüzdeki dönemde, DBDS ile diğer denizaltı sistemleri arasında ATLAS Elektronik şirketinin Bremen’deki tesislerinde sistem testleri gerçekleştirilecektir.
Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi Projesi, altısı denizaltılarda ve biri de Karaya Konuşlu Test Ortamı’nda olmak üzere toplam yedi set sistem üretimini kapsamaktadır. DBDS, tasarımdan tümleştirmeye kadar tamamen yerli olarak üretilmiş, yazılımının tamamı Havelsan’da geliştirilmiş olan DBDS’de yerli katkı oranı %70’i geçmektedir. Ayrıca, denizaltı gemisindeki özel ortamda kullanılacağı için çok özel şartlarda üretim gerektiren sistem kabinetleri de yerli altyüklenicilere yaptırılarak sektör derinliğinin arttırılmasına katkı sağlanmıştır.
Havadan bağımsız tahrik teknolojisi ile üretilmekte olan söz konusu denizaltı gemileri tamamlandığında Bilgi Dağıtım Sistemi haricinde, denizaltılar için kritik olan Savaş Yönetim ve Torpido Atış Kontrol Sistemleri’nde de Havelsan sistemleri kullanılması hedeflenmektedir.
Haber görsellerini http://we.tl/rb1QCSiyWX adresinden yükleyebilirsiniz.


Bildiri de gayet açık ve net. Bir Türk savunma sanayii şirketi, Almanya'ya sipariş verilen denizaltılarda (Tip 214 sınıfı) kullanılmak üzere bir sistem geliştirmiş ve bu sistemin ilk teslimatını yapmış. Dahası SSM, basın bildirisi ile birlikte sistemin görselini de paylaşmış ki, basın kamuoyunu bilgilendirirken doğru görseli kullansın.

Ancak bu satış, Habertürk ve sair ne haber Türk site ve gazetenin iddia ettiği gibi tam anlamıyla bir "ihracat" değil. Daha doğrusu bir "yeniden ithalat" (re-import); zira satılan sistem, Türkiye'nin ithal edeceği (Türkiye'de lisans altında üretilerek) denizaltılara takılacak.

Bu arada söz konusu denizaltılar, "Cerbe" değil, "Reis" sınıfı olarak adlandırılıyor. Ancak ne haber ne de Türk olan basının bu bilgiye sahip olmasını beklemek safdillik olur.

Öte yandan denizhaber.com sitesinin şu şaklabanlığına ise yapacak yorum bulamıyorum:
Denizaltı gemisindeki hususi ortamda kullanılacağı için çok hususişartlarda üretim gerektiren sistem kabinetleri de yerli bir firmaya yaptırılarak mahalli ekonomiye katkı sağlandı.


Maşallah!

Viewing all 505 articles
Browse latest View live